Malezya seyahatimi planlarken, ülkenin kültür ve sanatını yakından tanıyabilmek için hem Kuala Lumpur gibi bir kozmopolit şehir, tipik yöresel kasaba hayatı için Melaka ve son olarak da tropik adalardan biri olarak da Langkawi’yi programıma dahil ettim. Daha önce tropik adalara birkaç defa gitme fırsatım olmuştu ve Langkawi için de beklentim fazlası değildi.
Oysa Langkawi’ye varıp, tur rehberimiz adayı anlatmaya başladığında bambaşka güzelliklerle karşılaşacağımı anladım. Zira şehir tanıtım turunda, vardığımız yerler bir adadan çok kara parçasında yer alan son derece zengin turistik faaliyetler ve mucizevi doğayı işaret ediyordu. Langkawi görünenin aksine tam 99 irili ufaklı adadan meydana gelmiş. Bunların en büyüğü ve genelde en çok ziyaret edileni ise Pulau Langkawi’yi ziyaret ettim.
Adada dinlenip stresten arınmak isteyenler için ideal bir ortam olduğu gibi, diğer tropik destinasyonlara nazaran bolca gezip keşfetmek isteyen turist için de sayısız güzel aktivite bulunmakta. Bunlardan bazılarını sayacak olursam, Kilim Geoforest Milli parkı ve yöresel tekneler ile Mangrove turu, Hamile Bakire gölünün keşfi, Laman Padi çeltik tarlalarında pirincin turistler tarafından
Seyahate çıkmaya karar verdiğimizde, otobüs, araba, gemi, tren veya uçak gibi ulaşım araçlarından biri veya birkaçını tercih ederek planlamamızı yaparız. Bugün, seçeceğiniz seyahat ulaşım aracınız uçak olacak ise, sizlere bu seyahati daha keyifli ve konforlu geçirmenizin yolları hakkında bazı ipuçları vermeyi hedefliyorum.
Uçakla seyahate çıkacak olanlar, yurtiçi seyahat için en az 1 saat, yurtdışı seyahat için ise en az 2 saat öncesinde havalimanında olmak durumundalar. Hatta son yıllarda milli havayolumuz Türk Hava Yolları’nın global pazarda hızla büyümesi nedeniyle gerek Atatürk Havalimanı gerekse Sabiha Gökçen havalimanı artık kapasiteyi kaldıramaz hale geldiğinden, havalimanına girişlerde bazen 30 dakikayı aşan kuyruklar oluşabiliyor. Bu nedenle İstanbul’da en azından 3.cü havalimanımız devreye girene kadar yurtiçinde uçak kalkışından 1,5 saat öncesinde, yurtdışı seyahatte ise 3 saat öncesinde alanda olmanızı tavsiye ediyorum. Bu kadar erken gelip de ne yapacağız dediğinizi duyar gibi oldum. Siz erken gelin de uçağı kaçırmaktan iyidir, zira havalimanında keyifli vakit geçirmek de mümkün.
Tavsiyem uçuşlarınızdan 24 saat kadar öncesinde açılan online check in
Son dört yıldır fotoğrafla içli dışlı bir hayat yaşıyorum. Seyahat fotoğrafçılığı konusunda daha çok fotoğraf üretiyorum zira her alan, belli bir uzmanlık istiyor. Stüdyo ve ürün lansmanı, Düğün-Nişan, Seyahat, Sokak fotoğrafçılığı, portre, siyah beyaz veya doğum fotoğrafçılığı, hepsi ayrı birer iş.
Seyahat fotoğrafçılığı nasıl olsa yapıyorum, eşimin doğum zamanı geldi çattı! Doğuma gireyim kendi fotoğraflarımı istediğim gibi, görmek istediğim gibi çekeyim dedim. Bu yıl satın aldığım 2013 yılına damga vuran, pek çok fotoğrafçının rüyalarını süsleyen Canon 5D Mark 3 makinemin bana verdiği cesaretti bu, zira az ışık olan koşullarda bile elde çekim konusunda son derece başarılı bir makine… Bu fikrimi işin uzmanı aynı zamanda da Fotoğraf dergisi yayın yönetmeni Ömer Serkan Bakır’a anlattığımda, sakın ola yapma, ben bile bir doğum fotoğrafçısı ile anlaştım, o iş bizim işimiz değil işi uzmanına bıraktım sen de öyle yap dedi.
Bunun üzerine doğum fotoğrafçılığı konusunda son derece uzman 250’nin üzerinde bugüne kadar doğum için çekim yapmış Arzu Ateş ile anlaştım. Doğum fotoğrafçısı seçerken çok dikkatli olmak gerekiyor, zira her hastane her eline makineyi alanı doğumhaneye
Her zaman kısa hafta sonu seyahat kaçamaklarının, uzun süreli seyahatlere nazaran çok daha keyifli olduğunu savunurum. Cuma akşamı iş çıkış havalimanına gidip, 1 veya 2 günlüğüne yapılan seyahatler son derece keyif verir. Bir nebze de olsa, iş ortamından sizi alır uzaklaştırır, üzerinizdeki elektriği atmanıza yardımcı olur. Seyahatin süresi son derece kısa olduğundan, daha verimli zaman geçirebilmek adına, dolu dolu ve her dakikası değerlendirilmek üzere planlar yapılır. Sonuçta, evinize döndüğünüzde 1 haftalık bir seyahatten çok daha verimli ve daha keyifli bir seyahat yaptığınızı size hissettirebilir. En azından kendi adıma benim için böyle...
Kaybolan Lezzetler Festivali’ni İzmir Alaçatı’ya kazandırarak, bölgenin de kalkınması ve verimli bir festival sayesinde basında da sıkça yer almasını amaçlayan arkadaşımız Celal Uysal’ın daveti ile Cumartesi sabah erkenden yola çıktım.
Keyifli bir sabah kahvaltısı ile güne başlıyoruz.
Programımız sabah kahvaltısı için havalimanında değerli gurme ve gurme lezzetler televizyon program yapımcısı Maria Ekmekçioğlu buluşup, “Tadında Anadolu” isimli restaurantta buluşmamızla başladı. BTA’nın sahibi olduğu Tadında Anadolu son derece
İşim gereği çok sık uçak seyahati yaparım, özellikle 5-6 saati geçen uçuşlarda Business Class uçmayı tercih ediyorum. Evet fiyat olarak ekonomi sınıfına göre daha pahalı, ancak aldığınız servisler sonrası pek çok kez verdiğiniz paraya değdiğini görebiliyorsunuz. Tabii sadece ekstradan içeceğiniz taze sıkılmış portakal suyu ve Kolombiya kahvesinden bahsetmiyorum.
En son Hindistan’a gitmeye karar verdiğimde, uçak biletimi Business tercih ettim. Qatar Airways’in Airbus 330 ve Boeing 787 Dreamliner uçakları ile son derece keyifli bir Business uçuş gerçekleştirdim. Bu uçuşum esnasında, siz değerli okuyucularıma faydalı olacağını düşündüğüm bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Ve bugün size Business Class hakkında detaylı bilgiler verip, uçuş ayrıcalığının neler olduğunu ifade etmeye çalışacağım.
Business Class biletinizi aldınız, hayırlı olsun. Havalimanına geldiniz, C/In kontuarlarında bir kuyruk, bir kuyruk. Üzülmeyin siz kırmızı halı serilmiş (Genelde kırmızı) önünüzde 1-2 kişi olan veya tamamen müsait Business kontuarında rahatça C/In yapacaksınız. Üstelik en az 10 kilo daha fazla bagaj taşıma hakkınız da var, el bagajınız ise normalde 10 kiloya kadar kabul edilse de
Her ne kadar Türk seyahat sever yıllardan beri Uzakdoğu’da Tayland’ı tercih diyor olsa da, yılda sadece 9 milyon turist çeken Tayland’a nazaran Malezya’nın 26 milyon turist almasının önemli bir sebebi olmalıydı. Malezya’yı keşfettiğimde, bu kadar çok turiste ulaşmalarının bir rastlantı olmadığını, ülkede pek çok yerin son derece ilgi çekici ve turistik olduğunu özümsedim. Ana karada yer alan başkent Kuala Lumpur’dan başlayıp, Malezya’nın idari başkenti Putra Jaya ve UNESCO dünya miras listesinde yer alan Melaka kültür kentini doyasıya gezdim.
Başkent Kuala Lumpur’dan başlayarak izlenimlerimi aktarayım. Gerek ülke genelinde, gerekse Kuala Lumpur’da yerel halk Malay, Hint ve Çinlilerden bir araya gelmiş. Her yerde “Malaysia 1” yazmakta. Nedenini sorduğumda biz tüm milletler hepimiz mutlu bir ülkeyiz, biz Malezya’yız diye cevap veriyorlar. Nitekim bunun en güzel örneği Malay olan rehberimizin yanında Çin kökenli şoförümüz var, herkes birbirine saygılı ve dini konular gündeme dahi getirilmiyor. Kuala Lumpur’a gelen turistin ilk olarak ziyaret etmek istediği yer Petronas ikiz kuleleri. Dünyanın en uzun ikiz kulesine sahip Patronas 452 metre yükselikte. Bina olarak da dünyanın en
Özel radyoların Türkiye’de yeni yeni kendini göstermeye başladığı, arkası yarın kuşaklarından tutkunu olduğumuz radyoculuk anlayışının değişmeye başlamasının ilk adımlarının atıldığı dönem… Bundan yaklaşık 21-22 sene kadar önce, DJ adı verilen bir kavramla tanıştık pek çoğumuz. Radyoların markalaşma ve öne çıkma sürecinde en büyük pay sahibi kuşkusuz, radyo emekçileri DJ(Disk Jokey)’lerdi. Evet tam 21-22 yıl kadar önce birkaç radyo programcısı DJ’i gözümle görüp, tanışamamış olsam da hayranlık duyan dinleyicilerden sadece biriydim. Bunların başında “Arzu’nun inleyen nağmeleri” programı ile Arzu Çağlan vardı.
O dönem hayranlıkla dinlediğimiz, internetin bu denli yaygın olmamasından dolayı da yıllarca yüzünü göremeden dinlediğim Arzu ile yaklaşık 10 yıl kadar önce, ortak tutkumuz seyahat sayesinde tanıştık. Bugünlere kadar ulaşan güzel bir dostluğumuz oldu. Tutkunu olduğu ve zevkle her sabah 10:00-12:00 arası 21 yıldır yaptığı programından dramatik bir şekilde ayrılmasının ardından kendi özünü keşfettiğini belirterek hayata bakışı paralelinde yaşamaya başladı. Geçmişte radyoculuğunun yanı sıra; Seksi şey, Seksi şey vişne, İnleyen nağmeler, Keyfe gezer isimli her biri
Mesleğim gereği bana telefonla ulaşan herkes, bilmem nereye ucuz uçuş arıyorum diye sorar. Ucuz bilet arıyorsun ama ne zaman arayacağını hiç bilmiyorsun, hem ucuz bilet diyorsun hem de bayrama 1 hafta kalmış, her yer karaborsa sen bilet soruyorsun! Tamam da kardeşim biz de tüketiciyiz, ne biliriz, ne zaman bilet almak gerektiğini, anlatsana o halde ucuza uçakla seyahat edebilmenin yollarını…
Memnuniyetle bu konuda sizleri aydınlatmak isterim, böylelikle bana soru soran tanıdıklarımda da azalma olabilir! Ucuza uçak bileti almanın bazı püf noktaları olduğu gibi, alınan uçak bileti sonrasında seyahati en ucuza tamamlayabilmenin de püf noktalarından bahsetmeyi uygun görüyorum.
Ana kural şu ki, gideceğiniz ülkenin veya şehrin mevsimine göre hareket etmek. Örneğin; deniz kenarı bir destinasyon seçtiyseniz yazın uçak biletleri her zaman en pahalı rakamda olacaktır. İlla ki yazın gideceğim, herhalde deniz gireceğim mi diyorsunuz o halde, Kasım-Aralık gibi bilet fiyatları netleşir netleşmez biletinizi alın. Alacağınız bilet Promo ise esnekliği olmayan, değişiklik ve iptal kabul etmeyen ücretin tamamının yandığı biletlerdir. Programım garanti derseniz Promo alın aksi halde esnek