Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dirençli tansiyon denilen, 3 ilaç verilse bile düşmeyen yüksek kan basıncını kontrol altına alabilmek için altta yatan bir neden varsa önce onu tedavi etmek gerekir. Her şeye rağmen düzelmeyen hastalar için, yeni deneysel tedaviler geliştiriliyor

Yüksek tansiyon ilgili yazılardan sonra gelen elektronik mektuplardan, ilaç tedavisine rağmen birçok kişinin tansiyonun kontrol altına alınamadığı anlaşılıyor.
Bazıları, kan basıncının acil servise gitmelerini gerektirecek düzeyde çok yükseldiğini söylüyor. Birkaç okur ise ilaçların kan basıncını çok düşürdüğünden şikâyet ediyor. Bir başka okur “Benim tansiyonun asabi, bir iniyor bir çıkıyor” diye yazmış. Bu yakınmalar çoğu doktorların sık rastladığı, üstünde birçok araştırma yapılmış olan sorunlar.
Doktorlar tansiyonu bir ilaçla kontrol altına alınamayan hastaya ikinci bir ilaç eklerler.
Birkaç hafta sonra yapılan kontrolde kan basıncı yine yüksek bulunursa, ya doz artırımına gidilir ya da üçüncü bir ilaç eklenir.
İlaçla düşmeyen tansiyon
Bütün bunlara rağmen kan basıncı hala yüksek seyrediyorsa, hastaya “dirençli hipertansiyon” teşhisi konur. Lakin, son yıllarda yapılan araştırmalar bu teşhisi koymadan önce çok iyi düşünülmesi gerektiğini gösteriyor. Çünkü dikkatli bir inceleme, dirençli denilen birçok hastanın esas sorununun ilaçlarını yeterli dozlarda ve düzenli olarak almadığını ortaya koydu.
Tansiyonum düşmüyor
Yüksek tansiyon ilaç kullanılması gereken döneme girmişse çoğu hastanın ömür boyu ilaç kullanması gerekir. Bir çok hasta sorununu tam olarak anlamadığı için uzun süre ilaç almaktan kolayca vaz geçer. Birçoğunda hiçbir şikâyet olmaması düzenli tedavi uygulanmasını daha da güçleştirir. Hasta günde birkaç kez, iki, üç hatta daha fazla ilaç almak zorunda kalacak olursa tedaviye devam etmesi daha da zorlaşır.
Hastaların tedavi aksatmamaları için sorunu anlamaları sağlanmalı, endişeleri giderilmeli ve tedavi kararlarına katılmaları teşvik edilmelidir. Mümkün olan en az sayıda ilaç verilmelidir. Bu amaç için bilieşik ve uzun etkili haplar kullanılabilir.
Altta yatan başka bir hastalık olmasın!
Hastanın yüksek tansiyonun gerçekten ilaç tedavisinde dirençli olduğu ortaya çıkarsa, acaba altta yatan başka bir hastalık ya da kan basıncını yükselten, düzeltilebilecek bir sorun var mı diye sormak gerekir. Bazan hastanın çok tuzlu beslenmesi tansiyonun çok inatçı olmasına yol açmış olabilir.
Bir başka neden de farkında olmadan kişinin tansiyonu yükselten ilaçlar almasıdır. Böbreklerle ilgili sorunlar tansiyon kontrolünü çok zorlaştırabilir.
Böbrek damarı darsa…
Tansiyonum düşmüyor
Böbrekler her dakika içlerinden geçen kanın basıncını izler ve yükselip alçaldığında tedbir alarak durumu düzeltmeye çalışır. Eğer böbreğe kan getiren damarda darlık varsa, özellikle her iki böbreğe giden atardamar da iyice daralmışsa bu düzen bozulur. Darlık nedeniyle gelen kan azaldığı için böbrek kan basıncı düştü zanneder. Elindeki tüm imkanları kullanarak tansiyonu yükseltmeye çalışır. Tüm vücutta normal olan kan basıncı böbreğin çabaları sonucu yükseldikçe yükselir. Sorun ilaçların işe yaramadığı aşamaya gelmişse damar darlığını gidermek gerekir. Böbrek damarlarındaki her darlığı açmaya gerek yoktur ama, ilaçla tedavi edilemeyen hastalarda darlığı açarak kan akımını rahatlatmak sorunun çözümüne katkıda bulunur.
Adrenalin salgılayan tümör Çok yükselen kan basıncının yanı sıra , çarpıntı, baş ağrısı ve terleme varsa, sebep böbrek üstü bezinin tümörü olabilir.Adrenalin hormonu salgılayan tümör çok ender görülür. Teşhis konulamazsa hastayı perişan eder.
Ur ameliyatla çıkarılınca kandaki adrenalin miktarı normale döner, hasta kendini yeniden doğmuş gibi hisseder.
Deneysel tedaviler
Tansiyonum düşmüyor
Tansiyonu bir türlü düşmeyen hasta dikkatle incelendikten bütün ihtimaller ekarte edildikten, ilaç tedavisi yeterli dozlarda denendikten sonra tansiyon hala yüksek seyrediyorsa doktorlar henüz araştırma aşamasında olan bazı tedavilere baş vururlar.
Kan basıncının normal sınırlarda tutulmasında beyin ve böbrekler çok önemli görev üstlenirler. Beyin, damarlardan ve böbrekten gelen bilgilere dayanarak, özel sinirler yoluyla yolladığı talimatlarla böbreğin tedbir almasını sağlar. Kan basıncının yükselmesini istiyorsa damarların büzüşmesi, kan basıncını yükselten maddelerin salınması ve idrarla fazla su atılmaması talimatını yollar. Yüksek tansiyon hastalığında düzen bozulduğu için yanlış talimat gönderilmesi sonunda yüksek olan tansiyon daha da yükselir.
Böbrek sinirlerini yakma: Bir süredir beyinden böbreğe talimat getiren özel sinirleri tahrip ederek yüksek tansiyonu düşürmeye yönelik araştırmalar yapılıyor. Bunlardan birinde hedef böbrekteki sinirlerdir. Bir diğer deneysel yöntem de şah damarlardaki kan basıncını sürekli gözleyen bölgelere takılan bir pil aracılığıyla uyarı göndererek kan basıncını düşürmektir.
Kasıktan sokulan ince bir boru aracılığyla yapılan bu işlem ile yapılan araştırmaların bugüne kadarki sonuçlar çelişkili. Bazı araştırmacılar dirençli hipertansiyonda bu yöntemin bire bir olduğunu söylese de, diğerleri dikkatli yapılmış karşılaştırmalı çalışmalarda durumun hiç de öyle olmadığını beirtiyor. Ancak sürmekte olan bilimsel çalışmaların sonucunu alınca hangi tarafın haklı olduğunu anlayacağız.
Tansiyonum düşmüyor
İki ucu keskin bıçak
Yüksek tansiyon tedavisine yeni başlandığında özellikle yaşlılarda baş dönmesi, baygınlık hissi hatta bilinç kaybı ve ona bağlı çarpmalar ve yaralanmalar olabilir. Özellikle yatar veya otur konumdayken birden ayağa kalkmak baygınlığa yol açabilir.
Ayağa kalktığımızda vücudumuzda çok kısa süre içinde gerçekleşen, birbiriyle eşgüdümlü bir dizi değişiklik olur. Bacaklarımızdaki ve karnımızdaki toplar damarlardaki kan, yer çekimiyle aşağıya gideceğine kalbe doğru akmaya devam eder.
Yaşlandıkca vücudumuz bu ani toparlanıp uyum sağlama işlemini başaramaz. İlaç almasak bile birden ayağa kalkınca baş dönmesi hissetmek ender değildir. Tansiyon düşürücü ilaç alınca, özellikle doz yüksekse zaten zayıflamış olan savunma mekanizmaları ortadan kalkar. Yatarken yüksek olan kan basıncı ayağa kalkınca düşer, yaşlı hasta kendini yerde bulur.
Tansiyonum çok oynak
Okurların yüksek tansiyonun en çok merak ettikleri yönlerinden biri oynak olması. Gerçekte kan basıncı normal koşullarda da oynaktır. Sağlıklı bir insanın kan basıncını her an ölçmek için bir atardamarına küçücük bir cihaz yerleştirsek kan basıncının ne kadar oynak olduğunu görürüz. Yatarken başkadır, otururken başka. Yürüyünce yükselir, merdiven çıkınca daha da yükselir. Üzülürsek, sinirlenirsek yükselir. Açlıkta, toklukta farklıdır. Susuz kalırsak düşer. Gece uyurken gündüze göre daha düşüktür.
Yüksek tansiyonun özellikle erken dönemlerinde bu oynamalar daha belirginleşir. Sağlıklı bir kişi sinirlenince büyük tansiyonu 140 mmHg ya çıkabilir, tansiyon hastasında ise ibre kolayca 170-180’e vurur. Bazı kişilerin tansiyonu evde normaldir, doktoru görünce yükselir. Bu duruma beyaz önlük hipertansiyonu denir. Hafife alınmamalıdır, yüksek tansiyon hastalığının belirtisi olabilir. Eğer doktorun ölçümü çok yüksekse, örneğin 180 mmHg ise, evdeki ölçüm normal olsa bile yüksek tansiyon olma ihtimali yüksektir, 24 saatlik tansiyon takibi teşhis koydurur.
Son söz: Dünyanın başta gelen sağlık sorunlarından olan yüksek tansiyon gerçekte çok karmaşık bir hastalıktır. Teşhisi de tedavisi de her zaman kolay değildir. En iyi sonucu elde etmek için hasta ile hekim işbirliği yapmalıdır.