Eskiden insanların daha sağlıklı olduğunu iddia eden, modern tıbbın sunduğu teşhis ve tedavi imkânlarından yakınanların dile getirdiği şikâyetler acaba çağdaş tıbbın sunduğu yeniliklerden mi, yoksa sağlık sisteminin sorunlarından mı kaynaklanıyor
Geçen 2 haftada yazdığım yoga ve yeni bilimsel araştırma yöntemleriyle ilgilili yazılardan sonra okurlardan bazı ilginç elektronik postalar aldım. Bunlardan birinde okur modern tıbbın birçok sorunun kaynağı olduğunu yazmış.
Geleneksel tıbbın insanların sağlığı için daha yararlı olduğunu, dedelerimizin ve büyükannelerimizin daha sağlıklı olduğunu, eskiden ne kalp hastalıklarının ne kanserin bu kadar sık görülmediğini öne sürüyor.
Başka bir okur, “6 bin yıllık yoganın sağlığa yararlı özelliklerinden söz ediyorsunuz” deyip ama bitkisel ürünlerin de yoga gibi etkin tedavi edici nitelikleri olduğunu belirtiyor.
Okuyucu, modern tıbbın sunduğu kimyasal ilaçların birçoğunun hasta edici özellikleri de olduğu ve bunların göz ardı edildiğinden, bugün kullanılan birçok tanı yönteminin olmayan hastalıkları üretmek için kullanıldığından söz ediyor.
Yıllar içinde sadece birkaç okurdan değil, çeşitli çevrelerden duyduğum bu ve benzeri şikâyetler üstünde
Tıp bilimi geliştikçe her hastanın özelliklerine göre hazırlanmış sağlık hizmeti sunabilmenin yolları aranıyor. Bu amaca ulaşmak için kullanılan yöntemlerden biri, her hastaya özel olan kişisel bilimsel araştırmalar yapmak
Yeni bir tedavinin kabul görebilmesi için yararlı olduğu ve kabul edilemez yan etkisi olmadığı kanıtlamlaıdır. Bu hedefe ulaşmak çok kolay değil. Bir tedavinin etkinliğini belirleyebilmek için sadece o tedavinin uygulandığı insanlara bakmak yetmez. Mutlaka karşılaştırma yapmak gerekir. Yeni çıkan bir tedavi yöntemi, var olan standart yöntemlere karşı sınanmalıdır. Böyle bir deney yapılırken sınanan tedaviler dışında tüm koşulların aynı olmasına çalışılmalıdır. Tedavi edilen hastaların özellikleri farklı olursa araştırmanın sonunda elde edilecek verilerin yeni ilacın etkisi sonucu ortaya çıktığından emin olmak mümkün olamaz.
Doktorların hastalarını tedavi ederken en çok güvendikleri bilimsel araştırmalar randomize klinik çalışmalardır. Bu çalışmaların amacı, belli bir hastalığı olan kişilerden özellikleri bir birine çok yakın olan iki grup oluşturup yeni bir yöntemi veya tedaviyi sınamaktır. Bir ilacın etkinliği ve güvenliği araştırılıyorsa bir gruba bu
Bugün “Uluslararası Yoga Günü”. Gevşeyerek stresle baş edebilmek için yapılan, bedenle zihni birleştiren yoga, aynı zamanda kas gücünü artırıp dengeyi koruyarak daha sağlıklı bir yaşamın kapısını açıyor
Yoga, Saskritçe bir olma, birleşme, bütünleşme anlamına gelen bir sözcükten geliyor. Bedenin, zihnin ve her şeyiyle yaşamın bir bütün olarak algılanıp yaşanmasını amaçlıyor. Hafiften yoğuna farklı tarzları olan yogada ortak 3 önemli unsur var, duruşlar, soluma ve meditasyon.
Çok genç yaşta başlayan, genetik kolesterol yüksekliğine bağlı damar sertliğinin tedavisi için LDL (kötü) kolesterolü çok düşüren yeni bir ilaç ümit vaad ediyor. Ama yararlı ve güvenli olduğunun kanıtlanması devam eden araştırmaların sonuçlarına bağlı
Bu hafta ABD’de, kısaca FDA olarak bilinen Gıda ve İlaç Dairesi’nde 2 önemli toplantı yapıldı. Yeni ve güçlü kolesterol düşürücü 2 ilacın piyasaya sürülmesine onay verip vermeme kararından önce uzmanların fikrini almak için yapılan toplantılardı bunlar. Uzmanlar yapılan tartışmaların sonunda, bazı endişeler olmasına rağmen 2 ilacın sınırlı sayıda hastada kullanılmasının yararlı olacağı sonucuna vardılar. Özellikle, kolesterol düzeyleri çok yüksek olan hastalarda yeni ilaçlara ihtiyaç olduğu görüşü hakimdi.
Ailevi kolesterol yüksekliği
Trafik denetimlerinde, sürücülerin alkollü olup olmadığını anlamak için yapılan nefes analizlerine benzer testler ile kanserden diyabete birçok hastalığı erken teşhis etmenin mümkün olduğunu gösteren bilimsel araştırmalar var...
Trafikte alkol denetimi yapan polisler, sürücülerin özel bir cihaza üflemelerini ister. Cihaz, sürücünün alkol alıp almadığını gösterir. Alınan alkolün çoğu vücuttan böbrekler aracılığıyla atılsa da her soluduğumuzda azar azar gaz halinde akciğerlerden atılmaya devam eder. Nefesle akciğerlerimizden alkol gibi yüzlerce başka madde de çıkar. Kanda bulunan ve vücut ısısında gaz haline gelen bu maddelere bakarak bazı hastalıkları teşhis etmek mümkün.
Yorgunluğun sebebi kalp yetersizliği mi?
Ceveland Clinic’de bir grup araştırmacı, nefes darlığı ve yorgunlukla acile gelen kişilerde sorunun kalbe bağlı olup olmadığının anlaşılabilmesi için yeni bir test geliştirdiler. Araştırmacıların başı olan doktor, soluduğumuz havada sağlık durumumuza göre değişen bir çok madde olduğunu söyledi. Yaptıkları deneylerde akciğer, mide ve bağırsak hastalıklarının teşhisine odaklanmış olsalar da bazı şaşırtıcı veriler dikkatlerini çekmiş. Kalp yetersizliği çeken
Dirençli tansiyon denilen, 3 ilaç verilse bile düşmeyen yüksek kan basıncını kontrol altına alabilmek için altta yatan bir neden varsa önce onu tedavi etmek gerekir. Her şeye rağmen düzelmeyen hastalar için, yeni deneysel tedaviler geliştiriliyor
Geçen hafta ‘Dünya Hipertansiyon Günü’ olması sebebiyle yüksek tansiyon hastalığı üstünde durmuştum. Bu hafta bu dertten korunmanın yollarından ve gerektiğinde yapılması gereken ilaç tedavisinden söz edeceğim
Birçok ülkede, 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü’nü izleyen bir hafta boyunca yüksek tansiyon ile ilgili etkinlikler yapıldı. Bilimsel toplantıların yanı sıra, kamuya açık sağlık fuarlarında halkı bilgilendirme faaliyetleri ve tansiyon taramaları gerçekleştirildi. Türkiye’de de çeşitli sivil toplum kuruluşları, yüksek tansiyon hakkında kişilerin bilinçlenmesi için faaliyetler düzenledi. Ben de bu haftaki yazımda yüksek tansiyondan korunmanın yollarından ve ilaç tedavisinden söz edeceğim.
DASH diyeti
1997 yılında ünlü New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan DASH diyeti çalışmasında 450 kişi rastgele 2 gruba ayrıldı. Birinci grubun beslenmesinde bir değişiklik yapılmadı (kırmızı çizgi). İkinci gruba, DASH diyeti verildi (açık yeşil). 2 haftada büyük ve küçük tansiyonda önemli düşüşler gözlendi. Daha sonra yapılan bir çalışmada DASH diyetine az tuzlu beslenme eklenince (koyu yeşil), kan basıncının
daha da düşürülebileceğini gösterildi.
İlk tercih
Türkiye’de her 3 kişiden birisinde yüksek tansiyon var. Ancak yüksek tansiyon hemen ilaca başlanılması anlamına gelmiyor. İlk yapılması gereken sağlıklı hayat tarzıyla kan basıncını normale çekmeye çalışmak
Her yıl 17 Mayıs, kan basıncını kontrol ederek inme, kalp ve böbrek yetersizliği gibi önlenebilir hastalıklarla mücadelenin öneminin vurgulandığı, korunma ve tedavi yollarının tartışıldığı Dünya Hipertansiyon Günü’dür.
Hipertansiyon eski Yunanca üstü, ötesi demek olan hiper ve Fransızca gerilim anlamına gelen tansiyon kelimelerinden geliyor. Türkçesi yüksek kan basıncı. Ama halk arasında kısaca tansiyon deniyor. “Tansiyonum var”, “tansiyon ilacı” gibi sözler, galat-ı meşhur diyebileceğimiz, yanlış da olsa yaygın kabul görmüş ve sık kullanılan sözlerdir.
1- Tansiyon nedir?
Kan basıncı kalp ile damarların etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Sol kulakçık kasılıp kanı pompalayarak atardamarlara atar. Damarlar boylarına ve esnekliklerine göre bir direnç gösterirler. Bu etkileşim sonunda atar damar duvarının hissettiği basınca kan basıncı denir. Damarın içine yerleştirilen hassas bir aletle ölçülecek olursa basıncın her milisaniye değiştiği görülür. Kalbin sol alt odası