Türkiye-AB ilişkilerinin canlandırılması için yeni adımların atıldığı bir sırada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızgın bir ifadeyle “Biz kendi yolumuza, siz de kendi yolunuza” şeklinde söylediği sözler, içeride ve dışarıda kafaları epey karıştırdı.
Cumhurbaşkanı bu ifadeyi, AB’nin vize muafiyeti için Türkiye’nin benimsemesini istediği 72 kriterden biri olan terörle mücadele yasasındaki değişikliği dayatmasına karşı bir tepki olarak kullandı.
Terör Türkiye’nin en ciddi, bir numaralı sorunu ve Erdoğan bu konuda Avrupa’dan gerektiği kadar anlayış ve destek germediğinden şikâyetçi. Cumhurbaşkanı’nın sert sözleri, Türkiye’nin terörün tanımını gündeme getiren AB’nin gösterdiği ısrara karşılık, bir rest niteliğinde...
Bu olayın, AB ile görüşmeleri yumuşak bir tavırla yürüten Başbakan Davutoğlu’nun görevinden ayrılma kararından hemen sonraya rastlaması da yeni dönemde Ankara’nın dış politikasının sertleşeceği, hatta AB’den uzaklaşacağı spekülasyonlarına yol açtı... Kimi yabancı diplomatlar bu sözleri Erdoğan’ın fevri ve popülist beyanlarından biri olarak değerlendirdi, kimileri de bu tutumu, AB’yi Türkiye’yi zorlamaktan vazgeçmesi için bir taktik olarak nitelendirdi...
Üslup farkı
Bu sert çıkışın anlamı tartışılırken, Cumhurbaşkanı’nın AB’nin kuruluş yıldönümü (Avrupa Günü) münasebetiyle yaptığı yazılı açıklama yatıştırıcı bir etki yaptı. Daha dikkatli ifadelerin kullanıldığı bu metin, Türkiye’nin AB perspektifini koruduğunu, bunun Türk dış politikasının stratejik hedefi olduğunu belirtiyor.
Nitekim Dışişleri ve AB bakanlıkları, AB ile 18 Mart anlaşmasının hayata geçirilmesi için bugünlerde çalışmalarını ve AB yetkilileriyle temaslarını sürdürüyor.
Bu da Türkiye’nin AB’den vazgeçmesi gibi bir konu gündemde olmadığı sürece, retoriğe ve üsluba dikkat etmenin önemini bir kez daha ortaya koyuyor...
Halkın nabzı
Aslında son zamanlarda Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerde görülen canlanma veya yeni momentum, Türk kamuoyunu da olumlu etkilemişe benziyor.
İktisadi Kalkınma Vakfı’nın (İKV) Realto Araştırma Şirketine yaptırdığı bir anket, Türk halkının yüzde 75.5’inin AB üyeliğini desteklediğini ortaya koydu. Geçen yıl bu oran yüzde 61’den ibaretti.
Ancak halkın yüzde 64.4’ü AB üyeliğinin gerçekleşemeyeceğini düşünüyor.
Buna rağmen toplumun geniş bir kesiminin çeşitli nedenlerden (sırayla ekonomik refah, Avrupa’da dolaşım serbestisi, demokratik hak ve özgürlükler gibi) AB üyeliğini arzu etmeye devam etmesi özellikle devlet yöneticilerinin dikkate alması ve bunu gerçekleştirmek için daha büyük çaba harcaması gereken bir husustur.