İstanbul’da BM himayesinde düzenlenen Dünya İnsani Zirvesi’nde konuşulanlar ve alınan kararlar hayata geçirilebilecek mi?
Uluslararası insani yardım alanında şimdiye kadar verilen sözlerin tam yerine getirilmemesi böyle bir sorunun şüphe ile sorulmasına neden oluyor.
Buna rağmen, bu zirvenin gerçekleşmesi ve bunun bir “ilk” olması, insani yardım alanında uluslararası işbirliğini artıracağı umudunu yarattı. Bu kez BM insani yardım konusuna sahip çıkıyor ve Genel Sekreter Ban ki-Mun’un önümüzdeki eylülde Genel Kurul’a sunacağı raporla taahhütlerin yerine getirileceği bir süreç başlatılıyor.
Bu inisiyatifin pratikte beklentileri karşılayıp karşılamayacağını bu yeni süreçte göreceğiz...
Yürekler acısı durum
Bu zirvenin olumlu bir etkisi de insanlığın çeşitli nedenlerden yaşamakta olduğu trajedileri gözlerin önüne sermesi ve artık herkesin bir şeyler yapması lüzumuna dikkatleri çekmiş olmasıdır.
Altmış ülkeden siyasi liderlerin katıldığı iki günlük toplantılarda söylenenler, gerçekten insanlığın içine düştüğü yürekler acısı durumu açıkça ortaya koydu. Nedenleri ister siyasi baskı veya iç savaş olsun, isterse iklim değişikliğinin yarattığı kuraklık ve açlık ya da yoksulluk olsun, sonuçta halen yeryüzünde 130 milyon insan perişanlık içinde hayata tutunmaya uğraşıyor.
Bunlardan 60 milyonu evlerini terk etmiş, ya vatanlarında başka bölgelere ya da yabancı ülkelere göç etmiş durumda. Suriye nüfusunun yarısı -yaklaşık 13 milyon insan- bu “yer değiştirenler” kategorisinde. Bunlardan 5 milyonu, Türkiye başta olmak üzere, başka ülkelerde mülteci durumunda...
Dünya bu insanların yiyecek, ilaç ve kalacak yer gibi en hayati ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz. İnsani yardım için verilen sözler yerine getirilemiyor, gerekli paralar toplanamıyor, iç çatışmalar nedeniyle yardım malzemesi yerine ulaştırılamıyor...
Olması gereken...
Bütün bu insanlara yardım elini uzatmanın çeşitli zorlukları var tabii. Her şeyden önce “yardım etme, paylaşma” isteği ve iradesi lazım (ki maalesef bu çoğu ülkede zayıf bir duygu)... Ayrıca yapılacak yardımlar için uluslararası dayanışma ve işbirliği gerek (ki bu da çok sınırlı)...
Bunun için uluslararası camianın ve özellikle Batılı ve Doğulu bütün varlıklı ülkelerin silkinip bu insanlık görevini üstlenmelerine ihtiyaç var.
İstanbul’daki zirvenin verdiği mesaj buna yetecek mi, göreceğiz...
Dünya şu son iki günde gözleri bu zirveye çevrildiğinde, Türkiye’nin bu alanda kendi başına yaptıklarını da görmüş olmalı.
Türkiye’ye bu konuda övgü yağdığı iyi de, acaba bu örnek benzer insani davranışlar için esin kaynağı olacak mı?..