Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu üç sihirli harf, daha çok büyük şirketlerde, icraattan sorumlu tepe yöneticisini tanımlamak için kullanılıyor ve İngilizce 'Chief Executive Officer' deyiminin baş harflerinden oluşuyor.Dünya Ekonomik Forumu 2007 yıllık toplantısına katılmak üzere, dünyanın dört bir yanından, 800'ün üzerinde önde gelen şirketin 'CEO'su akın etmiş Davos'a. PricewaterhouseCoopers adlı uluslararası danışmanlık kuruluşunun CEO'su Samuel DiPiazza, 50 ülkeden 1100 şirketin CEO'ları ile görüşülerek gerçekleştirilmiş olan kapsamlı bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı önceki akşam. Kaygı, endişe, tehdit ve risk gibi sözcüklerin hiç moda olmadığı, tozpembe bir dünyada yaşamak istiyorsanız buyurun CEO'ların dünyasına. Karmaşık sorunlarla karşı karşıya bulunan bir dünyaya pembe gözlükle bakabilen bu 'CEO'lar da kim oluyor? İn mi, cin mi bunlar? Bu yılki araştırmanın sonuçları DiPiazza'yı da biraz şaşırtmıştı. On yıldır yapılmakta olan bu araştırmada iyimserlik dozunun hiçbir zaman bu yılki kadar yüksek olmadığını belirten DiPiazza'ya göre 2007 ile sınırlı kalmayıp 2010'a kadar uzanan dönemi kapsayan ve ilk kez yüzde 90'lara varan bu iyimserliğin baş nedeni, küreselleşmenin uluslararası şirketlerin ufkunu adeta sınırsız biçimde açmış olmasıydı. Küresel pazarda iş gören şirketlerin CEO'larının neredeyse tamamını iyimserliğe iten şey, yeni pazarlarda, yeni ürünler geliştirerek, satın alma ve evlenmelerle daha güçlü şirketler oluşturarak iş yapma ve kârlarını katlama olanaklarının sürekli artacağına duydukları güvendi. Şirketlerin çapı büyüdükçe CEO'larının iyimserliği de artıyordu. İşler yolunda Bu iyimserliği besleyen en önemli nedenlerden biri ise Çin, Hindistan, Rusya gibi küresel ekonomi ile yeni bütünleşen ülkelerdeki iş yapma olanaklarının daha da artacağına duyulan güvendi. Brezilya ile birlikte "BRIC ülkeleri" diye anılan bu dört ülkeden sonra küresel şirketlerin CEO'larına en fazla umut veren ülkeler ise Türkiye, Meksika, Güney Kore, Vietnam ve Endonezya idi. Peki ya dünyayı meşgul eden ve zaman zaman bizim de karamsar senaryolardan söz etmemize yol açan tehditler? Küresel ısınma, küresel terör, siyasi istikrarsızlık, finans sistemindeki risklerin artması gibi sorunlardan hiçbiri küresel CEO'ları rahatsız eden öncelikli faktörler arasında değildi. Onları en fazla dertlendiren iki sorun, serbestçe iş görmelerini engelleyen hükümet müdahalelerinin artması ve aradıkları nitelikte eleman bulmakta karşılaştıkları zorluklardı.Dünya ekonomisinde büyük ağırlığı olan şirketleri yönetenlerin bu iyimserliğinin Türkiye'yi de olumlu etkilediği ortada. Riskleri hafife alan bu aşırı iyimserliğin, Türkiye'ye yabancı yatırım sermayesi gelmesini ve cari açığın finanse edilebilmesini sağlamakta olduğu da bir gerçek herhalde.Dün tanınmış bazı ekonomist ve bankacıların katıldığı, küresel ekonominin durumuyla ilgili toplantıda da 2007 için genelde iyimser beklentiler dile getirildi ama ufukta kendini belli eden sorunlara da değinildi. Bu değerlendirmeleri yarınki yazımda ele alacağım. oulagay@milliyet.com.tr Türkiye'ye etkisi