İzmir Belediyesi Meclisi tutanaklarında 80 yıl önce hamamlar için konulmuş zorunlu kurallara bir göz atalım... “Havlu, peşkir, kese kuru olmalı, müşterinin gözü önünde sabunla tekrar yıkandıktan sonra kullanılmalı. Peştemal ve havluların her defasında kaynatılıp ütülenmesi, bir defa kullanılan takımların kaynatılıp ütülenmeden ikinci müşteriye verilmemesi. Ustura, jiletler müşterinin gözü önünde antiseptik mahlule batırılmalı. Hamamın içerisindeki kirli suların kapalı oluklarla dışarı mecraya akıtılması, yıkanma yerlerinin her gün sodalı sularla fırçalanıp duvarların badanalanması, soyunma, giyinme yerlerinin mevsiminde ısıtılması, termometre bulundurulması.” Ayrıca hamamlarda sağlıklı olmadığı için, kan almak, sülük yapıştırmak yasaklanmış. İnsanların mantar, uyuz benzeri cilt hastalıklarına maruz kalmaması için, takunyaların müşteriye kuru olarak verilmesi, fırça, tarak bulundurulmaması gibi kesin kurallar da konulmuş.
Tony Curtis de geldi
Tarihi Basmane Hamamı sahibi, Namazgâh, Beyler, Lüks (Karakadı) hamamlarının işleticiliğini yapmış olan Ali Bayrak’la İzmir hamamları üzerine yaptığım söyleşiden özet bilgiler vermek istiyorum. “Beyler Hamamı’nı bir dönem bizim ailemiz
Fotoğraf, mezarlıktan parka çevrilen Basmane Altınpark’ta (Faik Ener Parkı) çekildi. Dikkatli bakarsanız, mezarlık yıllarından kalma servi ağaçlarını görürsünüz. Bugünkü yazımın konusu, Altınpark ve salıncakları...
Sevgili Atıf Amca’yı (Eryuva) yıllar önce güneşli bir günde, titreyen elleriyle Altınpark’ta fotoğraf çekerken tanımıştım. İzmir’e geldiğinde Altınpark’a uğrar, bana yaşadığı dönemin İzmir’ini anlatırdı. Atıf Amca’yı birlikte dinleyelim: “Çocukluk ve ilk gençlik yıllarım Altınpark’ta geçti. Eskiden burada mezarlık vardı, geçmeye korkardık, sonra park yapıldı. Okulun bulunduğu yerde (Şehit Fethi Bey İlköğretim Okulu) salıncakları çok iyi hatırlıyorum. İzmir’e yolum düştüğünde Altınpark’a gelir, anılarımı yeniden yaşarım. Arkadaşlarımı arıyorum, evleri yerinde duruyor ama kendileri yok. Çocukluk arkadaşım Âlim, bizlere Altınpark’ta ulu çınarın altında, mandolin çalardı, akşamları sokak lambası ışığında kitap okurduk.
(Prof. Dr. Alim Şerif Onaran, 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümü’nün kurucusu) Misakı Milli Mektebi’nden sonra Alyans Mektebi’nde okudum.
Çarşamba günü öğleden sonraları, müzik dinleme uğruna okulda kalırdım, klasikleşmiş İtalyan
Sözlerini Şair Dr. Onur Şenli’nin yazdığı, bestesini İsmet Nedim’in yaptığı, başta Gönül Yazar, Zeki Müren, Behiye Aksoy ve Müzeyyen Senar olmak üzere birçok ünlü sanatçının plaklara okuduğu, hafızalara kazılmış ‘Agora Meyhanesi’ şarkısını bilmeyen yok gibidir. Bu şarkının Basmane Garı’yla olan, bilinmeyen ilişkisini ilk kez bu satırlarda yazıyorum. Şair Onur Şenli, Afyon Lisesi’nden ayrılıp teyzesinin öğretmenlik yaptığı İstanbul’da Vefa Lisesi’ne okumaya gider, ilginç deneyimler yaşar. 6-7 Eylül olaylarının Beyoğlu’nda yaptığı tahribatı görür, tramvay durağında beklerken gazete bayiinde, gözüne Cahit Sıtkı Tarancı’nın ölüm haberi takılır. İşte bu günlerde, dayısı Dr. Mehmet Şahin, Onur Şenli’nin öğretmen teyzesine mektup yazıp Onur’un İzmir’e gelmesini, burada okumasını ister. Onur Şenli, İzmir’e gelir ve Namık Kemal Lisesi’ne kaydını yaptırır. Dayısı Dr. Mehmet Şahin, o yıllarda Basmane Garı girişinde, solda tek katlı binada mıntıka doktorluğu yapmaktadır. Onur Şenli, dayısının muayenehanesine sıklıkla gelip gitmeye başlar, bu arada Basmane’nin klasik esnaf meyhaneleriyle tanışır.
İkinci sene, ailesinin İzmir’e ziyareti sırasında dayısı babasına uzun yıllar görüşemedikleri
Kapalı ve açık sinemalarımızda film aralarında, gazoz şişesi kapaklarının patlatılarak açılmasını, simit, çerez, pasta, keten helva ve ayran gibi yiyecek içecekleri hatırlamak bize buruk bir özlem verir. Gaziler Caddesi’nde, Çorakkapı Camii sırasında yer alan Yıldız Sineması’nın bulunduğu yerde eskiden yazlık Güneş Sineması vardı.
Zeki Müren konseri
Kazmirci ailesi, bu sinemayı satın alıp 1953 yılında kapalı sinema haline getirdi. Kışlık sinema olmasına rağmen, yazın özel bir mekanizmayla açılabilen çatı sistemi bugün de çalışır durumda. Sinemanın içinde perdeye yakın iki kolon, görüşü engellediği için mimar Erdoğan Tözge tarafından planlanıp ikinci kez inşa edildi. Sinema, 22 Mart 1957’de muhteşem bir Zeki Müren konseriyle perdesini yeniden açtı.
Özel elemanlar
Yıldız Sineması, 1800 koltuğu olan, zengin fakir demeden, toplumun her kesiminin film izlemeye geldiği sinemaydı. Filmler, yazıhanede kurulan düzenekle önce sinema yönetimi tarafından izlendikten sonra oynatılırdı. Beğeni kazanan filmler dışında, koltuklarının rahatlığı, perdesi ve oynatıcıların kalitesiyle de farklıydı. Çatısı antraktlarda açılıp, salonun havalandırması yapılır, sigara içilen yerlerin dışında salonda sigara