Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA-DER) “rüyamda görsem inanmam” dedirten reklam kampanyalarıyla, siyaset arenasındaki boğalara kırmızı şal tutuyor! 2007 genel seçimlerinde, alanlarında ünlü kadınlara bıyık takıp “Meclis’e girmek için erkek olmak şart mı?” kampanyası başlatmıştı.
2009 yerel seçimlerinde, Tayyip Erdoğan’ın, Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli’nin omuzlarına ellerini attığı resim, medyada “Üçümüz de aynı fikirdeyiz: Hedefimiz yerel yönetimlerde yüzde 50 kadın aday” sloganı ile kullanılmıştı.
Dün KA-DER’in basın toplantısını izlemek üzere, ellerinde “275 Kadın Milletvekili” dövizleri taşıyan kadınların dinleyici sıralarında oturduğu salona girdiğimde, yeni bir şok ile karşılaştım.
Salonun duvarlarında “beyaz bir rüya” vardı.
Yine ünlü kadınlar; Gülben Ergen, Sertap Erener’den; Ümit Boyner, Vuslat Doğan Sabancı’ya kadar...
Beyazlar içindeler, gülerek bize bakıyorlar.
Sanki rüyanıza giren melekler gibiler; mutlu bir olayı anlatıp gökyüzüne yükselecekler.
Eski Başbakanlardan Prof. Dr. Necmettin Erbakan, özel sektör ile “milli görüş” arasında 1960’lı yıllarda su yüzüne çıkan bilek güreşinin zirveye çıktığı 28 Şubat’ın yıldönümünde, son yolculuğuna uğurlanırken; geride tanıklar, belgeler, yol arkadaşları bıraktı.
Erbakan ile öyle uzun boylu bir anım yok. Kendisi ile bir kez görüştüm. 28 Şubat 1997 kararlarının alınmasından 11 ay sonra kapatılan RP’nin lideri olarak Erbakan, Malta Köşkü’nde yazarlarla buluşmuştu.
O gün Erbakan’dan 28 Şubat sürecini analiz etmesini istedim. Erbakan “Anadolu sermayesini güçlendiriyorduk, bu büyük sermaye çevrelerinin işine gelmedi, bizi iktidardan uzaklaştırmak için senaryolar yazıldı” diyordu.
Bunu söylerken de yüzünden boncuk boncuk ter akıyor, nezaketinden yanıt vermek zorunda kaldığı belli oluyordu. Erbakan, o gün Malta köşkünde yaptığı saptamada tümüyle haksız mıydı?
TÜSİAD arşivine baktığınızda, Erbakan ile birlikte resimlerine bile rastlayamazsınız. Neyse ki TOBB geçen yıl düzenlediği YİK toplantısına, Erbakan’ı davet etti de, bugün “başsağlığı” mesajlarının yayınlandığı web sayfalarında resimleri yer alıyor.
Havuz problemi
Doğru insana, doğru zamanda, doğru soruyu sorup, “yanlış” sonuca ulaşmak nasıl bir durumsa; bu köşe 17 Şubat günü onu yaşadı.
Libya’da toplam 2 milyar doların üzerinde taahhüt işi bulunan ve bu ülkede 7 ayrı şantiyesi bulunan Rönesans İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Erman Ilıcak’ın “Libya, Mısır ya da Tunus’a benzemez, risk görmüyorum” sözlerini okuyanlar, ertesi gün sabah televizyonlarını açtıklarında, ekranlarında ülkenin geneline yayılan çatışmaları izliyordu.
Libya yalnızca Ilıcak’ı değil, tüm dünyayı şaşırttı; kimse bu ülkede bir anda insanların sokaklara döküleceğini tahmin etmiyordu.
Dünya petrol üretiminin yüzde 2’sini karşılayan Libya, Afrika’nın üçüncü büyük petrol üreticisi. 46 milyar varil kanıtlanmış petrol rezervi olan Libya’nın stratejik önemi yalnızca petrol ve doğalgaz kaynaklarının zenginliğinden gelmiyor. Haritadaki yeri de önem taşıyor.
Ilıcak: Oğullarını tanımam
Şöyle bir karşılaştırma yaparsam durum daha net ortaya çıkar. Libya ile Kuzey Irak’ın petrol rezervi birbirine çok yakın. Ancak Irak, Avrupa’ya uzak; İtalya başta olmak üzere Avrupa’nın ise burnunun dibinde.
MHP Genel Başkan Başdanışmanı Celal Adan, partisinin orta ve küçük ölçekli sanayiye, esnaf kesimine yakınlaştığını anlatıp, “İş dünyasını izliyorsunuz, hükümetin rakamlarını veriyorsunuz, sizi yaptığımız KOBİ ziyaretlerine davet etmek istiyorum; Rami’deki dökümcülerini ziyaret edelim” diyordu, geçtiğimiz gün kalktık gittik.
Kapısında, “İstanbul Döküm Sanatkârları Odası” tabelası asılı olan ofise girdik. Başkan Halil Gazi Varol ve yönetim kurulu bizim için küçük bir hazırlık yapmışlar; çaylar ve kuru pastalar eşliğinde sektörün sorunlarını dinleyeceğiz.
Varol söze TOBB Türkiye Döküm Sanayi Meclis Başkan Vekilliği ve TOSYOV Mütevelli Heyeti Üyesi olarak sürdürdüğü görevleri anlatarak “konum” belirleyen bir giriş yapıyor.
Bu giriş, birazdan dile getireceği “ötekileştirme” eleştirisi için lazım olacak...
Sultan da dökümcüydü
Demir-çelik sektörü denince aklıma ABD’li yazar Jack London’ın 1907’de kaleme aldığı, sınıf mücadelesini anlatan “Demir Ökçe” romanı gelir.
Bu sözler, Rusya Parlamentosu Alt Kanadı’nda (Duma) Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in lideri olduğu Birleşik Rusya Partisi milletvekili ve Rusya Siyasi Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Prof. Sergey Aleksandroviç Markov’a aittir.
Her iki ülkenin liderleri Rusya ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin önümüzdeki 5 yılda, 40 milyar dolardan 100 milyar dolara çıkmasını hedefledi.
Bu hedefe uygun olarak Rusya’nın yapacağı Akkuyu Nükleer Santralı ve Samsun-Çeyhan Boru Hattı ile Mavi Akım 2 projeleri hızlandı. Bu kadar yüksek gelişme potansiyeli olan iki ekonominin; kültürel ve sosyal ilişkilerle beslenmesi için, Türk-Rus Toplumsal Forumu kuruldu. Eşbaşkanlığını Enka’nın kurucusu Şarık Tara’nın yaptığı Forum, geçtiğimiz günlerde 1. Ortak Yönetim Kurulu’nu topladı ve iyi niyet anlaşmasını imzaladı.
Tam da böyle bir günde, yukarıda görüşlerini aktardığım Markov ile sohbet ediyoruz.
Mutedil İslam’ı temsil ediyor
Markov’u, Zaman gazetesinde kaleme aldığı 12 Şubat 2009 tarihli “Yeni dünyada yeni bir Rusya ve yeni bir Türkiye” başlıklı makalesindeki görüşleri ile anımsayalım:
Enerji sektörünün iki önemli dergisi, “Enerji Petrol Gaz” ve “Gas-Power” ocak sayısında ortak manşetle çıktı. Her iki dergin de kapağında, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’un “Şirket satın alımları en önemli büyüme stratejilerimizden biri” sözlerine yer veriyordu.
Şirket satın alımlarının en önemli büyüme stratejilerinden birisi olduğunu söyleyen Koç, bu konuda şu tespitleri yapıyor:
“Kaliteli proje sayısının sınırlı olması şirket satın almalarını zorunlu kılıyor. Aksi takdirde büyümek mümkün değil. Özelleştirme kapsamında varlık ya da şirket satın almayı hedefleyen bir grup olarak zaten stratejimizi bu şekilde oluşturmamız zorunluydu.”
Koç’un yaptığı bu değerlendirmenin bir benzerini geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin en büyük “iki müteahhit” firmasından biri olan Rönesans İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Erman Ilıcak’tan dinliyorduk.
Ilıcak da büyümenin sürdürülebilir olması için çok ortaklı yapılara gittiklerini anlatıyor ve bunun için “şeffaflık” ilkesine vurgu yapıyor, “Kişilerin serveti değil, kurumların mali güçleri önem taşıyor” diyor.
Avrupalı ortakla büyüme
DİYARBAKIR
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker ile Diyarbakır’da yaptığı toplu açılışlar öncesinde, Hasan Paşa Konağı’nda yaptığımız kahvaltıda yanıtını aradığım soru belliydi:
“Türkiye kendi kendine yeten 7 tarım ülkesinden biri midir? Bugün tarım ürünleri ithalatçısı durumuna düştüğümüz eleştirisi doğru mudur?”
Eker, “Ben bu soruyu soranlara, diğer 6 ülkeyi saymalarını istiyorum” yanıtını veriyor ve sonra da Türkiye’nin gıda ürünlerinde net ihracatçı olduğunun altını çiziyor.
CHP, geçtiğimiz günlerde Eker hakkında “Yanlış politikalarla çiftçileri işsizliğe ve yoksulluğa ittiği” iddiasıyla Meclis’te gensoru önergesi vermişti.
Önergedeki iddialara Eker’den tek tek cevap geldi:
1- Yılda 18 milyon ton olan buğday üretimi, geçen yıl 19.5 milyon tona çıktı. Yaklaşık 2 milyon tonluk bir devir stokumuz mevcut. Yine de, spekülatif fiyatlardan korunmak için TMO, piyasadan alım yaptı. Dünyada yüzde 80 oranında artan buğday fiyatında son 6 ayda, bizdeki artış yüzde 29. 5 oldu. Arpa dünyada yüzde 133, bizde yüzde 30 düzeyinde arttı. Pirinçte fiyatlar düştü. Mısırda da önemli artış yok. Şeker pancarında ürün durumu iyi.
Bundan 9 yıl önce, dönemin Prof. Dr. Aziz Akgül’ün öncülüğünde Türkiye’ye getirilen ve ilk olarak Diyarbakır’da başlatılan “Grameen Mikrokredi Programı”; 48 ilde, 67 şubeye ulaştı.
Bu programdan yararlanan 41 bin kadın; 11 milyonu anapara olmak üzere, toplam
76 milyon lira tutarında kredi kullanıyor. .
Geri ödemesi haftalık kazançla yapılan ve kişi başına 500 ile 1000 lira arasında alınan kredilerle ilgili olarak Hürriyet Gazetecilik İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı ,“Kadınların kullandıkları mikro kredilerin geri dönme riski yüzde 0. Kadınların teminatları vicdanları” diyor.
2006 Nobel Barış Ödülü’nü sahibi Prof. Dr. Muhammed Yunus’un Bangladeş’ten dünyaya yayılan “Grameen Mikrokredi Programı ”, Vuslat Doğan Sabancı’nın bağışıyla İstanbul Bağcılar’da dün ilk şubesini açtı.
Bağcılar’daki açılış törenine, AK Parti Milletvekili ve eski İçişleri Bakanlarından Abdülkadir Aksu ve İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu da katıldı.