Küresel ekonomide saadet zinciri

22 Ocak 2007

DAVOS'A DOĞRU - 1 Bugüne kadar okuduklarımdan ve duyduklarımdan, dünya ekonomisinin 2007 yılını da başarılı bir büyüme performansıyla geçireceği ve finansal sistemde de ciddi bir sarsıntı yaşanmayacağı sonucunu çıkarmak mümkün. IMF Başkanı Rodrigo Rato geçen hafta içinde yaptığı açıklamada, ABD ekonomisinin durgunluk tehdidini aşarak yumuşak inişe geçeceği izleniminin güçlendiğini, Avrupa ve Japonya'da ekonominin büyüme rayında ilerlemeye devam ettiğini, Çin ve Hindistan'daki hızlı büyümenin de sürdüğünü tekrarladı. Rato'ya göre dünya ekonomisi 2007'de de yüzde 5 büyüyecekti ve dengesizliklerin bu olumlu gidişi bozma olasılığı azalmıştı. Dünya ekonomisi ve finans sisteminde gerçek ve kalıcı bir saadet, yani mutluluk mu yaşanıyor? Yoksa koptuğunda benzeri görülmemiş bir finansal depreme yol açacak bir saadet zinciri mi oluştu? Bu hafta Davos'ta başlayacak olan Dünya Ekonomik Forumu yıllık toplantısı sırasında bu sorulara nasıl yaklaşıldığını daha iyi anlamaya çalışacağım. Economic Intelligence Unit'in dünyanın dört bir yanındaki şirketlerin tepe yöneticileriyle görüşerek gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçları, bu iyimserliğin ufkunu 2010'a kadar uzatıyor. Ankete katılan 1,006 tepe

Yazının Devamı

Değişimi çözmek ve Hrant Dink'i yaşatmak

21 Ocak 2007

Bu korkunç cinayeti öğrendiğimde, sabahtan beri içimde beslediğim garip tedirginliğin yersiz olmadığını anladım. Türkiye'nin ancak dünyada yaşanmakta olan büyük dönüşüme odaklanarak kabuğunu kırabileceğini ve atılım yapabileceğini adım gibi biliyorum ama Türkiye'de değişimi ve dönüşümü düşlemenin bile bir bedeli var, onu da biliyorum. Türkiye'yi içeride kanlı hesaplaşmalara sürükleyip dünyadan koparmak ve değişimin dışında tutmak isteyenler azımsanmayacak bir güce sahip hâlâ. Bu nedenle ne zaman değişime, dönüşüme odaklansam, bunun anlamsız olduğunu gösteren bir olayın patlayabileceğini düşünüp garip diye bir tedirginlik duyuyorum. Cuma günü öğleden sonra, o sabah dinlediklerimin ışığında medyayı, değişimi, Türkiye'yi, dünyayı ve gelecek hafta Davos'ta yapılacak olan Dünya Ekonomik Forumu'nun gündemini düşünürken telefon çaldı. Hattın diğer ucunda Meral Tamer vardı. Alışık olmadığım, titreyen bir sesle "Hrant Dink öldürülmüş" diyordu. Cuma gününe değişime odaklanan bir toplantıya, Doğan Yayın Holding'in(DYH) yıllık medya buluşmasına katılarak başlamıştım. Gazete köşelerinde çeyrek yüzyılı devirdikten sonra, bu tür ufuk açıcı tartışmaları dinlemek ya da küresel boyuttaki

Yazının Devamı

Devletçi ekonomiye dönüş mü?

17 Ocak 2007

Çeşitli ölçümlere göre bu tür sonuçlara varmak mümkün. Küresel kapitalizmin etki alanının genişlemesiyle birlikte, dünya ekonomisinin son yarım yüzyılın en yüksek büyüme hızlarına son beş yılda eriştiği de bir gerçek. Ancak buna paralel olarak, küresel kapitalizme yönelik tepkilerin de giderek yaygınlaştığını ve küresel piyasalaşma modeline karşı devletçi - korumacı ekonomik modele umut bağlama eğiliminin arttığını görüyoruz. Küresel kapitalizmin başarı öykülerini dinlemeye devam ediyoruz. ABD'nin muhafazakâr kesime yakın fikir üretme kuruluşlarından Heritage Foundation ile Wall Street Journal'ın birlikte hazırladığı Ekonomik Özgürlük Endeksi'nin 2007 yılı sonuçları dün açıklandı. Endekse göre dünyanın ortalama ekonomik özgürlük notunda geçen yıla göre küçük bir gerileme var ama endekse eşlik eden değerlendirmelerde, küreselleşme sürecinin dünyada zenginliği artırdığı ve gelir uçurumlarını azalttığı ileri sürülüyor. Çoğu kez ulusalcı bir boyut da taşıyan bu tepkilerin iki temel çıkış noktası var.Birincisi, küresel ekonomideki hızlı büyümenin dünyanın kıt enerji ve temel madde kaynaklarının değerini artırdığı ortamda, devletin ve hükümetlerin bu kaynaklara el koyup buradan

Yazının Devamı

İyimserlik erozyonunu ciddiye almalıyız

15 Ocak 2007

Grant Thornton adlı uluslar arası danışmanlık kuruluşunun, dünya ekonomisinin yüzde 81'ini temsil eden 32 ülkede, orta ve büyük boy özel sektör şirketlerinin hissedarı ya da yöneticisi konumundaki 7 bin 200 kişinin görüşlerini alarak gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçları ise Türk iş dünyasının da ciddi bir iyimserlik erozyonu yaşamakta olduğunu gösteriyor. Bir süredir bu köşede yer alan yazılarda Türkiye'nin 2007 yılına "riski yükselen ülke" olarak girdiğini vurguluyorum, dış dünyadaki bu algılamanın neden önemli olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Anlayan anlıyor ne demek istediğimi, anlamak istemeyenler ise anlamıyor. Uluslararası karşılaştırmalarda Türkiye'yi diğer ülkelerden ayıran risk algılamasının ve buna bağlı güven kaybının, büyük ölçüde dış kaynak girişine bağımlı hale gelmiş olan ekonomimizi ciddi biçimde sarsması olasılığı beni kaygılandırıyor. Grant Thornton'un araştırmasında her ülkede optimist(iyimser) olanların oranından pesimist(kötümser) olanların oranı düşülerek bir 'iyimserlik oranı' elde ediliyor. Bu rakam artı 100 ile eksi 100 arasında değişebiliyor. İyimserlerle kötümserlerin oranı aynı ise o ülke için 'iyimserlik oranı' sıfır (0)oluyor.Türkiye, 2007

Yazının Devamı

Küreselleşme hızlandıkça karşıtları da güçleniyor

14 Ocak 2007

Küreselleşmenin dünya ekonomisinde muazzam bir dönüşüme yol açtığı bir gerçek. Mc. Kinsey Global Institute tarafından hazırlanan "Global Capital Markets" (Küresel Sermaye Piyasaları) 3. yıllık raporunda yer alan veriler dünyadaki toplam finansal varlıkların 2005 sonunda 140 trilyon dolarlık rekor bir büyüklüğe eriştiğini ve finansal varlık toplamının dünya GSYİH'sına oranının da % 316'ya yükseldiğini ortaya koyuyor. Bu oranın son 25 yıldaki gelişimi şöyle: 1980 - % 1001990 - % 2001995 - % 2292000 - % 2932005 - % 316 Rapora göre 1990 - 2005 döneminde GSYİH ile ölçülen dünya ekonomisi yılda ortalama % 3.5, dünya ticareti % 5.8, dünyadaki finansal varlık stoku % 8.7, sınır ötesi sermaye hareketleri ise % 10.7 büyümüş. Dünyada Finansal Varlıklar / GSYİH Tüm bu veriler finansal sistemdeki gelişmenin ve özellikle de uluslararası sermaye hareketlerinin artan önemini gösteriyor. Öte yandan dünya ekonomisinin üretim ayağında da önemli bir dönüşümün yaşandığını ve başta Çin olmak üzere yeni sanayi güçlerinin dünya üretimindeki paylarının arttığını biliyoruz.Küreselleşmenin tetiklediği bu büyük dönüşüm, milyarlarca insanın ekonomik durumunu değiştirdi. Bu süreçte yoksulluktan kurtulma

Yazının Devamı

Deniz Gökçe dostuma teşekkür ve cevap

10 Ocak 2007

Dünya görüşümüz sanırım biraz farklı, örneğin ben piyasa sisteminin önemini kabul ediyorum ama her derde deva olduğuna inanmıyorum - belki de bu yüzden benim "siyaseti sevdiğimi" ileri sürmüş Deniz - ama bitip tükenmeyen bilgi açlığımız ve yüzeysel olanın ardındakine de bakma hevesimiz bizi ortak bir paydada buluşturuyor galiba.Deniz'e, pazar ve pazartesi günleri bu köşede yer alan yazılarda asıl vurgulamak istediğim noktayı bir kez daha vurgulama fırsatını yarattığı için de ikinci bir teşekkür borçluyum. Deniz Gökçe, 7 ve 8 Ocak'ta bu köşede yer alan yazılarımdan yola çıkarak, Akşam gazetesindeki köşesinden bana bir açık mektup göndermiş. Deniz Gökçe dostuma her şeyden önce yazılarıma gösterdiği ilgi için teşekkür ederim. Ben de onun sürekli okurlarından biriyim. Herhangi bir nedenle kaçırdığım yazılarına da dönüp bakarım mutlaka. The Economist dergisinde yer alan ve 42 ülkenin verilerini karşılaştıran tablolara bakarak Türkiye'nin bu 42 ülke arasındaki durumunu değerlendirdiğimde, benim sormadan edemediğim ana soru şuydu: "Türkiye'de uygulanan faiz oranları neden bu kadar yüksek? Türkiye'de diğer 41 ülkeden çok farklı bir risk mi söz konusu?"Deniz Gökçe yazısında bu soruya

Yazının Devamı

Türkiye ekonomisi sınıfta mı kaldı? (1)

7 Ocak 2007

Bu soruya "Evet" diye cevap verebilmek ne yazık ki pek kolay değil. Bir çok temel göstergeye göre Türkiye'nin bulunduğu nokta hayli düşündürücü. Bu tabloya dikkatle bakan birinin "Canım ekonomide sorun yok, Türkiye 2007'de bir miktar siyasal çalkantıyı kaldırır" demesi de çok zor. Ekonomimizdeki büyüme yavaşlasa da sürüyor, enflasyon oranımız tek haneli rakamlarda kaldı, ihracatımız 90 milyar dolara yaklaştı diye teselli bulabiliriz belki ama daha geçerli bir değerlendirme yapmak için ekonomideki performansımızı diğer ülkelerin performansıyla karşılaştırmamız gerekiyor. Ekonomimizin 2006 yılındaki performansını dünya kantarına vurduğumuzda acaba nasıl bir tablo çıkıyor karşımıza? Bu tabloya bakarak ekonomimizin 2006'da sınıfı geçtiğini söyleyebilir miyiz? Uluslararası verileri toplama ve değerlendirme konusunda en güvenilir kaynaklardan biri olan The Economist dergisi, önceki gün piyasaya çıkan 2007'nin ilk sayısında, dünya ekonomisinde hatırı sayılır yeri olan 42 ülkeye ilişkin bazı ekonomik göstergeleri topluca gösteren kapsamlı bir tablo yayınladı. 2006 yılına ilişkin son verilere dayanılarak hazırlanan o tabloda yer alan verilere göre Türkiye'nin dünyadaki yerine baktığımızda

Yazının Devamı

İnfazın gölgesinde buruk bir yılbaşı

3 Ocak 2007

Dünyadaki milyonlarca kişi gibi onlar da Irak'ın devrik Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in infazıyla ilgili görüntüleri izlemişti. İnternetle haşır neşir olan dünyadaki milyonlarca genç gibi onlar da, cep telefonuyla çekilmiş olan internetteki görüntüleri de izlemiş ve İngiliz Daily Telegraph gazetesinin "pornografik" diye nitelediği o infaz rezaletini onlar da görmüştü.Ertesi sabah, yaşı 90'lara dayanan, baba dostu bir emekli profesör aradı ve Saddam'ın infazını izlerken duyduğu derin tepkiyi benimle paylaşmak istedi. Benim gibi Saddam'a hiç sempati duymamış olan yaşlı muhatabımın sorduğu soru işe şuydu: "Saddam gitti ama bu Bush belasından nasıl kurtulacağız acaba?" Yılbaşı gecesi birlikte olduğumuz yakın dostlar ve onların 11, 14 ve 16 yaşlarındaki çocuklarıyla yemek yerken, sofradaki herkesin 2006 yılındaki en iyi ve en kötü anılarını söylemesi istendiğinde, en hazır cevap olan 11 yaşındaki oğlan "benim için yılın en kötü olayı Saddam'ın idamıydı" cevabını yapıştırdı. Biri ağabeyi olan diğer iki oğlan da hemen onu onayladı. Saddam'ın infazıyla ilgili görüntüler, yediden yetmişe, insanlıktan nasibini almış hemen herkesin tepkisini çekerken ve bunun izleri bizim yılbaşı soframıza

Yazının Devamı