Kusurun güzelliği olarak tanımlanabilen wabi sabi'yi bir yazısında 'Aşkın gözü wabi sabi' diyerek ne güzel anlatmış Berna Laçin.
Beni Wabi Sabi felsefesi ile tanıştıran dostum Yasemin Ertükel bu yazım sana ve senin aracılığın ile tüm okurlara hediye olsun...
Wabi sabi; münzevi hayatta gönüllü yoksunluğu tercih edip, manevi zenginliği hissetmeye fırsat tanıyan bir yol.
Popüler kültürün getirdiği öğrenilmiş kalıplardan uzak, şekilciliği reddeden, geleni ham hali ile alma ve hayatına uyumlama hali.
Şehir yaşantısında hayat savaşı veren bizler için ne kadar uzak, ne kadar ütopik, ne kadar zorlayıcı bir fikir gibi görünse de, sadeleştiğinde zenginleşen bir hayatı idam ettirmenin keyfini almış her bireyin bıyık altından güldüğünü biliyor musunuz?
Sözde mükemmelliğe ulaşmak için maruz kaldığımız onca şeyi bir düşünün. Yaşam standartlarımız, dış görünüşümüz ve sahip olmak istediğimiz sıfatlar sözde normu yakalamak adına savaş vermemizi gerektirecek kadar yüksek bir çıtada değil mi bazen?
Sürekli ulaşmak istediğimiz bir hedef var ancak belki de o hedefi biz koymadık bile. Toplum tarafından 'Doğru', 'Güzel', 'İdeal' olarak ifade edilen olgulara ya ulaşmak için çabalıyor, ya da ulaşamadığımızda
Ne sıklıkta dua ediyorsunuz? Günde 5 defa? Haftada 1? Daha önce dua etmediniz mi?
Dua etmeyi ne olarak algılıyorsunuz?
Yoksa dua sizin için istediğiniz bir şeyin olması veya olan olumsuzluktan kurtulmak için sığındığınız köprüden önceki son çıkış mı?
Dua, niyettir. Kendimiz ile baş başa kaldığımız anda kalbimizi açtığımız ve niyet ederken içimizden geçirdiklerimizdir dua. En temiz, en saf, en yalnız ancak en ait olduğumuz anlardır dua ettiğimiz anlar.
Ben sıklıkla 'Allahım bana değiştiremeyeceğim gerçekleri kabullenme gücü ver' diye niyet ederim. Son zamanlarda buna ek olarak; 'Allahım bana değişmez zannettiklerimi değiştirebileceğimi görme farkındalığı ver' diye dua ediyorum.
Hayat akışının sert köşeleri yüzümüze çarptığında daha çok açarız yüreğimizi. Ait olduğumuzu bildiğimize sormak isteriz 'neden' diye.
Bir çıkış aradığımız, imkansızlıklarda kaybolduğumuzda içimize döneriz. İnsan kendi içinde huzuru bulmadan yaşamında da bulamaz.
Bilenler bilir Steve Jobs’a ve bakış açısına olan hayranlığım ayrı bir yerdedir. Teknolojiyi en anlaşılır, en sade, en şık şekilde hayatımıza sokan bu adamdan bağımsız iPhone ile aramdaki ilişki bir cep telefonunun çok çok ötesinde.
Her yeni ürün lansmanı sonrası aynı soru bangır bangır soruluyor. ‘Bir telefona bu kadar para verilir mi?’
Bence verilmez… Neden mi?
Eğer bu cihazı sadece ‘alo’ demek, mesaj yazmak, Instagram’da o ne yapmış bu ne yapmış bakmak, Facebook’tan ahkam kesmek ve navigasyonda yol bulmak için kullanıyorsanız, bence de satın almayın zaten.
Geçtiğimiz hafta Kristal Elma’ya gittim, adamlar bangır bangır bağırıyorlar Uzay Çağı’na giriyoruuuuuzzzzz!!! Bu ne demek? Manuel hayat yerini teknolojinin nimetlerine bırakıyor demek.
iPhone gibi bir cihazı yalnızca telefon olarak kullanmanın öncelikle cihaza hakaret, sonra da cehalet olduğunun farkında mıyız?
Bir iPhone ile neler yapılır?
Hızlıca sıralayayım kendi yaptıklarımdan bazılarını…
Anneler bilir doğum çatlağı hem duygusal bir bağımız olan hem de saklamak için zaman zaman şekilden şekile girdiğimiz göz bebeklerimizdir.
Oğlum Bulut bana ‘Annneeee karnına ne oldu böyle ne garip’ dediğinde 5 yaşındaydı. Yani Onu karnımda taşırken meydana gelen çatlaklar ile çoktan barışmıştım. Güldüm geçtim.
Ancak birkaç ay önce yoğun bir spor & diyet temposuna girip kilo vermeye başlayınca karnımdaki çatlakların ‘yarık’ kıvamına gelmeye başladığını gördüm.
Kulaktan dolma birkaç yöntem denedim ancak bir arkadaşım dekolteye iyi geliyor, baya fark gördüm dediği Bio Oil’i denememi söyleyince, ‘Haydi Papatya’ dedim, bir dene bakalım. Açık söyleyeyim yerleşmiş doğum çatlağını benimsemekten başka çare yok gibi hissediyor insan.
Size bir anda tüm çatlaklarımdan kurtuldum diyemem, zira Bulut şu an 15 yaşında düşünün ben bu çatlaklar ile ne kadar zamandır birlikte yaşıyorum. Ancak şunu rahatlıkla ve kesin olarak söylüyorum ki, pörsüme görüntüsü tamamen gitti.
Elbette bunda spor yapmamın etkisi büyük, ancak spor sonrası gümüş rengine dönmeye başlayan yerleşmiş doğum çatlaklarım artık o kadar da belirgin değil.
Tavsiyem şu doğumdan sonra hemen sürülmeye başlandığında henüz çok yerleşmiş olmayan
Siz neye inanıyorsunuz bilmiyorum ama ben enerjiye inanıyorum. Kainatın döngüsünde yaşadığımız şeylerin bize enerji yolu ile geldiği, bizden gittiği ve bizi bulduğu fikri beni rahatlatıyor. İnsan zaten onu ne rahatlatıyorsa ona inanmıyor mu?
Karşımıza çıkan olumsuzlukların 'kader'den ibaret olduğunu düşünüp, 'yazgı'ya boyun eğip doğru yorumlamadığımızda 'Geldi mi de üst üste geliyor' diyerek sıyrılmak ne de kolay değil mi?
Ortalama 65 yıl olduğunu varsayacağımız ömrümüz boyunca yaşadığımız her şeyin her şey ile ilişkisi var. Başımıza gelen olumlu olumsuz her durum farklı bir durumu doğuruyor.
Aldığımız bir karar diğer bir seçenekten vazgeçmek demek. İlişkide olduğumuz insanların hayatı otomatik olarak gerçekliğimiz haline dönüşüyor.
Yaşamayı seçtiğimiz yerin, yaptığımız işin, yediğimiz yemeğin hayat akışımızdaki etkisini bir düşünsenize.
Doğru yönlendirilmiş, doğru zamanda doğru tarafa kanalize edilmiş bir enerjinin yaşam döngüsünde neleri değiştirebileceğini bir hayal edelim.
Tek bir dokunuş ile (kelebek etkisi) hayatımızda nelerin değişebileceğinin farkında olmayabiliriz. Ancak mevcut hayatımızın da o tek dokunuşlar ile evrildiğini fark edersek enerjimizi doğru
Son yılların en özenilen mesleklerinden biri Instagram Fenomenliği.
Moda, seyahat, annelik, yemek gibi birbirinden çok farklı ve çeşitli konularda paylaşım yapan Instagram fenomenleri takipçileri ile etkileşim konusunda oldukça başarılılar.
Markaların da gözdesi olan Instagram Fenonemleri, kurumsal hayattan vazgeçen, çocuk sahibi olduktan sonra evden çalışmaya karar veren, seyahat ederek hayatını geçirmek isteyen ve ideolojisini duyurmak isteyen insanlardan oluşuyor.
Instagram Fenomeni olmak öyle bir gecede olan bir şey değil. Yaptığınız paylaşımların orjinal, fark edilir ve paylaşmaya değer olması gerekiyor.
Peki bu nasıl belirleniyor? Kim bu Instagram fenomanleri ve nasıl fenomen oluyorlar?
Bu hafta Instagram Fenomeni; Zeynep Aydoğan, takipçilerinin bildiği ismi ile @zynpzeze ile sohbet ettik.
Kızı Ece ile yaşadığı tatlı dialoglar, samimi ve içten tavırları, doğallığı ile Türkiye’nin en sevilen Instagram fenomenlerinden biri olan Zeynep Aydoğan’a bayıldım.
Biliyorum siz de bayılıyorsunuz..
Bu sabah içinde bulunmaktan çok keyif aldığım bir organizasyondaydım.
Kontinans Derneği Başkanı Prof. Dr. Oktay Demirkesen, Ontex Türkiye Genel Müdürü Burak Kayahan ve ünlü sanatçı Nergis Kumbasar’ın konuşmaları ile başlayan farkındalık projesi idrar kaçıran kadınları bilgilendirmek ve farkındalık yaratmak amacıyla bu sabah başladı.
Türkiye'de 40 yaş ve üzeri her 4 kadından biri, yani 2,7 milyon kadın idrar kaçırma sorunu ile karşılaşıyormuş. İnanılmaz bir rakam değil mi?
Kadınlar bu sorunun bir sorun olduğunun bile farkında değillermiş. İdrar kaçırma sorunu yaşayan bir kadın gün geçtikçe kendini sosyal hayattan soyutladığı için depresyona kadar varabilen sonuçlar da kaçınılmaz oluyormuş.
Kontinans Derneği Başkanı Prof. Dr. Oktay Demirkesen tedavi yöntemlerinin oldukça başarılı olduğunu ancak ilk yapılması gerekenin bu durumun varlığını kabul etmek olduğunu anlattı.
Bu projeye katkı vermek idrar kaçırma sorunu yaşamış bir kadın olarak boynumun borcudur.
Eğer siz de idrar kaçırma sorunu yaşıyorsanız sakın bu duruma katlanmayın. Tedavi sandığınız kadar zor değil ve bir çok farklı yöntem mevcut. Yeter ki bunun önüne geçilebilir bir durum olduğunu ve kaderiniz olmadığını fark edin.
Proje i
Hafta başında evlenen Şeyma & Acun düğününü kadın, erkek, çoluk çocuk hepimiz konuştuk.
Beğendik, özendik, kıskandık, eleştirdik ama tamam bitti.
Bitmeli artık bu şenlik havası.
Şeyma şekerim,
Evet çok güzeldin, çok eğleniyordun belli ki, Acun tam hayal ettiğin gibi bir düğün olması için hiç bir masraftan kaçmamış belli.
Gelinliklerin de güzeldi, her biri ayrı bir havadaydı, zaten fiziğin oldukça müsait, ne giysen yakışıyor.
Düğüne gelenler de çok eğlendi, Solomun senin için geldi, ne güzel.
Bu sabah Acun Şeyma'nın dans ederken çekilen görüntülerini kaldırtıyor diye haber çıkmış, ay ne var bunda kıskanıyor demek seviyor. Ona da tamamız....