Devletin herhangi bir işi piyasa mekanizması aracılığıyla yaptırması veya malı piyasadan satın alması bazı durumlarda gereklilik taşıyabiliyor. Özellikle uzmanlaşmanın belirgin olarak gerektiği alanlarda bu neredeyse zorunluluk haline gelebiliyor. Bazı istisnalar dışında bu tür işlerde ihale yapılıyor.
İhale yoluna başvurulmasının temel nedeni, rekabet koşullarından yararlanarak kaliteli mal veya hizmetin düşük maliyetle sağlanması. Görünürde son derece mantıklı olan bu yaklaşım, çoğu zaman tam tersi sonuçlar ortaya çıkarabiliyor. Bunun en önemli nedenlerinden birisi de ihaleye fesat karıştırılması.
Cezası ağır
İhaleye fesat karıştırılması suçunu işleyenlere, yapılan yargılama sonunda 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. İhaleye fesat karıştırılması nedeniyle kamu kurum veya kuruluşu açısından zarar meydana gelmiş olması halinde bu ceza yarım misli artırılıyor.
İhaleye fesat karıştırılması suçunu oluşturan fiiller Türk Ceza Kanunu’nun 235. maddesinde düzenlenmiş durumda. Suç sayılan fiillerden ikisi vergi açısından da önemli. Bunlar:
“Cebir veya tehdit kullanmak suretiyle ya da hukuka aykırı diğer davranışlarla, ihaleye katılma yeterliğine veya koşullarına sahip olan
Motorlu taşıtların 2017 yılı motorlu taşıtlar vergisi ödemeleri başladı. Birinci taksit Ocak ayı sonuna kadar, ikinci taksit ise Temmuz ayı içinde ödenecek. Dileyen tek seferde de ödeme yapabiliyor. Ülkemizde motorlu taşıtlar vergisi, yaş ve silindir hacmi ile ilişkili olarak belirleniyor.
Özellikle silindir hacmi ve yaşı büyük araç sahiplerinin daha düşük vergi ödemeleri mümkün. Bunun için motorlu taşıtlar vergisini ödenmeden önce aracın tarifede yer alan vergi tutarının, kasko değeri ile kıyaslanması gerekiyor. Böylece, tarifedeki vergiden daha az vergi ödenmesi mümkün olabiliyor. Aracını motor silindir hacmi ve yaşına göre belirlenen motorlu taşıtlar vergisi, kasko sigorta değerinin yüzde 5’ini aşıyorsa, aynı yaş grubundaki bir alt kademeden, daha düşük vergi ödenebiliyor. Uygulamadan yararlanmak için taşıtın kasko sigortasının yaptırılmış olması da gerekmiyor.
Hangi taşıtlara indirim var?
Kasko bedeli kıyaslaması yoluyla daha az motorlu taşıtlar vergisi ödeme olanağı, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nun (I) sayılı tarifesinde yer alan; otomobil, cip, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzeri taşıtlar için söz konusu. Bunlar dışında kalan taşıtlar için kasko bedeli kıyaslaması
Vergi kanunla-rında yer alan bazı rakamsal değerler her yıl, bir önceki yılın yeniden değerleme oranına göre artırılıyor. Bazen de Bakanlar Kurulu yasaların kendisine verdiği yetkiyi kullanarak bu oranın üzerinde veya altında tutar belirleyebiliyor. Bakanlar Kurulu, 2017 yılına ilişkin bazı değerler için yetkisini kullanmadı ve artışlar yeniden değerleme oranı esas alınarak Maliye Bakanlığı tarafından belirlendi. Yeni yılın ilk günlerinde bu değerlerin bir bölümüne kısaca yer vermekte yarar görüyoruz.
KONUT KİRA GELİRİ İSTİSNASI YÜKSELDİ
2016 yılında 3 bin 800 olarak uygulanan konut kira geliri istisnası 2017 yılında 3 bin 900 TL olarak uygulanacak. Konut kira gelirinin 3 bin 900 TL’yi aşmaması halinde beyanname verilmeyecek ve vergi ödenmeyecek.
Aşması halinde ise aşan kısımdan indirilecek giderler sonrasında kalan tutar üzerinden gelir vergisi ödenecek.
ÜCRETLİLERİN YEMEK KUPONU 14 TL OLDU
İşverenlerce işyeri veya işyerinin eklentileri dışında kalan yerlerde hizmet erbabına yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatlere ilişkin istisna tutarı 30 kuruşluk artışla 13.70 TL’den 14 TL’ye yükseltildi.
II. DERECE ENGELLİNİN İNDİRİMİ 10 TL ARTTI
Malumunuz olduğu üzere, yeni yıla girilirken piyango bileti almak adeta bir ritüel haline gelmiş durumda. Gazete ve televizyonların konuyla ilgili haber yapması ise neredeyse zorunluluk gibi algılanıyor. Olasılıkları aynı olmasına rağmen “uğurlu” olduğu inancı yaygın olan bilet satış gişelerinde izdiham yaşanıyor. Peki, kazara ikramiye çıkarsa ne olacak?
Talihlilerin akrabalarının çoğalacağı, eski arkadaşları tarafından sıkça aranacağı ve psikolojisinin bozulacağı biliniyor. Bilinmeyen, bu ikramiyelerin vergisinin ne olacağı...
İster inanın, ister inanmayın ikramiyelerin 1 kuruş vergisi yok. Sadece Milli Piyango biletinin değil; Milli Piyango İdaresi tarafından düzenlenen; on numara, şans topu, süper loto ve sayısal lotodan kazanılan ikramiyeler için de vergi ödenmesi gerekmiyor.
At yarışlarından ve iddaa’dan veya diğer kişi veya kurumlar tarafından düzenlenen çekilişlerden kazanılan ikramiyelerin sadece 4.068 TL’si için vergi yok. Kalanı için vergi ödenmesi gerekiyor. Anlayacağınız vergi bakımından Milli Piyango İdaresi’ne torpil geçilmiş...
DAMAT VERGİSİ
Sempatik işadamı Ali Ağaoğlu’nun kızını evlendirdiğine ilişkin haberler magazin basınında epey yer tuttu. “Zenginin malı züğürdün
Haciz, borcun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklının talebine bağlı olarak alacağın zorla tahsil edilmesinde kullanılan bir yol. Haciz uygulamaları kimi zaman istenmeyen dramatik olaylara sebep olabiliyor... Ancak konumuz bu değil. Kanunlarımız bazı durumlarda, hakkında haciz uygulanacak kişilerin mallarına ve şahıslarına karşı “zor kullanılacağına” ilişkin hükümler içeriyor. Konu, kamu alacakları için Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da (AATUHK); özel alacaklar için İcra ve İflas Kanunu’nda (İİK) düzenlenmiş.
Zor kullanma
Borçlunun şahsına karşı zor kullanılması AATUHK 80/3’te şu şekilde hükme bağlanmış: “Borçlunun üzerinde haczi kabil kıymetli mallar bulunduğu ve kendisi bunları rızasıyla teslim etmediği veya üzerinde sakladığı takdirde şahsına karşı da zor kullanılır.”
Bu hükmün benzerine, İİK’nun 80/4. maddesinde yer verilmiş: “Haczi yapan memur, borçlunun üzerinde para, kıymetli evrak, altın veya gümüş veya diğer kıymetli şeyleri sakladığını anlar ve borçlu bunları vermekten kaçınırsa, borçlunun şahsına karşı kuvvet istimal edilebilir.”
Akla takılanlar
Borçlunun üzerinde haczi kabil mallar bulunduğu nasıl anlaşılacak? Şahsa karşı zor kullanılmasında, “ölçü” nedir?
Bazı okurlarımız şirket kurmak istediklerini ifade ederek hangi tür şirket kurmalarının daha yararlı olacağına ilişkin görüşlerimizi soruyorlar. Yeri gelmişken, ülkemizdeki şirketlerin büyük bir kısmının limitet şirket olduğunu belirtelim. Kıyaslamayı limitet şirket ve anonim şirket arasında yapacağız.
Ne farkları var?
Anonim şirketlerde “düz ortağın” (yönetim kurulu üyesi olmayan) şirketin vergi ve SSK primi gibi kamusal borçlarından dolayı bir kuruş sorumluluğu yok. Limitet şirketlerde ise, düz ortaklar şirketteki hisseleri oranında bu borçlardan sorumlu tutulabiliyor.
Anonim şirket, finansman sağlamak amacıyla halka açılabiliyor. Limitet şirket için böyle bir olanak söz konusu değil.
Anonim şirket hamiline veya nama pay senedi çıkartabiliyor. Payların devrinde herhangi bir sınırlama söz konusu değil. Bunlardan daha da önemlisi, anonim şirket hissesi iki tam yıl geçtikten sonra satılırsa elde edilen kazanç, tutarı ne olursa olsun vergilendirilmiyor. (İki yıllık süre hisse senedi veya geçici ilmühaber bastırıldığı tarihten geçerli)
Limitet şirketlerde ise devir 100 yıl sonra da yapılsa aradaki fark “değer artışı kazancı” olarak gelir vergisine tabi tutuluyor. Şirketler arası farklar
Okurlarımızdan gelen iletilerde; bazı gelirleri için beyanname vermeleri ve vergi ödemeleri gerektiğini bilmemeleri nedeniyle beyanname vermedikleri belirtiliyor. Yapılandırmayı da kaçıran bu durumdaki okurlarımız, ceza ödemekten kurtulma yolu olup olmadığı soruluyor.
Ayhan İlter’in güzel bir şarkı sözü var, bilirsiniz:
“Pişman olur da bir gün dönersen bana geri,
Gönül kapım açıktır, çalmadan gir içeri.
Sana sevgiler sonsuz, henüz geçmedi zaman.
Gönül kapım açıktır, çalmadan gir içeri.”
İrfan Özbakır’ın hüzzam makamında bestelediği bu unutulmaz sözler, pişmanlık duyan sevgiliye karşı engin bir hoşgörüyü ifade ediyor.
Pişman olanlara karşı hoşgörü sadece şarkılarda yok. Hukukumuzda da hukuka karşı fiillerinden dolayı pişman olanlara yönelik olanaklar da söz konusu. Bu bağlamda, vergi kanunlarına aykırı davrananların yararlanabilecekleri, “pişmanlık” adında bir kolaylık var. Yani, Maliye de “Pişman olur da gelirsen, ceza kesmem” diyor.
Böyle şey olur mu” demeyin; vergi dairesinden bir tebligat geldiğinde gerekeni yapmazsanız başkasının vergi borcunu ödemek zorunda kalabilirsiniz. Bir kişi vergi borcundan dolayı takibe alındığında, vergi dairesi tarafından bu kişinin mal varlığıyla birlikte alacakları da tespit ediliyor. Özellikle alacakların tespiti evrak üzerinden yapılıyor. Dolayısıyla, alacağın tahsil edilip edilmediği konusu üzerinde fazla durulmadan kâğıt üzerinde borçlu olduğu tespit edilen kişilere bir tebliğ gönderiliyor.
Tebliğde, “Dairemiz mükellefi ... ile yapmış olduğunuz ... TL’lik mal alışından doğan borcunuzun ödenip ödenmediğinin bildirilmesi, ödenmemiş ise ilgili kişiye değil ... vergi dairesine ödenmesi...” benzeri ibareler yer alıyor.
Cevaplamak şart
Vergi dairesinin takibe aldığı kişiye borcu olmayanlar, çoğunlukla “Ben borcumu ödedim, bir şey yapmaya gerek yok” diye düşünüyor. Sorun da bu noktadan sonra başlıyor. Kanuna göre, eğer gelen tebliğe 7 gün içinde cevap verilmezse, “borç yeddinde sayılıyor.” Yani, ilgili kişiye borçlu olduğunuz kabul ediliyor.
Olaylar son noktaya geldiğinde, yani süreyi kaçırdığınızda borcu ödemekten başka çareniz yok. Dava açmanız işlemin yürütmesini durdurmuyor.