Welcome to Kandahar Internotional Airport. 2001’den önce “TLS” denilen bu alan Taliban üssüymüş. Buradaki yönetim binasının duvarları bir buçuk metre kalınlıkta.Kandahar
Sıcak kuşağın tam orta yerinde; Afganistan semalarında ilerliyoruz, uçaktan aşağıya baktığımızda gördüğümüz tek renk boz bulanık bir sarı! Çöl, çöl ve çölün kumundan oyulmuş ev kümelerinin olduğu dağınık yerleşimlerden başka hiçbir şey görünmüyor. Ne bir su yolu, ne bir ağaç, ne bir ot; yalnızca kuru sarı toprak.
Ortalama ömür süresi 45 olan Afganistan’da ölümün ne kadar kolay olduğunu düşünüyorum. Coğrafya atlası gibi, açıktan kirli sarı ve kahverengiye dönüşen kıvrımlarını gördüğümüz dağların üzerinden Kandahar Nato üssüne iniyoruz; kimsenin gitmek istemeyeceği bir yere! Amerika’nın Afganistan’ı işgal ettiği 2001 yılına kadar TLS (Taliban Last Stand) adıyla anılan havaalanı, “Welcome to Kandahar International Airport” yazısı ile karşılıyor.
Nato’nun yönetimindeki Kandahar Hava Üssü’ne (KAF) gezmeye gelen kimse yok. Günün 24 saati saldırı uçuşlarının yapıldığı üste, bugün 267 olan uçak sayısı en yakın zamanda 410’a çıkarılacak. KAF, dünyanın tek pistli trafiği en yoğun havaalanı. 8 kişilik sivil
Fenerbahçe Asbaşkanı ve Yenigün İnşaat Başkanı Mithat Yenigün, “Kürt olduğumu söylediğimde ‘Estağfurullah’ denirdi. Türkiye’ye yararlı 1000 işadamı içindeyim” diyor
EKATERİNBURG
Yolumuz, Rusya’nın ekonomik olarak Moskova ve St. Petersburg’dan sonra en gelişmiş üçüncü kenti Ekaterinburg’a düştü. Burada, küresel ekonomik krizden çıkış yolu arayan bir Rus ve Türk işadamının birlikte geliştirdiği iş modelinin başarısına tanık oluyoruz. Öykü şöyle: Amber şirketinin sahibi Sergey Trofimov’un, Ekaterinburg’da alışveriş merkezleri ve spor salonları bulunuyor. Trofimov bundan üç yıl önce 80 bin metrekarelik AVM işini Yenigün İnşaat’a veriyor.
Başlangıçta Rusya’daki taşeron firmanın aksaklıkları yüzünden proje 2 yıl gecikiyor. Son bir yılda da Trofimov’un inşaatı bitirecek finans kaynakları tükeniyor. Bankacılar Trofimov’un ipini çekecekken Yenigün İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Mithat Yenigün, projeye 10 milyon dolarlık kaynak sağlayarak “geçici ortak“ oluyor. Bankalarla yeni bir anlaşma yaparak 80 milyon dolara mal olan AVM’yi 15 Aralık’ta açacaklarına söz veriyorlar.
İş hızlanıyor ve dün de “Alatir” adını verdikleri AVM’nin açılışını yapıyorlar. Alatir adı, iki ortağın kurduğu felsefi
1967’den itibaren Türkiye Eğitim Vakfı (TEV) yönetiminde yar alan Dr. Nejat Eczacıbaşı, Vehbi Koç, Aydın Bolak, Ord. Prof. Sulhi Dönmezer şimdi aramızda yoklar; 8 Aralık günü Kuruçeşme Divan’da verilen davette onları arkadaşları Dr. Şahap Kocatopçu temsil ediyor.
TEV’in Mütevelli Heyeti Başkanı Rona Yırcalı ve Yönetim Kurulu Başkanı
Ömer Koç’un ev sahipliğinde düzenlenen yemeğin en önemli konusunun ne olduğu;
açıklanan bir araştırma
sonucuyla belli oluyor.
TEV’in toplum tarafından “bilinirlik oranı” yüzde 1.5-2 düzeyinde kalırken, “iyilik yapan” yeni vakıflarda bu oranın yüzde 30’a kadar çıktığı vurgulanıyor.
Yaptığım küçük bir soruşturmayla “tanınma oranı yüzde 30 olan vakfın” Deniz Feneri olduğunu öğreniyorum.
1960 ve 1980 darbe dönemlerinin Sanayi Bakanı, TİSK’in kurucusu, TÜSİAD’ın eski başkanı ve Şişecam’da 33 yıl genel müdürlük yapan, iş dünyasının duayeni Kocatopçu “darbelerin bakanı” olarak anılmak istemiyor
SULUBOYA resimler yapan Kocatopçu’nun evindeki tablolara, objelere bakıyorum. Beyaz yemeni ile başlarını örtmüş, iki hanımın çekilmiş portre fotoğrafları ilgimi çekiyor. “Annem ve anneannem” diyor...Fotoğraflar: OZAN GÜZELCE
Cumhuriyet kurulduğu yıl okula başlıyor Şahabettin Kocatopçu. Beşiktaş’taki Taş Mektep’te okuyan minik öğrencilerine, öğretmenleri, “akan yıldız”, “cesur yürekli adam” manasına gelen “Şahap” adıyla sesleniyorlar. Öyle de kalıyor. Şahap Kocatopçu “Nüfus kâğıdımdaki adımı değiştirmeyi hep ihmal ettim” diyor.
Bir süre önce Capital dergisinin verdiği “Ömür Boyu Başarı Ödülü”nü alan Kocatopçu’ya, 27 Mayıs 1960 darbesinin lideri Cemal Gürsel de “Topçu” diye seslenirmiş ancak bu isim üzerine oturmadı; bakanlığı gibi...
1960 ve 1980 darbe dönemlerinin “Sanayi Bakanı” olan Kocatopçu, birincisinde 1 yıl, ikincisinde ise ancak 5 ay bakanlık yapabildi. İkisinde de “istifa etti”. Nedenini sordum. Kulağıma söyledi, yazılmasını istemedi. “Sizi darbelerin bakanı
Bundan 42 yıl önce Vehbi Koç’un önderliğinde, 201 eğitim gönüllüsü aydının desteğiyle kurulan Türkiye Eğitim Vakfı’nın (TEV) yemeğindeyiz.
TEV Yönetim Kurulu Başkanı ve Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ömer Koç davetlilerle yakından ilgileniyor.
Meslektaşım Jale Özgentürk ile birlikte Koç’la ayaküstü sohbet imkânı bulunca, sanat ve kültür dünyasında da büyük adımlar atan Koç Holding’deki yeni yapılanmayı konuşuyoruz.
Koç ailesi New York’ta düzenlenen bir törenle, Dünya Anıtlar Vakfı (World Monuments Foundation) tarafından her yıl dünya kültür mirasına katkı yapanlara verilen “Hadrian Ödülü”nü almıştı.
Bundan önce de yine Koç ailesi, New York’taki dünyanın en prestijli müzelerinden “The Metropolitan Museum of Art” bünyesinde, “Osmanlı Sanatı Galerisi” açılması için, 10 milyon dolar gibi çok ciddi bir kaynak aktarmıştı.
Arsa düğümü çözülmedi
Kolay mı, 52 yıllık koltuk gitti! İstanbul’daki tarım-hayvansal gıda satış işlemlerinin kote edildiği ve Maliye’nin “denetim“ halkalarından birini oluşturan İstanbul Ticaret Borsası’nın (İTB) 1957 yılından beri başkanlığını yürüten Nejat Ekrem Basmacı istifa etti.
Daha dün, “Emr-i hak vaki olana kadar başkanım“ diyen Basmacı’nın, geçtiğimiz mart ayında Ak Parti Bitlis Milletvekili Vahit Kiler’in kardeşi Ümit Kiler’e karşı seçim kazanmasına rağmen, ağzının tadı kaçtı.
Basmacı, ekonomi sayfalarına “İstifa etti”, “İstifası kabul edilmedi” haberleriyle birbiri ardına manşet olmuştu.
Bir kez fitil ateşlenmiş, İTB de kazan kaynamaya başlamıştı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın İTB’de yaptığı incelemeler de herkesi huzursuz ediyordu.
Biri İTO’da, öbürü İTB’de
Benim dikkatimi çeken nokta ise, İTB Meclis Başkanı İslam Ali Kopuz’daki değişim oldu.
Türkiye Milli Kültür Vakfı, hisselerini düşük fiyata almak istediği iddiasıyla İtalyan firması Mako’nun Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından incelenmesini istiyor
Temelleri 1969 yılında atılan Türkiye Milli Kültür Vakfı’nı (TMKV) geçtiğimiz kasım ayında düzenlediği “40 Vakıf İnsana Vefa” töreninden hatırlarsınız.
Bir öğretim üyesi kürsüden, Semra Özal’ın yanında oturan Başbakan Erdoğan’ın gözünün içine baka baka “Özal olsaydı, Genelkurmay Başkanı’nı görevden alırdı” demiş, salon alkıştan inlerken, Başbakan istifini bozmamış, daha sonra bu konuda sorulan bir soruyu, askeri kastederek, “Beni zor durumda bırakıyorlar” diye yanıtlamıştı.
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da 1975-1983 yılları arasında başkanlığını yaptığı bu vakıfla, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yolu bir kez daha kesişecek gibi görünüyor.
Koç ve Sabancı vakıflarıyla birlikte TMKV’nin de hissedar olduğu, İtalyanların hâkim ortaklığındaki otomotiv yan sanayicisi Mako, TMKV hisselerine talip oldu.
Ancak TMKV yöneticilerine göre İtalyanlar öyle düşük bir fiyat öneriyor ki Vakıf, Başbakanlığa bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü müfettişlerini göreve çağırmaya hazırlanıyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e de burs veren TMKV’nın
Cenevre
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ ) 7. Bakanlar Konferansı kapsamındaki İslam Konferans Örgütü toplantısında konuşma yapan Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın, “Yoksul ülkelere İslam Kalkınma Bankası desteği arttırılsın” önerisi ilgi görüyor.
Dünya üzerinde Müslüman nüfusun “gün yüzü ” gördüğü söylenemez.
Dünya nüfusunun yüzde 25’ini oluşturan Müslüman nüfusun ağırlıkta olduğu 57 ülke, uluslararası ticaretten yalnızca yüzde 7 pay alıyor.
Tüm dikkatler İsviçre demokrasisinin onayından geçen “minare yasağına ” çevrilmişken; İKÖ’den bu konuda bir bildiri bile çıkmadı!
Türkiye’nin İsviçre’ye ilk resmi tepkisini Çağlayan’ın ileteceğini düşünüyordum; nasıl yanıldığımı anlatmalıyım.