Kuzey Afrika’da dikta yönetimlerinin, daha fazla demokrasi talep eden güçlerin tazyikiyle “yıkılacağını” umut edenler, Türkiye’nin “rol modelliği” üzerine fikirler geliştiriyorlar.
Ancak kafalar çok net değil; Türkiye cumhuriyetin ilk yılları mı, yoksa bugünü mü Arap dünyasının yeni rejimi ve referanslarında karşılık bulacak?
Tüm bu tartışları Arap coğrafyasındaki Mustafa Kemal Atatürk algısını bilmeden derinleştirmek mümkün değil.
Ne ilginç bir rastladı ki, tam da bugünlerde Mısırlı yazar Kerim Halil Sabit ve Suriyeli yazar Emin Muhammed Said tarafından kaleme alınan, “Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Hayatı-Anadolu’da Türk Milli Mücadelesi” kitabının Türkçe çevrisi, Doğan Kitap tarafından piyasaya çıktı.
Bu kitabın varlığından TÜSİAD’ın kurucu başkanlarından Feyyaz Berker’in “Çok kıymetli bir tarihi belgeye ulaşıldı, kitap haline gelmesi için destek veriyorum” sözleriyle haberdar olmuştum. Henüz ortada ne Tunus, ne de Mısır olayları vardı.
Feyyaz Berker destekledi
Berker, 1922 yılında yazılan ve “Mustafa Kemal’in ilk biyografisi” olarak bilinen bu kitabın, araştırmacı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun’un gayretleriyle Türkiye’de okuyucusuyla buluşabildiğini söylüyor.
1987 yılında Kahire’de bir kitapçıda bu kitabın fotokopileriyle karşılaşan Kurşun, “Doktora öğrencim Dr. Hazem Said Muhammed kitabın aslını bir meslektaşımızın kütüphanesinde bulup bana getirdi” diyor.
Orijinal ismiyle “Siret-i Mustafa Kemal Paşa ve Tarih ül-Hareke et-Türkiye el-Vataniye fi Anadol” kitabı, Mısır’ın Başkenti Kahire’de “el-Letaif el-Musavare” dergisi tarafından 1922 yılının eylül ayında basılmış.
Hem Arapça orijinal metinleri, hem de Türkçe çevirileriyle okuyucuya ulaşan kitap, Mustafa Kemal’in Arap dünyasındaki algısını yansıtıyor.
Arap yazarların ilgisi
Kitabın entelektüel dünyadaki itibarına ilişkin sorularımıza, Kurşun’un yazarlarla ilgili olarak verdiği ayrıntılar ışık tutabilir.
Kurşun, Suriyeli gazeteci ve tarihçi Emin Said’in 1916 yılında Şam’a gittiği dönemde “Anafartalar Kahramanı” olarak ünlenen Mustafa Kemal ile görüşmüş olabileceğine işaret ediyor.
Emin Said’in “Müluk el-Müslimin el-Muasırun ve Düvelihim” (Çağdaş Müslümanların Hâkimleri ve Devletleri- Kahire 1933 ) isimli kitabının, 205-242. sayfalarının da Mustafa Kemal’e ayrıldığını not eden Kurşun, yazarın Nasır döneminde Mısır’a dönerek 1967 yılında hayata veda etiğini belirtiyor.
Kitabın diğer yazarı Kerim (Halil) Sabit, Kahire’nin prestijli gazetelerinden “el-Mukaddem” gazetesinin başyazarıyken, 1952 yılında Mısır’ın devlet bakanı oluyor.
Kral Faruk’u deviren Cemal Abdül Nasır’ın önderliğinde gerçekleşen “Mısır Devrimi”yle birlikte, eski yönetimin ortağı olmakla suçlanan Sabit, idamla yargılanıyor ve aklandıktan sonra 1964 yılında vefat ediyor.
Fikirler tüfekle ölmez
Yazarlar, Atatürk’ü, “İslam’ın ve Doğu’nun kahramanı Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri” olarak anıyorlar.
Henüz Türkiye’de Atatürk’ün “tarihi” yazılmadığı bir dönemde kaleme alınan biyografide “Yazarımız onun alnında kahramanlık, cesaret, yüreklilik, kararlılık işaretleri gördü” sözlerinin yer alması, Ortadoğu’nun içinde olduğu duygu dünyasını da yansıtıyor.
Kitapta Mustafa Kemal şöyle tanımlanıyor: Hür düşünceli, demokratik eğilimli olup halkçılığı benimserÖ Gazi, ordunun siyasetle uğraşmasının, şahsi hizipçilikten “amr-ın zeyd” (Arapça bir deyim: Birinin diğerine tercih edilmesi) tercih edilmesi gibi, menedilmesi gerektiğini söyleyenlerden biridir.
Kitap Fransız Illustration dergisinden bir yazıyı da alıntılıyor:
“Bağımsızlığın kahramanı sadece 40 yaşındadır. O uzun boyludur, geniş omuzları vardır. Buna rağmen üzerinde bedensel gücün işaretleri görünmemektedir. Belki de bunun sebebi ellerinin ve bacaklarının zayıflığı, yakalandığı böbrek hastalığı olabilir. (1921 yılında hastalığı biliniyor. SY) Hareketlerinde çok hızlıdır. Kılıç oyununda çok iyidir. Bundan daha önemlisi zekâsını, sertliğini, kararlılığını ve şiddetini gösteren yüz kıvrımları neredeyse alnından damlamaktadır.”
Yazarlar, Mustafa Kemal’in 14 Temmuz 1922 tarihinde Fransa Özgürlük Bayramı nedeniyle yaptığı şu konuşmayı eklemişler:
Dünyayı idare edenlerin kulaklarını açarak dinlemeleri gereken bir gerçek vardır, o da şudur: Fikirler toplar ve tüfeklerle, baskı ve şiddetle ölmez...