Welcome to Kandahar Internotional Airport. 2001’den önce “TLS” denilen bu alan Taliban üssüymüş. Buradaki yönetim binasının duvarları bir buçuk metre kalınlıkta.
Kandahar
Sıcak kuşağın tam orta yerinde; Afganistan semalarında ilerliyoruz, uçaktan aşağıya baktığımızda gördüğümüz tek renk boz bulanık bir sarı! Çöl, çöl ve çölün kumundan oyulmuş ev kümelerinin olduğu dağınık yerleşimlerden başka hiçbir şey görünmüyor. Ne bir su yolu, ne bir ağaç, ne bir ot; yalnızca kuru sarı toprak.
Ortalama ömür süresi 45 olan Afganistan’da ölümün ne kadar kolay olduğunu düşünüyorum. Coğrafya atlası gibi, açıktan kirli sarı ve kahverengiye dönüşen kıvrımlarını gördüğümüz dağların üzerinden Kandahar Nato üssüne iniyoruz; kimsenin gitmek istemeyeceği bir yere! Amerika’nın Afganistan’ı işgal ettiği 2001 yılına kadar TLS (Taliban Last Stand) adıyla anılan havaalanı, “Welcome to Kandahar International Airport” yazısı ile karşılıyor.
Nato’nun yönetimindeki Kandahar Hava Üssü’ne (KAF) gezmeye gelen kimse yok. Günün 24 saati saldırı uçuşlarının yapıldığı üste, bugün 267 olan uçak sayısı en yakın zamanda 410’a çıkarılacak. KAF, dünyanın tek pistli trafiği en yoğun havaalanı. 8 kişilik sivil bir uçakla indiğimiz KAF Meydanı, Savunma Sanayi Fuar alanı gibi: her tipte savaş uçağı ve mühimmat buraya yığılmış.
Önümüzde gövdesi şişman koyu gri-yeşil arası bir renkte C-5 uçağı duruyor. Kadın-erkek tam teçhizatlı askerler, tek sıra uçağa gidiyorlar. Ölüm kadar gerçek bir yerdeyiz; bünyeniz sarsılıyor.
Ülkenin en yüksek binası
Yenigün İnşaat Yönetim Kurulu Baştanı Mithat Yenigün ve şirket yöneticilerinden kardeşi Edip Yenigün, Yenigün Enerji Genel Müdürü emekli Tuğgeneral Celal Çıtak ve gazeteci Şükrü Küçükşahin’le bir süre pasaport işlemlerimizin tamamlanmasını bekliyoruz.
KAF’ta herkes yakasındaki kimlik kartıyla dolaşıyor. Araba kullanma, telefon, laptop, USB ya da fotoğraf makinesi taşıma yetkilerini ve girilebilecek adreslerleri kartların türü belirliyor. Bize yalnızca orada yaşamaya izin veren bir kart taktılar. Zira KAF’ta yaklaşık 1 milyar dolarlık inşaat yatırımı bulunuyor ve burada çok sayıda Hintli, Filipinli, Afgan işçi de çalışıyor. O nedenle üssün demografik yapısı oldukça renkli.
Yenigün KAF’ta apron, ikmal binası, pist ve hava kontrol kulesini yapıyor. 27.8 metre yüksekliğindeki kontrol kulesinin, bırakın Kandahar’ı, Afganistan’ın en yüksek binası olduğu söyleniyor. KAF’ın yanında 7 bin metrekare kapalı alana oturan üç katlı ve 56 yatak kapasiteli hastaneyi de Yenigün yapıyor. Hastanenin de Afganistan’ın en büyük binası olduğu belirtiliyor.
20 milyon dolarlık ihracat
Büyüklük ülkenin gelişmişlik düzeyini belirleyen önemli bir ölçüt gibi dursa da, asıl etkileyici olan kullanılan yüksek inşaat teknolojisi. Her metrekaresinde savaş süren bu Nato üssündeki her inşaatta, uyulmak zorunda olunan güvenlik önlemleri de ironi yaratıyor.
KAF’tan Yenigün’ün kamp yerine doğru ilerlerken, Toyata marka cipleri gelip bizi alıyor. Üsteki zorunlu hız limiti olan 20 kilometre ile gidiyoruz. Yol toprak; tozdan göz gözü görmüyor. Yol kenarında kadın ve erkek askerler koşuyor ve bu tozlu havayı soluyorlar.
Kapalı spor salonu varmış ama yeterli değil. Yol boyunca Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE), Fransızların, Kanadalıların kamp yerlerini görüyoruz. Bunlar oldukça bakımlı. Yenigün’ün yaptığı BAE kamp yerine gittiğimizde; emirliklerden gelen çikolatalardan, meyvelerden ikram ediliyor.
BAE’nin subay odaları, beş yıldızlı otel standartlarını aratmıyor. Caminin tavanından kristal avize bile sallanıyor. Mithat Yenigün, bu üste kurdukları 12 şantiye için Türkiye’den yılda 20 milyon dolarlık inşaat ve ihtiyaç malzemeleri ihracatı yaptıklarını anlatıyor. Kandahar’da Nato kuruluşu olan NAMSA ’dan (Nato Bakım ve İkmal Ajansı) iş alan Yenigün, Kâbil’de İngilizlerin yönetimindeki üste ise ISAF (Uluslararası Güvenlik Destek Gücü) ihalelerine giriyor. O nedenle geçerli para birimi Kandahar’da dolar, ISAF’ta ise euro.
Nato Afganistan’a yerleşiyor
Yenigün’ün Afganistan temsilcisi Haluk Telkenaroğlu, üssün 13 bin kişinin yaşayacağı biçimde tasarlandığını, ancak nüfusun 21 bine çıktığını belirtiyor. 2010’da ise Kandahar üssünde 100 bin askeri personelin konuşacağı bir şehir inşa ediliyor. ABD Başkanı Obama, 1 Aralık’ta West Point’teki konuşmasında Afganistan’a 30 bin ABD askeri daha gönderileceğini açıklamıştı.
Egemenlik ve meşruiyet arayan Afgan toprakları, 30 kadar eyalete bölünüp, Taliban’ın gücünü zayıflatmaya çalıştığı “ak sakallılar” ile iktidarını sağlamlaştırmaya çalışıyor. Yaşama ait sorunları gidermek için başvurulan tek kaynak afyon ihracatı. Tahmin edilen afyon üretimi 2002’de 3 bin 200 ton olurken, 2004’te rekora yaklaşarak 4 bin 200 tona tırmanıyor. Bu hacim, 2004’te dünya üretiminin yüzde 87’sini teşkil ediyor.
Afganistan’ın doğalgaz ve petrol rezervlerinin yanı sıra başta bakır olmak üzere sahip olduğu maden yatakları da henüz ekonomiye katılmış durumda değil. Yenigün’ün Kandahar’daki şantiyesinde çalışan 660 kişiden 365’i Türk, 135’i Afgan, 60’ı da Hintli ya da Filipinli...
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024