İzliyor musunuz bilmiyorum ama CNBC-e’de ‘Two Broke Girls’ dizisi cupcake yaparak yırtmaya çalışan iki Brooklyn’li kızın öyküsünü sit-com formatında anlatıyor. Bunun bir de yerli versiyonu var. Ama ekranda değil, gerçek hayatta... Girişimci genç iş kadınları Açalya Öralay ve Naran Erten 10 yılda bir pasta imparatorluğu kurmuşlar adeta...
Kurumsal hayattan usanmış iki genç kadının kendi işlerini kurup varolma çabası Türkiye’nin en büyük gruplarından birisiyle yapılan ortaklıkla sonuçlandı.
İki genç kadın işlerinden sıkılıyorlar. Birisi Japon dili ve edebiyatı okumuş, turizm sektöründe çalışıyor. Diğeri ise Boğaziçi ekonomi mezunu, Koç grubu ve Cargill gibi büyük şirketlerde çalışmış... İkisi de işi bırakıp yurtdışında Cordon Blue’da eğitim alıyorlar. İstanbul’da 45 metrekare bir yer tutup, cheesecake ve pasta üretimine başlıyorlar. Cakestudio markalı ürünleri o kadar çok beğeniliyor ki kısa sürede Küçükbakkalköy’de 200 metrekare bir yere geçiyorlar. Müşterinin hiçbir isteğini geri çevirmeyip, bazen arkadaşlarını paketlemede çalıştırıyor, kendi arabalarıyla dağıtım yapıyorlar. Dondurulmuş pasta pazarında patlama yapacaklarından eminler... Yılmıyorlar...
Şuursuz,
Cahit Kayra
Irak’ta denklem değişip, sınırlar yeniden çizilmeye doğru giderken Türkiye için bir fırsat doğduğunu düşünenler de var. Meseleye romantik bakanlar Misak-Milli sınırları içerisinde yer alan Musul üzerinde hak sahibi olduğumuzu düşünüyor. Buradaki bağlam ise 1926 tarihli Ankara Antlaşması’na göre Türkiye’nin Musul’u İngilizlere, ülkenin toprak bütünlüğünün sürmesi şartıyla bırakması...
Bugün coğrafya Şii, Sünni ve Kürt bölgesi olarak üçe bölünüp toprak bütünlüğü kalmadığından yola çıkılıyor. Bu noktada Musul petrolleri üzerinde haklarımız olduğunu öne sürenler de var.
Bu konuda belki de en yetkili ağız dönemin Maliye Bakanlığı müsteşarı Cahit Kayra... Ankara Antlaşması’nın 14. maddesi uyarınca, Musul petrollerinden elde edilen gelirin yüzde 10’unun 25 yıl süre ile Türkiye’ye ödenmesiyle ilgili görüşmeleri yürüten son isim... Kayra’ya göre, “oyun büyük”, Türkiye hiç bulaşmamalı ve de iyi ki petrolümüz yok! Bölgeyi bilen, dönemi bilen Kayra sorularımı Moda’da sokakta yaptığımız sohbette yanıtladı...
Musul ve isyanlar
Geçtiğimiz günlerde Afgan kökenli Amerikalı yapımcı, insan hakları aktivisti Sonia Nassery Cole İstanbul’daydı. İstanbul, İzmir, Bodrum’da çekeceği, 11 milyon dolara mal olacak fantastik film projesi için görüşmeler yaptı. ‘Hidden’ adını verdiği film, İstanbul’da İslam üzerine araştırmalar yapan Harvardlı bir öğrencinin etrafında geçiyor. Annesi aslen Türk olan bu genç, Amerikalı...
Genç kendinde doğa üstü güçler keşfediyor. Bu güç onu Türkiye’de bulduğu aşkından ayırmaya çalışıyor. Gelişen macera dolu olaylarla romantik aşk yolculuğunda, babasıyla olan ilişkisini sorguluyor.
Oval Ofis’e çıktı
Çekimleri Mart 2015’te başlayacak filmi için Çırağan’da buluştuğum Cole, “Neden Türkiye?” sorumu şöyle yanıtladı:
“Bu güzel ülkenin kültürü, çeşitliliği, mistik tarafı, doğal güzelliği ile hiçbir filmde işlenmedi. Bir Müslüman olarak gözlerimle gördüğüm Türkiye’nin, bu film için son derece egzotik bir yer olduğunu düşünüyorum.
Sadece Kapalıçarşı’nın çatısını gösteren James Bond, İstanbul’un güzelliğini yakalayamadığından hayal kırıklığıydı. Bu film ile Türkiye’yi gördüğüm şekilde tasvir etmek, görünmeyen, bilinmeyen yönlerini göstermek istiyorum.”
Yıllık geliri 1.2 milyar euro’yu bulan Almanya merkezli Hafele, Türkiye’de fabrika kuruyor.10 milyon euro’ya mal olacak tesiste ara bağlantı sistemleri üretilecek
VENEDİK
Hafele, mobilya, kapı donanım ve aksesuarları, elektronik kilit sistemleri, el aletleri alanında bildiğimiz, gördüğümüz hemen herşeyi üreten Almanya merkezli bir şirket. Almanya ve Macaristan’da fabrikaları var. Buna ek olarak çeşitli ülkelerde 1.500 farklı tedarikçisi bulunuyor. Hafele, bu yıl Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nun prodüksiyon sponsoru oldu.
Tabanlıoğlu onuruna verilen gecenin de sponsorları arasındaydılar. Sanat ve kültür sponsorluklarında aktif biçimde göreceğimiz anlaşılan Hafele Türkiye’nin Genel Müdürü Hilmi Uytun sorularımı Venedik’te yaptığımız gondol gezintimizde yanıtladı...
Venedik Bienali’nin küratörü Reem Koolhaas bu yıl ana temayı ‘fundamentals’ olarak belirledi... Temel olana bir dönüş var. Evde estetik önemli tabii ama fonksiyonellik de çok önemli...
Dünyanın en önemli kültür sanat etkinliğine ev sahipliği yapan Venedik Bienal’deyiz. Geçen yılki bienal dönemi Gezi eylemlerine denk gelmişti. Bu yıl da TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz’ın istifası masaları hareketlendirdi.
TÜSİAD eski başkanlarından Bülent Eczacıbaşı’na bu konudaki değerlendirmesini soruyoruz.
Sözlerine istifa eyleminin tek taraflı bir edim olduğu gerçeğiyle başlayan Eczacıbaşı şöyle konuşuyor:
“Yönetim kurulu karar verecektir. Kurul, Muharrem Bey’in bir yıl daha devam etmesini rica edebilir. Veya başkan yardımcılarından birisi bu görevi vekaleten sürdürebilir. Veya yönetimden başka bir isim de seçilebilir. Geçici görevle genel kurula kadar gidilebilir.”
Bu arada konuştuğumuz süre zarfında Eczacıbaşı’nın telefonu tam 5 kez çaldı. Konu hep aynıydı: TÜSİAD başkanlığı...
Artık zirvede yerimiz var!
Yılın bu günlerinde başlayıp 5 ay boyunca, bir yıl sanat, bir yıl mimarlık festivali olarak devam eden bienalde, Türkiye’nin de artık kalıcı pavyonu var. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın çabası ve 21 destekçinin katılımıyla. Türkiye, önümüzdeki 20 yıl boyunca, bienal döneminde dünya vitrinine çıkacak sanatsal
Global CEO’ların, Avrupa jet-set’inin sağlıklı yaşam ve zayıflama merkezi Merano Espace Prive Chenot, Doğuş grubu işbirliğiyle İstanbul Ulus’ta şube açtı
Sağlıklı yaşam için İtalya’ya uçan patronlar artık Ulus’a gelecek. Dövizler de ülkemizde kalacak! Şaka bir yana Hamdi Akın, Nezih Barut, Ferit Şahenk, Bülent Eczacıbaşı başta olmak üzere Türk iş dünyasının önde gelen isimlerinin sağlıklı yaşam merkezi olarak tercih ettiği İtalya’daki ünlü Palace Merano Espace Henri Chenot merkezi artık Türkiye’de... Sağlıklı yaşama düşkünlüğü ile tanınan Ferit Şahenk’in el sıkıştığı ve Ulus’ta açtığı merkez Chenot metoduyla tanıyor.
İçinde katıların da bulunduğu, michelin yıldızlı aşçının hazırladığı detoks menüleri ve medikal terapilerin olduğu merkezin müdavimleri arasında dünyaca ünlü işadamları, prensesler, devlet adamları var. Gidenler Palace Merano’nun, DAVOS toplantılarında rastladığımız CEO’lardan daha fazla yönetici ile karşılaşma şansı sunduğunu söylüyor. Prenses Caroline gibi asilzadelerin yanı sıra futbolcu Ronaldinho, eski Galatasaraylı Ribery, modacı Valentino, oyuncu Uma Thurman, Patricia Kaas, Elle MacPherson gibi popüler kişiler de sürekli müşterileri arasında...
Başın
Tofaş’ın AB işbirliği ile başlattığı Robo-Partner projesi oto montaj hattında kadınlara istihdamın önünü açacak. Kadınların işini en çok Kervan adı verilen robot kolaylaştıracak. Tofaş’ta iki yıl sonra 50 mavi yakalı kadın çalışanın istihdam edilmesi hedefleniyor
Geçen hafta gittiğim Bursa’da Tofaş’ın fabrikasını da gezdim. Tofaş, Türkiye’nin hem binek otomobil hem de hafif ticari araç üreten tek otomotiv şirketi konumunda. Fiat için Linea, Doblo ve Fiorino modellerini üretiyor.
Tofaş’ın montaj fabrikasında önüme çıkan yarım metre boyundaki birbirine bağlı üç bölümden oluşan ve küçük bir treni andıran robotlara bakakaldım. Tofaş’ın geliştirdiği robotu takip ettiğinizde bir otomobilin yapım sürecine de tanık oluyorsunuz. Zira otomobil yapılırken gerekli olan her parça insansız taşıma aracı denen işçilerin kendi arasında kervan dediği bu robotların üstünde.
AGV (Automatic Guided Vehicle) adını taşıyan robot, rutin aralıklarla fabrikanın içinde dolaşıyor, montaj hatlarına yaklaşıyor. Üzerindeki parçaları büyük bir cömertlikle çalışanların ellerine bırakıyor. Montaj hattındaki işçilere düşen parçaları alıp yerine monte etmek...
İnsansız taşıma aracı üstündeki parçalar
Terasına domates ve fesleğen eken, 3 kovanla başladığı arıcılığı geliştiren ve bu ürünleri müşterilerine sunan Ritz Carlton İstanbul, dünyadaki “real food” akımının Türkiye’deki öncüleri arasında yer almaya aday. Otel, “kişiselleşmiş hizmeti” de yeniden tanımlıyor
Bir dönem hepimizin elinin altındaki ‘sıradan’ şeyler lüks oluyor: Organik bir domates, bir kaşık gerçek bal... Bazıları için hâlâ lüks nesnesi sayılanlar ise hızla birer prosedüre dönüşüyor. Gümuşsuyu’ndaki, The Ritz Carlton İstanbul’un, Maçka’ya bakan 12. katında İtalyan Genel Müdür Massimiliano Zanardi ile konuşurken bunları düşünüyorum. “Lüks nedir?” diyor, ekliyor: “Odanıza şampanya gönderilmesi mi? Peki ya sevmiyorsanız!”
Zanardi, 2011’de gelmiş otelin başına. Ritz’in ağır havasını, Club Lounge’dan başlayarak çağdaş dokunuşlarla değiştirmiş, değiştiriyor. Sağlıklı yaşam düşkünü, iyi yemek genlerinde var! Otelin içinde açılacak ve ‘real food’ adını verdiği sağlıklı yaşam restoranı için otelin ikinci katındaki denize nazır terasta domates, fesleğen yetiştiriliyor. Balı yine otelde üretiyorlar.
En iyi işveren ödülü aldı
Otelin hemen girişinde görülen üç arı kovanıyla başlamışlar. Bu yıl otelde tüketilen