Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevinden ayrılma kararının Türk dış politikasına bir etkisi olur mu?
Bu sorunun gündeme gelmesi, Davutoğlu’nun dış politika alanındaki önemli rolü ve etkinliğinden kaynaklanıyor.
Bir akademisyen olarak yetişen Prof. Davutoğlu, 14 yıl önce dış politika başdanışmanı olarak zamanın Başbakanı R.T. Erdoğan’ın yanında devlet hizmetine başlamış, daha sonra Dışişleri Bakanı olmuş, son dönemde de Başbakanlığı sırasında dış ilişkilere yön vermeye devam etmiştir.
Davutoğlu için, “Türk dış politikasının mimarı” sıfatının kullanılması boşuna değil... Gerçekten kendisi güçlü kişiliği, özgün görüşleri, geniş kültürü ve yaratıcılığıyla dış politikaya yön vermiştir.
“Stratejik Derinlik” adlı kitabındaki görüş ve tavsiyelerine dayanan temel esaslar, onun devlet hizmetindeki yıllar boyunca Türk dış politikasının adeta yeni doktrini olmuştur. Bu temelden hareketle, Davutoğlu Ankara’nın dış ilişkilerine “pro-aktif dış politika”, “komşularla sıfır sorun”, “dengeli, çok boyutlu dış ilişkiler” gibi kavramları getirmiş, Dışişleri Bakanı ve Başbakan iken de bu ilkeleri hayata geçirmeye çalışmıştır.
Doğrusu, yanlışı...
Bu çabaların Türkiye’nin bölgesel bir güç olarak kendisini belli etmesine büyük katkıda bulunduğu bir gerçek.
Öte yandan, Türkiye’nin bu dönemde ciddi bazı dış politika sorunları ve başarısızlıklarıyla karşılaştığı da başka bir gerçek. Bunun sebebi kısmen bölgesel ve küresel konjonktüre atfedilebilir, ama Suriye başta olmak üzere özellikle bölgesel meselelerde benimsenen tutumun ve yanlış hesaplara dayalı uygulamaların bunda geniş payının olduğunu da kabul etmek gerek.
Genelde gerek teorisyen, gerekse pratisyen olarak Davutoğlu’nun dış politika performansının bir dönüm noktası oluşturduğu açıktır.
Eskisi, yenisi...
Davutoğlu’nun dış politika çizgisi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ınkiyle tam örtüşmekle beraber, ikisi arasında yaklaşım ve üslup farkları zaman zaman yüzeye çıkmıştır. Hatta Davutoğlu’nun Erdoğan’ın bazı sert çıkışları karşısında daha yumuşatıcı ve uzlaşıcı bir tutum sergilediği görülmüştür.
Davutoğlu’nun sahneden çekilmesi, Türkiye’nin etrafının kaynadığı ve ülkedeki istikrarın korunması gerektiği bir zamana rastlıyor. Bu bakımdan yeni döneme geçişin hızlı ve düzenli gerçekleşmesi çok önemli.
Davutoğlu etkeninin olmayacağı yeni ortamda dış politikanın sertleşebileceğini düşünenler var. Batılı çevrelerde özellikle AB ile ilişkilerde ve mülteciler meselesinde Ankara’nın bir pozisyon değişikliğine gidebileceği endişesi de hâkim.
Yeni hükümet kurulmadan şimdiden tahmin yürütmek için zaman erken. Ancak yeni dönemde dış politika direksiyonunun da Cumhurbaşkanı’nın daha çok elinde olacağı açık...