Vali Nasr'a göre ABD yönetimi İran'la ilgili eylem planlarını yaparken Türkiye'nin olası tepkisini fazla dikkate almıyordu. Irak'taki olası gelişmeler de hesaba katıldığında, ABD ve Türkiye'nin bölgedeki çıkarlarının örtüşmediği bir noktaya gelinebileceğini düşünmek hiç de zor değildi. Böyle bir noktaya gelinmesi halinde Türkiye Ortadoğu'da, ABD'nin politikasıyla uyum içinde olmayan, bağımsız bir çizgi izleyebilecek miydi? Davos'ta önceki akşam düzenlenen "Türkiye'nin geleceği" başlıklı yemekli oturumda konuşan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e en zor soruyu Amerika'da yaşayan bir Ortadoğu uzmanı olan Vali Nasr sordu. Halen Council of Foreign Relations'da görev yapan ve Şiiliğin yükselişiyle ilgili yeni kitabı hayli ilgi çeken Nasr'ın sorusu, ilginç bir değerlendirmeye dayanıyordu. Toplantıyı açış konuşmasında Türkiye ile ABD'nin bölgedeki gündeminin aynı olduğunu belirten Abdullah Gül, bu soruya doğrudan cevap vermedi ama iki noktanın altını çizdi. Gül'e göre Türkiye Irak'ın bölünmesini kabul edemezdi. Bölgede yeni bir devletin kurulması halinde Türkiye'nin bu devleti tanıması da mümkün değildi. Irak'ın bölünmesi kanlı bir iç savaşa yol açabilir ve bölgedeki kargaşayı yeni boyutlara taşıyabilirdi. Türkiye bunu çok tehlikeli görüyordu.Gül'ün vurguladığı ikinci nokta ise şuydu: ABD'nin Irak'ın bölünmesine onay vermesi halinde bölgedeki ve dünyadaki itibarı daha da büyük yaralar alabilirdi. Bu nedenle Türkiye bu olasılığı düşünmek bile istemiyordu.Abdullah Gül, Davos'ta dün yapılan "Ortadoğu'nun geleceği" konulu toplantıdaki konuşmasında da Irak'ın bütünlüğünün korunamaması halinde bunun bölgede kaosa yol açacağını ve bu duruma yol açmanın sorumluluğunun çok ağır olacağını belirtti.Gül'ün kendi konuşmasında en fazla üzerinde durduğu nokta ise Türkiye'nin istikrarı oldu. Dünya Ekonomik Forumu'nun program kitapçığında, "Türkiye'nin geleceği" konulu oturumla ilgili sayfada "AB ile ilişkilerdeki belirsizlik ve kasımda yapılacak seçimler Türkiye'nin geleceğini belirsiz hale getirdi" cümlesinin yer alması Gül'ü hayli rahatsız etmişti. Yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB üyeliği hedefinden uzaklaşmadan yoluna devam edeceğini ve herkesi şaşırtan performansını sürdüreceğini vurguladı. Yeni devleti tanımayız Toplantı boyunca aynı masayı paylaştığımız Vali Nasr bana da şu iki soruyu sordu: Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçiminin de gündemde olduğu önümüzdeki dönemde, askerin rejime müdahalesi söz konusu olabilir miydi? AB ile ilişkilerin umut verici bir noktada bulunmaması, böyle bir müdahale olasılığını artırır mıydı?Abdullah Gül, Türkiye'nin geleceğini merak edip Davos'taki yemekli toplantıya katılanlara Türkiye'nin artık istikrarlı ve geleceği öngörülebilir bir ülke olduğunu anlatmaya çalıştı ama AB ile ilişkilerden Cumhurbaşkanlığı seçimine ve olası gelişmelere ilişkin kafalarda düğümlenen soru işaretlerini ne ölçüde giderdi, doğrusu bilmiyorum. oulagay@milliyet.com.tr Askerin rolü