Dünya görüşümüz sanırım biraz farklı, örneğin ben piyasa sisteminin önemini kabul ediyorum ama her derde deva olduğuna inanmıyorum - belki de bu yüzden benim "siyaseti sevdiğimi" ileri sürmüş Deniz - ama bitip tükenmeyen bilgi açlığımız ve yüzeysel olanın ardındakine de bakma hevesimiz bizi ortak bir paydada buluşturuyor galiba.Deniz'e, pazar ve pazartesi günleri bu köşede yer alan yazılarda asıl vurgulamak istediğim noktayı bir kez daha vurgulama fırsatını yarattığı için de ikinci bir teşekkür borçluyum. Deniz Gökçe, 7 ve 8 Ocak'ta bu köşede yer alan yazılarımdan yola çıkarak, Akşam gazetesindeki köşesinden bana bir açık mektup göndermiş. Deniz Gökçe dostuma her şeyden önce yazılarıma gösterdiği ilgi için teşekkür ederim. Ben de onun sürekli okurlarından biriyim. Herhangi bir nedenle kaçırdığım yazılarına da dönüp bakarım mutlaka. The Economist dergisinde yer alan ve 42 ülkenin verilerini karşılaştıran tablolara bakarak Türkiye'nin bu 42 ülke arasındaki durumunu değerlendirdiğimde, benim sormadan edemediğim ana soru şuydu: "Türkiye'de uygulanan faiz oranları neden bu kadar yüksek? Türkiye'de diğer 41 ülkeden çok farklı bir risk mi söz konusu?"Deniz Gökçe yazısında bu soruya ayrıntılı bir cevap vermiş. Deniz, Türkiye'nin çok riskli bir ülke olduğunu ve faizlerin bu nedenle yüksek olduğunu belirttikten sonra bu riski yaratan faktörleri sıralamış. Onun uzun bir paragrafa sığdırdığı risk yaratan faktörler özetle şunlar: Türkiye'nin cari açık sorunu var. Türkiye seçime gidiyor ve seçime giderken aşırı dozda bölünmüş, kavga eden bir ülke görünümünde. Medya ve vatandaş alenen taraflara bölünmüş. Hükümeti destekleyenlerle Cumhurbaşkanı, asker, CHP ve diğer unsurlardan oluşan cephe zıtlaşıyor. Türkiye'de laik - İslam kavgası var. PKK sorunu var, milliyetçilik aşırı hale gelmiş durumda. Sosyal güvenlik reformu çok gerekli ama 1999'dan beri yapılamıyor. Adeta engellenen reformlar duracak gibi. Dünyanın en riskli coğrafyasındayız. ABD ve AB ile itişiyoruz. Bütün bunlara rağmen özel sektör harcama ve yatırım yapmaya devam ediyor. Bunlar "Ben siyaseti hiç sevmem" diyen Deniz Gökçe dostumun sıraladığı risk faktörleri. Türkiye riski Bunlara ek olarak, Deniz'in herhalde Türkiye'deki risk faktörlerine odaklandığı için değinmediği, ama bizi çok yakından ilgilendiren, muazzam bir dış âlem riski var. Küresel ekonomide de belirsizliklerin ve risklerin büyüdüğü bir yıla girdik ve bunun ilk çalkantılarını yaşamaya başladık bile.Bütün bunlardan yola çıkarak benim varmak istediğim nokta şu: Deniz Gökçe'nin de belirttiği gibi, Türkiye bugün gelinen noktada çok ciddi risklerle karşı karşıya. Bu nedenle de yüksek faize kilitlenmiş durumda. Ama bunun uzun süre sürdürülebilir bir durum olmadığı da ortada. Çare riskleri ortadan kaldırmadan faizleri düşürmek değil tabii ki. Ama birilerinin de, seçim yılında "Her şey yolunda" demek zorunda olan hükümet yetkililerinin yapamayacağını yapıp durumun ciddiyetini ortaya koyması gerekmiyor mu? oulagay@milliyet.com.tr Sorun nerede?