Bugünkü konumuz çocuklar... Aslında bütüncül bir yaklaşımla, öncelikli konularımız arasında olması gerekirken, her birimizin kendi hassasiyet noktalarımız ile ucundan tuttuğumuz çocuklarımıza dair konular... Oysa yasalarıyla, uygulamalarıyla, bütüncül çocuk politikalarımızla, ebeveyn, öğretmen, sivil toplum gönüllüsü, iş insanı rollerimizle ya da sıradan vatandaş olarak layıkıyla çocuğun üstün yararına olması gerekeni bir türlü beceremediğimiz konumuz çocuklar, çocuklarımız... Atatürk’ün de hep vurguladığı ve bizlere nasihat edip emanet ettiği gibi, çocuk çok önemli bir varlık. En büyük hazinemiz. Bu hazineyi geleceğe en doğru şekilde taşıyarak; zenginleşebileceğimizi, gelişebileceğimizi, yükselebileceğimizi hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Ve tabii ki bir şeyler yapmamız...
Aslında yapılması gereken her şey, ulusal üstü İnsan Hakları Hukukuna İlişkin Sözleşmeler, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, Anayasamız, Türk Medeni Kanunumuz ve Çocuk Koruma Kanunumuz ile net bir şekilde ortaya konmuşken, çocuklara tanınan hakların uygulanır olmasını sağlama konusunda başarılı değiliz.
Aslında çocuklara dair tüm meseleler Çocuk Hakları Sözleşmesi ile esas alınan temel ilkeler ile çok güzel özetlenmiş durumda. Evrensel bir kavram olan çocuk hakları, çocukların yaşamaları için gerekli olan her koşulu ve her koruma önlemini kapsayan şartlardır. Bir çocuğun yaşama hakkı, beslenme ve barınma hakkı ile birlikte; her türlü fiziksel ve psikolojik şiddetten, sömürüden, tacizden korunması için gerekli olan tüm şartlar çocuk hakları kapsamında değerlendirilir.
Her çocuk; okula giderek sağlıklı modern bir eğitim alma, barınma ve korunma, özgürce oyun oynama, dinlenme ve eğlenme; her engelli çocuk, durumlarına uygun eğitim alma, 18 yaşından önce çalıştırılmama, sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanma, barış içinde, özgürlük içinde savaşlardan uzak yaşama, şiddet, istismar, ihmal ve her türlü tehlikelere karşı korunma, sevgi ve şefkatle ilgi görme hakkına sahiptir. Çocukların temel haklarına dayanan sorunlar, ülkemizde her dönemin kanayan yarası olduğu gerçeği ile yol alınmaya çalışılıyor. En büyük zararı her zaman çocuklar görüyor.
Peki ne yapmalıyız ya da ne yapabiliriz noktasında Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu ve platforma üye 24 STK, kendi ana çalışma alanlarının yanı sıra, ortak belirledikleri bir konu üzerinde çalışıyor ve sonrasında düzenledikleri zirve ile kanayan yaralarımıza çözüm olmayı ve gündeme taşımayı amaçlıyorlar. Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu; BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 0-18 yaş grubundaki çocuklara tanıdığı; yaşama, gelişim ve beslenme, katılım, korunma ve barınma, eğitim haklarının çocuğun öncelikli yararı esas alınarak geliştirilmesi, hak ihlallerinin önlenmesi için bilgilendirme ve farkındalık yaratma çalışmaları yapılması, tüm çocukların yetenekleri doğrultusunda fırsat eşitliğine dayanılarak özgüvenli bireyler olarak yetişebilmeleri için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yapılarak çocukları her yönden koruma amacıyla kurulmuş.
24 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek kurduğu platform; insan haklarının çocukluk yıllarında öğrenilmesi gerektiğini; demokrasi ve hukukun üstünlüğü kavramlarının ve her türlü ayrımcılıkla mücadelenin de eğitim ve öğretimin bir parçası olarak kavratılmasının önemli olduğunu savunmakta ve bu konuda çalışmalar yapmakta.
Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu tarafından düzenlenen, bu sene 17 Kasım Salı günü düzenlenecek olan zirvenin teması, Çocuk Hakları Bağlamında Adalete Erişim ve Pandemi Süreci... Moderatörlüğünü benim yapacağım bu seneki zirvenin organizasyonunu Koruncuk Vakfı İzmir Şubesi üstlendi. Bir İzmirli olarak, böylesine önemli ve kapsamlı bir organizasyonu üstlendiği için Şube Başkanı Işıl Nişli’yi tebrik etmek istiyorum.
info@cocukhaklarinikorumaplatformu.org adresinden kayıt yaptırabileceğiniz zirvemizi, zoom üzerinden ya da platformun youtube hesabından canlı olarak izleyebilirsiniz.