Geçen hafta gazetelerde hükümetin hazırlamakta olduğu yeni tütün kısıtlamalarıyla ilgili haberler yer aldı. Sağlık Bakanlığı’nın üstünde çalışmakta olduğu ‘Ulusal Tütün Kontrol Programı’nın yeni dönem eylem planı taslağında, sigara yasaklarının kapsadığı alanların arttırılması öngörülüyor. 1996 yılından başlayarak giderek genişleyen kısıtlamalar genel olarak kapalı ortamlara yönelikti.
Yeni plana göre bazı açık alanlar da yasak kapsamına girecek. Üzerinde çalışılmakta olan taslağa göre çocuk parkı, hastane ve cami bahçesinde sigara içilemeyecek. Bir diğer muhtemel değişiklik de lokanta ve kahvehane gibi yerlerin açık hava bölümlerinin sigara içenler ve içmeyenler için ayrılması.
Bu önlemler uygulamaya girerse, Türkiye dünyada ilk olmayacak ama sigarayla en başarılı mücadelenin yürütüldüğü ülkelerden biri olacak. Türkiye bugüne kadar tütünle mücadelede kaydettiği ilerlemeyle büyük takdir topladı ve birçok ödüle layık görüldü.
Türkiye dünyaya örnek
Kısa adı ECL olan ‘Avrupa Kanser Birlikleri’ adlı kuruluş, ülkelerin tütün ürünleriyle mücadeledeki başarılarını değerlendirmek için ‘Avrupa Tütün Kontrolü Ölçütü’ adlı bir değerlendirme yöntemi kullanıyor. Bu ölçüte göre, 2011 yılında Türkiye’nin Avrupa’daki en başarılı 5 ülkeden biri olduğu açıklandı.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2013’de Türkiye’yi son 5 yıl içinde sigarayla mücadelede en iyi uygulama yapan ülke olarak örnek göstererek ödüllendirdi.
‘Çok ender bir durum’
DSÖ ülkelerin tütünle mücadele uygulamalarının değerlendirilmesinde kullanılmak üzere altı ölçüt geliştirdi. Her bir ölçütün İngilizce yazılışlarındaki ilk harflerinden oluşmuş ‘MPOWER’ kısaltmasıyla anılan bu altı maddenin tümünü gerçekleştiren ülke çok başarılı sayılıyor.
31 Mayıs 2013 Dünya Tütünsüz Günü’nde Türkiye’yi ziyaret eden DSÖ Başkanı Dr.Margret Chan Türkiye’nin 6 ölçütde de başarılı olduğunu, bunun çok ender gerçekleştiğini ve dünyadaki tüm ülkelere örnek oluşturduğunu söyledi.
DSÖ Tütünle Mücadele Ölçütleri
- Tütün kullanımının ve koruyucu önlemlerin izlenmesi
- İnsanların tütün dumanından korunması
- Tütünü bırakmak isteyenlere yardım sağlanması
- Kamunun tütünün zararları hakkında uyarılması
- Tütün reklamlarının, teşvikinin ve desteklenmesinin yasaklanması
- Tütün ürünlerinden alınan vergilerin artırılması
YASAK İŞE?YARIYOR
Tütün yasaklarının genişletilmesi hedeflenirken şimdiye kadar konulan kısıtlamaların işe yarayıp yaramadığına bakmak gerekir. 2013 Dünya Tütünsüz Günü’nde açıklanan bir rapor bu konuya ışık tutuyor. Sağlık Bakanlığı’nın ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliğiyle gerçekleştirdiği, kısa adı GATS olan araştırma için binlerce kişiyle görüşüldü.
Araştırma sonuçları Türkiye’de ikincil sigara dumanına maruz kalmanın çok azaldığını, sigara içen sayısında da düşüş olduğunu gösteriyor. Sunumu yapan Hacettepe Tıp Fakültesi Halk Sağlığı profesörü Nazmi Bilir, evlerinde sigara içenlerin de azaldığını bildirdi. Bu veri, “kahvehane ve lokanta gibi yerlerde sigara içemeyenler evlerinde daha çok sigara içecekler, bu da aile fertlerine zarar verecek” endişesini gideriyor.
Açık havada da mı zararlı?
New York şehrinde parklarda sigara içmeyi yasaklayan yasayla ilgili tartışmalar hâlâ sürüyor. Doğrusu, genel olarak açık havada sigara içmeyi yasaklamayı bilimsel kanıtlara dayandırmak kolay değil. Lakin, açık havada da olsa, ikram yapılan mekânların bir bölümünde ya da okul, çocuk parkı ve hastane gibi dumandan en çok etkilenecek kişilerin bulunduğu alanlarda tütünün yasaklanması makul.
Tütünün dumanı bile etkili
Bilimsel araştırmaların gösterdiği inkar edilemez bir gerçek var: Sigara, puro veya pipo, içmese de tütün dumanına maruz kalan kişinin kalbi ve damarları zarar görüyor. Kapalı yerlerde tütün yasaklandığında kalp krizleri azalıyor, erken ölümler önleniyor.
Ülkemizde 20’li 30’lu yaşlardaki insanlarda gördüğümüz kalp krizlerinin çoğunun altında yatan en önemli etken, tütün dumanıdır. Sigaradan zarar görmek için içmek gerekmez pasif içiciliğin de kalp damar hastalığı riskini artırdığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Üçüncül sigara içiciliği
Sigara içmeyenlerin tütün dumanına maruz kalmalarına ikincil içicilik veya ikinci el sigara dumanı dendiğini duyduk. Bunun ötesi de mi var diye sorduğunuzu duyar gibi oluyorum. Anlatayım:
Kapalı bir ortamda sigara içildiği zaman dumanın bir kısmı mobilya, perde ve halı gibi yüzeyler tarafından emilir. Bir süre sonra emilen maddelerin ya havaya karışarak ya da doğrudan odadaki insanların vücuna girerek zarar verebileceğini düşündüren bilimsel araştırmalar var.
Yüzeylere yapışıyor
California Üniversitesi bilim insanlarının bu yıl ‘Tobacco Control’ adlı bilimsel dergide yayınladıkları makalede, sigara dumanındaki birçok zararlı ve kanser yapıcı maddenin, kapalı odadaki yüzeylere yapıştığını gösteren kanıtlar sıralanıyor.
Aynı dergide 2010’da yayınlanan Fransız araştırmacıların yaptığı ilginç bir çalışmada, kapalı bir odada özel bir makine tarafından yarım saatte 10 sigara içiliyor. Daha sonra aralıklarla yapılan ölçümler, havaya karışan zararlı parçacıkların saatler içinde azaldığını gösteriyor. Bir gün sonra yapılan ölçümlerde sigaranın kalıntılarının çok azaldığı görülse de, odada temizlik yapılınca silkelenen örtülerden ve diğer yüzeylerden havaya bir çok parçacığın karıştığı saptanıyor. Sanki bir kaç saat önce sigara içilmiş gibi bir ortam ortaya çıkıyor. Araştırmacılar bu durumu üçüncü elden dumana maruz kalma olarak tanımlıyorlar.
Küçük çocuklar etkilenir
Henüz bu dolaylı sigara içiciliğinin sağlığa etkisinin ne düzeyde olduğu bilinmiyor. Ama, küçük çocukların zarar görmemeleri hiç de uzak bir ihtimal değil. Sigara içildikten bir kaç saat sonra da olsa, aynı odada emekleyen, elini veya tutuğu bir şeyi ağzına götüren küçük çocuğun eşyalara sinmiş toksik maddelerden etkilenmesinin pek ala mümkün olduğunu düşünüyorum.
Mücadeleye devam!
Tütünle mücadelenin bugünkü başarılı düzeyine ulaşmasında Başbakanın, Sağlık Bakanının ve TBMM sağlık komisyonu başkanının önderlikleri çok önemli rol oynamıştır. Ama sigarayla savaşın 2000’lerden çok önce başladığını unutmamalıyız.
Bugün kapalı yerlerde temiz hava soluduğumuzda, karşılaştıkları birçok engele rağmen, yıllarca yılmadan sigarayla savaşmış, Bülent Akarcalı gibi birçok isimsiz kahramanın, yolu aydınlatan akademisyenlerin, canla başla çalışan sivil toplum kuruluşu mensuplarının katkılarını hatırlamalıyız. Minnet borcumuzu bir ölçüde de olsa ödeyebilmek için hepimiz, el birliğiyle tütünle mücadeleye katkıda bulunmaya çalışmalıyız.