Geçen hafta ‘Dünya Hipertansiyon Günü’ olması sebebiyle yüksek tansiyon hastalığı üstünde durmuştum. Bu hafta bu dertten korunmanın yollarından ve gerektiğinde yapılması gereken ilaç tedavisinden söz edeceğim
Birçok ülkede, 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü’nü izleyen bir hafta boyunca yüksek tansiyon ile ilgili etkinlikler yapıldı. Bilimsel toplantıların yanı sıra, kamuya açık sağlık fuarlarında halkı bilgilendirme faaliyetleri ve tansiyon taramaları gerçekleştirildi. Türkiye’de de çeşitli sivil toplum kuruluşları, yüksek tansiyon hakkında kişilerin bilinçlenmesi için faaliyetler düzenledi. Ben de bu haftaki yazımda yüksek tansiyondan korunmanın yollarından ve ilaç tedavisinden söz edeceğim.
DASH diyeti
1997 yılında ünlü New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan DASH diyeti çalışmasında 450 kişi rastgele 2 gruba ayrıldı. Birinci grubun beslenmesinde bir değişiklik yapılmadı (kırmızı çizgi). İkinci gruba, DASH diyeti verildi (açık yeşil). 2 haftada büyük ve küçük tansiyonda önemli düşüşler gözlendi. Daha sonra yapılan bir çalışmada DASH diyetine az tuzlu beslenme eklenince (koyu yeşil), kan basıncının
daha da düşürülebileceğini gösterildi.
İlk tercih edilen ilaçsız tedavi
Yüksek tansiyon teşhisi konulan bir kişide ilk atılacak adım ilaç tedavisi değildir. Hayat tarzı değişiklikleriyle çok büyük aşama kaydedilebilir. Birçok hastanın ilaçsız tedavi edilmesi mümkündür. Hayat tarzı değişiklikleriyle tedaviye başlamak için yüksek tansiyon teşhisi koyulmasına da gerek yoktur. Geçen haftaki yazımda belirttiğim gibi ideal kan basıncının üst sınırı sayılan 120/80 mmHg ile yüksek tansiyon teşhisinin konulduğu 140/90 mmHg üstü değerler arasında olan kişilerde ilaçsız tedavi uygulanmalıdır. Bu aşamada alınacak önlemler kan basıncının yükselip hastalığın yerleşmesinin önüne geçecektir. Kan basıncı ideal olan kişilerin de sağlıklı bir yaşam tarzıyla bu dertten korunmaları mümkündür.
İlaç: Doğru beslenme
Sağlıklı beslenmeyle kan basıncının düşürülebileceğini gösteren güçlü bilimsel kanıtlar var. Bunların en eskilerinden olan, kısaca DASH denilen diyetin incelendiği araştırma güzel bir örnek oluşturuyor. Bu karşılaştırmalı çalışmada DASH diyeti ile tansiyonun düştüğü ve düşüşün idame ettirildiği gösterildi. Diyete ek olarak tuz azaltılırsa sonuçların daha da iyi olduğu saptandı. DASH diyeti, bir perhiz yöntemi değil, bir beslenme tarzı. Sebze ve meyveden, baklagillerden zengin olan, badem, ceviz fındık gibi kuruyemişleri, balık, tavuk ve yağsız etleri de içeren, doymuş yağ denilen hayvani yağların, şekerli besinlerin ve işlenmiş tahılların az tüketilmesinin tavsiye edildiği bir beslenme tarzı.
Hareketli yaşam
Tıp literatüründe haraketsiz yaşamın kan basıncını yükselmesine katkıda bulunduğunu gösteren birçok bilimsel makale var. Düzenli yapılan spor, yüksek tansiyonun normal sınırlara çekilmesine birkaç yoldan katkıda bulunur.
Kaslar çalıştıkça damarlar genişlediği için kan basıncı düşer. Düzenli spor yapan ve formda olan bir kişide kan basıncı azalması sürekli olur. Yaşamı haraketli olanların ideal kilolarını korumaları daha kolaydır. Fazla kilolardan kurtulmak tansiyonun kontrol altında tutulmasında önemli rol oynar.
Yakın zamana kadar tansiyon hastalarının ağırlık kaldırma gerektiren sporlardan uzak durmalarını tavsiye ederdik. Ağırlık kaldırırken tansiyonun iyice yükseleceğinden korkardık. Son yıllarda yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar bu görüşü desteklemiyor. Kan basıncının ağırlık sporları yapılırken biraz yüseldiği doğru olsa da uzun vadede kan basıncını düşürücü etkisi var. Kısacası her türlü spor kan basıncına olumlu etki yapıyor.
Tuzsuz mu yiyelim?
l Yüksek tansiyon tuz miktarı arttıkça yükselir.
l Tuzun önemli olmadığını düşündüren bazı veriler olsa da kanıtların çoğu tuzu suçlayıcı nitelikte.
l Sorun ihtiyaçdan çok fazla tuz tüketmemiz.
l Sofradan tuzluğu kadıralım.
l Lokanta yemeklerinde ve hazır besinlerde tuz çok.
l Tuzu azaltan ülkelerde yüksek tansiyonlu insan sayısı daha az.
l Ekmekte tuzu azaltmak sağlıklı
bir girişim.
İçki sigara
l Bir iki kadehten fazla içki kan basıncını yükseltir.
l İçki azaltılır veya kesilirse tansiyon geriler.
l Sigara içerken kan basıncı yükselir sonra düşer.
l Tiryakilerde tansiyonun düşmesine vakit kalmaz.
l Sigara yüksek tansiyonun yaptığı tahribatı artırır.
l Sigara ve fazla içki sağlıklı hayatın düşmanıdır.
Tansiyon ilaçları
Sağlıklı beslenme, haraketli bir yaşam ve ideal kiloyu koruma çabalarına rağmen kan basıncı yüksek seyrediyorsa ilaç tedavisine başlamak gerekir. Ne düzeyde ilaç vermek gerekir sorusu hastadan hastaya değişir. Bugün genel kabul gören görüş 140/90 mmHg’nin üstünde ilaç başlanmasıdır. Özellikle diyabeti, böbrek yetersizliği olanlarda ve kalp hastalarında tansiyonun daha fazla yükselmesi beklenmemelidir. Bazı uzmanlar yaşlı kişilerde büyük tansiyonun 150 mmHg olduktan sonra ilaç verme taraflısıdır. Küçük tansiyon 90’ın üstüne çıkınca ilaç başlama konusunda herkes hemfikirdir.
İlaç tedavisinde amaç kan basıncını kabul edilebilir sınırlara çekmekdir. İdeal kan basıncı düzeyi yani 120/80 mmHg ve altı hedef alınmaz. Yapılan araştırmalar tansiyona bağlı sorunların ve ölümlerin en aza indirilmesi için hedefi biraz yüksek tutmak gerektiğini gösterdi.
Hastaya göre ilaç
Doktorların kan basıncını istenen düzeye çekmek için kullanabilecekleri birçok ilaç var. Hiçbiri mükemmel değil. Çoğu hasta ilaçları rahatça alsa da, bazılarında yan etkiler nedeniyle ilaç değiştirmek gerekir. Doktor vereceği ilaçları hastasının tüm özelliklerini, varsa başka hastalıklarını göz önüne alarak seçer. Çünkü, ilaçların hepsi kan basıncını düşürür ama etkileri kişiden kişiye değişebilir. Çoğu zaman ilaç tedavisinde önemli olan kan basıncının ne kadar düşürüldüğüdür. Yoksa, hangi ilaçla düşürüldüğü değildir. Birden fazla kronik hastalığı olan hastalarda ilaç seçerken, bir taşla iki hatta daha fazla kuş vurmaya çalışılır. Örneğin diyabeti olan ya da kalp krizi geçirmiş bir kişide tansiyonu düşürmesinin yanı sıra diyabete veya kalbe de yararlı olacak ilaçları seçmekte yarar vardır.
Doktor yüksek tansiyon tedavisine çoğu zaman bir ilaç vererek başlar. Birçok hastada, kan basıncı kontrol altına alınamadığı için ikinci ve üçüncü ilacı eklemek zorunda kalabilir. Bunun bir nedeni, tek ilacın kan basıncını yeterince düşürmemesidir. Başka bir neden de, ilaçların dozu yükseldikçe yan etki tehlikesinin artmasıdır. Bu risk artışının önüne geçebilmek için birkaç ilacı düşük ve orta dozlarda birleştirerek kullanmayı seçer.
Son söz
Türkiye’de her 4 ölümden birinde katkısı olan yüksek tansiyon, diyabet ve şişmanlıkla el ele gider. Büyük çoğunlukla bizim yarattığımız bu derdin devası da bizim elimizde. Hem kişisel hem de toplumsal çabalarla üstesinden gelebileceğimiz bu hastalığın çok sözü edilmeyen yanlarından gelecek hafta söz edeceğim.