Neler oluyor hayatta
Bir de şu rüya gerçek olsa olsa
Sabah olup uyanınca, her şey yine aynı kalsa
Beni unuttun sanmıştım
Bir de baktım ki işte orada orada
Anladım ki çok yanılmışım, beni seviyormuş oysa!
Onun sesi ta kendisi
Geri gelmiş demek
Sensiz diyor yaşanmıyor
Aşk bu olsa gerek
Karanlıkta sokaklarda
Elinde bir çiçek
Beni arıyor, beni soruyor
Hayırdır inşallah
Bu şarkıyı bilmeyeniniz yoktur diye düşünüyorum. Ben bayılırım. İçime neşe saçar, enerji verir bana. Aklıma da hep Uğur Akdora ve Hababam Sınıfı gelir.
Bir süredir projelerimin mutfak çalışmaları, Kovid-19 vs. derken şöyle bir kafamı kaldırıp bunların dışında neler oluyor hayatta diye bakma fırsatım olmamıştı. Baktığımda da ne mi gördüm; ghosting, zombieing, benchgin almış başını yürümüş. Bizim aşk sandığımız, flörtün, ayrılıp barışmaların gerçek sevginin besleyicisi sandığımız haller nasıl da bir mutasyon geçirmiş, inanılır gibi değil. Şu günlerde ilişkilerden kötü korku filmleri gibi bahsediliyor. Bunların tam olarak ne olduğunu anlamak ise korkuyu daha da koyulaştırıyor.
Hayaletlere inanır mısınız? Peki ya zombilere? Cevabınız “hayır” ise, ki muhtemelen öyle, size, inanmanız için sebepler sunacağım. Çünkü, onlar artık aramızda. Hazır mısınız? Hayalet sevgiliden başlayalım.
Ghosting İngilizcede hayalet anlamına gelen ghost sözcüğünden türetilmiş bir terim; kişinin flört ettiği kişiyi bir anda yok sayması olarak da özetleniyor. İlişkilerde sebep göstermeden ortadan kaybolma, iletişimi tamamen koparma ve partnerinin ne aramalarına ne mesajlarına yanıt verme durumuna deniyor. Görmezden gelme olarak tanımlayabileceğimiz bu durum için ben bağlanmadan önceki son çıkış da diyorum.
Zombieing de İngilizcede yaşayan ölü yani zombi anlamına gelen zombie sözcüğünden türetilmiş bir terim; vaktiyle aniden ortadan kaybolan, flört edilen kişinin yine aniden ortaya çıkarak sizinle hiçbir şey olmamış gibi tekrar iletişime geçme teşebbüsünde bulunmasına deniyor. Terim sizin için artık ‘ölü’ olan birinin tekrar hayata dönmesine atıf içeriyor. Yani bir ghosting’in geri, aniden geri dönüşüne zombieing ya da Türkçesiyle zombileme deniyor.
Benching de İngilizcede yedek kulübesi yani yedekleme anlamına gelen bench sözcüğünden türetilmiş bir terim. Aranızda bir yakınlaşma olmasına rağmen karşınızdaki kişinin başkalarıyla görüşmesine, sizi yedek kulübesinde bekletmesine deniyor. Karşı tarafın ciddi bir ilişki yaşamak istememesi ama aynı zamanda aradaki bağları da koparmamak için çabalaması, sizden hoşlanıyor gibi görünmesi ancak yüz yüze görüşmeye, ilişkiyi başlatmaya yanaşmaması ve başkalarıyla görüşmeye devam etmesi haline deniyor.
Oyundan ibaret!
Mutasyon geçirmiş yeni ilişki şekilleri bunlarla da kalmıyor. Cushioning (tamponlama), Love bombing (aşk bombardımanına tutulma), Stashing (zulalanma), Haunting (musallatlanma), Breadcrumbing (yemlenmek), Phubbing (elinde telefon) gibi modern ilişkileri tanımlayan yeni terimlerle, neler oluyor hayatta sorusunun yanıtı olarak hayatımızın içinde yer alıyorlar.
Hayat ne oldu da bu hale geldi? Suçu sadece kapitalizme, yeni kuşaklara ya da sosyal medyaya atmak, kabahati dışarıda aramak bana doğru gelmiyor! Elbette sosyal medyanın bir hızlandırıcı ya da kolaylaştırıcı etkisi olmuştur ama kötülüklerin anası olduğunu düşünmüyorum. İnsanoğlunun karanlık tarafının iyice koyulaşması ve aydınlık tarafının gölgede kalmış olmasına bağlıyorum olan biteni. Gerçek sevgi, koşulsuz sevgi karanlık tarafı koyulaşmış insanoğluna ağır geliyor gibime geliyor.
Şu günlerde ilişkilerden kötü korku filmleri gibi bahsedilmesinin sebebi; ilişki kuramayan, ilişkinin tadını çıkaramayan, cinselliği tanımayan, cinsel ilişkiyi duygulardan kopuk yaşayan bu sevgisiz; sevmeyi bilmeyen, belki de hiç sevilmediği için sevemeyen, ya da kendini dahi sevemeyen insanlar...
Oysa bir oyundan ibaret olan anlamsız hayatta bir tek gerçek var o da sevgi. Sevilmek ve görülmek o denli etkilidir ki, taklit edildiğinde bile iyi hissettirir... Yokluğu da yaralar, sakatlar, incitir, insanın içindeki karanlık tarafı koyulaştırır. “İnsan bilgiyi değil, sevgiyi arar. Çünkü; sevgiyle sakatlanan bir varlık, sevgiyle iyileşebilir ancak.” Daha yazacak çok şey var ama bitirmem gerekiyor ve şu sözle noktalamak geliyor içimden: İnsan, sevildiğinde sevmesini de bilmeli. Sevgili babalarımız, Babalar Gününüz kutlu olsun. Sizleri seviyoruz.