Kuyruğu sıkışandan çıkan ses

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak Operasyonu belli ki terör örgütünün canını çok yakmış.

Terör örgütü yöneticilerinden Duran Kalkan, "Savaşı şehirlere yayacağız" diye konuşmuş.

Görün, duyan da zannedecek ki PKK terör örgütü hiç şehirlerde eylem yapmaya çalışmıyor.

Son iki yılda büyük şehirlerde alınan canlı bomba sayısının açıklanmaması deneme olmadığı anlamına gelmiyor.

Terör örgütü şu an sempatizanlarını kullanarak sağda solda araba yakıyor.

Sahibinden devren satılık terör örgütü PKK'nın ABD ile yürürken Rusya ile flört etmesine alışkınız.

Fakat Kuzey Irak'ta yönetime yakın medya sitelerinde de garip işler oluyor.

Türkçe sayfasında terör örgütünün açıklamalarını yok sayanlar, Kürtçe sayfasında Milli Savunma Bakanlığı ile terör örgütünün açıklamalarını eş değer tutan bir hava içerisinde bir süredir.

Fark edilmediğini zannediyorlarsa Türkiye'yi hiç tanımamış olmalılar.

Dikkat, travmalı faşist var

Babası boşandığı annesi için nafaka vermeyi kabul etmeyip, “Gidip hizmetçilik yapsın” demişti.

Annesi de hizmetçi kostümleriyle Playboy’a çıplak pozlar vermişti.

Fransa’da Cumhurbaşkan-lığı’nın en güçlü iki adayından biri olan Marine Le Pen’in en büyük travması bu. Aslında
bir sürü travması var Marine Le Pen’in, 8 yaşında evleri
bombalandı, sonra annesi tarafından terk edildi.

Bunca travmanın ardından aşırı sağcı babasının izinden giden bu kadın eğer Fransa Cumhurbaşkanı seçilirse ne yapacak biliyor musunuz?

Fransız vatandaşlarının, istihdam, sağlık hizmeti, ev bulma gibi konularda yabancılardan önce geldiğine dair ulusal tercih denilen bir yasayı referanduma sunacak. Yani Avrupa Birliği’nde ayrımcılığı yasa haline getiren ilk ülke Fransa olacak.

Faşistler ikinci tura kalır ama seçilemezler diye kimse rahat nefes almasın.

Cumhurbaşkanı Macron’un seçim vaadi yükselecek emeklilik yaşı, sosyal yardım alanlara çalışma ya da meslek kursuna katılma mecburiyeti getirmek. Buna karşın Marine Le Pen, söylemini ırkçılık değil ekonomi üzerine kuruyor.

Fransa tek bir faşistsin 1939-1945 yılları arasında neler yaptığını unutmaz inşallah.

Beyler bu kez TL kazanın olmaz mı?

Antalya’daki üreticiler isyanda, savaştan önce Rusya ve Ukrayna’ya ihraç ettikleri ürünlerin paralarını alamıyorlarmış.

Elbette önemli bir sorun bu ve devlet ne yapabiliyorsa yapmalı, en azından bankalar, üreticileri kredilerinden dolayı sıkıştırmamalı, mallarına haciz koymamalı.

Fakat üreticilerin sorun diye saydığı bir başka nokta daha var. O da, “Rusya ve Ukrayna pazarına yönelik planlanmış üretimler, halen hasat beklemektedir.”

Doğrusu, okuduğumda mutlu olmadığım bir ifade oldu bu.

Şu an Rusya’ya ihracat yapıp, ruble tahsil etmeyi göze alarak, iç pazara yaş meyve-sebze sunmamak
ne kadar doğru?

Marketler fiyatları öldürüyor mu, internetten satın, binlerce insan internetten kilosu 2-3 lira ucuza domates-hıyar arıyor.

Birileri ürünü tarlada bekletirken, diğer yanda uçan domates ya da marul fiyatına benim aklım ermiyor.

Yarın kırmızı ette olduğu gibi ihracat yasağı getirilirse ne yapacak acaba bu üreticiler?

Turgut Özalmania mı?

Turgut Özal görünen çok şey yapmış ama “Benim memurum işini bilir, Anayasa’yı bir kere delmekle bir şey olmaz” diyerek görünmeyen ama her gün daha fazla hissettiğimiz zararlara da yol açmış bir siyasetçidir.

Bir insanın her yaptığı doğru ya da her yaptığı yanlış olamaz, Turgut Özal ile ilgili asıl hükmü tarih verecek.

Tüm bunlarla beraber,
adil olunması gereken
bir konu var.

Türkiye’yi çim sahalara kavuşturan, profesyonel 3. Lig’in kurulmasının yolunu açan isimdir Turgut Özal.

Adı tek bir büyük stadyuma bile konmadı, Esenyurt’ta bir stadyum var ama o da ufacık bir yer.

Eski Federasyon Başkanı Kemal Ulusu’nun Özal’a dair hafızasında çok anı var ve bu anılar Turgut Özal adının büyük bir stadyumda olması için gereğinden fazla sebep sunuyor.