Seyahat Pazarlama Uzmanı Sarp Özkar

Seyahat Pazarlama Uzmanı Sarp Özkar

kesiftutkunu@gmail.com

Tüm Yazıları

Bir diyar düşünün ki sizden bir parça, gider gitmez kendinizi yıllardır oraya ait hissettiğiniz, insanlarını kendi insanınız bildiğiniz, Türk çayı mı Türk kahvesi mi istersin arkadaş söylemlerini sıkça duyduğunuz, Avrupa’nın orta yerinde ezan sesini duyabildiğiniz ve girdiğiniz her dükkandan ayrılırken Allah’a emanet cümlesi uğurlandığınız bir ülke… İşte tüm bu güzellikler gönül yolculuğunuzun durağı Bosna Hersek’te ülkenin hemen her yerinde sizleri bekliyor olacak.

Bosna Hersek’te klasik tur güzergahını takip ederek, Saraybosna, Mostar, Blagaj ve Pocitelj kasabalarını gezdim. Her ne kadar Mostar, Blagaj ve Pocitelj’i daha önce birkaç defa ziyaret etmiş olsam da, her gidişimde aynı keyfi yaşadığımı söyleyebilirim.

Haberin Devamı

Mostar son derece etkileyici bir yer. Zira 1992-1995 arasında yaşanan Sırp zulmünde, ciddi hasar görmüş. Bu nedenle sokaklarını ana caddelerini gezerken yarı hüzünle savaşın o günleri fotograf karelri halinde sanki gözünüzün önüne geliveriyor. Bir binanın önünden geçiyorsunuz her tarafı kurşun delikleri, hatta bazı yüksek binaların en üst katlarına doğru roketatar ve ağır silahla patlatılmış duvarlar, hepsi canlı ilk günkü haliyle. Bosna halkı ibret-i alem için 20 yıldır tek çivi çakmıyor, tadilat yapmıyor o halde binalarda yaşamaya devam ediyorlar. Mostar köprüsüne tam yaklaşırken Mostar çarşısının hemen yanı başında köprüyü de gören bir yerde Don’t Forget(Unutma) yazan bir mezar taşı şeklinde gösterişsiz bir anıt var. Bu belli ki Sırplar tarafından onlarca bomba yağdırılmasına rağmen yıkılmayan, ancak bir Hırvat topçusu tarafından son darbe vurularak yerle bir edilen tarihi Osmanlı mirası Mostar köprüsünün başına gelenlere dikkat çekmekte.

Mostar köprüsünün üzerine çıktığınızda her iki yakada da, muhteşem bir şehir manzarasına şahit oluyorsunuz. Yaz ayları, tarihi Mostar köprüsünün üzerinden 20 Usd karşılığı gençler 4 derece buz gibi serin Neretva nehrinin sularına atlıyorlar. Parayı veren turist ise köprünün aşağısından işaret verdiğinde, genç atlarken fotoğrafını çekiyor. Yazın son derece kalabalık ve cıvıl cıvıl oluyor Mostar, kışın ise sokaklar çok sessiz, sakin, biraz da hüzünlü. Mostar’ın çarşısı köprünün her iki yanından nehire paralel olarak gidiyor, Osmanlı’dan kalma bir camii köprüye çok yakın yürüme mesafesinde. Caminin bahçesinden güzel bir Mostar fotografı yakalamak mümkün.

Haberin Devamı

Gelelim Blagaj’a. Mostar’a yaklaşık 40 dakika mesafesi var kara yoluyla. Blagaj Hacı Bektaş’-ı Veli’nin müritlerinden Sarı Saltuk’un türbesinin bulunduğu bir kasaba. Blagaj’da ayrıca onlarca alabalık üretim çiftliği ve Kravice şelalesinin gürül gürül aktığı suların engin görüntüsü ile yaz sıcağında bile serin bir kasaba. Sarı Saltuk hazretleri Avrupa’nın pek çok ülkesinde türbesi bulunan ve her türbesinin olduğu yerde de bir su kaynağı bulunan, Anadolu ve Rumeli’nin fethi sırasında önemli rol oynamış bir halk kahramanı olarak da bilinmekte. Blagaj’a gidince türbenin alt kısmında su kaynağının en yakınındaki restaurantta taptaze bir tereyağlı alabalık yiyin, üzerine Osmanlı’dan miras karo şeklinde güzel kalınca bir baklava. Sonra yukarı çıkın Sarı Saltuk’un türbesini gezin ve son olarak da türbenin bahçesinde kıtlama şekerli ince belli bardakla çayınızı sipariş edin, şıkır şıkır suların şırıltısı ve muhteşem Blagaj manzarasında ruhunuzu dinlendirin.

Haberin Devamı

Blagaj ufak bir yer. Artık yol alma vaktidir. Şimdiki durak ise Avrupa’nın en iyi korunmuş Osmanlı köylerinden biri olan Poctelj. Bu güzel kasabaya girdiğinizde, kayalıklar üzerinde devasa bir kale, savaşta çok ciddi hasar görüp sonrasında tadilatları yapılıp sıfırlanmış köyün camisi ve Osmanlı imarethanesi gözünüze çarpacak. İlk göreceğiniz tabela ise Türk çayı bulunur olacak. Pocitelj’de kendinizi Safranbolu, Beypazarı gibi bir yerde dolaşıyormuş gibi hissedeceksiniz, zira yapılar Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini sunuyor.

Yaklaşık 4 saatlik mesafede yer alan Saraybosna’ya doğru yol alma zamanı geldi de çattı bile. Öyle güzel bir yol ki, dünyanın her yerinin insan eliyle tahrip edilmeye çalışıldığı günümüzde ülkenin bu kadar yeşil oluşu hayranlık uyandırıyor adeta. Yollar çok fazla kıvrımlı olmasına rağmen, yolculuk son derece keyifli geçiyor, uyuyamıyorsunuz zira gözünüz hep yolda hiçbir güzelliği kaçırmak istemiyor.

Saraybosna’ya ulaştığınızda eksi siyah beyaz filmlerde gördüğünüz gibi, biraz nostaljik biraz hüzünlü ama fazlasıyla bizden bir şehirle romantizm yaşamaya başlıyorsunuz. Şehrin merkezi Baş Çarşı olarak adlandırılıyor, hemen Çarşının girişine doğru bir çeşme var, ismi sebil. Sac yazan restaurantlarda ayrıca Burek(Börek) yazıları da dikkat çekiyor. Osmanlı’dan miras kapama; üst üste geçen yuvarlak özel yapım halka tepsilerin içine leziz Boşnak börekleri yerleştirilir ve fırının içinde közlerin hemen üzerinde bir metal düzeneğe askı şekinde asılarak pişirilir. Boşnak böreklerinin başarısı kömür ateşi ve kapamanın özelliği ile ağır ağır pişmesi olsa gerek. Böreklerin kilosu bizim paramızla 15 TL.

Başçarşıda gezerken Osmanlı’dan kalma camiiler imarethaneler görüyorsunuz, o da ne! Bir anda Avrupa’nı göbeğinde ezan sesi, bir an Türkiye’de olduğunuz hissine kapılıyorsunuz, ta ki biri size Boşnakça bir şey söyleyene kadar. Başçarşının bitimine doğru Avusturya mimarisi ile Osmanlı mimarisini birbirinden adeta bir sınır gibi ayıran Ferhadija caddesini gezmelisiniz.

Baş çarşının hemen arka tarafına doğru dolandığınızda, 1914 yılında Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand’ın bir Sırp milliyetçisi tarafından ansızın bıçaklanarak öldürüldüğü köprünün hemen yanında, bu olayın detaylarına yer veren bir tabela bulunuyor, bu olay 1.ci Dünya savaşının başlama sebebi olmuş. Latin köprüsü olarak biliniyor ve Osmanlılar döneminde yaptırılmış.

BOSNA HERSEK FOTO GALERİSİ İÇİN tıklayınız...

Gece biraz da eğlenelim diyenler için Zelenih Beretki caddesi şehrin en iyi bölgesi. Bosna Hersek’e gelip de yemeden olur mu hiç? Ne yemeli derseniz, Cevapcici veya Cevapi olarak bilinen dünyaca meşhur Bosna köftesi hem de Baş çarşı içindeki Galatasaray’lı eski gol kralı Tarık Hodziç’in dükkanında. Kapısında sarı kırmızı Galatasaray bayrağını göreceksiniz, içeriye girdiğinizde ise her yer fotograflar ve Galatasaray anılarıyla dolu, köftesi de çok başarılı. Tarık Hodziç’e de bizden selam iletin bu vesile ile. Tavuk göğsü havuç, patates, madanoz ve un terbiyesi ile yapılan Begova çorbası ve Tarhana çorbası da yien Osmanlı’dan Bosna’ya miras kalan bazı yiyecekler. Bu arada köfte yiyecekseniz, sakın ola 1 porsiyondan fazla söylemeyin, 1 porsiyonu bile nerdeyse yarım kilo hem de devasa bir pide içinde. Yemeği bitirdiniz korkmayın girin cafelere, yabancı diliniz varsın olmasın herkes başlıyor arkadaş hojgeldin, Türk çayı ister misin? Türk kahvesi vereyim mi? Yine Osmanlı’dan miras bakır cezvelerde bir Boşnak kahvesi için veya güllü lokumlu Türk kahvesi… Tercihiniz çay ise merak etmeyin ince belli bardakta yanında kıtlama şekeri ile! Hadi yanına da bir tatlı alın, okuyun menüden çekinmeyin çekinmeyin! Bak ne yazıyor Kuru Baklava, Kadayıf… Dükkandan çıkarken sakın ola şaşırmayın, Allah’a emanet diyerek uğurlanacaksınız.

Atalarımızın mirasında, hepsi birbirinden değerli güzel insanlar, muhteşem Boşnak kardeşlerimizle bir bütün olup unutulmaz bir seyahat geçireceğinize inanmıyorum!!! Söz veriyorum. Üstelik vize de yok al pasaportunu yıl boyu 299 Avro’dan başlayan fiyatlarla 4 günlük tur paketlerine katıl, seyahatin keyfini doyasıya yaşa…

Yaşasın güzel insanları ile muhteşem ülke Bosna Hersek.

İyi seyahatler… Sarp ÖZKARwww.sarpozkar.com