Dünyanın 3. büyük ham petrol tüketicisi olan Hindistan, Rusya’dan varili 70 dolardan ham petrol almak istiyor.
Brent petrolün varil fiyatının 109 dolar seviyelerinde olduğunu düşünürsek bu inanılmaz bir indirim.
Delhi, indirim istemesinin gerekçesini, Moskova ile iş yapmanın artırdığı maliyetlerini karşılamak olarak açıklıyor.
Hindistan S-400 aldı, sınır hattında aktif hale getirdi; ABD Hindistan’da F-16 üretmek için fabrika kurdu.
Üretilecek uçak en üst seviye Block-70’ten bile daha gelişmiş olacak, adına da F-21 denilecek.
Türkiye, Rusya’dan S-400 aldı, F-35 programından çıkarıldı, F-16’larıını modernize etmek ve yeni uçak almak istiyor ama atılmış somut bir adım yok. Hindistan, Batı’nın tüm çağrılarına rağmen Rusya yaptırımlarına katılmadı, Türkiye, Boğazları kapattı, askeri uçuşları Suriye dahil sınırlandırdı.
Bu çifte standart ortadan kalkmadığı sürece Türkiye-ABD ilişkilerinde ancak kaplumbağa adımlarıyla iyileşme yaşanır.
Eski bir Senato ve özellikle de Dış İlişkiler Komitesi üyesi olarak eski me
Adam, komedyen diye dalga geçilemeyecek kadar strateji sahibi.
ABD parlamentosuna hitap ederken ırkçılık karşıtı Marthin Luther King’in cümlelerinden alıntı yapıyor, yaşadıkları savaşı Japonya’nın Pearl Harbour baskınına benzetiyor.
Japon meclisine hitap ederken nükleer savaş tehlikesinden söz edip, Hiroşima ve Nagasaki’ye ABD’nin attığı atom bombalarının acılarını akıllara getiriyor.
İngiltere parlamentosuna Shakespeare’in sözüyle seslenip, Fransa parlamentosuna konuşmasında, Fransız devriminin mottosu “Özgürlük, eşitlik, kardeşlik” ifadesini kullanıyor.
Yunanistan parlamentosuna hitap ederken din kardeşliğini vurguluyor, İsrail parlamentosuna hitap ederken yaşananları Nazilerin Yahudi soykırımına benzetiyor.
Her konuşmada nabza göre şerbet var, her konuşmada üstü kapalı suçlama var, her konuşmada doğruluk timsali benim, bizi desteklemediğiniz takdirde siz de kötülerden birisiniz alt mesajı var.
İsrailliler Zelenskiy’in parlamentoya hitap talebini hemen kabul etmemişlerdi, boşuna değilmiş kaygıları.
Ukrayna Devlet Başkanı, ABD Senatosu ve Temsilciler Mecli
Ziya Paşa’nın Terkib-i Bend eserinin en bilinen beytinden esinlendim başlık için.
Tanzimat Dönemi’nin bu önemli şair ve fikir adamının bürokrasi macerası başlı başına Osmanlı’dan Türkiye’ye değişmeyenlerin hikâyesidir ama konumuz o değil.
Konumuz Atina’da, İzmir’in işgalinden önce başlayan ve Nisan 2022’de halen devam eden “Herkesi kör, âlemi sersem sanma” virüsü.
İşin ilginç tarafı, Yunanlıların 100 yıldan fazla bir zamandır, bize değil, bize karşı “müttefik” olduklarını söyledikleri ABD’li, İngiliz ve Fransız liderlere ve en önemlisi kendi vatandaşlarına kör ve sersem muamelesi yapıyorlar.
ABD’nin Ankara’daki Büyükelçisi’nin haberi olsun, 16 Mayıs’ta da Beyaz Saray’da Yunanistan Başbakanı Miçotakis ABD Başkanı Biden’a kör ve sersem muamelesi yapacak.
***
Hikâyeyi sondan başa doğru anlatayım:
Son bir haftadır Ege semaları yine fazlasıyla ısındı, gerginlik havada müdahaleye kadar vardı.
Nusret’in tuz dökme şovunun ardından, aynı siyah plastik eldivenlerle yapılan et servis şovları başlamıştı.
Bu yetmezmiş gibi şimdi bir de havuç dilimi baklava kaymaklama şovu başladı.
Sanki atomu parçacıklarına ayırır bir havada, havuç dilim baklavanın arasına kaymak sürmenin şovu mu olur?
Bir de şovu yapan, ameliyattaki doktorun hemşireden neşter istemesi gibi, yanındaki komiden iki tane bıçak alıyor falan.
Görgüsüzlük bu topraklarda öyle yayıldı ki artık yediğimizin tadı değil, başka masaların dikkatini çekecek şekilde sunum yapılmasını önemser hale geldik.
Bu saydıklarımın tamamı aslında olmayan eğitim, ezbere dayanan öğretim sistemimizin sonucu.
Tıpkı oturduğu koltuğa değer katan değil, oturduğu koltuktan değer bulan adamların çoğalması gibi bir durum bu da...
‘Ağrı Dağı’nı iade edin, sorunlar geride kalır’ Yazının ilk cümlesini İngiliz Avukat Geoffrey Robertson tarafından yedi yıl önce BBC’ye verilen bir röportajdan aldım. BBC Robertson’u bir “İnsan hakları avukatı” olarak tanıttı ama sonra, son soruda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde görülen Perinçek Davası’nda, Ermenistan adına görev aldığını söylemek zorunda kaldı.
Başlıktaki öneri İngiliz Avukat Geoffrey Robertson tarafından yedi yıl önce BBC’ye verilen bir röportajda dile getirildi. BBC Robertson’u bir “İnsan hakları avukatı” olarak tanıttı ama sonra, son soruda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde görülen Perinçek Davası’nda, Ermenistan adına görev aldığını söylemek zorunda kaldı. Bugün soykırım iddialarına kaynaklık eden “Mavi Kitap”ın İngiliz İstihbarat Servisi eseri olduğunu hatırlayınca şaşırmıyor insan.
İngilizler, Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili olarak Malta’da bir mahkeme kurdular. Hani İstanbul’daki son Meclis-i Mebusan basıldıktan sonra tutuklananlar Malta’ya
12 Eylül’ün ardından Kenan Evren ve şürekâsı çok şeyi yasakladı hayatımızda.
Solcuların kullandığı kelime diye TRT’de “Evren” demek de yasaklandı.
Aziz Nesin, bu kararın ardından Kenan Evren’e Kenan Kâinat diye seslenmeye başlamıştı.
Sadece TRT’deki kelime yasaklarıyla sınırlı kalmadı 12 Eylül’ün gölgesi, eğitim sistemini hallaç pamuğu gibi attılar.
İlk işleri resmi tarihi daha da resmi hale getirmek oldu ve elbette şairleri de yasakladılar okullarda.
Okuduğumuz, Erzurum ve Sivas kongrelerini hatırlamaya çalışın bir an.
Ne öğrettiler bize; İstanbul Hükümeti İngiliz mandasını savunuyordu ve Mustafa Kemal Atatürk ile beraber Anadolu’ya geçenlerin tamamı bağımsızlık yanlısıydı.
Yasaklı Nâzım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı’nın 2. Bap’ı, Erzurum ve Sivas kongrelerinde ABD mandası için uğraşanları anlatarak başlar.
Sahne 1 - Kasım 2020
ABD'de seçim sonuçları belli olduktan yedi ülkeyi kapsayan veda ziyaretine çıkan Trump'ın Dışişleri Bakanı Pompeo Türkiye'ye de uğramıştı.
İstanbul'da Fener Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos ile görüşen Pompeo, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun Ankara'ya uğraması davetini kabul etmemiş ve Cumhuriyetçi küstahlığıyla "Görüşmek istiyorsanız İstanbul'a gelin" demişti.
Ankara, haliyle bu küstahlığı cevapsız bıraktı, ABD Dışişleri Sözcüsü de program sıkışıklığı gibi bir bahane uydurdu.
Sahne 2 - Ekim 2021
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias, Washington'da, ABD Dışileri Bakanı Blinken ile buluştu.
Görüşmede, Yunanistan'ın Dedeağaç, Souda, Litochoro, Stefanovieio ve Larissa gibi şehirlerinde kurulan ABD üslerinin varlığını beş yıl daha uzatan anlaşma imzalandı.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak Operasyonu belli ki terör örgütünün canını çok yakmış.
Terör örgütü yöneticilerinden Duran Kalkan, "Savaşı şehirlere yayacağız" diye konuşmuş.
Görün, duyan da zannedecek ki PKK terör örgütü hiç şehirlerde eylem yapmaya çalışmıyor.
Son iki yılda büyük şehirlerde alınan canlı bomba sayısının açıklanmaması deneme olmadığı anlamına gelmiyor.
Terör örgütü şu an sempatizanlarını kullanarak sağda solda araba yakıyor.
Sahibinden devren satılık terör örgütü PKK'nın ABD ile yürürken Rusya ile flört etmesine alışkınız.
Fakat Kuzey Irak'ta yönetime yakın medya sitelerinde de garip işler oluyor.