Kuzey Afrika’da dikta yönetimlerinin, daha fazla demokrasi talep eden güçlerin tazyikiyle “yıkılacağını” umut edenler, Türkiye’nin “rol modelliği” üzerine fikirler geliştiriyorlar.
Ancak kafalar çok net değil; Türkiye cumhuriyetin ilk yılları mı, yoksa bugünü mü Arap dünyasının yeni rejimi ve referanslarında karşılık bulacak?
Tüm bu tartışları Arap coğrafyasındaki Mustafa Kemal Atatürk algısını bilmeden derinleştirmek mümkün değil.
Ne ilginç bir rastladı ki, tam da bugünlerde Mısırlı yazar Kerim Halil Sabit ve Suriyeli yazar Emin Muhammed Said tarafından kaleme alınan, “Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Hayatı-Anadolu’da Türk Milli Mücadelesi” kitabının Türkçe çevrisi, Doğan Kitap tarafından piyasaya çıktı.
Bu kitabın varlığından TÜSİAD’ın kurucu başkanlarından Feyyaz Berker’in “Çok kıymetli bir tarihi belgeye ulaşıldı, kitap haline gelmesi için destek veriyorum” sözleriyle haberdar olmuştum. Henüz ortada ne Tunus, ne de Mısır olayları vardı.
Feyyaz Berker destekledi
TRABZON
Numan Kurtulmuş’un yaklaşık 3 ay önce kurulan Halkın Sesi Partisi’nin (HAS Parti) lideri olarak; Ankara’dan yola çıkıp, Bursa-İzmit, Adapazarı-Bolu-Düzce’den sonra Anadolu’yu gezme projesinin üçüncü ayağı olan Trabzon ve ilçelerinde gezerken, halkla ilk temaslarını izliyorum.
HAS Partililer, köy köy dolaşarak 1970’lerin “Karaoğlan” çıkışını yakalayan Ecevit’i, Kurtulmuş ile güncelleyebileceklerine inanmak istiyorlar.
Kurtulmuş, Araklı’da parti ilçe binasını açarken olaşan kalabalık içinde rastladığım her üç kişiden biri ya AK Partili, ya SP’li ya da CHP’liydi. Meydanların ısınmaya başlayacağının ilk sinyallerini alıyoruz. Kimse ötekinin mesajına karşı kayıtsız kalamıyor.
Hani, “HAS Parti’nin ilçe binası açılışını, AK Partililer yaptı” desem, çok da abartılı olmaz. Merak fazla...
Karadeniz’de yalnızca çayın, fındığın hesabı sorulmuyor; ihalelerin, kamu kaynakları ile zenginleşmenin, yoksulluğun, işsizliğin ve iş çevrelerine yönelik iktidar baskısının da faturası çıkarılıyor.
Kurtulmuş’un Trabzon’da partililerle yaptığı sabah kahvaltısında verdiği mesajlardan özet yapmak istiyorum:
Sizi Anayasa referandum sürecinde gerilen TÜSİAD-Erdoğan ilişkisinin tamir edildiği genel kurula götüreceğim...
40’ıncı yılını idrak eden TÜSİAD, sinirleri alınmış Genel Kurul toplantısını renkli kılmak için parlak bir fikir buluyor ve TÜSİAD’ın kurucu başkanı Feyyaz Berker ile 24 yaşındaki en yeni üyesi Hacı Sabancı’nın aynı sahneyi paylaştığı bir sunum gerçekleştiriyor.
Berker’e kısa bir süre önce gönderdiği, Arap dünyasından yazarların 1922 yılında kaleme aldığı “Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Hayatı” kitabı nedeniyle teşekkür borcum var. Tam da bunu söylemeye çalışırken, aramızdaki diyalog “Okumadan sizi aramak istemedim, kitap çok etkileyici, çok teşekkür ederim...” sözlerim ile hiç de beklenmedik bir mecraya doğru sürükleniyor.
Berker “Aaaa aldın mı?” diyerek muzip bir ifadeyle, hiç de fikir sahibi olmadığım bir başka kitap öyküsünü anlatmaya başlıyor. Berker tepkilerimden aynı kitaptan söz etmediğimizi anlasa da, açtığı konuyu tamamlamakta kararlı görünüyor. O sırada DEİK kitabının birinci cildinin ilk dağıtımını yaptığı yemekte bir arada olduğumuz Radikal yazarı Jale Özgentürk de gelince, sohbet renkleniyor.
Berker, sözlü tarih derlemesi olarak hazırlanan “olay kitabın”
Kent rantının yüksek olduğu yerlerde tarihi binalar restore edilip, yeşil alanlar halkın hizmetine de açılabiliyor, biliyor musunuz?
İzmir Valisi ve İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) Yönetim Kurulu Başkanı M. Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve İZKA Başkan Vekili Aziz Kocaoğlu ve İZKA Genel Sekreteri Dr. Ergüder Can, hazırladıkları “İzmir Kentsel Pazarlama Stratejik Planı” sunumu için, belediyenin 2008 yılında hizmet açtığı “Havagazı Tesisleri”nin bulunduğu 150 yıllık mekânı seçmiş.
Alsancak sahilinde, 24 bin metrekare açık alanda yer alan ve restorasyonu tamamlanan 8 tarihi binanın yerine, “Manhattan ” kondurmak isteyenlerin heveslerinin kursaklarında kaldığı belli...
İstanbul’da Dubaililere satılmak istenen İETT Garajı’nın yerinin yeşil alan olduğunu düşünebiliyor musunuz?
Akdeniz çanağına oturdu
İZKA’nın kuruluş dönemi ile (2006-2008) İzmir’in EXPO 2015 adaylık sürecinin çakıştığını hatırlatan Ergüder Can, ABD’de ve Ortadoğu’yu da içine alan “marka kent” araştırmasını açıklıyor.
Türkiye’de sanayi denince, “otomobil” anlaşılır ve yerli sanayicinin “Türk markası ile otomobil üretemediler, kaporta üretiyorlar” diyerek notu kırılır.
Sokakta karşılığını bulan bu eleştiri kalıbı, önceki gün TÜSİAD kürsüsünde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da ağzındaydı.
Erdoğan tam karşısında kendisini dinleyen Rahmi Koç’un gözünün içine bakarak “Artık soyadınız gibi bir marka ile şurada biz yerli otomobilinizi üretelim ve dünyaya diyelim ki, bak bu da artık bizim otomobilimiz” cümlesini ettiği sırada hemen gözlerini salonda otomotiv sektöründe yer alan diğer sanayicilerin üzerinde gezdirerek: “Şu anda otomotiv sektörü içinde olan babalar burada... Bu işi halledin. Kendiniz mi yaparsınız, yok ben bunu kendim de yaparım mı dersiniz, nasıl arzu ederseniz...” sözleriyle, yıllardır TÜSİAD ve devlet arasında yarım kalan otomobil öyküsünü çekmeceden çıkardı.
Devrim nasıl yolda kaldı?
Ses tanıdık geldi kulaklara, İTÜ’den izin alıp, 1956 yılında Gümüş Motor fabrikasını kuran Necmettin Erbakan, “Yüzde 100 yerli dizel motoru yapıyor”...
1960 yılında Ankara’da Sanayi Kongresi toplanıyor. Aynı zamanda İTÜ Motor Kürsüsü öğretim üyesi olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan “Türkiye’nin kendi
TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın cumartesi akşamı TT Arena’nın açılışı sırasındaki konuşmasında vurguladığı “Galatasaray yönetimi kiracılık yükümlülüklerini yerine getirmedi” sözünün alt metni, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Tesisler Dairesi Başkanlığı’nın CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi’ye verdiği bilgi notuyla dolduruldu.
Bu nottan, Galatasaray’ın Ali Sami Yen üzerindeki henüz süresini tamamlamamış, 36 yıllık üst kullanım hakkını 310 milyon liraya TOKİ’ye devrettiğini anlıyoruz.
Metin aynen şöyle:
Mülkiyeti Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne ait 34.640 metrekare yüzölçümlü taşınmaz, toplam 68 milyon 600 bin dolar kira bedeli ile aşağıda belirtilen hususların yerine getirilmesi karşılığında 49 yıl süreyle tahsis edildi.
Galatasaray ile Genel Müdürlük arasında bu amaçla yapılan sözleşmede, Ali Sami Yen Stadı’nın Kulüp tarafından yıkılıp, yeniden yapılması ve Büyükçekmece Gürpınar’da 15 bin seyircili stat yapılması hususları Galatasaray Kulübü’nün yükümlülükleri arasında yer aldı.
Ancak stadın yıkılarak yenisinin yapılması ve Büyükçekmece Gürpınar’da 15 bin seyircili stat yapılması hususlarındaki yükümlülükler kulüp tarafından yerine getirilmedi.
Bunun üzerine
Rusya ile Türkiye arasındaki diplomatik trafik, şubat-mart aylarında yoğunlaşıyor; sonra her iki ülke de seçim atmosferine giriyor...
O nedenle Rusya ve Türkiye arasında alış-verişin önümüzdeki mart ayında kesin protokollere bağlanması gerekiyor.
Türkiye’nin Rusya ile Akkuyu nükleer santral, Güney Akım ve Samsun-Ceyhan petrol boru hattı projelerine ilişkin farklı seviyelerde de olsa bir iş planı ortaya çıktıysa da, hepsinin son rötuşlara ihtiyacı var.
Geçtiğimiz hafta sonu Cumhuriyet gazetesinde Leyla Tavşanoğlu’na, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Vladimir İvanovskiy, iki ülke arasında önümüzdeki 2 ayda yaşanacak diplomatik yoğunluğu anlatıyor.
Mart ayının ortalarında “Üst Düzey İşbirliği Konseyi”nin (ÜDİK) ikinci toplantısı için Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Moskova’ya gideceğini belirten İvanovskiy, bu görüşmeden önce bir araya gelecek Türkiye-Rusya Karma Ekonomik Komisyonu’nun Samsun-Ceyhan ve Güney Akım projelerini ele alacağını söylüyor.
Aynı uydudan bakacağız
Almanya’nın ikinci büyük havayolu şirketi Air-Berlin ile kurduğu ortaklıkla Uzak Doğu ve Amerika uçuşlarını da başlatacak olan Pegasus Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, 2005 yılında 12 milyon dolara satın aldığı şirkete 3.2 milyar dolar yatırım yaptı.
Ucuz bilet politikasına vurgu yapan Pegasus Havayolları’nın, 50 liranın altında kaç yolcu taşıdığını tahmin edebilir misiniz?
Pegasus’un Ortadoğu’daki ilk uçuş noktası Beyrut’a düzenlenen basın gezisinde Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı bu soruyu bize sordu. Aramızdan yalnızca bir arkadaşımız en doğru yanıta yaklaşabildi.
Sizi fazla meraklandırmayayım, tam rakam: 4.050.106...
İkinci olarak gelen “100 liranın altında kaç kişi uçtu?” sorusunun cevabı ise 14.533.958’di...
Ali Sabancı iş modelini “Dolu koltuk, zamanında kalkış, ucuz maliyet” prensipleri üzerine kuruyor.
350 bin kişinin de “bedava” uçtuğunu söyleyen Sabancı, “Bedava koltukları pazarlama faaliyeti olarak görüyoruz. Geçen yıl 16-17 milyon lira marka yatırımı yaptık” bilgisini veriyor.