'Şizofrenik dünya' (2) Duraklama düşersin

5 Şubat 2007

Bu yılki toplantıda küresel ısınma ve iklim değişikliği konusuna geniş yer ayrılması da Dünya Ekonomik Forumu'nun sürdürülebilirlik sorununa verdiği önemi gösteriyordu. Ancak Forum'a katılanların çoğunluğunun aynı eğilimde olduğunu söylemek kolay değildi. Küresel ekonomide süreklilik kazanmış görünen hızlı büyüme birçok kimseyi aşırı bir iyimserliğe sürüklemişti. Dünya Ekonomik Forumu'nun kurucusu ve başkanı Klaus Schwab, Davos'taki yıllık toplantıyı açarken yaptığı konuşmada "şizofrenik bir dünyada yaşamakta olduğumuzu" belirterek, "Dünya ekonomisi başarılı bir performans sergiliyor ama bu başarı birçok dengesizliği ve tutarsızlığı örtüyor; bu yılki Forum'da küresel sistemin zayıf noktalarını tartışacağız", dedi. Bu dayanaksız bir iyimserlik değil. Dünya ekonomisinin son yıllardaki sıra dışı büyüme performansının geniş tabanlı olması, ABD ekonomisinin ve Avrupa'nın umulandan iyi bir performans göstermesi, Çin ve Hindistan'ın hızlı büyümeyi sürdürmesi bu iyimserliği destekliyor. Bu büyüme sürecinin dinamiklerine baktığımızda birkaç faktörün öne çıktığını görüyoruz: Çin ve Hindistan başta olmak üzere 'Yükselen Pazar'lar diye anılan ekonomiler dünya ekonomisinin itici güçlerinden

Yazının Devamı

'Şizofrenik dünya' (1) Akla ziyan piyasalar

4 Şubat 2007

Aslında Türkiye'ye dönmeden, Davos'ta düşünmeye başladım bu konuyu. Dünya Ekonomik Forumu'nun yıllık toplantısında, özellikle küresel şirketleri yönetenlerin ve piyasalara hükmedenlerin aşırı iyimserliği beni bu yönde düşünmeye zorladı. Yıllık toplantıyı açarken yaptığı konuşmada "şizofrenik bir dünyada yaşıyoruz" diyen Forum Başkanı Klaus Schwab'ın da vurguladığı gibi, küresel boyutta karmaşık sorunlarla ve muazzam risklerle karşı karşıyaydık. Ama Forum'a katılanların önemli bir bölümüne göre, piyasalarda sorun yaşanmadıkça ve ekonomi büyümeye devam ettikçe bütün bunlara boş verebilirdik sanki. Katillerin kahraman muamelesi gördüğü, devlet kurumlarının birbirine düştüğü, derin devlet tartışmalarına gark olmuş bir Türkiye'de, aklımızı başımıza toplayıp neyi nasıl tartışacağız, doğrusu bilmiyorum. Herhangi bir şeyi tartışmaya değer mi, onu da bilmiyorum. Karanlık güçlerle piyasa güçlerinin belirleyici olduğu bir dünyada yaşıyorsak biz neyi tartışacağız? Bizi kim dinleyecek? Türkiye'de de sıkça karşılaştığım bu tavır karşısında hep şu soruları sorarım kendime: Acaba ben ve benim gibi düşünenler, olan biteni artık kavrayamadığımız için mi böyle düşünüyoruz? Şizofrenik olan biz

Yazının Devamı

Dolar ve küresel mali sistem nereye? (1)

29 Ocak 2007

Davos'ta artık geleneksel hale gelen "doların geleceği" ile ilgili yemekli oturumda, ABD ekonomisinin eski patronu Larry Summers, IMF'nin eski Başekonomisti Kenneth Rogoff, BIS (Bank of International Settlements) Genel Direktörü Malcolm Knight, Bank of China'nın Başkan Yardımcısı Min Zhu, Davos'un gediklilerinden Morgan Stanley Başekonomisti Stephen Roach ile bazı diğer ünlü ekonomistler bu sorulara cevap aradı. Davos'taki yemekli oturumların bir özelliği de katılımcıların yedi sekiz kişilik masalarda oturması ve genel tartışmanın yanı sıra her masada konunun ayrıca tartışılması. Masalara serpiştirilmiş olan panelistlerin yanı sıra diğer katılımcıların da katılımıyla konunun enine boyuna tartışılması mümkün oluyor bu ortamda. Amerikan dolarının değer kaybetmeye devam etmesi kaçınılmaz mı? Dolarda ani ve yüksek oranlı bir düşüş beklenebilir mi? İmrenilecek bir istikrara kavuşmuş görünen uluslararası mali sistemde her şey yolunda mı? Yoksa görünürdeki olumlu tablo, giderek büyüyen riskleri mi gizliyor? Bu risklerin sistemi sarsacak gelişmelere yol açması olası mı? Ben analizlerini verilere dayandıran ve küresel tabloya çok boyutlu bakabilen Min Zhu'nun masasındaydım. Kendisiyle

Yazının Devamı

Türkiye ABD ile karşı karşıya gelir mi?

28 Ocak 2007

Vali Nasr'a göre ABD yönetimi İran'la ilgili eylem planlarını yaparken Türkiye'nin olası tepkisini fazla dikkate almıyordu. Irak'taki olası gelişmeler de hesaba katıldığında, ABD ve Türkiye'nin bölgedeki çıkarlarının örtüşmediği bir noktaya gelinebileceğini düşünmek hiç de zor değildi. Böyle bir noktaya gelinmesi halinde Türkiye Ortadoğu'da, ABD'nin politikasıyla uyum içinde olmayan, bağımsız bir çizgi izleyebilecek miydi? Davos'ta önceki akşam düzenlenen "Türkiye'nin geleceği" başlıklı yemekli oturumda konuşan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e en zor soruyu Amerika'da yaşayan bir Ortadoğu uzmanı olan Vali Nasr sordu. Halen Council of Foreign Relations'da görev yapan ve Şiiliğin yükselişiyle ilgili yeni kitabı hayli ilgi çeken Nasr'ın sorusu, ilginç bir değerlendirmeye dayanıyordu. Toplantıyı açış konuşmasında Türkiye ile ABD'nin bölgedeki gündeminin aynı olduğunu belirten Abdullah Gül, bu soruya doğrudan cevap vermedi ama iki noktanın altını çizdi. Gül'e göre Türkiye Irak'ın bölünmesini kabul edemezdi. Bölgede yeni bir devletin kurulması halinde Türkiye'nin bu devleti tanıması da mümkün değildi. Irak'ın bölünmesi kanlı bir iç savaşa yol açabilir ve bölgedeki kargaşayı yeni

Yazının Devamı

Davos'ta Doha zirvesi

27 Ocak 2007

Doha, Katar'ın başkenti ve 2001'de, yeni bir küresel ticaret anlaşması sağlamayı amaçlayan müzakerelerin başladığı yer. 2007'ye girilirken çıkmaza girmiş olan bu müzakereler bu nedenle "Doha Round" diye anılıyor.30 ülkenin konuyla ilgili bakanlarının dün Davos'ta başlayan toplantılarından, umulan sonuç elde edilir ve tıkanan müzakerelerin önümüzdeki haftalarda canlandırılması umudu belirirse, çok farklı iklimlere sahip bu iki yerin adı artık birlikte anılacak, "Doha'nın düğümü Davos'ta çözüldü", denecek. Bu yazıyı yazarken bulunduğum Davos, İsviçre'nin bir dağ kasabası. Yılda bir kez, Dünya Ekonomik Forumu yıllık toplantılarının yapıldığı ocak ayının son haftasında dünya medyasının gündeminde yer alıyor. Dünyanın dört bir yanından gelen önemli şirketlerin tepe yöneticileriyle birlikte siyasetçiler, akademisyenler ve medya mensupları Davos'ta toplanıp küresel sorunları ve çözümlerini tartışıyor. Son yıllarda iz bırakacak önemli olaylara sahne olamayan Dünya Ekonomik Forumu'nun böyle bir flaş olaya çok ihtiyacı var. Küreselleşmeye karşı tepkilerin ve korumacılık baskılarının arttığı bir ortamda, küresel ticaretin önünü açacak bir adımın Davos'ta atılması Forum'a puan

Yazının Devamı

Türkiye'nin önemi ve dünya ekonomisi

26 Ocak 2007

Müslümanlara destek sağlayan ve merkezi İngiltere'de bulunan Islamic Relief Worldwide adlı kuruluşun başkanı olan El-Banna, Türkiye'nin Batı ile İslam dünyası arasında, Avrupa ile Ortadoğu ve Avrasya arasında köprü görevi yapabilecek yegâne ülke olarak taşıdığı önemi vurguluyor.El-Banna'ya göre Türkiye'nin İslam dünyasında çok özel bir konumu var, çünkü Batı'nın önyargılarına yaşadıklarıyla cevap verebiliyor. "Artık lafa değil sonuca bakmalıyız, Batı'nın dilinden düşürmediği demokrasi mi, Türkiye'de var; ekonomik kalkınma mı, Türkiye'de var, Müslüman bir ülkenin her şeyi yapabileceğini kanıtlıyor Türkiye", diyor. Dünya Ekonomik Forumu'nun bu yıl oluşturduğu Uluslararası Medya Konseyi'nin üyeleriyle 2004'te oluşturmuş olduğu Batı - İslam Diyaloğu İnisiyatifi'nin bazı üyelerini bir araya getiren toplantı öncesinde Dr. Hany El-Banna ile sohbet ediyoruz. Uluslararası Medya Konseyi'nin üyeleri arasında dünya medyasının kalburüstü temsilcileri var. Amerika'nın ve Avrupa'nın önde gelen yayın organlarının yönetici ve genel yayın yönetmenlerinin yanı sıra El Cezire gibi adını giderek daha çok duyuran yayın kuruluşlarının üst düzey temsilcilerini de bu vesileyle tanıma ve onlarla sohbet

Yazının Devamı

CEO'ların pespembe dünyası

25 Ocak 2007

Bu üç sihirli harf, daha çok büyük şirketlerde, icraattan sorumlu tepe yöneticisini tanımlamak için kullanılıyor ve İngilizce 'Chief Executive Officer' deyiminin baş harflerinden oluşuyor.Dünya Ekonomik Forumu 2007 yıllık toplantısına katılmak üzere, dünyanın dört bir yanından, 800'ün üzerinde önde gelen şirketin 'CEO'su akın etmiş Davos'a. PricewaterhouseCoopers adlı uluslararası danışmanlık kuruluşunun CEO'su Samuel DiPiazza, 50 ülkeden 1100 şirketin CEO'ları ile görüşülerek gerçekleştirilmiş olan kapsamlı bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı önceki akşam. Kaygı, endişe, tehdit ve risk gibi sözcüklerin hiç moda olmadığı, tozpembe bir dünyada yaşamak istiyorsanız buyurun CEO'ların dünyasına. Karmaşık sorunlarla karşı karşıya bulunan bir dünyaya pembe gözlükle bakabilen bu 'CEO'lar da kim oluyor? İn mi, cin mi bunlar? Bu yılki araştırmanın sonuçları DiPiazza'yı da biraz şaşırtmıştı. On yıldır yapılmakta olan bu araştırmada iyimserlik dozunun hiçbir zaman bu yılki kadar yüksek olmadığını belirten DiPiazza'ya göre 2007 ile sınırlı kalmayıp 2010'a kadar uzanan dönemi kapsayan ve ilk kez yüzde 90'lara varan bu iyimserliğin baş nedeni, küreselleşmenin uluslararası şirketlerin ufkunu

Yazının Devamı

'Büyük resim' ve Hrant Dink cinayeti

24 Ocak 2007

DAVOS'A DOĞRU - 2 Yıllar önce yakın bir arkadaşı yazdığı yazılar nedeniyle hapse girince, Türkiye'yi terk etmeye karar vermiş ve İsviçre'ye yerleşmiş. Türkiye'yi terk etmiş ama şiir yazmayı bırakmamış. Hemen yanı başındaki kalın dosyayı gösterdi, içinde 700 dolayında şiiri varmış. Bu şiirleri yazmış ama Türkiye'de yayımlatmaya hiç niyeti yok, "Bu şiirler ortalığa çıkarsa ben içeri girerim" diyor, Karadeniz şivesiyle. Her şeye rağmen Türkiye'ye dönmeye karar vermiş, çünkü İsviçrelilere de tepki duyuyor. "Müthiş ırkçılık var burada, Türk olduğum için bugüne kadar haksız yere 26 bin franklık trafik cezası ödedim" diyor. Onun hikâyesi de aslında 'büyük resim'in küçücük bir parçası. Davos'a gitmek üzere geldiğimiz Zürih'te, havaalanında bindiğimiz taksinin pala bıyıklı ve iri cüsseli sürücüsü, bizim onun Türk olduğunu keşfetmek üzere olduğumuz noktada bizim Türk olduğumuzu keşfetti. Gazeteci olduğumuzu öğrenince de kendi hikâyesini anlatmaya başladı. Zürih'in içinden geçen Limmat Nehri boyunca uzanan sahil şeridinde yürürken de hep o 'büyük resmi' düşünüyorum. Birden Christian Mayer adlı sanatçının yıllar önce yaptığı "Küreli Çeşme" çarpıyor gözüme. Bir ton ağırlığındaki granit küre,

Yazının Devamı