Bu hafta çıkan yasayla Türkiye sermaye piyasalarına “kitle fonlama” denilen bir müessese kazand Bu fonlama türü, girişimcilerin iş fikirlerini veya şahsi projelerini gerçekleştirmek için kitle fonlama platformları üzerinden halktan para toplayarak finansman sağladıkları bir yöntem, anlamına geliyor.
Fona ihtiyaç duyan girişimci, kitle fonlama platformları üzerinden halktan para toplayabilecek. Tabii, her isteyen kitle fonlama platformu kuramaz. Kurulması ve faaliyete başlaması için Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) izin alması gerekecek.
İyi bir fikriniz mi var!
Kitle fonlama platformlarından para temin etme aslında bankadan kredi kullanma finansmanının alternatifi olarak biliniyor. İyi bir projeniz var, ancak bankadan ya kredi kullanamadığınız, kredi faizini yüksek buluğunuz için projenizin veya yatırımınızın finansmanı için başvurabileceğiniz finansmana ulaşma yerleridir.
Uzun sürelerden beri Batı finans piyasalarında kullanılan internet siteleridir. Bu siteler, çok parlak yatırım projeleri, fikirleri olan ama yeterli sermayeleri olmayan kişilerin çeşitli modellerde, kendilerine ortak veya yatırımcı aradıkları, ödünç verenlerle buluştukları internet platformları olarak hizmet
Bankalar belirli bir geri ödeme planına göre kullandırdığı kredi erken kapatılırsa, faiz geliri kaybı olacağından komisyon tahsil eder. Bu komisyon nasıl hesaplanır, bakalım...
İşler iyi gider ya da başka bir bankadan daha düşük faizle kredi kullanılarak eski bankadan alınan kredi vadesi gelmeden kapatılır. 2008 yılında bir bankadan 48 ay vadeli 250 bin dolar kredi çeken bir şirketin başına da böyle bir durum gelir. 19 ay boyunca kredi taksitlerini düzenli ödedikten sonra, kredinin kalan kısmını bir defada toptan ödeyip borcunu kapatır. Banka yüzde 5 oranında erken ödeme komisyonu olarak 8.626,34 dolar tahsil eder. Şirket buna itiraz edip dava açar.
Bankaların ister ticari olsun, ister bireysel kredi olsun, belirli bir geri ödeme planına göre kullandırdıkları kredinin plana aykırı bir şekilde erken kapatılması halinde, elde etmeyi umdukları faiz geliri kaybına karşılık belirli bir oranda erken kapama komisyonu tahsil etme hakları vardır. Ama kredi erken ödeme komisyonunun ne kadar olacağı hep tartışma konusudur.
Komisyon hakkı var
Yargıtay’a göre, banka taraflar arasındaki kredi sözleşmesinde erken ödeme komisyon oranı açıkça belirtmişlerse, bu oran üzerinden komisyon ödenmesi gerekir.
Bitcoin kuru rekordan rekora koşuyor. Şu anda 16.5 milyon Bitcoin dolaşımda. Bir Bitcoin’in değeri 8 bin euro’yu da aştı. Toplam üretilecek Bitcoin sayısı ise 21 milyon adet. Bu sebeple Bitcoin’de enflasyon veya hiperenflasyon gibi kavramlar geçerli değil. Ama, kur değişikliklerine müdahale edecek bir Merkez Bankası da yok.
Bitcoin üretimi aşırı elektrik harcaması gerektirdiğinden, elektriğin ucuz olduğu Çin bu konuda en faal ülke. Zaten Bitcoin yatırımcılarının yüzde 70’i Çin, Kore ve Japonya’da. Bilgisayarlarda üretilen ve stoklanan 1 Bitcoinchain yaklaşık 150 gigabayt büyüklüğünde. Bitcoin kurundaki bu artış sebebiyle bir yatırım aracı olarak tercih edilse de, ödeme aracı olarak da kullanımı yaygınlaşıyor.
Pizza 40 milyon euro
Bitcoin ile yapılan ilk ödemenin, 5 bin Bitcoin karşılığı bir pizza ısmarlamasında gerçekleştiğini ve bugünkü kurla 40 milyon euro yaptığını düşünürsek, Bitcoin kurundaki artışın ne boyutlarda olduğunu anlamış oluruz. Tabii bu pizzayı yiyenin, pizzanın tadını çoktan unutup unutmadığını bilemeyiz.
Bitcoin ile ilgili yasal bir düzenleme yok. Bitcoin aslında hukuken nedir? Bir emtia ise, Bitcoin alıp satmak KDV’ye tabi olacaktır. Bir emtia değilse, para ise, bu
Çek ticari ve ekonomik hayatımızda her zaman önemli oldu. Ekonomimiz vadeli olunca, normalde nakit para gibi bir ödeme aracı olan çeki de tıpkı poliçe ve bono gibi, kredi vasıtası olarak kullanmaya alıştık. Öyle ki uluslararası düzenlemelere aykırı olmasına rağmen 5941 sayılı Çek Kanunu’na vadeli çekin mümkün olduğuna ilişkin düzenlemeleri serpiştirdik. Buna da mecburduk, çünkü çek uygulaması tamamen vadeli çeki esas alıyordu. Karşılıksız çeke hapis cezasını kaldırdık. Daha sonra karekodlu çeki kabul ettik.
Bunların hiçbiri karşılıksız çek sorununu çözmedi ve çözemeyecek. Çünkü ekonomi vadeli olunca, birçok işadamı, esnaf çekle mal satıyor, çekle mal alıyor. Sattığı karşılıksız çıkınca, aldığı malın ödenmesi için verdiği çek de karşılıksız kalıyor. Bu durum zincirleme devam ediyor.
Para cezası
Anayasa Mahkemesi 26.7.2017 tarihli bir kararında, Çek Kanunu’nun karşılıksız çeke ilişkin özellikle 5’inci maddesiyle ilgili sadece bir yerde Anayasa’ya aykırılık tespit etti ve onu da iptal etti. Eskiden, karşılıksız çekten sorumlu olan kişiye, en az çek bedeli, ibraz tarihinden itibaren işleyecek faiz ve mahkeme masraflarının toplamı kadar adli para cezası verilirken, Mahkeme, sadece çekin
2012 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Borçlar Kanunu birçok yenilikler getirdi. Bunların sonuçlarını artık yaşadıkça doğrudan hissetmeye başladık. Kira sözleşmeleri de böyle. Kiracı veya kiraya veren olarak bir kira ilişkisi içerisine girmişsek, biliriz ki genellikle konut veya çatılı iş yeri kira sözleşmeleri bir yıllık yapılır ve 1 yıl sonra kira sözleşmesinin kendiliğinden biteceğini, kiracının evi veya iş yerini tahliye edeceğini zannederiz.
Oysa yeni hukuki durum öyle değil. Mülkünüzü konut veya iş yeri olarak belirli süreli kiraya vermişseniz, süre bitiminden sonra 10 yıla kadar daha kiraya aynı kiracıyla devam etmek zorunda kalabilirsiniz.
15 gün önce
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 347’nci maddesi, konut ve çatılı iş yeri kiralarında sadece kiracıya belirli süreli, örneğin 1 yıl veya 18 ay gibi süreli yapılmış olan kira sözleşmelerin süresinin bitiminden en az 15 gün önce bildirimde bulunarak kira sözleşmesine devam etmeme hakkı tanıyor.
Yani ev veya çatılı iş yeri sahibi iseniz, belirli süreli kira sözleşmesini, önemli ve haklı bir sebebiniz yoksa, siz sona erdiremezsiniz. Kiraya veren, eğer kiracı süre bitmeden en az 15 gün önce kiracılığa devam etmek istediğini
Şirket yöneticilerinin en büyük sıkıntılarından birisi de şirketin vergi, sigorta primleri, harçlar gibi kamu borçlarından şahsen sorumlu olmalarıdır.
Tüzel kişilerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi malvarlığından tahsil edilir.
Kanuni temsilci, anonim şirkette yönetim kurulu, limitet şirkette müdürlerdir. Dernekler ve vakıflar için de eğer iktisadi işletmeleri varsa, vergi borcu doğacaktır ve dernek ya da vakıf vergi borcunu ödeyemezse, kamu vergiyi yönetim kurulu üyeleri ile vakıf temsilcilerinden tahsil edecektir.
2008’de yapılan yasal değişiklikle kamu alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği dönemde kanuni temsilciler farklı kişiler olsa da, kamu borcundan müteselsilen sorumlu olacakları öngörüldü. Yani vergi 2010’da doğduktan sonra kanuni temsilci şirketten ayrılsa dahi, 2011’de ödenecek vergiden 2011’deki kanuni temsilci ile birlikte sorumlu olacaktı. Anayasa Mahkemesi bu kuralı 2015’te iptal etti.
Kanuni temsilcilerin şirketlerin kamu borçlarından sorumlu tutulmaları, kanuni temsilciye aşırı ve orantısız bir külfet yüklemez. Öyle diyor Anayasa Mahkemesi.
Anayasa Mahkemesi’ne
Otomotiv endüstrisi, geleceği, yakıt yönünden elektrikli otomobillerde görüyor. Hükümetler elektrikli araçları özel teşviklerle destekliyor. Elektrikli arabaların gelişimi hızla ilerliyor. Elektrikli oto teknolojisinin şu andaki önceliği, şarj mesafesini uzatmak ve maliyeti düşürmek. Peki elektrikli otomobillerin yaygınlaşması hayatımızda neyi değiştirecek?
Türkiye yıllık yaklaşık 25 milyon ton ham petrol ithal ediyor. İthal edilen ham petrolün büyük çoğunluğu motorlu taşıt yakıtı olarak kullanılıyor. Elektrikli otomobillerle döviz gelirimizin petrol ithalatına harcanmasında büyük düşüş olacak.
Akaryakıt satan istasyonlar daha çok dinlenme ve alışveriş yerleri olarak işletilecek. Elektrikli otomobil şarj istasyonları her yere kurulabilecek. Hatta insanlar park yerlerinde arabalarını şarj edecek. Güneş enerjisi ve güneş panelleri teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak, elektrikli otomobil seyir halindeyken bile kendi kendini şarj edebilecek.
Özellikle dizel motorların çıkardığı karbon gazının nefes almayı güçleştirdiği, büyük bir çevre kirliliğine neden olduğunu bilmeyen yok. Bu konuda ünlü dizel skandalı da sorunun ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Elektrikli arabalar yollarda
“Kara şimşek” dizisini ve hatırlarsınız. Konuşan, kendi kendine giden meşhur arabası KİTT’i de. KİTT’in sahip olduğu kötülerle ve düşmanlarla savaşıp onları bertaraf etme özelliği olmasa da, en azından sürücüsüz ve kendi kendine giden araçların yollara çıkmasına çok az kaldı.
Sürücüsü olmadan giden otonom arabalar üzerinde deneme ve araştırmalar gittikçe sonuç vermeye başladı, yollara çıkmaya hazır hale geldiler, deneme sürüşleri neredeyse bitmek üzere.
Araba sürmek insanoğlunun bir becerisidir. Herkes becerisini göstermekten mutlu ve tatmin olur. Otonom bir arabaya, sürücüsüz giden bir arabaya kim sahip olmak ister ki?
Unutmayalım ki bugünkü bilimsel ve teknolojik gelişimi ihtiyaçlarımızı giderme içgüdümüze borçluyuz. Otonom araçlar da bir ihtiyaçtır. Kimlerin mi? Engelliler, amalar, yaşlılar, hatta belirli bir olgunluğa erişmiş çocuklar en başta otonom araçlara ihtiyaç duymaktadırlar. Alkol alanların, yorgun ve uykusuz olanların da kendi sürecekleri bir arabaya değil, otonom bir arabaya ihtiyaçları olacağı kesindir.
Otonom araçlar, etrafı 360 derece tarayabilen sensörler, kameralarla çevreyi algılıyor, fren yapması gereken an ve yerde fren yapıyor, halen birçok