Doğru, Atatürk NATO’yu da denize dökmüştü

NATO, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlayan sosyal medya paylaşımını Yunanistan’ın tepkileri üzerine sildi.

Atina’nın “Bize karşı kazanılan zaferi nasıl kutlarsınız” ağlamasının sonucu bu durum.

Türkiye’yi kutladığı mesajı silen aynı NATO, geçen sene Yunanistan’ın 200. yıl dönümünü de kutlamıştı.

Yunanistan bağımsızlık günü olarak kutladığı 25 Mart Mora isyanı da Osmanlı’ya karşı başlatılmıştı.

Bu mantıkla NATO’nun o paylaşımını da silmesi gerek.

Üstelik, isyanın başladığı Mora’da aynı yılın eylül ayında yaklaşık 35 bin Türk, çocuk, kadın, erkek ayrımı yapmadan kılıçtan geçirildi. Yunanistan’ın Mora Komutanı Kolokotronis’in Tripolis’e vardığında gördüğü katliamdan utandığına dair Yunanca kaynaklar var. Komutanların emrini dinlemeyen azgın çeteleri suçlu ilan etmiş Yunan devleti.

Türkiye’yi kutladığı sosyal medya mesajını silen NATO, aynı mantıkla, Yunanistan’ı kutladığı mesajı da silmeli.

Fakat silmezler, silemezler.

Neden silmeyeceklerini anlatmak için, 13 Mayıs’ta İzmir’e gelen İngiltere’nin Akdeniz Komutanı Calthorpe’in işgal planını yazmak lazım. İngiliz Amiral, Fransız güçlerini Körfez’in doğusuna, İtalyanları Karaburun Yarımadası’na, İngilizleri de Uzunada tarafına yollamıştı. Masada ABD de vardı, USS Arizona ve üç savaş gemisi önce Yunanlıların İzmir’e çıkmasına yardımcı oldu, sonra Rum çetelerine destek olmak için Trabzon ve Samsun’u bombaladı. Doğru, Mustafa Kemal Atatürk, Paris Konferansı’nda Anadolu’yu işgal etmek için kullandığınız Yunan ordusunu değil, İzmir’in işgalinde rolü olan hepinizi denize döktü.

İzmir yerinde duruyor, turist olarak da gelseniz, düşman olarak da gelseniz sonuç değişmeyecek, yine denizimizde kulaç atıp, gideceksiniz.

Dolarla fiyata da %20 zam

Elektrik faturalarını düşünmemek için en mantıklı yol çatılara güneş enerjisi sistemi kurmak. Fakat o pazarda garip bir durum yaşanıyor.

Yıllardır fiyatı 10 bin dolar karşılığı Türk Lirası olan 10 KWA sistemlerin fiyatı bugün 12 bin doları aşmış durumda. Nakliye pahalandı diyenler çıkacaktır, yerli üretimi geçtim, Çin’in en önemli üreticisinin fabrikası da İstanbul Gebze’de.

Gelelim işin finansmanı kısmına. Binalar için kredi söz konusu olduğunda mantolama kredisi var, güneş enerjisinden ısınma ve sıcak su üretimi için de kredi var ama güneş enerjisinden elektrik üretimi yok, bu da hepimizi elektrik dağıtım şirketlerinin oyuncağı haline getiriyor.

Türkiye’deki elektriğin yüzde 40’ı binalarda tüketildiğine göre, güneş enerjisinden elektrik üretiminin finansmanı meselesine tekrar bakmak ve vatandaşın lehine karar vermek gerekiyor.

Ne kadar köfte o kadar ekmek ya da sessiz terk

BBC, dünyada gençler arasında giderek yayılan “Sessiz Terk” akımını dosya haber yaptı.

Sessiz terk demek bir iş yerinden ayrılmayı değil, aldığın maaş kadar iş yapmayı, inisitayif almayı, katkı sağlamayı istemeyen, mesai saatleri dışında şirket maillerine cevap vermeyen kişiler için kullanılıyor.

Bizim çok kullandığımız, “Ne kadar ekmek o kadar köfte” lafının iş yaşamı özeti bu yani. Türkiye’de adı konmamış olsa da iş dünyasında uzun zamandır yaşanan bir durum bu aslında.

Soru şu, bu ülkede yüzlerce üniversite var, hemen her üniversitede de çalışma yaşamının öğretildiği bir fakülte var. Sessiz Terk ya da çalışma yaşamını ilgilendiren herhangi bir konuda sorun tespit eden, çözüm öneren tek bir üniversite gördünüz mü? Son bir yılda hukuk ve yasalarla ilgili onlarca konu tartıştık, tek bir hukuk fakültesinden kamuoyuna açıklama geldi mi?

Sessiz Terk Türkiye’de önce üniversitelerde başlamış aslında.

Zeytin, zeytinyağı, üzüm; sevinelim mi, üzülelim mi?

Avrupa müthiş kurak bir yaz mevsimi geçiriyor.

Mısır rekoltesinde yüzde 16, soya rekoltesinde yüzde 15, ayçiçeği rekoltesinde yüzde 12 düşüş bekleniyor.

En ağır darbe alan ülke İspanya, zeytin üretiminde ciddi bir düşüş yaşadılar.

Yağmur yağınca etkisi geçmeyecek durumlar da ortaya çıktı bu sene.

Mesela Avrupa’nın en önemli sulak alanlarından Donana Doğal Parkı’nın yer altı su kaynakları bir gübre fabrikasının atıklarından dolayı zehirli hale geldi. Kıyılarda kurulu bulunan yüzlerce deniz suyunu tuzdan arındırma tesisi, artan elektrik fiyatları yüzünden maliyetleri şişiriyor. Daha da önemlisi, bilinçsiz tarım yüzünden İspanya’da toprak verimliliği giderek azalıyor. İtalya’da Toskana Vadisi’nde şaraplık üzüm üretiminde de ciddi bir sıkıntı var.

Kuraklık etkisiyle yaşanan bu tablo bir yandan Türkiye’ye yeni ihracat pazarları açarken, diğer yandan içeride ürünlerin fiyatlarının artmasına neden olabilir.

Bazen yeni ihracat kapılarına sevinsek mi üzülsek mi, bilemiyoruz.