AFORİZMALAR
• Evlendikten sonra birincil aileniz, eşiniz ve çocuklarınızdır.
• Evlenen değişir. Evlendiği halde bekârlığını sürdürmeye çalışan, evliliği hazmedememiştir.
• Evlilik, güç birliğidir, güç savaşı değildir.
• Evlilikte iki tarafında kendine ait özel alanı olmalıdır. Bu kafasına göre takılmak değil, birey olmasının koşuludur.
• Evlilikte kadın-erkek eşit değildir. Eştir. Ego yapmaya, her konuda yarışmaya gerek yoktur.
MUTLU EVLİLİK NEDİR?
• Mutlu evlilik; faturaların ödendiği, çocuğun ihtiyaçlarının karşılandığı, iş ve ev sorumluluklarının yerine getirildiği bir sistem değildir. İyi bir evlilik, herkesin kendini huzurlu, mutlu ve güvende hissettiği bir sistemdir.
MUTLU EVLİLİK ;
• Mutlu evlilikte hoş görü vardır. Her hatanın peşine düşülmez. Eşler birbirinin hatalarını bazen görmezden gelir, bazen de uygun bir üslupla rahatsızlıklarını ve ne yapılması gerektiğini ifade eder.
• Mutlu evlilikte güler yüz vardır. Şakalaşma, esprili iletişim vardır. Eşler, birbirinin şakasının altında bir şeyler aramaz. Şakaları kimse kişiliğine yormaz. Şakalar ve espriler, karşıdakinin zayıf veya hassas noktaları üzerine yapılmaz. Evde güler yüz olduğu sürece de gerginlik olmaz.
• Mutlu evlilikte, kimse niyet sorgulayıcısı olmaz. Hem çocuklar hem de eşler, söylemleri de eylemleri de olduğu gibi kabul eder. Duyulan ve görülenler esas alınır. Altında bir şey aranmaz. Anlaşılmayan ve şaşkınlık yaratan durumlar da ise bu durum ifade edilir. Kurgu yerine açıklama beklenir.
• Mutlu evlilikte, dokunsallık vardır. Eşler ve çocuklar hislerini ve düşüncelerini dokunarak, sarılarak da gösterirler. Üzüntüler,
Aile bütünlüğünü koruma komisyonu hakkında.
Rapora giren görüşlerim :
(-İlgili kuruluş ikame programını kendisi önermeli, RTÜK onlar arasından seçim yapmalıdır. Evlilik programları mutlaka denetime tabii tutulmalıdır. Sahte nişan ve nikah organizasyonları yapılmaktadır. Evlilik programlarının formatının RTÜK tarafından belirlenip ilgili kanallara gönderilmesi gerekmektedir. Türk toplumunu yansıtan diziler izlenmemektedir. Türkiye’de aldatma, cinsel içerik ve şiddet öğelerini içermeyen dizilerin rağbet görmesi son derece zordur. Akredite edilmiş, sertifikasyonunu tamamlamış uzmanlarca evlilik programlarının desteklenmesi gerekmektedir. Ahlak, inanç ve uyum evlilik programlarında ilk üç sırada yer almamaktadır. Kadın cinayetleriyle ilgili haklılık yaratacak vurguları kaldırmak gerekmektedir. Çocuk tacizlerinde savcılık ve karakolda verilen ifadelerin detayları verilmemelidir. Detayların verilmesi toplumda duyarsızlaşmanın artmasına yol açmaktadır. (Haberin pornografisi) Kadına yönelik cinsiyetçi haber dili kullanılmaktadır. Medya; şiddet ve cinsiyetçiliği yeniden üretmektedir. Kötünün model olarak gösterilmemesi gerekmektedir. )
- ( Raporun Evlilik programları bölümündeu
BİRİNİ SEÇME NEDENİNİZ GÜN GELİR ONDAN VAZGEÇME NEDENİNİZ OLABİLİR”…
EVLİLİK VE İLİŞKİ TERAPİSTİ YAZAR SERHAT YABANCI…
Günümüz modern Türkiye’sinde evlilikler hızlı başlıyor, hızlı bitiyor. Son yıllarda yapılan araştırma verilerine göre ülkemizde evli çiftlerin boşanma oranında artış gözlemleniyor. Önce Vatan Gazetesinde Bu haftaki röportaj konuğum; Düşündüğün gibi değil ve Unutmak mı? Affetmek mi? Kitaplarının yazarı TBMM Araştırma komisyonunda çalıştaya uzman olarak davet edilmiş; evlilik programları, medyanın ve tv dizilerinin Türk aile yapısına etkileri konularında görüşleri alınmış ,kariyer yolunda hızla ilerleyerek adından sıkça söz ettirecek, ezber bozan TERAPİST , bakış açısı ve anlatım diliyle ile fark yaratan, dikkat çeken bir yazar ve bir profesyonel…SERHAT YABANCI..
B. Franklin’e ait sevdiğim bir söz vardır;
’’ Eğer unutulmak istemiyorsan, ya okunacak şeyler yaz,
yada yazılmaya değer şeyler yap’’…
Bugün TBMM araştırma (aile bütünlüğünü koruma) komisyonu davetlisi olarak Akgün oteldeki çalışmaya katıldım. Beni yakından tanıyanlar bilirler, biraz konuşurum..
Çerçeve olarak medyanın dili ve aile konusunu ele alınıyor. Birkaç şehirde yapılan toplantılardan sonra bu hafta sonu İstanbul’da organize edilmiş sanırım son toplantıda 11 Nisan da Düzce de yapılacak.
Ak Parti, CHP ve MHP vekilleri Pazar günü hazırdı. Bu ortak dayanışma beni çok da mutlu etti. Sevgili meslektaşım M.vekili Deniz Depboylu’yu tebrik ediyorum bu güzel çalışmayı önerdiği için.
Komisyon başkanı Ayşe Kesir hanımefendi çok güzel yönetti tebrik etmemek elde değil. Diğer üye vekillerimizin de hassasiyeti taktire şayan.
Ben kendi önerilerimden bahsedeyim biraz.
· Dizilerde üçgen aşklar özendirilmektedir. Aldatma, mutsuz evlilik için normalize edilmektedir.
· Dizilerdeki şiddet, cinsellik ve sadakatsizlik temeli senaryolar denetimden geçmelidir.
· Kadın ve erkekler karşılıklı kalıplara sıkıştırılmaktadır.
• En sevdiğiniz arkadaşınız da olsa haksızlık yaptığında ve ya hatalı olduğunda yumuşak bir üslup ile buna itiraz edin.
• Hayır demeyi öğrenin. Hayır derseniz oluşacak gerginlikten sadece siz değil karşıdaki de korksun. O korkmuyorsa siz de korkmayın.
• Kendinizi ifade edin. Sorun, kendinizi ifade etmek değil, yanlış ifade etmektir. Bu anlamda doğru üs- lup, doğru kelime kullanımı çalışmaları yapın.
• Söylemediğiniz bir kelime yüzünden kendinizi bin kere suçlamamak için cevabı “yerinde ve zamanında” verin. Sonrasında ya daha fazla tepki verir ya da kendinizi suçlarsınız.
• Tanık olduğunuz durumlarda, haksızlık yapanlara karşı geliştirdiğiniz her duruş, kendinize olan say- gınızı ve özgüveninizi arttıracaktır.
• Sorununuzu her zaman direkt muhatabınızla çözün. Aracı koymayın. Aktarmalı mesajlar, yanlışlık- lar ve kişisel yorumlar içerir.
•
Aşk için Ağ’ları Delenler!
Geçen günlerde Gonzolnsight, Twitter Duygusal Atlası’nı ortaya çıkardı. Twitter kullanıcılarının en çok paylaşım konularını baz alıyor bu Atlas. Çıkan sonuçlara aslında çoğumuzun şaşırmayacağını düşünüyorum;: Aşk, nefret ve öfke.
Nefret ve öfke konusunda ciddi anlamda bir sakinleştiriciye ihtiyacımız olduğunu hepimiz biliyoruz. Şu günlerde beni en çok etkileyen paylaşımlar “iyi niyet, sevgi, hoşgörü “ üzerine yapılan paylaşımlar. Merhamet, aşk, iyilik içerikli videoları izlediğimde gözlerimizin yaşarıyor olmasına bir taraftan seviniyor, bir taraftan da “olması gereken bu değil mi, neden şaşırıyoruz ki” demekten de kendimi alamıyorum. Şiirlere ve masallara daha çok ihtiyacımız olduğu bir dönemde, masal gibi beraberliklerin ve aşkların yaşanmıyor olması hazin. Üstelik en çok paylaşımların aşk üzerine olmasına rağmen…
En çok paylaştığımız şey, ruh halimizi yansıttığı gibi, yoksunluklarımızı da anlatıyormuş, benden söylemesi. Psikolojik Danışman Serhat Yabancı ile yaptığımız bu söyleşide ortaya çıkan bir çıkarım bu. Serhat Yabancı’nın anlattıklarına bakılırsa, artık dağları delen değil, ağları delen Ferhat’lar mevcut günümüzde. Dağları Ferhat’ın
Ertelemek, gelecekten borç almaktır.
Borç aldığın için sürekli geleceği ipotek edersin.
Nasıl ki bankadan kredi çekip gelecek kazancını ipotek ettiriyorsan, ertelediğin her şey için, gelecekteki zamandan şimdiden çalarsın.
Ertelemek, çoğu zaman en uygun zamanda yapmak, daha iyi şekilde yapmak anlamına gelmez.
Çünkü bazı küçücük işler için en iyi ve en uygun zaman yoktur.