Bana göre ‘ilişkinin sağlıklısı’ diye bir şey yok. “Saygı ve sevgi çerçevesinde” diye başlayan bütün cümleler tırı vırı. İki farklı insan yan yana geldiği an muhakkak birbirilerine mikrop bulaştırıyor
Asıl önemli olan, bağışıklık sistemini çökertmemek. İşte en basitinden hastalıklara geçiyorum:
Gaz sancısı: Tam hayatına yön vermeye karar verdiğin bir anda adamın biri karşına çıkar ve kurduğun bütün planlar alt üst olur. Çok uzun zamandır da erkek yüzü görmeyince, onun seninle ilgilenmesi, “Kooperatiften ev alsak, yazlığı da Foça’dan yapsa, çoluk çocuk rahat eder” hayallerine sürükler. Hah, işte sen bu hayalleri kurarken herif seni aramaz! Yanındayken canciğer kuzu sarması, yanından ayrılınca ara ki bulasın! İşte bu gaz sancısı gibidir, kısa süreli ama ağır hoşlanmanın sonucu beklenen telefonlar. Sanki önemli bir ağrı gibi karnınızda belirir ama sabahına bir şeyiniz kalmadan hemen iyileşirsiniz.
Romatizma: Deli gibi aşıksın, her gün yolunu gözlüyorsun, yanlışlıkla sana doğru baksa karnında filler kolbastı oynuyor, sabah akşam hayal kuruyorsun onunla ilgili. Yalnız bir durum var ki er kişinin bu çırpınışlarından haberi bile yok! Hatta sen haricinde bütün dişi varlıklarla
Yazın gelmesiyle binlerce yıllık geleneği bozmayarak, hiçbir işe yaramayacağını bildiğim halde diyet yapmaya karar verdim. Ama bu kez tek bir fark var, diyeti sevgilimle yapıyoruz
Erkek arkadaşımla alışverişe gitmekten daha kötü bir şey yok zannederdim, ta ki birlikte diyet yapana kadar. Allahım işkence gibi resmen, kendimi ayağı kırılmış at gibi hissediyorum. Ölesiye acı çekiyorum, öldürse de beni kurtulsam diye gözünün içine bakıyorum resmen.
Beyefendi bu aralar çok kilo almış, göbişi biraz çıkmış, tatile gittiğinde Rus kızlarına çok ayıp olacakmış... Zaten benim hayatım diyet yapmaya karar verip, onu bozmak üzerine kuruluyken beraber bu işin üstesinden gelebilirmişiz. Bir de kurallar koydu: “Şunlar, yasak”, “Bu saatlerde bunlar yenilecek” diyerek. İlk başta, “Heveslendi, iki gün sonra görürüm ben onu dondurmaları lop lop götürürken” dedim. Ama fena halde yanıldım. Adamın paçalarından irade aktı yahu, “Yemeyeceğim” dedi, yemedi resmen.
Ben ağlarken
Çocukken ‘Yasemin’in Penceresinden’ programını izleyip, hep hayal kurardım. Bir gün ben de ünlü olacağım, bu programa çıkacağım o sandalyede oturup heyecanla beklerken ilkokul öğretmenim gelip beni orada anlatacak, sonra ilk aşık olduğum çocuk gelecek o da anlatacak, bi muhabbet bi lay lay lom sevmeler durumu olacak. En büyük ama asla gerçekleşemeyecek hayalimdi bu benim. Madonna’ya rakip olacak kadar şöhret sahibi bile olsam, gerçekleşmesi imkansız; halamları bir çağırsalar programa, ölürüm, o an biter zaten benim hayatım. “Bu dombili ünlü oldu ama hâlâ evlenemedi. Allah günah yazmasın, yeğenimiz tamam ama çok çirkin di mi? Seksi seksi dans etmeye çalışmış garibim klipte, nasıl üzüldüm, nasıl içim acıdı izlerken yazık günah yahuu. Asansöre nasıl işedin de yönetici seni yakaladı bak o yöneticiyi de bulduk çağırdık senin için.”
İşe kardeşimle başlıyoruz
Bırr, korku filmi gibi yemin ederim, bu işin öğretmeni, eski sevgilisi, komşusu, borçlusu da olunca biraz abuk bir hayal olmuş benimki. Ben de o yüzden en azından hayalimin bir kısmını gerçekleştirmek adına kendi penceremi kendim açayım dedim. Biraz torpilli de olsa etrafımdaki insanlara beni sorayım istedim. Hoop
Gün geçmiyor ki bir siteye yasak konmasın, kapatma kararı alınmasın. Tek tek uğraşmak zor gelmiş olacak ki 22 Ağustos’tan sonra “Benim istediğim siteye girip istemediğime girmeyeceksin”e kadar getirdiler işi
İçerisinde müstehcen kelimeler bulunan bütün siteler yasaklı olacakmış. Yani bu demek oluyor ki bir kelimede bundan sonra ‘a’ ve ‘m’ harfleri asla birlikte olamayacaklar. Bir de yeni yetmelere kızıyorduk “Cmda sni gordm beyb” diye yazınca. Çocuklar haklıymış, geleceği görmüşler iki harfin yan yana gelerek oluşturduğu ayıp anlamı ortadan kaldırıp, yazdıklarınızın ‘namuslu’ olması için gerekli olan şey buymuş meğerse. Daha terbiyeli, daha düzgün, daha ile başlayan yararlı bir vatandaş olabilmek için pornodan uzak durmamız gerekliymiş. İnternet o kadar tehlikeli bir yermiş ki buralar yasaklandıktan sonra ülke çiçek gibi açacakmış, çünkü tek kusurumuz buymuş. Öyle ya, Siirt’te ki o minnacık iki kardeşe tecavüz eden 100’e yakın adam her gün internete giren adamlardı. Tutuklananlar arasında, hacı dedeler mi dersin, mahallenin kasabı mı, okulun müdür yardımcısı mı, bunlar da internette ki müstehcen kelimeler yüzünden oldu değil mi? Evinde bilgisayarı bırak, televizyon
Hayatım, zayıflamaya çalışıp bunu becerememekle geçiyor. Çünkü çok istikrarsızım, tembelim ve sonucu göremeyince aman yaa diyorum. Ama bu kez kafaya koydum, o lombur lombur yağlar gidecek!
Şişmanlık falan sorun değil valla bak, keşke şişman olsam, ona göre kendine bir tarz yaratabilirsin ama yamuk yumuk fiziğe sahip olmak korkunç dostum, anlıyor musun? Bir basenler var ki, varlığını, bedenime kattığı yararı hiçbir zaman anlayamadığım bir kuble yağ parçaları adeta. Nefret ediyorum onlardan, bıçakla “Kırt” diye kesip atasım geliyor. Elin Beyonce’sinde seksi duran popo bana gelince “koca popo” oluyor. Veliefendi hipodromu tadilata alınsa gayet gelip atları koşturabilirler yani, o derece ferah, geniş iç hacimli! Spor salonuna gidip yolda daha çok acıktığım için iki kilo alınca orayı kafadan eledim. Evde kendi imkânlarımla bunu başaracağım! Bir haftadır düzenli olarak bunları yapıyorum, önümde üç haftam daha var. Hedefim plajda pareosuz güneşlenmek!
* Uyanır uyanmaz ilk işim su içmek, artık su içmekten fenalık geçirecek hale geldim yemin ederim. Kuduz kedi gibi su gördüğüm yerde bir korku sarıyor beni. Ya bir de anlamıyorum, ben bu kadar suyu içiyorum tuvalete gidene kadar
50 bin kez “Burçlara inanmıyorum ya” diye cümleye başlayıp sonrasında bir ton laf yazıp çizmemden de anlaşılıyor ki, inanıyorum işte inanıyorum! Ne yapalım, umut fakirin ekmeği, yeter gelmeyin üzerime...
Yükselenine kadar ikizler burcu olarak, boğa burcu bir adamla birlikteyim ve ömrümden ömür yiyor bu herif. İkizler burcu kadını kim için var hiç bilmiyorum, zaten bu burçların karakterlerini kim yazmışsa ikizlerden ağır bir darbe yemiş olmalı. Bir tane bile güzel kelime etmemiş bizim için: İkiyüzlü, güvenilmez, sadık değil, dengesiz... Milletin burcuna gelince saydırmış: Dürüstlük tabiatında var, çalışkan. İkizlere gelince bir küfür etmediği kalmış.
Hem suçlu hem güçlü
Neyse, olayım ikizlerin neden böyle şuursuzca tarif edildiği değil, bu burca göre neden adam yok durumu. Tecrübelerden yola çıkarak bir balık burcu erkeği karşıma çıksa anında geri vites atacağım. Adamla tartışamıyoruz, daha doğrusu ben tartıştığımı sanıyorum ama o nedense hep haklı çıkıyor. Haklı da çıkmıyor aslında artık o kadar sıkılıyorum ki sürekli üste çıkmasından “Tamam ya tamam” deyince, “Hah, ben sana ne demiştim, sözüme geldin işte” diye kendi kendine gaza geliyor. Ya da tartışırken
Güven, ilişkinin hücre çekirdeği gibidir. Ama günü gelir o çekirdek çitlenmeye mahkum olur. O yüzden güven olayını, ilişkimizin çekirdeği değil; açılmamış Antep fıstığı yapmaya çalışıyorum
Hayatımın ilk ‘kimseye güvenme’ dersini çocukken almıştım. Babam bisiklet kullanmayı öğretirken, “Arkandan tutuyorum kızım” diyerek beni bırakınca yere serilmiştim. Serilirken bir de asfaltta baştan aşağıya sürünerek derimi rendelemiştim. Sonra bir daha asla bisiklete binmedim. Ondan beridir, kimsenin “Arkandayım” kelimesine inanmadım. Tam ben “Nasıl olsa beni tutuyor, bir şey olmaz” diye kendimi rahat bırakıp ona teslim olduğumda, o an ellerini çekiyor çünkü. Sonra dizlerimin üzerindeki yaraları, ‘Rosalinda’ izleyerek soymak bana kalır...
İşte bu yüzden dizlerim parçalanmadan önlemlerimi alıp, bisikletimi dört tekerlekli yaptım. Olaya da onun eviyle başladım. Gözüm arkada kalmasın maksatlı, sevgili evinde bırakılacak, ben yokken gelen kişiye beni gösterecek ya da ayrıldığımızda “Eşyalarımı getirir misin?” cümlesini kurdurtabilecek, benden sonra gelen kadını delirtecek, sinsi adımlarımı atıyorum. Muhakkak bırakılması gereken eşyalar:
TEL TOKA:
Bir tane yatak
“Rusya’ya vize kalkıyor” cümlesini duyar duymaz aklıma ne siyasi, ne ekonomi ne de dış ilişkilerimizle ilgili bir şey geldi. İlk aklıma gelen şey, “Şimdi naneyi yedik, adamları artık ara ki bulasın” oldu
Yeniçağın Türk kadın fobisi ‘Rus kızı’ oldu desem abartmış sayılmam. Haklarında söylenen efsanevi rivayetleri duyunca insanüstü bir şeyle rekabet halinde olduğunu düşünüyorsun. Rus kızı muhabbetinin geçtiği her yerde, bütün erkekler ağız birliği etmişler, yıllarını bu kızları araştırmaya vermişler gibi başlıyorlar taramalı motor endamında attırmaya: “Sadıklar abicim bir kere, sevdiğini hissettiği an kadın evden dışarı çıkmıyor. Çok bakımlılar, uyurken bile güzeller. Her gün yedi çeşit yemek yapıyorlar, hepsi de nefis. Bacak boylarıyla köprülerin direkleri yarışır. O kadar güzeller ki dokunmaya kıyamıyorsun. Naz, kapris, trip bunlardan hiçbirini bilmezler, dünya harikası oldukları halde bizim yerden bitme kızlar gibi burunları havada olmaz...”
Onlara var, bize yok
Takır takır bu cümleleri sıralayıp, seni bi alt toprak sınırında doğduğun için suçlarlar bir de. Haa en önemlisi, sokakta laf atıldığında onlar dönüp gülümseyerek teşekkür edermiş, bizim kızlarımızsa