Uzmanlaştığı alanda kitaplar çıkaran rehberler sayesinde harika bir Türkçe seyahat literatürü oluşuyor. Serhan Güngör’ün kitabı “Gezgingöz” de bunlardan biri
Rehber meslektaşım Serhan Güngör’ün kitabı “Gezgingöz” raflardaki yerini aldı. Ön sözü’nü İlber Ortaylı’nın yazdığı kitap, tarih meraklısı, yurt dışındaki Anadolu ve Türk kültürüne ait izler arayan gezginler için çok ilginç. Kitap, Serhan Güngör’ün #tarih dergisinde yer alan Gezgingöz köşesindeki yazılarından oluşuyor.
Profesyonel turist rehberi Serhan Güngör’den, 2014 yılında çıkmaya başlayan #tarih dergisine bir köşe yazması istendiğinde, aklına Türkiye’ye dair yurt dışında izler taşıyan mekân, obje ve insanların öykülerini yazmak geliyor. Yurt dışı turlarında gittiği her ülkede her zaman Türkiye tarihi ve Anadolu kültürlerine dair izler arayan Güngör, “Bu arayışlar, gittiğim ülkenin tarihinin yanı sıra kendi ülkeme dair
Meyve toplayarak, toprağı çapalayıp ot yolarak, ekolojik bir tatil yapmak isteyenler TaTuTa’nın kapısını çalabilir.
Ekolojik bir çiftlikte tatil yapmak ya da orada gönüllü olarak çalışmak ister misiniz? İçinden geçtiğimiz bu süreçte hem çok keyifli hem de öğretici olabilir. Size bu hafta yıllardır büyük bir hayranlıkla takip ettiğim bir projeden bahsedeceğim: TaTuTa. Aslında yıllar önce başlatılan bir “Ekolojik çiftliklerde tarım turizmi ve gönüllü, bilgi, tecrübe takası programı”. Projenin bugün buraya bağlı ve doğa dostu üretim yapan 78 çiftlikle ilgili kısmını arzu ederseniz Buğday Derneği ya da direkt TaTuTa web sitesinden okuyabilirsiniz.
Biz gelelim işin belki sizi çok ilgilendireceğini düşündüğüm ekolojik tatil kısmına. Yıl boyunca ya da yılın belli zamanlarında Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış ekolojik çiftliklerden seçeceğiniz birinde misafir olabilirsiniz ama çat kapı gidilmesi doğru değil tabii. Mutlaka gitmek istediğiniz yörede ziyaret etmek
Güneşin altında pırıl pırıl parlayan, uzansanız bulutları tutabileceğiniz Sagalassos antik kentini çok sevecek ve ondan hiç ayrılmak istemeyeceksiniz
2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan Sagalassos antik kenti son yıllarda Türk gezginlerinin ilgi odağı. Sagalassos, Burdur ilinin Ağlasun ilçesine 7 kilometre uzaklıkta Akdağ yamaçlarındaki denizden 1700 metre yükseklikte eğimli arazide yer alan bir saklı güzellik. 1706 yılında Fransız gezgin Paul Lucas tarafından gün ışığına çıkarılan Sagalassos’ta 1990 yılından beri yürütülen kazı çalışmalarında açığa çıkarılan eserler restore edildi. Burası, Antik Çağ’da Pisidia diye adlandırılan bölge. Coğrafi olarak baktığımızda ulaşılması zor bir yer. Antik Çağ’da bu tür yüksek yerleşimler, öncelikle güvenlik nedeniyle tercih edilirdi. Kentin çok sayıda verimli vadilerle çevrili ve dağlık arazinin suyun bol olduğu bir bölgede yer alması da en önemli tercih sebepleriydi belli ki!
Sagalassos, Roma İmparatorluğu döneminin
Bandırma Vapuru, artık sanal olarak da gezilebilecek. Ulusal bayramların en önemlilerinden birinin kutlandığı 19 Mayıs tarihini de içine alan Müzeler Haftası’nda “Bandırma” vapurunu keşfe çıkıyoruz
UNESCO ile resmî ilişkileri olan, BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nin danışmanlığını yürüten sivil toplum örgütü Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM), 1977 yılında 18 Mayıs’ı Uluslararası Müze Günü ilan etmişti. Amacı da toplum gelişiminde müzelerin rolü konusunda halkın farkındalığını artırmaktı. O günden beri istikrarlı bir şekilde, uluslararası düzeyde gelişen ve ivme kazanan bir gün oldu 18 Mayıs. Daha sonra da 18 Mayıs’ta başlayıp 24 Mayıs’ta biten, “Müzeler Haftası” adı verilen küresel bir etkinliğe dönüştü. Her yıl değişik bir temanın işlendiği etkinlikler, iki yıldır çevrim içi yapılmak zorunda kalsa da, duyulan ilgi müzeciliğin önemini ve insanların müzeleri gezmeyi ne kadar özlediğini gösteriyor. Son yıllarda müzelerimizin aldığı ödüller de gurur
Troya Müzesi, Odunpazarı Modern ve Bayburt Kenan Yavuz Etnografya Müzesi, Avrupa’nın en prestijli müzecilik ödüllerine değer bulundu
Avrupa’nın en prestijli müzecilik ödüllerini veren Avrupa Konseyi himayesindeki Avrupa Müze Forumu’dan geçen hafta Türkiye’den üç müzeye ödül geldi. Avrupa Müze Forumu (European Museum of the Year Award-EMYA), bu ödülleri, son dört yıl içinde ziyarete açılmış ya da geniş çaplı bir dönüşüm geçirmiş müzelere veriyor. Geçen yıl pandemi nedeniyle 2020 yılı kazananlarının açıklanması, bu yılın mayıs ayına bırakılmıştı. Troya Müzesi de geçen yılki adaylar arasında finale kalan müzelerden biriydi. Geçen yıl düzenlenemeyen yarışmanın sonuçları da bu yılki yarışmanın sonuçlarının açıklandığı canlı yayında duyuruldu.
Ödüller Troya’ya
Yalın Mimarlık tarafından tasarlanan, 10 Ekim 2018’de açılışı, 18 Mart 2019’da da resmî açılışı gerçekleştirilen Troya Müzesi, daha
Kemaliye ile Turabdin bölgesinin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmesiyle Türkiye’nin Geçici Liste’deki kültür varlığı sayısı 85’e ulaştı.
Türkiye’den iki kültür varlığı daha UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girdi. “Kemaliye Tarihi Kenti” ile “Midyat Çevresi (Turabdin) Geç Antik ve Ortaçağ Kilise-Manastırları”. Bu iki kültür varlığının eklenmesiyle Türkiye’nin Geçici Liste’deki kültür varlığı sayısı 85’e yükseldi.
Gerek Kemaliye gerekse Turabdin bölgesi, gezginlerin son yıllarda oldukça yoğun ilgi gösterdikleri yerler. Fırat Nehri’nin kentsel mekân kurgusunu ve mimariyi etkilediği, yerleşim birimlerinin de topografyaya uygun bir şekilde oluşturulduğu Kemaliye, eski çağlarda İpek Yolu ve Kervan yolları üzerinde bulunan bir kentti. Kemaliye, özel ve kendine has kent dokusu ve özgün mimarisiyle Geçici Liste’ye alındı.
Midyat ve Çevresi, yani Turabdin bölgesinde ise Hristiyanlığın en erken
Kapanmaya girdiğimiz süreçte evden gezip görebileceğimiz sergilere göz atalım
Pandemiyle birlikte evde kalınca pek çok kuruluş gezginlere bir nebze de olsa son teknolojilerle değişik çözümler sundu. Başka şehirleri, ülkeleri gezdik çevrimiçi sistemlerle. Dünyanın tüm müzeleri evde oturanlara kapılarını açtı. Bu da bence kabusa dönen pandemi döneminin kazanımlarından biri oldu. Düşünsenize, seyahat edilebilse de gidilemeyen ülke ve hatta şehirlerdeki müzeleri ayağınıza getiren bir sistem var artık günümüzde. Konuya bir de başka tarafından bakarsak, zamanı olmadığından ya da seyahat edemediğinden müzelerdeki sergileri kaçırmak durumunda kalmıyor artık kimse.
Çevrimiçi turlar
Yeniden kapanmaya girdiğimiz bu süreçte neler yapabiliriz, hangi müzeleri gezebiliriz, evden gezip görebileceğimiz sergiler hangileri derseniz, açıkçası çok sayıda alternatif çıkıyor karşımıza. Bunlardan biri Arter’in çevrimiçi rehberli turları. 2010 yılından bu yana pek çok sergiye
İlkbahar nergisler, sümbüller, güller ve erguvanlardır. Doğa öyle güzel renklere bürünür ki, Anadolu’nun bozkır denilen köşeleri bile nergislerle renklenir.
İlkbahar artık iyice yüzünü göstermeye başladı. Her yerin yavaş yavaş yeşilin sonsuz tonlarına bürünmesi, doğanın uyanmaya başladığının işaretidir. Artık ağaçların kuru dalları tomurcuklanmaya, yeşilliklerin arasından değişik renklerde çiçekler kendilerini göstermeye başlar. Aslında bu aylar tam da yollara düşmenin zamanıdır. Nereye giderseniz gidin tüm fotoğraf kareleri rengârenk olur.
Benim için çocukluğumdan beri laleler ilkbaharın müjdecisidir. Çocukluğum Bebek’te geçtiği için nisan ayının ikinci yarısında Emirgan’daki Lale Bahçesi’nde yavaş yavaş her renkten lalelerin boy attığını görürdüm. 1 Mayıs günü Lale bayramı kutlanır, o bahçe tam bir şenlik olurdu. Her ne kadar Hollanda, laleleriyle meşhur olsa ve bu dönemde her yer çeşit çeşit lalelerle dolsa da lale soğanının Osmanlı