Konfor Alanından Çıkma, Onu Genişlet

4 Mart 2019

Korkulu rüyamız, tek sığınağımız, ana kucağımız.

Sevgili Konfor Alanımız.

Üzerine çokça kitap yazılan, çokça seminer verilen derin kuyumuz. İçinden bi çıksak huzura ereceğimize inandırıldığımız, dışarıda bizi bekleyen şahaneliklere ulaşma yolunda çekeceğimiz acılara razı edildiğimiz bu görülmez ancak bilinir çember.

Vay be. Ne acılar çektik, çekiyoruz!

Ben de bir çok insan gibi kişisel gelişim konusuna ilgi duyuyorum. Kafam her " bütün bunların bir anlamı olmalı" dediğinde farklı bir inanç sisteminin, farklı bir yaklaşımın, farklı bir bakış açısının fikrini alma ihtiyacı duyuyorum. Merak ediyorum, gözlemlemeyi seviyorum ve öğrendiklerimi deneyimlenmekten zevk alıyorum.

Kalbimi ve kafamı ne çok mıncıkladığımı fark etmeye başlayana kadar bir kısmını yakmış bile olabilirim. Ancak kalan kısmı ile neler yapabileceğimi fark etmeye başlamış olmak bile oldukça umut verici.

Tüm bunların Konfor Alanı ile ne alakası var?

Hayatının bir döneminde umutsuzluğa kapılmış, mutsuz hissetmiş ve "depresyona mı giriyorum acaba?" demiş herkes bir noktada konfor alanından çıkması gerektiği tezi ile karşı karşıya kalmıştır. Konfor alanımızdan çıkartılmaya çalışılırken kullanılan yöntemlerden nasibimizi almakla k

Yazının Devamı

"Hiç Pişman Değilim" Yalanı

26 Şubat 2019

Çağın hastalığı stres falan değil, EGO.

İş yerinde yöneticinin egosu, evde eşin egosu, çocuğun öğretmeninin egosu, komşunun karısının egosu, apartman görevlisinin egosu, metrobüs şöförünün egosu. Hepsi ile bir şekilde başa çıkabiliyoruz da, kendi egomuz ile başa çıkmak en zoru değil mi?

Ego (TDK): 'Ben' olarak ifade ediyor. Varlığımızı beslemek için, kendimizi geliştirmek için, kişiliğimizi ortaya koymak ve iyi ifade edebilmek için doyurmaya doyamadığımız egomuz gün gelip ele avuca sığmaz olduğunda patlayacak duruma geliyor.

Tamam anladık, işin uzmanları "Ego aslında faydalı bir şey" diyor da, kontrolden çıktığındaki manyaklıklarımızla nasıl başa çıkacağız?

"Yaptıklarımdan pişman değilim, hepsinin de arkasındayım" aslında altında ezildiğimiz egomuz mu?

Yaşantımız boyunca aldığımız kararlarda öncelikli olarak kendi çıkarlarımızı düşünmemiz oldukça doğal. Barınmak, güvende hissetmek, sevilmek, üremek ve daha bir çok temel dediğimiz ihtiyacımızı gözeterek aldığımız kararda öncelikli olarak kendimizi düşünüyoruz.

Ancak aldığımız birçok karardan dolayı da pişman oluyoruz. Yaptığımız hatalardan ders çıkartmayı bazen başarıyor, bazen de körü körüne savunuyoruz.

İşte tam bu noktada altında ezildi

Yazının Devamı

Duygusal Şiddete Göz Yumma

18 Şubat 2019

Aşıklık hali, ilişkiyi yaşarken ne çok şeyi görmezden gelmemize sebep oluyor. Büyüsüne kapıldıklarımız kalp ve beyin arasındaki dengeyi bir türlü kontrol edilemez bir hale sokabiliyor ve biz bazen buna yalnızca seyirci kalıyoruz. Ancak yalnızca aşk ilişkisinde değil; aile, iş, arkadaşlık ilişkilerinde de görmezden geldiğimiz ve sineye çektiğimiz birçok yıpranmışlık var.

Tüm bu ilişkilerde inişler çıkışlar, tartışmalar, kucaklaşmalar, özveriler ve bencillikler var. Her tür ilişkinin kendine ait bir doğası ve ahengi var.

Bazı insanlarla ilişkilerimiz daha sakinken bazı ilişkilerimiz tartışmaların daha fazla yaşandığı ve tansiyonun daha yüksek olduğu bir seyirde ilerliyor. Ancak yaşanan anlaşmazlıklar, tartışmalar ve sarf edilen sözler zaman içinde her iki tarafı da ruhsal olarak etkiliyor. Duygularımızı adım adım etkileyen ilişki dinamiklerini duygusal bir şiddet olarak görmeye başladığımızda ise ipler kopuyor.

Çünkü insan kendine ‘Ben bunu yaşamayı hak etmiyorum, bu olanlar doğru değil’ dediği noktada o ilişki her ne tür ilişki olursa olsun, önce kalpte, sonra kafada, daha sonra da fiziksel olarak sona eriyor.

Her tartışma duygusal şiddet değil. Peki duygusal şiddet ne?

İki insanın

Yazının Devamı

Başarının 7 Evrensel Yasası

6 Şubat 2019

Başarı kelimesi sizin için ne ifade ediyor?
"İstediği işe sahip olmak? Mutlu bir evlilik?""Çocuklarını iyi yetiştirmek?""İstediği parayı kazanmak? Şan? Şöhret?""Sağlıklı bir yaşam sürmek?"

Altını ne ile doldurursak dolduralım ancak bütünsel bir doyuma ulaştığımızda başarılı hissedebiliyoruz.
Yaşantımızı başarılarla doldurabildiğimizi söylemek için öncelikle ne istediğimizi bulmamız, bilmemiz gerekiyor.
İçimizdeki sesi, özümüzdeki niyeti ve ihtiyacımız olanı bulmanın ilk yolu zihni sakinleştirmekten geçiyor. Çünkü susmamış bir zihin asla duyamaz ve dinleyemez.

Yazının Devamı

Zihnim Bana Dost mu Düşman mı?

27 Ocak 2019

Kanlı savaşlar, büyük kayıplar, yeniden kalkınmalar. Anlatılan kahramanlık hikayelerindeki abartılı cümlelerin ikna çabası, peşi sıra verilen büyük sözler ve alınan sorumluluklar.

İnsan zihni de böyle değil mi biraz?

Boyundan büyük kararlar alıp, uygulayamadığında düşen. Geçmişi yerine koymakta yaşadığı sıkıntılardan yol alamayan. Kendini yenileme ve bu yeninin asıl olan olduğuna inandırma konusunda üstün yetenekli. Ah zihnimiz yok mu, ne yapıyorsa o yapıyor, başımıza ne geliyorsa onun yüzünden geliyor da biz ne yapıyoruz bu durumda?

Şöyle bir oturup düşünsenize, kellemizin içinde taşıdığımız, üzerine limon sıkıp maydanoz ile birlikte sofraya meze ettiğimiz beynimizin içinde olup bitenleri. Gün içinde kim bilir kaç farklı fikir, inanç ve yargı geçiyor içinden.

Böylesi deli karmaşık bir makinenin tanımını yapmak büyük cesaret istiyor olmalı. ‘Ben beynimi çözdüm’ diyen biri varsa kendisi ile bir an önce tanışmak isterim :)

Kendi beynime o kadar kafayı yordum ki, doğa bana epilepsi ile dolaylı tanışma yolunu açtı. Üzerine onlarca kitap okuyup, duygularımı dışında bırakmaya çalıştığım bir yolculuk kısmet oldu. Çalışma sistemini anlamaya çalışmaya başladıktan sonra,

Yazının Devamı

Kintsugi! Yaralarından Şifalanabilirsin

13 Aralık 2018

Doğu kültürünün ‘kusuru’ kutsama bakış açısına aşık olmamak elde değil. TDK doğal olarak Kintsugi’ye bir tanım yapmamış izin verirseniz ben yapmaya çalışayım.

Antik Japon Felsefesi’ne dayanan Kintsugi’ye göre hiçbir şey değerini kaybetmez. Yalnızca şekil değiştirir.

Hikayesi kırık bir porselenin altın dolgu ile tamamlanarak yeniden kullanılır hale getirilmesi gibi basit görünen ancak içinde çok önemli bir felsefeyi barındırıyor.

Kintsugi kırıkların birer kusur, bozukluk, hata olmadığını yani bir son veya yok oluş olmadığını, aksine bunların evrilme ve yepyeni bir varoluş biçimi olduğuna işaret eder.

Biliyorum, günümüz insanı için 15.000 TL verip aldığı bir telefonunun camının kırılması, pantolonunun cebinin yırtılması, arabasının kapısının çizilmesi, kalp kırıklıkları ile yaşaması kolay değil. Değil çünkü biz artık Batı kusursuzluğunun zehrini içiyoruz.

Bizler tüketim çağının doymak bilmez çocuklarıyız artık. Ancak yaşam eko sisteminin yalnızca tüketime değil üretime de dayalı olduğunu akılda tutmak, bu eko sisteme destek vermekte zorundayız.

Yaralardan şifalanabiliriz. Bunu sen de yapabilirsin

‘Wabi Sabi desene hayata!’

Yazının Devamı

İnanç Nedir? İnanç Nasıl Değişir?

8 Ekim 2018

İnanç; beynimizin dünyadaki karmaşaya uyumlanmasını sağlamak, etrafımızda olan bitenin işleyiş biçimini anlamamıza yardımcı olmak ve olası getirileri ön görmemizi sağlamak için geliştirdiği bir yöntem.

İnançlarımızdan bazılarına neden bu kadar sıkı sıkıya bağlı olduğumuzun ise, farkında bile değiliz.


Enerji üretimi pahalı bir organ olan beyin; tasarruf sağlayan bir yöntem geliştirip, kısa yollar üreterek otomatik pilotta gitmeyi tercih ediyor.

Üretilen kısa yollar sayesinde, hızlı reaksiyon gösterip tehlikelerden korunuyor ve hayatta kalıyoruz ancak, önyargı, anksiyete, kaygı, şüphecilik ve stres gibi dezavantajlara da maruz kalıyoruz.

Yazının Devamı

Şükran Duymak Nedir?

1 Ekim 2018

Zihnin olumsuzluklara düşkünlüğü bir nevi ‘kendini koruma isteğinden. Yaşanmış kötü tecrübeler her canlıyı temkinli olmaya iterken, zihin ne yazık ki kendini olumsuz düşüncelerden hızlıca sıyıramıyor.

Yaşam boyu başımıza gelen hemen her durumda, önce olumsuz tarafından bakıp, daha sonra olumluya doğru gidiyoruz. Çok az insan doğumundan itibaren olumlu taraftan bakabiliyor ve yaşanan her şeyin bir deneyim olduğunu fark ederek büyüyor.

Oysa korku, endişe, karamsarlık ve nefret nedir bilmeden doğan bizler; fırsatlar, olanaklar ve şükredileceklerin peşinden gitsek bolluk ve bereket artarak dolacak hayatlarımıza.

ŞÜKRAN nedir?

Yazının Devamı