İklim krizine kültürel bakış

6 Mart 2021

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın kültür politikaları çalışmalarının 9. raporu “Ekolojik Dönüşüm için Kültür ve Sanat” başlığını taşıyor2020 yılında başlayan ve hâlâ etkileri olanca şiddetiyle devam eden Kovid-19 salgını nedeniyle yaşadığımız hayata farklı bir açıdan bakma şansımız oldu. Önemsediğimiz, olmazsa hayatımızdan büyük bir parçanın yok olacağını düşündüğümüz bazı şeylerin yokluğu, zamanla bizim, biz farkında olmasak ve istemesek de yeni normallerimiz haline geldi. Uzmanlar, yaşadığımız bu salgının ne ilk ne de son olduğunu, ilerleyen yıllarda benzer salgınlarla karşılaşabileceğimizi söylüyor. Ömrümüz vefa ederse yaşayıp göreceğiz.



Bazı uzmanlar ise yaşadığımız iklim değişiminin etkilerinin salgınla mukayese edilmeyecek denli büyük olacağını; tüm dünyada ortalama sıcaklıkların artması nedeniyle yağışların azalacağını, tarım alanlarının zarar göreceğini, önlenemez yangınların çıkacağını vs. anlatıyor. Tüm bu öngörülerden dolayı da acilen önlem

Yazının Devamı

Kitsch’in sanatı

27 Şubat 2021

Kitsch bugün hayatımızda suni olan her şeyin bir özeti midir; avangard ile kitsch birbirini besler mi? Bu soruların cevabı, Pera Müzesi’nin başarılı yeni sergisi “Zevk Meselesi”nde.

Pera Müzesi’nde bu hafta açılan “Zevk Meselesi” başlıklı sergi hayli şaşırtıcı. Ulya Soley’in küratörlüğünü yaptığı sergide, 13 sanatçı ve kolektifin eserleri izlenime sunuluyor. ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Brezilya, Çin, Fransa, Rusya ve Türkiye’den sanatçıların eserlerinin yer aldığı serginin merkezinde kitsch kavramı yer alıyor. 19. yüzyılda ortaya çıkan kitsch, zamanla farklı anlamlara bürünüyor. Endüstri Devrimi’nden sonra, Almanya’da ucuz ve popüler resimleri betimlemek için kullanılıyor en başta. Kelimenin kökeni; ilk kimin tarafından kullanıldığı bilinmese de bir görüşe göre, İngilizcedeki sketch (eskiz) kelimesinin Almancada yanlış telaffuz edilmesi neticesinde ortaya çıkıyor. Kitsch neredeyse çoğu zaman olumsuz bir mana taşıyor: Kitsch bayağıdır, alt kültüre aittir,

Yazının Devamı

Minyatüre saygı

20 Şubat 2021

Onur Hastürk’ün “Asimilasyon” isimli sergisi, geleneksel sanatların çağdaş yorumunun nasıl olabileceğini ustalıkla gösteriyor.Türkiye’nin en başarılı genç galerilerinden biri olan Anna Laudel’de yer alan Onur Hastürk’ün “Asimilasyon” isimli sergisi, son yıllarda karşılaştığım en iyi sergilerden biriydi. Anna Laudel’i başarılı bulmamda birkaç neden var: Bunlardan biri Belkıs Balpınar, Ramazan Can gibi geleneksel yöntemleri çağdaş sanatla buluşturan sanatçılara yer vermesi, bir diğeri ise genç sanatçılara verdiği önem. Onur Hastürk’ün eserlerinde bu ikisinin bir arada olmasının ayrıca önem taşıdığını düşünüyorum.



“Asimilasyon” üç ana bölümden oluşuyor: Henri Matisse’e Saygı, Andy Warhol’a Saygı ve Klasik Minyatürler.

1983 yılında Mersin’de doğan Onur Hastürk, Konya Selçuk Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü’nde tezhip ve minyatür eğitimi görüyor. Daha sonra Marmara Üniversitesi

Yazının Devamı

Mehmed Akif’i anla(yama)mak

13 Şubat 2021

Akif’in kullandığı dil bugün, özellikle gençler için son derece yabancı. Adeta bambaşka bir dille karşı karşıya kalmak mümkün “Safahat”ı okurken.

2021, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından “İstiklal Marşı Yılı” ilan edildiği için marşın şairi Mehmed Akif’e olan ilgi de arttı. Benim de geçen hafta bu konuyla alakalı kaleme aldığım yazı bu köşede yer aldı. Akif’in en önemli eseri hiç şüphesiz şiirlerini bir araya getirdiği “Safahat”tır. “Safahat”ın çeşitli edisyonlarını piyasada bulmak mümkün. Mehmed Akif Ersoy’un eserleri 2006 yılından itibaren telif hakkı ödenmeden yayımlanabildiği için bu eserler birçok yayınevi tarafından kolaylıkla neşrediliyor.

Ama Akif’in “Safahat”ını okumak isteyenleri bekleyen büyük bir zorluk var. Akif’in kullandığı dil bugün, özellikle gençler için son derece yabancı. Adeta bambaşka bir dille karşı karşıya kalmak mümkün “Safahat”ı okurken. Evet, bazı kelimeler zamanla artık pek

Yazının Devamı

İstiklal Marşımız’ın 100. yılı

6 Şubat 2021

2021’in “İstiklal Marşı Yılı” ilan edilmesiyle; Mehmed Akif Ersoy’un hayatını ve eserlerini tekrar hatırlamak gerekiyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, aldığı kararla 2021’i “İstiklal Marşı Yılı” ilan etti. İstiklal Marşı’mızın kabulünün 100. yılı münasebetiyle alınan bu karar vesilesiyle mütefekkir, münevver ve edip bir şahsiyet olan Mehmed Akif Ersoy’un hayatını ve eserlerini tekrar hatırlamak gerekiyor.

Ama bakın Mehmed Akif, ölümünden kısa süre önce İstiklal Marşı’nın yazılış hikâyesini nasıl anlatıyor: “İstiklal Marşı… O günler ne samimi, ne heyecanlı günlerdi. O şiir, milletin o günkü heyecanının bir ifadesidir. Binbir fecayi karşısında bulunan ruhların, ıztıraplar içinde halas dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz, onu ben de yazamam… O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur.”

İbretlerle dolu bir yaşam süren Akif, hem Osmanlı döneminde

Yazının Devamı

Selma Gürbüz’ün dünyası

16 Ocak 2021

Sanatseverlerle ilk kez buluşan bazı eserlerin, sanatçının daha önceki eserleriyle bağlantısı, küratöryel seçimdeki başarı sayesinde daha görünür olduğunu düşünüyorum.

Uzun bir aradan sonra salgına rağmen müze ve galerileri ziyaret edebildim. İlk duraklarımdan biri İstanbul Modern oldu. Burada yer alan ve 31 Mart’a kadar açık kalacak olan Selma Gürbüz’ün “Dünya Diye Bir Yer” başlıklı sergisi beni çok etkiledi.

Karma sergilerde ve/veya başka vesilelerle tek tek gördüğüm sanatçının eserlerini bir arada bu kadar kapsamlı bir seçkiyle görmek, sanatçının eserlerini anlamaya, anlamlandırmaya yardımcı oldu. Sanatseverlerle ilk kez buluşan bazı eserlerin sanatçının daha önceki eserleriyle bağlantısı, küratöryel seçimdeki başarı sayesinde daha görünür olduğunu düşünüyorum. Sergide resim, yerleştirme, desen, video ve heykel gibi çok farklı araçlar yer alıyor. Sanatçı, Anadolu hikâyeleri, Doğu ve Batı mitolojileri, Osmanlı-Türk sanatları,

Yazının Devamı

Al işte Anadolu*

9 Ocak 2021

Her yerinden tarih fışkıran Anadolu’nun nadide eserlerini bünyesinde toplayan Sadberk Hanım Müzesi’nin, Meşher’de düzenlediği “Maziyi Korumak” sergisinde koleksiyonun dikkat çekici örnekleri hayranlıkla izleniyor.

Anadolu toprakları binlerce yıllık geçmişiyle dünya tarihinin en önemli merkezlerindendir. Onlarca farklı medeniyete ev sahipliği etmiş, bir o kadarının da istilasına uğramış, 1071’den sonra da biz Türklere vatan olmuş yurdumuz güzel Anadolu. Her coğrafi bölgesinden dünyanın başka kesimlerinde kolaylıkla göremeyeceğimiz antik şehirler, tarihi kalıntılar, mimari şaheserler fışkıran değerini hâlâ tam olarak bilemediğimiz Anadolu. Daha Göbeklitepe’yi tam anlayamamışken muhtemelen ondan daha eski Karahantepe ile karşı karşıyayız.

Anadolu’nun her yerinden tarih fışkırınca Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren buradaki arkeolojik varlıkları, buluntuları, Batılı devletlerin çeşitli vesilelerle, bazen legal olarak bazen illegal olarak bu topraklardan alıp götürmesine neden oldu. Son 18 yılda bu topraklardan

Yazının Devamı

Yılın son güzel haberi

2 Ocak 2021

Salgının etkileri altında; her şeye rağmen düzenlenen bazı sergiler, nefes almamızı, ilerleyen dönemler için daha ümitvar olmamızı sağladı.

Yılın en güzel haberi Ankara’dan geldi. Aralık ayının son günlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaklaşık 3 yıldır restorasyonu devam eden Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nin açılışını yaptı. Açılış konuşmasında Cumhurbaşkanı’nın şu sözleri çok önemliydi: “İnsanımız arasında ayrım yapmadığımız gibi, sanatçılarımız, sanat dallarımız arasında da asla ayrımcılık yapmıyoruz. Ülkemizin kültür ve sanat hayatına ilave değer katacak, bu alanda çeşitliliği artıracak her türlü nitelikli esere destek veriyoruz.”

Türk sanat hayatının en önemli müzesi olan kurum, 3 bin 629 esere ev sahipliği ediyor. Müzenin eski halini sanal olarak ziyaret etmek de mümkün. Restorasyon çalışmaları sırasında müzenin envanterinde bulunan eserlerin katalog çekimleri yapıldı, böylelikle bu eserlere erişim imkanı artmış oldu. Ayrıca müzenin depoları da en etkin koruma

Yazının Devamı