İnsanlık adına...

25 Mayıs 2016

İstanbul’da BM himayesinde düzenlenen Dünya İnsani Zirvesi’nde konuşulanlar ve alınan kararlar hayata geçirilebilecek mi?
Uluslararası insani yardım alanında şimdiye kadar verilen sözlerin tam yerine getirilmemesi böyle bir sorunun şüphe ile sorulmasına neden oluyor.
Buna rağmen, bu zirvenin gerçekleşmesi ve bunun bir “ilk” olması, insani yardım alanında uluslararası işbirliğini artıracağı umudunu yarattı. Bu kez BM insani yardım konusuna sahip çıkıyor ve Genel Sekreter Ban ki-Mun’un önümüzdeki eylülde Genel Kurul’a sunacağı raporla taahhütlerin yerine getirileceği bir süreç başlatılıyor.
Bu inisiyatifin pratikte beklentileri karşılayıp karşılamayacağını bu yeni süreçte göreceğiz...
Yürekler acısı durum
Bu zirvenin olumlu bir etkisi de insanlığın çeşitli nedenlerden yaşamakta olduğu trajedileri gözlerin önüne sermesi ve artık herkesin bir şeyler yapması lüzumuna dikkatleri çekmiş olmasıdır.
Altmış ülkeden siyasi liderlerin katıldığı iki günlük toplantılarda söylenenler, gerçekten insanlığın içine düştüğü yürekler acısı durumu açıkça ortaya koydu. Nedenleri ister siyasi baskı veya iç savaş olsun, isterse iklim değişikliğinin yarattığı kuraklık ve açlık ya da yoksulluk olsun,

Yazının Devamı

Dış politikaya kamuoyu bakışı

21 Mayıs 2016

Türk kamuoyu hükümetin izlediği dış politikayı genelde başarılı bulmuyor ve temel konulardaki tutumunu beğenmiyor.

Kadir Has Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi’nin yaptığı bir anketten çıkan ilginç sonuçlardan biri de bu...

Araştırmaya göre, genelde dış politika uygulamalarını başarısız bulanların oranı yüzde 38.7, yani başarılı bulanlardan (34.0) daha fazla. Suriye gibi daha spesifik konularda bu oran daha yüksek (yüzde 43.2)...

Bu sonuç geçen yılki anketin yansıttığı eğilimin devam ettiğini gösteriyor.

Bu yılki araştırma 2015 ve daha öncekilerle karşılaştırıldığında, “değişen” ve “değişmeyen” bulgular dikkat çekiyor.

Ne değişti?

Geçen yıla göre önemli değişikliklerden biri Türkiye için “tehdit” oluşturan ülkelerin başına ABD’nin geçmesidir (yüzde 44.1). Bu yılki sıralamada ABD’nin ardından Rusya (yüzde 34.9) ve Suriye (yüzde 30.4) geliyor.

ABD’nin neden bu yıl “en büyük tehdit” olarak görüldüğü, ayrıca araştırılmaya değer bir konu...

Yazının Devamı

Mülteciler “kalıcı”, ona göre...

18 Mayıs 2016

AB ile Suriyeli mülteciler konusunda varılan anlaşma tam olarak uygulanabilirse, uluslararası platformda kriz hafiflemiş olacak; yani Avrupa çok sayıda kaçak göçmen akınına uğramaktan kurtulacak. Türkiye ise kucak açtığı Suriyelilerin çoğuna ev sahipliği yapmaya devam edecek; çünkü bunlar memleketlerine dönmek istemeyecekler...
Türk kamuoyu AB ile bu anlaşma imzalandığından beri kendi lehinde gördüğü vize maddesi üzerine odaklandı. Bu, yıllardır vize sıkıntısı çeken Türkler için kuşkusuz önemli bir kazanım. Buna karşılık, Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılar konusunda ciddi bir yükümlülük üstlendiği de göz ardı edilmemeli.
Gerçi Avrupa’ya yasa dışı yollardan giden mültecilerin Türkiye’ye iadesine karşılık, daha önce Türkiye’ye sığınan aynı sayıda Suriyelinin yasal yollardan sevk edilmesi de öngörülüyor. Ama bunların sayısı nispeten az olacağına göre, 2.7 milyon Suriyelinin büyük bir kısmı gene Türkiye’de kalacak demek...
Ne zamana kadar? İşte asıl mesele bu...
Geldiler bir kere...
Şu anda bir orandan söz etmek imkânsız ama Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı Suriyeli sığınmacıların büyük kısmının burada kalmak isteyeceği açık.
Yıllarca Boğaziçi Üniversitesi’nde hocalık yapan ve

Yazının Devamı

Ne olacak Kilis’in hali?

17 Mayıs 2016

Kendi nüfusundan fazla Suriyeli mülteciye kucak açan ve bir insanlık örneği sergilediği için Nobel’e aday gösterilen Kilis, hiç de böyle bir durumu hak etmiyor.
Bu güzel kent haftalardır, Kuzey Suriye’de üslenen IŞİD’in roket saldırılarının hedefi olmuş durumda. Şimdiye kadar kente isabet eden 78 Katyuşa roketi 21 sivilin canını aldı. Aralarında Suriyelilerin de bulunduğu kent sakinleri korku içinde yaşıyor. İşyerlerinin, okulların bir kısmı kapalı. Birçok aile kenti terk edip daha güvenli yerlere göç ediyor.
Sabrı tükenen Kilisliler çeşitli yollardan Ankara’ya “Bu çekilmez duruma bir an önce son verin” mesajını iletmeye çalışıyor...
Ne yapılıyor?
Hükümet tabii durumun ciddiyetinin bilincinde.
Aslında IŞİD, daha önceki bir yazımızda incelediğimiz amaçlarla, Türkiye’ye adeta savaş ilan etmiş ve sınıra yakın bölgeden roket saldırıları için Kilis’i hedef almış bulunuyor.
Türkiye bu saldırılara 40 km menzilli “Fırtına” obüsleriyle karşılık veriyor. Resmi açıklamalardaki deyişle “misliyle verilen karşılık” kuşkusuz IŞİD saflarında kayıplara yol açıyor. Ne var ki Katyuşaların mobil atış noktalarından fırlatılması, bu silahların tam isabetle imhası imkânını vermiyor...

Yazının Devamı

Vize hayalinin sonu mu?

13 Mayıs 2016

Türk vatandaşlarının “vizesiz Avrupa” umutları suya mı düşüyor?
Haberler bu umutların haziran sonunda gerçekleşemeyeceği ve bu işin “başka bir bahara” -sonbahara- kalabileceği yönünde... Tabii bunun da garantisi yok ama beklentiler sönmüş değil...
Aslında TC vatandaşları için Schengen bölgesinde vizesiz seyahat ile, Avrupa’ya Suriyeli mülteci akını arasında bir ilinti kuran 18 Mart anlaşması, Türkiye’yi de, AB’yi de tatmin eden bir diplomatik başarı sayılmıştı.
Hatırlayalım: Bu yılın başlarında Avrupa ülkelerine yönelik göç dalgası Ankara’yı da baskı altında tutan uluslararası bir sorun haline gelmişti. Başbakan Davutoğlu’nun inisiyatifiyle gerçekleşen anlaşma, Türkiye’nin mülteci akınına set çekmesine ve Avrupa’ya kaçak giden Suriyeli sığınmacıları “geri kabul” etmesine karşılık AB’nin de Türk vatandaşlarına vize serbestisini sağlamasını ve de üyelik müzakerelerine hız vermesini öngörüyordu.
Şeytan ayrıntıda
O zaman da yazdığımız gibi, ilk bakışta bu iki tarafın da beklentilerini karşılayan bir mutabakattı. Ama bunun hayata geçirilmesi sürecindeki zorluklar “Şeytan ayrıntıdadır” sözünü hatırlatıyordu.
Nitekim ilk sıkıntı, anlaşmanın şart koştuğu kriterler konusunda ortaya

Yazının Devamı

AB konusunda kafalar karışık

11 Mayıs 2016

Türkiye-AB ilişkilerinin canlandırılması için yeni adımların atıldığı bir sırada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızgın bir ifadeyle “Biz kendi yolumuza, siz de kendi yolunuza” şeklinde söylediği sözler, içeride ve dışarıda kafaları epey karıştırdı.
Cumhurbaşkanı bu ifadeyi, AB’nin vize muafiyeti için Türkiye’nin benimsemesini istediği 72 kriterden biri olan terörle mücadele yasasındaki değişikliği dayatmasına karşı bir tepki olarak kullandı.
Terör Türkiye’nin en ciddi, bir numaralı sorunu ve Erdoğan bu konuda Avrupa’dan gerektiği kadar anlayış ve destek germediğinden şikâyetçi. Cumhurbaşkanı’nın sert sözleri, Türkiye’nin terörün tanımını gündeme getiren AB’nin gösterdiği ısrara karşılık, bir rest niteliğinde...
Bu olayın, AB ile görüşmeleri yumuşak bir tavırla yürüten Başbakan Davutoğlu’nun görevinden ayrılma kararından hemen sonraya rastlaması da yeni dönemde Ankara’nın dış politikasının sertleşeceği, hatta AB’den uzaklaşacağı spekülasyonlarına yol açtı... Kimi yabancı diplomatlar bu sözleri Erdoğan’ın fevri ve popülist beyanlarından biri olarak değerlendirdi, kimileri de bu tutumu, AB’yi Türkiye’yi zorlamaktan vazgeçmesi için bir taktik olarak nitelendirdi...
Üslup

Yazının Devamı

İslamofobi karşısında Londra örneği

10 Mayıs 2016

Avrupa’da aşırı sağın ve İslamofobi’nin tırmandığı bir sırada, Londra’da yapılan belediye başkanlığı seçimlerini Pakistan kökenli Müslüman bir İngiliz vatandaşının kazanması üzerinde durulmaya değer bir anlam taşıyor.
Avrupa’nın en kalabalık başkenti olan Londra’daki seçimlerin sonucu iki bakımdan önemli: Birincisi muhalefetteki İşçi Partisi’nin rakibi Muhafazakâr Parti’yi yenerek bu mühim koltuğu ele geçirmesi; ikincisi de bu başarıyı gösteren kişinin Pakistanlı (yani yabancı) bir göçmenin oğlu olması...
Sadık Khan, bir otobüs şoförü olan babasından farklı olarak İngiltere’de iyi eğitim görmüş, avukat olmuş ve politikaya İşçi Partisi’nin saflarında atılmıştır.
Londra’daki seçimlerde, fakir göçmen ailesinin 45 yaşındaki oğlu, zengin ve soylu bir aileye mensup olan Muhafazakâr Parti ileri gelenlerinden Zac Goldsmith ile boy ölçüşmüş ve onu yenmeyi başarmıştır.
Farklılık içinde birlik
Bu başarıda Sadık Khan’ın kişisel yeteneği ve performansı kadar, İngiliz halkının ikinci kuşak farklı kökenli, Müslüman bir İngiliz vatandaşını desteklemeye yanaşmasının da büyük payı var.
Sadık Khan açısından, kazandığı seçim zaferi, kendisinin diliyle, kültürüyle, zihniyeti ve değerleriyle,

Yazının Devamı

Davutoğlu’nun ayrılmasıyla dış politika değişir mi?

7 Mayıs 2016

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevinden ayrılma kararının Türk dış politikasına bir etkisi olur mu?
Bu sorunun gündeme gelmesi, Davutoğlu’nun dış politika alanındaki önemli rolü ve etkinliğinden kaynaklanıyor.
Bir akademisyen olarak yetişen Prof. Davutoğlu, 14 yıl önce dış politika başdanışmanı olarak zamanın Başbakanı R.T. Erdoğan’ın yanında devlet hizmetine başlamış, daha sonra Dışişleri Bakanı olmuş, son dönemde de Başbakanlığı sırasında dış ilişkilere yön vermeye devam etmiştir.
Davutoğlu için, “Türk dış politikasının mimarı” sıfatının kullanılması boşuna değil... Gerçekten kendisi güçlü kişiliği, özgün görüşleri, geniş kültürü ve yaratıcılığıyla dış politikaya yön vermiştir.
“Stratejik Derinlik” adlı kitabındaki görüş ve tavsiyelerine dayanan temel esaslar, onun devlet hizmetindeki yıllar boyunca Türk dış politikasının adeta yeni doktrini olmuştur. Bu temelden hareketle, Davutoğlu Ankara’nın dış ilişkilerine “pro-aktif dış politika”, “komşularla sıfır sorun”, “dengeli, çok boyutlu dış ilişkiler” gibi kavramları getirmiş, Dışişleri Bakanı ve Başbakan iken de bu ilkeleri hayata geçirmeye çalışmıştır.
Doğrusu, yanlışı...
Bu çabaların Türkiye’nin bölgesel bir güç olarak

Yazının Devamı