Sevdam ağlıyor

12 Temmuz 2020

Ayasofya’dan mı başlasam Hasankeyf’ten mi bilemedim…

İki üzüldüğüm konu. Bir doğrunun birden çok yanlışa meyil vermesi hali. Bir fayda, kazanılan bir değer uğruna kaybedilen birden fazla değer… 

Tarihe yapılan bir yanlışla yine bir tarih yazılmış olması.

Hem tarih’e hem turizm’e yapılan yanlışlar.

Bu satırları yazarken de bir yandan köşe yazımın başlığına ilham kaynağı olan ‘Sevdam Ağlıyor’ şarkısını dinliyorum. Sertap Erener’in seslendirdiği, sözleri ve müziği Sezen Aksu’ya ait olan şarkı.

Şarkının sözleri şöyle;

“Gitti gidiyor yaralı yüreğim

Gitti gidiyor kanadından tut

Yazının Devamı

Ozan Güven de kadına şiddet

5 Temmuz 2020

Kadına şiddetin bahanesi ve tarafı olmaz, olamaz!

İster ünlü olsun ister ünsüz bu konuya tepkisiz kalmak da olmaz.

Mesele sadece kadın meselesi de değil, tüm canlılara uygulanan şiddetin karşısında sessiz kalmak da olmaz.

Fiziksel şiddet.

Duygusal (Psikolojik) şiddet.

Sözel şiddet.

Ekonomik şiddet. Hiçbirinin kabul ediliri, hoşgörüsü olamaz.

Meselenin bu tartışmasız su götürmez taraflarını çok net yazarak başlıyorum ki sonrasında yazacaklarıma geçebileyim.

Yazının Devamı

Hayata, aşka dair her şey!

28 Haziran 2020

İster bekar olun ister evli, ister yeni ayrılmış olun ister vakit geçmeden evlenmenizi söyleyen aile fertlerinden bıkmış biri, yaşınız, konumuz ve ilişki durumunuz ne olursa olsun herkesin vazgeçilmezidir “AŞK”!

Öyle gençlerin tekelinde de değildir. 5 yaşındaki çocuk da AŞK’A DÜŞER, 70 yaşında ki Ahmet Amcada. İşte bu nedenle konumuz aşk, ilişkiler, kadınlar ve erkekler

Peki ya nedir aşk? 

Aşk bir yanılsamadan ibarettir. Çoğu aşk hayaldir, aslında var olmayan ama zihnimizde canlandırdığımız.

Aşk bir dürtüdür. Aşık olunca neredeyse dünya durur. Beynimiz her zamankinden farklı çalışmaya başlar. Artık arzu ve özlem başlamıştır. Bütün günü, bütün geceyi O’nu düşünerek geçirmekten kendinizi alıkoyamazsınız. Elinizi telefona defalarca gidip gelir, olur ya belki bir mesaj gelmiştir.

Aşk bir ihtiyaçtır. İnsan, doğası gereği aşkı arar. Bulduğunda da ‘aşık olma’ duygusunu tatmin etmiş olur. Bu dürtü seks güdüsünden bile güçlüdür.

Aşkı reddedilen insanlar, bu sebeple

Yazının Devamı

Neler oluyor hayatta?

21 Haziran 2020

Neler oluyor hayatta

Bir de şu rüya gerçek olsa olsa

Sabah olup uyanınca, her şey yine aynı kalsa

Beni unuttun sanmıştım

Bir de baktım ki işte orada orada

Anladım ki çok yanılmışım, beni seviyormuş oysa!

Onun sesi ta kendisi

Geri gelmiş demek

Yazının Devamı

Kimse kimse gibi olmamalı!

14 Haziran 2020

Bugün böyle içimde bir hesaplaşma ile uyandım. Pandemi sonrası normalleşme sürecine adaptasyonun etkisinden midir yoksa orta yaşlarda oluşumdan mıdır, zaten kendimle hesaplaşmamın hiç bitmemesinden midir bilemiyorum artık. Biraz içimi açayım bu hafta size. Kendi halinde bir insan gözlemcisi olarak ben, hala henüz kendime ait bir odam olması meselesini çözebilmiş değilim. Fiziksel olarak bir odam mevcut olsa da Virginia Woolf’un ki gibi içini doldurabilmiş değilim. Tabi bu benim kendime kabahatimden başka bir şey değil. Var olma çabamda kendime yaptığım bir haksızlık diyelim!

Virginia Woolf’dan bahsediyorum ve köşe yazımın başlığını 1929 tarihli, ‘Kendine Ait Bir Oda’ isimli kitabından esinlendim diye feminst bir yazı okuyacaksınız sanmayın. Kadın, erkek, çocuk fark etmez kendin olabilmek ve var olabilmek üzerine cinsiyetler ötesi bir şeyler karalamak geldi bu sabah içimden.

Virginia Woolf kapılarını kadınlara yeni açmaya başlayan Cambridge Üniversitesi’nde kız öğrencilere hitaben “kadınlar ve kurmaca” konusundaki bir

Yazının Devamı

Kral yolu arama

7 Haziran 2020

Dünya gündemi çok yoğun. Yalnızca konu başlıklarını ve bunlarla ilgili uçuşan manşetleri bile alt alta koymak, bu köşeyi doldurmaya yeterli olurdu. Ancak, tüm bu yaşadıklarımızın nedenleri, sonuçları, suçluları, masumları her yazı ve her kanalda sürekli tam bir takım tutma psikolojisi içinde tartışılırken sanki hepsinin ortak özelliğinin gözden kaçtığını fark ettim: Amaca ulaşmak için her yolu, hatta mümkün olan en kısa yolu kullanmak... Yoksa daha başlangıçta, güç sahibi olmak, zengin olmak, başarılı olmak, popüler olmak, hatta iktidarda kalıcı olmak için, en doğru yerine en kısa yolun seçilmiş olması mı yaşadığımız tüm kaosların nedeni? Bizim bu kısa yolculara itibar etmemizin de payı yok mu bu yaşananlarda? Peki ya böyle gidersek (daha iyi bir dünya mümkünken) yeni normallerimizin alacağı hal ne olur acaba?

Bu coğrafyadan çıkan ve coğrafya (geo) ölçümü (metri) bilimi geometrinin babası Öklid, Einstein’ın “Gençliğinde bu kitabın büyüsüne kapılmamış bir

Yazının Devamı

Pandora’nun Kutusu

31 Mayıs 2020

Korona yasak ları ne zaman bitecek, bitti bitiyor, ikinci dalga gelir mi derken geldik yasakların son günlerine. Halaya horona mesafe gelse de, gerekli önlemler alınmaya devam etse de, 15-20 yaş grubunu gençlerimiz ve 65 yaş üstü büyüklerimiz için hala kısıtlamalar söz konusu olsa da aylardır devam eden koronavirüs kısıtlamalarının önemli bir bölümü kalkıyor artık. Yeni bir dönem açılıyor tarihimizde. Bir umut, bu yeni dönemin insanlık için uyanmış olarak devam etmesini istiyorum.

Neden geldi başımıza tüm bunlar? Başka bir deyişle Tanrılar bizi ne için cezalandırdılar? Almamız gereken dersler neydi? Dersimizi almadıysak ne olacak? Ama insanlık olarak çok şey öğrendik bu süreçten derken. Yaşananlara felsefi, sosyolojik ve spiritüel açılardan bakmaya çalışırken aklıma hep Pandora’nın Kutusu Hikayesi geliyor. Pandora’nın Kutusunu açtık artık bir kere diyorum içimden… Peki ya umut; umut var mı acaba?

Nedir Pandora’nın Kutusunun hikayesi? Ara ara kullandığımız, pandemi sürecimize de çok

Yazının Devamı

Albert Einstein ve sevginin gücü

23 Mayıs 2020

Geçen haftaki yazımda “Bizi inançlarımız bu hale getirdiği gibi yine inançlarımız kurtaracak!” diyerek ‘inancın gücünü’ anlatmıştım.  Şimdi sözümü tutma zamanı. Einstein, hayal etmenin dolayısı ile inancın gücünü hepimizden önce keşfetmişti aslında. Bu gerçekliği “Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür, hayal gücü her yere!” diyerek dile getirmişti bile. Lafı fazla uzatmadan Albert Einstein’ın kızına yazdığı bir mektubu sizinle paylaşmak istiyorum.

Albert Einstein gibi geleceği gören bir dâhinin bile çok sonradan fark ettiği asıl gerçekliği bizlerin de iş işten geçmeden fark etmemize vesile olması için bu mektubu paylaşıyorum. Umarım mektup yerini bulur.

“İzafiyet kuramını açıkladığım zaman çok az kişi beni anladı, şimdi insanlığa ulaşması için yazacaklarım da bu dünyada yanlış anlaşılma ve önyargıyla çarpışmaya mahkum.

Mektupları gerektiği sürece korumanı istiyorum, ta ki toplum şimdi açıklayacaklarımı kabul edecek düzeye gelene

Yazının Devamı