Seyahat Pazarlama Uzmanı Sarp Özkar

Bir diyar düşünün ki sizden bir parça, gider gitmez kendinizi yıllardır oraya ait hissettiğiniz, insanlarını kendi insanınız bildiğiniz, Türk çayı mı Türk kahvesi mi istersin arkadaş söylemlerini sıkça duyduğunuz, Avrupa’nın orta yerinde ezan sesini duyabildiğiniz ve girdiğiniz her dükkandan ayrılırken Allah’a emanet cümlesi uğurlandığınız bir ülke… İşte tüm bu güzellikler gönül yolculuğunuzun durağı Bosna Hersek’te ülkenin hemen her yerinde sizleri bekliyor olacak.

Bosna Hersek’te klasik tur güzergahını takip ederek, Saraybosna, Mostar, Blagaj ve Pocitelj kasabalarını gezdim. Her ne kadar Mostar, Blagaj ve Pocitelj’i daha önce birkaç defa ziyaret etmiş olsam da, her gidişimde aynı keyfi yaşadığımı söyleyebilirim.

Mostar son derece etkileyici bir yer. Zira 1992-1995 arasında yaşanan Sırp zulmünde, ciddi hasar görmüş. Bu nedenle sokaklarını ana caddelerini gezerken yarı hüzünle savaşın o günleri fotograf karelri halinde sanki gözünüzün önüne geliveriyor. Bir binanın önünden geçiyorsunuz her tarafı kurşun delikleri, hatta bazı yüksek binaların en üst katlarına doğru roketatar ve ağır silahla patlatılmış duvarlar, hepsi canlı ilk günkü haliyle. Bosna halkı ibret-i alem için

Yılın belli dönemleri, resmi tatillerin hafta sonu ile birleşmesi sonucu, seyahat etmek için bahaneler doğar. Seyahatin de bahanesi mi olur, kim sevmez ki seyahat edip yeni yerler görmek! dediğinizi duyar gibi oldum. Sen bahaneden değil paradan haber ver diye seslenenlere yanıtlayayım o halde.

19 Mayıs tatilinin Pazartesi gününe denk gelmesi nedeniyle, yurtdışı turlarında birçok alternatif ortaya çıktı. Üstelik gerek Avrupa’da gerekse dünyanın pek çok yeri için güzel mevsimlerden biri. Yazın kavurucu sıcağı gelmeden değerlendirilecek güzel bir fırsat. İster Orta Avrupa, İspanya’ya, ister Balkanlar’a veya Çin’e…

Çok önemli bir fırsattır ki, yaz sezonu olmadığından ortalama 100-150 Avro tur paketleri bu dönemde daha ucuz. Gidilebilecek tur paketleri 15-19 Mayıs, 16-19 Mayıs veya 17-20 Mayıs tarihleri arasında, böylece sadece 1 gün izin alıp rahatlıkla, uygun fiyatlı bir yurtdışı turuna neden çıkmayasınız?

19 Mayıs’ta tüketiciye göz kırpan, öne çıkan paketler arasında Orta Avrupa’nın masal kenti, Ortaçağ’ın büyülü diyarı, Avrupa’nın en romantik şehirlerinden Prag. Üstelik bu dönemde Prag tercihiniz olur ise, muhteşem bir mevsimde 299 Avro’dan başlayan fiyatlarla tura

Sharjah kelimesi, Arapça’daki Şarika yani doğu anlamına geliyor. Bölge İngiliz himayesi altındayken, Şarika’yı telaffuz edemeyen İngilizlerin Sharjah demeleri neticesinde günümüze bu şekilde ulaşmıştır. Birleşik Arap Emirlikleri’nin 7 emirliğinden biri olan Sharjah yaklaşık 2 milyon nüfusu ile Dubai’den sonra en kalabalık emirlik. Aslında 600,000 civarı nüfusu olduğu söyleniyor, fakat ev kiralarının ve yaşamın daha ucuz olması nedeniyle Dubai’de çalışan azınlıklar Sharjah’ta yaşıyorlar. Dubai’ye en yakın olan emirlik, Sharjah-Dubai arası yollar müsait ise 20 dakika sürüyor. İş çıkış saatine denk getirmeyin seyahatinizi, zira sabah ve akşam iş başlangıç-çıkış dönemi 1 saat kadar sürebiliyor.

Sharjah’ta nüfusun %43’ü Hintli, %20’si Pakistanlı, %17 Arap yani Emirati kökenli, geri kalan %20 ise onlarca milletten oluşuyor. İş gücünün yabancılarla karşılandığını gösteren bu rakamsal istatistik sonucunda, Emirati’ler kendi ülkelerinde kendi dillerinde sipariş veremiyorlar. Bu sebeple, Birleşik Arap Emirliği genelinde İngilizce de Arapça ile birlikte ana dil olarak anılıyor.

1727’li yıllarda incicilik mesleğinin popüler olduğu bir balıkçı kasabası imiş Sharjah. Ve o dönemden

Sosyal sorumluluk projelerine her kim olursak olalım, zengin-fakir veya orta halli, hepimizin katkı vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bu katkıyı illa da para vererek yapmak gerekmiyor sonuçta. Kimimiz sosyal çevremizi kullanır, maddi destek verecek birilerini bulabiliriz, kimimiz gazete-dergi veya köşesinde duyurumunu yapar, bu sayede okuyanlar maddi destekte bulunmayı arzu edebilir. Çevremize gerek mailing yolu ile gerekse sosyal medyadaki binlerce arkadaşımıza bu gibi projeleri duyurarak, paylaşılmasına ön ayak olmak ve sonucunda da yüzbinlerce kişiye ulaşan bir hal aldığında, bir geri dönüşüm sağlanacağından çorbada bizlerin de tuzu olacaktır.

Genelde sosyal medyadan birine bir fırsat iletirsin, bir sürü kişi üzerine atlar aman beni de unutma diye. Bir çocuk okutuyoruz katkısı olacak arkadaşlar aranıyor dediğinizde ise, üzelerek söylüyorum aynı sesi çoğunlukla duyamazsınız. Halbuki hayatta çok önemli bir gerçek vardır ki, hiçbirşeyi vermeden kazanamazsın. Verdikçe kazancın ve sana geri dönüşü artar.

Geçenlerde sosyal medyada bir paylaşım gördüm ve çok hoşuma gitti, sizinle paylaşmak isterim. Fotograflı bir post paylaşılmıştı. Aynen şöyle yazıyordu, “Zekat ve sadakalar

Yurtdışı turları pazarı, her geçen yıl %50’lere varan oranlarla artan satışları ile sürekli büyüme ivmesinde. Bu gelişmede son yıllardır ekonomi istikrarının yakalanmasının yanı sıra, yurtiçi turları ile kıyaslandığında yurtdışı tur paketlerinin genel anlamda daha ucuz olması da önemli bir neden. Son 6-7 yıldır yurtdışı turları, 80’in üzerinde ülkeye organize edilmesi ve low cost olarak tabir edilen ucuz fiyatlı uçak firmalarının da pazarda hızlı aksiyon almaları nedeniyle, ciddi anlamda tur paketlerinin ucuzlamasına sebep oldu. Erken alanın ucuz uçak bileti bulabileceklerini lanse eden TV, billboard, gazete ve dergi reklamları herkesin tatile gidebileceği, artık seyahatin bir ihtiyaç olduğu olgusuna da ciddi anlamda hizmet ettiğini söyleyebilirim.

Bu bakış açısı nedeniyle, seyahat sever kitleye ilave her yıl %50’nin üzerinde yeni yeni hedef kitleler de pazarın müşterileri olmaya devam ediyor. Özellikle de son yıllarda birçok ülke ile yapılan karşılıklı vizenin kaldırılması neticesinde, basında sıkça çıkan haberler de, vizesiz turlar başlıklı bir pazarın oluşmasına dolayısıyla yurtdışı turlarının da bu bakımdan fazlasıyla ilgi çekmesini doğuruyor. Vizesiz turun en önemli

Alaçatı son derece keyifli bir yer. Daha içine girer girmez kendine has karakteristik güzel mimarisi ile içinizi ısıtan, sokaklarında gezdikçe ruhunuzun arındığını hissettiğiniz, kendinizi oraya ait hissedebileceğiniz çok özel bir belde. Daracık Arnavut kaldırımlı sokakları ve en büyüğü çift katlı karakteristik taş evleri ile unutulmayacak bir diyar. İzmir’e yaklaşık 70 km, Çeşme’ye ise 7 km mesafede yer almaktadır. Konumu nedeniyle de kolayca İzmir havalimanından ulaşılıp, güzel bir hafta sonu geçirebilecek karakteristik ve karizmatik bir destinasyon. Bu güzel beldenin, yine güzel mi güzel, renkli mi renkli bir festivali var. 2010 yılının Nisan ayında ilk defa organize edilmeye başlanılan bu festival, “Alaçatı Ot Festivali” olarak biliniyor.

Festivalin çıkış gayesi ise, Ege bölgesinde yetişen çok özel otların çeşitliliğini seyahat severlere aktarabilmek ve tabii bu otlarla pişirilen birbirinden leziz, unutulmaya yüz tutmuş yemeklerin de gün ışığına çıkarılmasına katkıda bulunmak olarak sayabilirim. Bu güzel beldede ot festivalini, bahar güzelliğinde yaşamak da ayrı bir keyif. Festivalin en güzel yanlarından biri de, bugüne kadar hiç tanımadığınız insanlarla son derece

Yemek, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Gerek dışarıda bir restaurantta keyifli sofralarda ilginç lezzetleri denemek, gerek romantik ortamlarda yemek veya değişik cafelerde eş-dost arkadaşlarımızla, hoş sohbetle yeme kültürü git gide gelişiyor. Hayatımızın en önemli parçası sadece karın doyurmaktan çıkıp, keyifli bir ritüel haline gelmeye başladı böylelikle.

Bu sadece günlük hayatımızda da değil. Son yıllarda seyahate gidenlerin de, öncelikli tercihleri arasında gidilen ülke veya yörenin lezzetleri araştırılıp, seyahat tercihini ona göre şekillendiren seyahat severlerde ciddi oranda artış var. Seyahatte stresten uzaklaşıp, ruhsal olarak rahatlamak isteyenler, gittikleri yerin kültürünü yakından tanırlarken, kültürün en önemli parçası olan yemek kültürünü de es geçmiyorlar. İşte bu nedenle; tur operatörleri de özel ilgi turu kapsamına giren, gurme turları programlarına artık yer vermeye başlıyorlar.

Gurme turları kapsamında yapılması gereken, seyahat severlere sunulması gereken hizmetlerin başında, yöreye ait lezzetleri sadece yöre halkının en iyi olarak nitelendirdikleri, yeri geldiğinde şehrin en ücra köşesindeki veya arka karanlık bir sokaktaki salaş birkaç masalı bir

Belki de ilk defa karmakarışık duygu ve düşüncelerle, ön yargılarla bir ülkeye seyahat edecektim. Neden mi? 1996 yılında gözyaşları ile okuduğum, Bosna’lı bir genç kız tarafından yazılmış, Etnik Tecavüz isimli ve Srebrenica’da yaşanmış katliamın küçük tanığının yürekleri dağlayan kitabı… Olanlara, yaşanmışlara akıl bile erdirilemeyecek bir durum anlatılyordu kitabın her satırında. Sırbistan’a giderken, bize ne gözlerle ve ne düşünce ile bakacaklar? Ne de olsa Srebrenica’da Sırp generali Mladiç, katliamdan hemen önce Türklerin geçmiş yıllardaki hakimiyetleri nedeniyle Sırpların bu mubarek dini gününde Srebrenica’yı Sırplara hediye ediyeceğiz açıklaması yapmıştı. Video kayıtlarında da bugün bile açıklamaları görülebilmekte. İşte bu nedenle garip duygularla Sırbistan’a gittim. Bir insan olarak, Müslüman olarak oraya gidip de gezerken acaba doğru bir iş mi yapıyordum? Yoksa artık yıllar geçti ne anlamı var ki böyle düşünmenin mi demek lazımdı, bilemedim vicdanen… Aklım vicdanım birbiriyle uzlaşmaya çalışadursun, sorunun cevabını aramaya yola koyuldum.

Sırpların Beograd diye ifade ettikleri, Belgrad’ı ziyaret ettim öncelikle. Belgrad, Tuna ve Sava nehirlerinin içinden geçtiği