Adı Yağmur Arslan, Almanya, Gelsenkirchen’de yaşayan bir öğretmen o. Eşi de 12 yıldır Almanya’da kadrolu olarak çalışıyor. Evleri, arabaları, biraz da birikimleri var.
Yağmur Arslan, yaz aylarında hamileleği ilerlemiş olacağından, Türkiye’ye gelmek yerine, ikisi de Türkiye’de öğretmenlik yapan ablası ve eniştesini Almanya’ya davet etmeye karar vermiş. Sadece gelirlerini değil giderlerini gösteren belgeler de dâhil tüm evrakları hazırlamış, Gelsenkirchen Yabancılar Dairesi’nden çıkarttıkları davetiyeyi Türkiye’ye yollamışlar. Türkiye’de ikisi de öğretmen olarak çalışan abla ve enişte de kendi evlerinin tapusu, banka hesap dökümleri, vs. istenen tüm belgeleri koyup vize başvurusunda bulunmuşlar. Sonuç ret gelince, tüm birlikte tatil, bebeğe hazırlık planları suya düşmüş.
Alman Anayasası’nın 6. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi aileyi koruyan maddeler içerir. Yakın aile üyelerinin görüşmesini engellemek aslında hukuksuz bir adım.
Hukuktan başladık ya, öyle devam
“Batı gücünü kaybediyor, doğu güçleniyor”. Son 20 yılda çok duyduğumuz bu cümlenin içini doldurarak başlamak en iyisi. Amsterdam Schipol Havalimanı’nda bu hafta öğleden sonra uçuşları yapılamıyor zira yeterli güvenlik ve havalimanı görevlisi yok. Almanya da benzer bir derdi yaşıyor. Hatta tüm sektörlerin eleman ihtiyacını karşılaması için her yıl 400 bin göçmene ihtiyaç duyduklarını açıkladılar. Almanya için daha da önemli olanı, yaşlanan nüfusla birlikte her yıl emekli maaşı ödediği kişi sayısı artıyor, çalışan sayısı o kadar artmıyor. Ülkede emeklilik yaşı 70 mi olsun tartışmaları sürüyor bu günlerde. AB içerisinde en yaşlı nüfus İtalya’da, İspanya işgücü açığını Güney Amerika’dan sağlıyor. İngiltere’de tarım ve hayvancılık, hizmet sektörü ve sağlık sektörü Bulgaristan ve Romanya’dan gelenlerle ayakta duruyor. Sonuçta bugün tüm Balkanlar’ın, Ukrayna’nın ve Gürcistan’ın AB üyeliği
Almanya’da muhalefet partileri ve koalisyon ortakları Ukrayna’ya Alman yapımı zırhlı araç ve tank yollanmasını istiyor.
Buna karşın Sosyal Demokrat Partili Başbakan ve Savunma Bakanı, bugüne kadar tek bir ülkenin bile Ukrayna’ya zırhlı araç ve tank yollamadığını, Almanya’nın da diğer ülkelerle hareket edeceğini söylüyor.
Buraya kadar olan kısmı Alman iç politikasının tartışması ama bulunan “Sosyal Demokrat Formül” direkt Türkiye’yi alakadar eden bir denkleme döndü.
Berlin, Ukrayna’ya Alman yapımı tank yollamak yerine Yunanistan’daki eski Rus tanklarını Ukrayna’ya yollayıp, Atina’ya Alman tankı verme formülüne yaklaşmış durumda.
Türkiye’ye “Ambargo yok” deyip, örtülü ambargo uygulayan, yerli tank çalışmalarını sekteye uğratan Almanya’nın Yunanistan’a tank sevkiyatı kabul edilebilir bir durum değil.
Avrupa’da eski Sovyet tankı olan bir sürü ülke dururken Yunanistan’a bu iyiliğin sebebi ne acaba?
Son iki asırda
Kraliyet Ailesi deyince hepimizin aklına İngiltere gelir, oysa sözünü ettiğimiz “Aile”, aynı anda birden fazla ülkede hükümdarlık sürüyordu.
Düşünün, İngiltere Kralı 5. George, Rus Çarı Nikolas ve Alman İmparatoru Kaiser Wilhem ile birinci derecede kuzendi.
Daha da komiği, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere Kralı 5. George, kuzeni Alman İmparatoru 2. Wilhem’in hükmettiği Almanya’ya savaş açmıştı.
Milyonlarca insan ölmese, meseleyi aile arasında konuşup çözseler daha iyi olurdu diye düşünebiliriz ama aslında o savaş ilanı belki de İngiltere’de monarşinin bugün halen yaşıyor olmasının önünü açtı.
İngiltere Kraliyet Ailesi aslında Alman kökenli bir aile, gerçek soyadları da Saxe-Coburg Gotha.
13 Kasım 1917’de Londra’yı bombalayan Alman uçakları 18’i çocuk, 162 kişinin ölümüne neden olunca İngiltere’de Alman olan her şeye karşı müthiş bir nefret başladı.
Bu anti-Alman süreçte, tahtın sallandığı fark eden Kraliyet Ailesi de soyadlarını
Block 70 seviyesine yükseltilmiş olan 2 adet F-16 uçağı 12 Eylül Pazartesi günü Atina’ya teslim edilecek. Lockheed Martin’in 2023’e kadar 4 adet F-16’nın yenileme işlemini tamamlaması bekleniyor.
Modernize edilmiş bu F-16’lar başta AESA radarı olmak üzere Yunan Hava Kuvvetleri’ne bazı avantajlar sağlayacak. Fransa’nın teslimatını yaptığı 6 Rafale ve ABD’nin teslimatını yaptığı 2 F-16 Ege’deki dengeyi değiştirmeye yetmez ama takvim Türkiye’nin aleyhine işliyor.
Yunanistan 2025 yılına kadar 24 adet Rafale uçağına sahip olacak, 2027’ye kadar 84 adet F-16’nın modernizasyonu tamamlanacak. Bir de 20’si kesin, 20’si opsiyonlu olmak üzere, ABD’den 40 adet F-35 almak için Washington’a ilettikleri talep mektubu var. Atina’nın niyeti 2028’de ilk F-35’leri teslim almak.
Yerli Milli Muharip Uçak 2030 yılında Türk Hava Kuvvetleri envanterine katılacak ama ilk teslimat sadece bir filo olacak.
Tüm bunları alt alta yazınca 2025 yılında Ege’de Türk-Yunan dengesi bozulmuş olacak. ABD, geçmişte
Yunanistan, NATO üyesi olmasına ve NATO bir savunma örgütü olmasına rağmen ağa-paşa gördüğü ülkelerle iş birliği ve savunma anlaşmaları imzalar. Türkiye, zaten NATO üyesiyiz başka bir anlaşmaya gerek yok diye ilkeli bir duruş sergiler.
Yunanistan “Düşmanımın düşmanı dostumdur” felsefesiyle Ankara ile arası açık herkesle ortak tatbikat düzenler, ekonomik anlaşmalar imzalar. Türkiye, Yunanistan’ın ülke adına, milli marşına, milli kahramanına karıştığı ya da zamanında yaptığı Çamerya katliamını yok saydığı ülkelerle “Düşmanımın düşmanı dostumdur” diye ilişki kurmaz.
Yunanistan “Türkiye bize casus belli ilan etti” diye dünyayı ayağa kaldırır. Kendi meclisinden geçen, Arnavutluk’a savaş hali kararını kaldırmaz. Türkiye, Türk-Yunan ilişkileriyle ilgilenir, Yunanistan’ın başka ülkelerle ilişkilerindeki tutumunu koz haline getirmeyi düşünmez.
Yunanistan, adını değiştirmeye zorladığı Makedonya Cumhuriyeti’nin AB ile üyelik müzakerelerini, NATO üyeliğini veto edip, haklı
Yunanistan’dan kaç yüz milyar euro tazminat isteyelim?..
Polonya, 2. Dünya Savaşı tazminatı olarak Almanya’dan 1.3 trilyon dolar istemeye hazırlanıyor.
Yunanistan, Almanya’dan 2013 yılında 162 milyar euro tazminat talep etmişti.
Sonra 2015 yılında bu tazminatı 269 ile 332 milyar euro arasındaki bir rakama çıkardılar, hükümetin yaptığı hesaplamayı To Vima gazetesi yayımladı.
Sonra Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, Almanya’ya bir nota vererek 1. ve 2. dünya savaşlarında uğradığı 320 milyar euro’luk zararın ödenmesi için müzakerelere başlama çağrısında bulundu.
Hatta Almanya’nın yeni Dışişleri Bakanı’nın temmuzdaki ziyaretinde Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias konuyu tekrar gündeme getirdi, misafirine de o dönemi anlatan bir kitap hediye etti.
Almanya, 1960’ta, Federal Almanya Cumhuriyeti döneminde Yunanistan’a 115 milyon mark tazminat ödediğini ve konunun kapandığını söylüyor. Berlin, Polonya ile olan tazminat meselesinin de geçmişte çözüldüğü ve konunun tekrar müzakere edilemeyeceğini söylüyor.
A
NATO, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlayan sosyal medya paylaşımını Yunanistan’ın tepkileri üzerine sildi.
Atina’nın “Bize karşı kazanılan zaferi nasıl kutlarsınız” ağlamasının sonucu bu durum.
Türkiye’yi kutladığı mesajı silen aynı NATO, geçen sene Yunanistan’ın 200. yıl dönümünü de kutlamıştı.
Yunanistan bağımsızlık günü olarak kutladığı 25 Mart Mora isyanı da Osmanlı’ya karşı başlatılmıştı.
Bu mantıkla NATO’nun o paylaşımını da silmesi gerek.
Üstelik, isyanın başladığı Mora’da aynı yılın eylül ayında yaklaşık 35 bin Türk, çocuk, kadın, erkek ayrımı yapmadan kılıçtan geçirildi. Yunanistan’ın Mora Komutanı Kolokotronis’in Tripolis’e vardığında gördüğü katliamdan utandığına dair Yunanca kaynaklar var. Komutanların emrini dinlemeyen azgın çeteleri suçlu ilan etmiş Yunan devleti.
Türkiye’yi kutladığı sosyal medya mesajını silen NATO, aynı mantıkla, Yunanistan’ı kutladığı mesajı da silmeli.