Bu yılki toplantıda küresel ısınma ve iklim değişikliği konusuna geniş yer ayrılması da Dünya Ekonomik Forumu'nun sürdürülebilirlik sorununa verdiği önemi gösteriyordu. Ancak Forum'a katılanların çoğunluğunun aynı eğilimde olduğunu söylemek kolay değildi. Küresel ekonomide süreklilik kazanmış görünen hızlı büyüme birçok kimseyi aşırı bir iyimserliğe sürüklemişti. Dünya Ekonomik Forumu'nun kurucusu ve başkanı Klaus Schwab, Davos'taki yıllık toplantıyı açarken yaptığı konuşmada "şizofrenik bir dünyada yaşamakta olduğumuzu" belirterek, "Dünya ekonomisi başarılı bir performans sergiliyor ama bu başarı birçok dengesizliği ve tutarsızlığı örtüyor; bu yılki Forum'da küresel sistemin zayıf noktalarını tartışacağız", dedi. Bu dayanaksız bir iyimserlik değil. Dünya ekonomisinin son yıllardaki sıra dışı büyüme performansının geniş tabanlı olması, ABD ekonomisinin ve Avrupa'nın umulandan iyi bir performans göstermesi, Çin ve Hindistan'ın hızlı büyümeyi sürdürmesi bu iyimserliği destekliyor. Bu büyüme sürecinin dinamiklerine baktığımızda birkaç faktörün öne çıktığını görüyoruz: Çin ve Hindistan başta olmak üzere 'Yükselen Pazar'lar diye anılan ekonomiler dünya ekonomisinin itici güçlerinden biri haline geldi. Onların da katkısıyla dünya ekonomisinin hızlanması, başta petrol olmak üzere temel madde fiyatlarını yukarı çekerek bu maddeleri üreten ve ihraç eden ülkelerin ekonomilerini canlandırdı. Finansal sistemde yeni tür finansal araçlarla muazzam bir likidite bolluğu yaratıldı ve bu likidite bolluğu başta ABD olmak üzere pek çok ülkede büyümeyi destekledi. Trilyon dolar mertebesinde rezerv biriktiren Çin ve diğer Asya ülkeleri ABD'nin dış açığını finanse ederek ABD'nin büyümesine katkıda bulundu. Rekor düzeydeki şirket satın alma ve evlenmeleri de finansal kurumların iş hacmini genişletti ve kârlarını artırdı. Dünya ticaretinin gelişmeye devam etmesi de bu süreci destekledi. İyimserliğin dayanağı Küresel ekonomiyi bir bisikletliye benzetecek olursak, yukarıda sözünü ettiğim iyimserliğin sürmesi için bisikletlinin hızla pedal çevirmeye devam etmesi ve önüne engeller çıkmaması gerekiyor. Oysa bisikletlinin önünde riskli bir parkur var. Bu parkurda karşılaşılabilecek risklerin bazıları şunlar: Küreselleşmeden zarar gören kesimlerin desteklediği korumacı önlemlerin ticarete sınırlama getirmesi. Sol ve milliyetçi hükümetlerin yabancı sermaye akışını engelleyen adımlar atması. Finans sisteminde türev enstrümanlarla oluşan riskli yapının tökezlemesi. Bunun sonucunda küresel likidite bolluğunun azalması. Jeo - politik sorunların yeni boyutlar kazanarak küresel ekonomideki dayanışmayı bozması, örneğin Çin ile ABD'nin arasının açılması. Çin ve Hindistan'da sosyal - siyasal sorunlarla karşılaşılması. Küresel ısınmanın yeni felaketlere yol açması. Bu tür olasılıklar da hesaba katıldığında dünya ekonomisinin ve dünyanın geleceği konusunda aşırı iyimser olmak zorlaşıyor. oulagay@milliyet.com.tr Riskler nerede?