Bu seçim döneminde kadınlar kıpır kıpır... 2002 yılına göre 2007 seçimlerinde Meclis’teki kadın milletvekili sayısı 24’ten 50’ye çıktıysa; 2011’de oluşacak yeni Meclis’te bu sayının 100’e ulaşma olasılığı giderek yakınlaşıyor.
Başbakan Erdoğan’ın partisine koyduğu “kadın vekil oranında yüzde 100’lük artış” hedefini “başkanın iradesi” olarak algılıyoruz. Parti tüzüğünde, yasalarda kadın temsilini arttırmaya yönelik bir hedef “oran” görmüyoruz. Kadınları, “eşit temsil haklarını” talep eden siyasetçiler olarak konumlandırmamak konusunda oldukça hassaslar!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz hafta TÜSİAD’da yaptığı sunumda “Kadın adayların ön seçim yapılan bölgelerde kazanması beni daha çok mutlu eder” sözleri de, “yarışarak kazanın” önermesini hatırlatıyor.
CHP yeni anayasa taslağında, “Kadınlar ve erkeklerin TBMM’de eşit temsili esastır. Kadınlar ya da erkeklerin TBMM’deki oranları yüzde 40’tan az olamaz” ifadesine yer veriyor. Böylece kendine “uygulama” alanı tarif ediyor.
Kadın çağını ıskaladık
İstanbul Bilgi Üniversitesi AB Enstitüsü’nün, KA-DER ve KAGİDER’in katılımı ile dün düzenlediği “Kadınların Siyasi Katılımı: İyi Örnekler” çalıştayında
Toplumda en çok tartışılan alanların tümünü içine alan yeni anayasa çalışmasına zemin hazırlayan TÜSİAD’ın “40. Yıl” gala yemeği, keşke 12 Eylül Anayasa referandumumu öncesine denk gelseymiş.
Geceye katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Anayasanın hazırlanma metodolojisi, kendisinden önemlidir” sözü, AB’den o günlerde hükümete yükselen bir itiraz olarak anımsanacaktır...
TÜSİAD, anayasa referandumu sürecinde “konsensüs ve katılımcılık” eleştirisi getirdiği ve de oyunun rengini açıklamadığı için, Başbakan tarafından bertaraf olmakla tehdit edilmişti.
Her neyse, biz önceki akşama dönersek; Gül’ün konuşmasını Ümit Boyner de, Erkut Yücaoğlu da yapabilirdi.
O kadar TÜSİAD’ın kalbine dokunan bir konuşmaydı.
Bir kere Gül’ün Güney Kore-Türkiye ekonomisi karşılaştırması yapması ve 2000’li yıllarda makasın açıldığını ilan etmesi; üretimin önemini vurgulaması, büyümenin tek başına yeterli bir veri olmadığının altını çizmesi; önemliydi.
Ya, TÜSİAD’a ilişkin yaptığı değerlendirmeler: “Sivil toplum, sizi örnek aldı. Katılımcılığınız, demokratlığınız, çalışkanlığınız örnek oldu. Başbakanlarınızın hepsi gerçek başkanlar oldu. 2 dönem kadın başkan seçtiniz. Doğru bildiklerinizi söylediniz.”
Ak Parti’nin Kızılcahamam Kampı’nda, Başbakan Erdoğan’a yaptığı “Ya başörtülü aday gösterin ya da ben bağımsız aday olacağım” çıkışı ile gündeme Fatma Bostan Ünsal, bir kere fitili ateşlemiş oldu.
Artık bu saatten sonra ne AK Parti, ne de farklı partilerden türbanlı bir kadının Meclis yolundan geri dönmesi zor.
Türbanlı kadınların siyasetteki tutumlarının denendikleri alan, milletvekilliği adaylığındaki ısrarlı tutumları olacak.
Boğaziçi Üniversitesi Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktorasını yapan Ünsal’ın demokratik hak ve özgürlükler alanında partisinden farklı düşündüğü tek konu türban da değil üstelik.
ABD’nin Irak’ı işgaliyle birlikte iki çocuk annesi de olan Ünsal’ı “canlı kalkan” olarak Bağdat’a girişi ile tanıdık. Çocukların ağır ceza mahkemelerinde yargılanmasının önlenmesi için başlatılan kampanyalara da destek vermişti. Bütün bunları şunun için yazıyorum. Meselesi yalnızca “başörtüsü” olmayan, özgürlükçü ve eşitlikçi tutumunu ayırt edici bulduğum ve de önemsediğim için.
AK Parti’nin zikzakları
Japonya’da 8.9 büyüklüğünde deprem olduğunda, 79 kişinin yaşamını yitirdiği yönünde gelen ilk bilgiler karşısındaki tepkilerimiz, “çekik gözlü teknolojiye” hayranlıkla paralellik taşıyor, yüreğimizdeki 1999 depreminin korunu alevlendiriyordu.
Ne zaman ki depremin ardından kıyıları yutan tsunami ve beraberinde gelen felaketlere tanık olduk; işte o zaman “teknoloji mucizesi” lafının, insan yaşamı üzerindeki etkisinin hikâye olduğunu gördük.
Adamlar tsunamiyi bilmişler; yerini tahmin etmişler, önlem olarak da denizin kıyısına tsunami duvarı örmüşler. Ne var ki duvarın boyunun 2 metre daha yüksek olacağını hesap edememişler.
Japyonya’dan gelen son resmi verilere göre ölü sayısı 4255; 8194 kişi de kayıp. Haber ajansları ölü sayısının 10 bini bulacağını söylüyor.
Japonya’da kara ölüm
Dün, ulaştığım İzmir Ekonomi Üniversitesi Araştırma ve Lisansüstü Politikalar Direktörü Doç. Dr. Volkan Ediger, “Burada Japon bir hocamız var. O ölü sayısının 40 bini bulabileceğini söylüyor” diyor.
Ünlü türkücü İbrahim Tatlıses düşmanlıklarını hep medya önünde yaşamıştı, bu kez sinsice gelen kurşuna adres soruluyor
Gece yarısı gelen haberler pek hayırlı değildir; öyle de oldu, ses sanatçısı İbrahim Tatlıses’in vurulduğunu öğrendik. Gözler hemen olası hasımlara çevrildi. Tatlıses’in hasımları var mıydı? Tatlıses bugüne kadar düşmanlıklarını, kırgınlıklarını medya önünde yaşadı; küfürler etti, bağırdı-çağırdı, tokat attı, çete savaşlarına konu oldu; ama bu kez farklı: Sinsice gelen bir kurşuna adres soruluyor.
Tatlıses, 3 Mart 2009 günü medyaya yansıyan haberlere göre; Sauna Çetesi’nde birlikte yargılandığı Kasım Zengin’i işaret ederek “Bana 300 bin dolar vereceksin, yoksa öldürürüm” demişti.
Tatlıses savcılığa; Zengin’in sık sık kendisini telefonla arayıp tehdit ettiği yolunda suç duyurusunda bulunmuştu. Bu olayın üzerinden 2 yıla yakın bir zaman geçti; husumet devam ediyor mudur?... Şüpheli bir durum. Gözler, Tatlıses’in bugüne kadarki iş hayatının en büyük projesi olan Kuzey Irak’a çevriliyor. Kuzey Irak şirketi Al-Adel Company Group ile yüzde 50 oranında ortaklık kuran Tatlıses, Erbil, Süleymaniye ve Kerkük’te konut ve alışveriş merkezi projeleri başlattıklarını
CHP ve DİSK Gönülleri’nin Almanya’da düzenledikleri “Emek Şenliği”ni izlemek üzere gittiğim Düsseldorf’tan İstanbul’a indiğimde, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden (TGC ) telefonuma gelen “Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın eşlerine ziyarete gidiyoruz” mesajı, arabamın gideceği adresi de belirledi.
İçim kıyım kıyım; 2000 yılından beri aynı gazetede çalışmaktan onur duyduğum meslektaşım Nedim Şener’in evine böyle mi gidecektim?!
Apartman adı, kapı numarası aramaya gerek yok, sokağa girdiğin anda “Burası” diyorsun; o operasyonun yapıldığı ev... Tüm pencerelerinde Türk bayrakları asılı, tutukluk hali haykırışa dönüşmüş.
Adalet kardeşliği
Kapıyı çalıp, içeri giriyorum; yemek masanın üzerinde Nedim’in sevgili eşiyle resmi, odanın duvarında kızının fotoğrafı... Mutlu anlarının donduğu kareler.
TGC’den gelen konukları da çıkmak üzereler. Aralarında Hrant Dink’in eşi Rakel Dink de var.
Bochum
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, 31 Ekim 1961’de Türkiye ile Almanya arasında imzalanan “işçi göçü” anlaşmasına dayanarak Almanya’nın Bochum bölgesine gelen Türk işçilerine, memleketlerinden yüküyle selam getirdi.
“Size, İdris Usta’nın selamını getirdim. Tornacı İdris Usta’nın... 50 yıl önce misafir işçi olarak Karadeniz’den kalktı, Almanya’ya geldi. Bugünlerde ilk memleketinde sakin bir emeklilik geçiriyor. Buraya geleceğimi duyunca Mathias’a selamını iletmemi istedi.”
Toplantı salonunda bir yanımda 16 bin çalışanı bulunan Ford Almanya fabrikası işçi temsilcisi Haydar Güzel, öte yanımda da hem Türkiye’de hem de Almanya’da fabrikaları bulunan otomotiv yan sanayicisi Mehmet Yüzer oturuyordu. Yüzer’in Almanya’daki şirketi LY Firmengruppe’de 1400 civarında işçi çalışıyor, yılda 52 milyon euro ciro gerçekleştiriyor. İkisinin de babası 50 yıl önce Almanya’ya gelmişti.
CHP ve DİSK’in Almanya Gönüllüleri tarafından Almanya’ya işçi göçünün 50. Yılı nedeniyle organize edilen toplantıya gelenler CHP Genel Başbakanı Kemal
Sanmıyorum... Mesut Bey’in öyle bir talebi olacağını sanmıyorum. Kılıçdaroğlu’nun, “Mesut Yılmaz’ı Rize’den aday gösterecek misiniz” sorusuna yanıtı
Bundan 50 yıl önce, Sirkeci garından kalkan trenle, Almanya’ya gelen ilk Türk işçileri ve onların çocukları, torunları önceki gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu dinlemek için Bouchum’a; Almanya’ya ayak bastıkları madenci kentine geldiler.
CHP ve DİSK Gönüllüleri tarafından Bouchum’da düzenlenen “Emek Şenliği’ne katılan Kılıçdaroğlu, Bouchum’da AB’ye sitem ederken; Avrupa’daki Türk seçmene seçim sloganı “Herkes İçin CHP” afişi ile seslendi.
Arapça olacak
CHP ilk olarak yabancı dille bir parti programı bastırdı. Almanya olarak hazırlanan parti programı şenlikte dağıtıldı.