Bilinçli gezginler olarak seyahat alışkanlıklarımızda birkaç değişikliğe giderek gezegenimizin bize sunduğu güzelliklerin tadını çıkarmaya devam edebilir ve çevre üzerindeki olumsuz etkimizi azaltabiliriz
Küresel ısınmanın dünya üzerindeki etkisi yıllardır uzmanların hep vurguladığı ve uyardığı bir konu. Pandemi ve sonrasında yaşadığımız korkunç yangınlar sanırım hepimizi düşünmeye ve hayatımızda bazı şeyleri değiştirmeye itti. Seyahat etme alışkanlıklarımız ve tatil kavramları da buna dahil. Bilinçli bir gezgin olmak mı tüketen turist olmak mı bu dünyayı kurtarır, iyi düşünelim.
Bilinçli gezginler olarak seyahat alışkanlıklarımızda birkaç değişikliğe giderek gezegenimizin bize sunduğu güzelliklerin tadını çıkarmaya devam edebilir ve çevre üzerindeki olumsuz etkimizi azaltabiliriz.
Elbette seyahat edeceğiz ama bunu yaparken dünyaya ve çevreye zarar vermemeye çalışmak, dünyayı geleceğe en az hasarla bırakmak bilincinde olmak gerekir. Bu konuda yapılabilecek çok şey var. Karbon ayak izlerimizi azaltmakla başlayabiliriz:
U&Cc
Üstün evrensel değerleri barındıran Arslantepe Höyüğü’nün UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmasıyla Türkiye’nin miras varlığı 19’a çıktı. Höyüğün bulunduğu Malatya da artık gezginlerin güzergâhında yer alabilecek
Dünya Miras Komitesi’nin bu yıl çevrimiçi düzenlenen 44. toplantısında, Malatya’nın Battalgazi ilçesindeki Arslantepe Höyüğü’nün UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınması kararlaştırıldı. Arslantepe ile Türkiye’nin UNESCO’ya kaydedilmiş 19 Dünya Miras varlığı var artık.
Arslantepe M.Ö. 4’üncü bin yıl boyunca Doğu Anadolu ve Mezopotamya toplumlarında devlet oluşum sürecinde çok ciddi değişiklikler gösteren bir yer oldu. Tarihte ilk devlet toplumu olan Arslantepe, merkezi otorite uygulayan bir yönetime sahip ve bölge ekonomisini kontrol eden bir yerleşimdi. Arslantepe’nin UNESCO’ya kaydedilmesi kararında kültürel gelenekler, toplumsal değerlerin değişimi, hiyerarşi, sosyal farklılıklar, ekonomik ayrıcalıklara
Gerçek Bodrum’u görmek ve tanımak isterseniz Halikarnas Balıkçısı’nı rehber edinin kendinize; her adımınızda Bodrum’u, insanlarını, mitolojik hikâyeleri, denizi, denizcileri anlatacaktır size
Mausolos döneminde yapılan Bodrum Kalesi, 15. yüzyılda Sen Jan Şövalyeleri tarafından bugünkü haline getiriliyor.
Gözlerinin içi gülen bir adam ve bir yazı karşılar sizi Bodrum’un girişinde. Bodrum’u Bodrum yapan adamdır o karşınızdaki: Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı. O koca sesi yankılanır kulaklarınızda:
MERHABA!
“Yokuşbaşı’na geldiğinde Bodrum’u göreceksin.
Sanma ki geldiğin gibi gideceksin!
Yaz gelince İstanbul boşalır. Kalabalık, trafik azalır. Şehri keşfe çıkmanın tam zamanıdır. İşte size eşsiz tarihi dokusuyla iki rota: Fener-Balat ve Kuzguncuk
Bir şehri keşfetmek, gerçek anlamda tanımak için o şehrin sokaklarında yürümeniz gerekir. Bunun için de size İstanbul’un iki yakasından iki rota öneriyorum: Fener-Balat ve Kuzguncuk…
Fener-Balat rotasında yürümeye Cibali’de; eski Cibali Tütün Fabrikası, günümüzdeki Kadir Has Üniversitesi yanında bulunan Rezan Has Müzesi ile başlayın. Cibali’nin arka sokakları, Orhan Kemal Evi, Cibali Kapı, tarihi Cibali Karakolu, Gül Camii, Sirkeci Tekkesi, Aya Kapı, Aya Nikola Kilisesi bu semtte mutlaka görülmesi gereken yerler. Hemen bitişiğindeki Fener semtinde Maraşlı Rum İlköğretim Okulu, Fener Rum Patrikhanesi Aya Yorgi Kilisesi, Fener semtinin rengârenk sokakları ve antikacıları, Eflak Boğdan Beyi Dimitri Kantemir’in bahçesi kafe olarak kullanılan sarayı, Yuvakimyon Rum Kız Lisesi, Maria Muhliotissa (Kanlı Meryem) Kilisesi ve bakan herkesin Patrikhane binası sandığı Fener Rum Erkek
İstanbul’dan kolayca ulaşılabileceğiniz Adalar, hem günübirlik hem de konaklayarak gezmenin tadına varabileceğiniz olanaklar sunuyor
Marmara Denizi’nin Asya kıyısı yakınında, Bizans döneminde başkent Konstantinopolis’in ve günümüzde İstanbul’un deniz kenarı mahalleleri... Adalar ilçesindeki her ada bir mahalledir. Mahalleler arası ulaşım da ana karadan olduğu gibi yalnızca su yoluyla mümkündür. Kınalıada, Burgazada, Heybeliada, Büyükada vapur ve teknelerin uğradığı ve üzerlerinde yerleşim olan en büyük adalardır.
Antik dönemde Demonisia (Halkın Adaları) diye anılan bu adalar, Bizans döneminde bazı adalarda inşa edilen imparator, imparatoriçe ve patriklerin sürgün edildiği manastırlar nedeniyle Papadonisia (Keşişlerin Manastırı) olarak bilinir. 569 senesinde İmparator II. Justin, adaların en büyüğü olan Megale’de (Büyük) bir saray ve manastır inşa ettirir ve buraya yerleşir. O yüzden bu ada, Prinkipo (Prensin adası) diye anılır. Sonraları tüm adalara Prinkiponisos (Prenslerin Adaları) denilmeye başlanır. Düşman
Mezopotamya markasının dünyanın en büyük turizm destinasyonlarından biri olması ve global bir kimliğe dönüşmesi için izlenecek yol haritasında öne çıkanlara bakalım
Dünyanın kadim uygarlıklarının yeşerdiği Dicle ile Fırat nehirleri arasında Basra Körfezi’ne kadar uzanan bu bereketli coğrafyanın kuzey giriş kapısı, Anadolu topraklarında yer alır. GAP bölgesi olarak bilinen Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerinin yer aldığı topraklarda şimdi “Mezopotamya” adıyla Türkiye’nin ilk destinasyon odaklı bölgesel turizm markası doğuyor. Bölgenin zengin kültürel mirasını turizme kazandırmayı ve bölgeyi kalkındırmayı amaçlayan bu tanıtım ve markalaşma projesi çok sevindirici. Çünkü sanayi yatırımlarının azlığı yüzünden bu bölgenin geleceği turizmde.
Mezopotamya markasının dünyanın en büyük turizm destinasyonlarından biri olması ve global bir kimliğe dönüşmesi hedefleniyorsa öncelikle bazı sorunlar çözülmelidir. Örneğin bölgenin
Büyükşehirlerin sokaklarında yürürken önünden geçtiğimiz ve belki de bugüne kadar fark etmediğimiz özel müzeleri keşfetmeye ne dersiniz?
Resim sanatı için özellikle İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı Millî Saraylar, İstanbul Resim ve Heykel, İstanbul Modern, Borusan Contemporary, Pera ve Sakıp Sabancı müzeleri gibi çok sayıda müze var. İstiklal Caddesi’nde Balo Sokak’ta Doğançay Müzesi mutlaka görülmesi gereken, dünyaca ünlü ressamımız Burhan Doğançay ve babası ressam Adil Doğançay’ın eserlerinin sergilendiği bir özel müze. İstanbul’un ilginç özel müzelerinden biri olan Göztepe’de, Sunay Akın’ın 20 yıl boyunca 40’tan fazla ülkeden topladığı oyuncakların yer aldığı İstanbul Oyuncak Müzesi. Oyuncak müzeleri ilginizi çekiyorsa Ankara Üniversitesi Oyuncak Müzesi’nde eski çağlardan günümüze örnekler görebilirsiniz.
Prens Adaları müzeleri
Prens Adaları’nın da güzel müzeleri var.
Arkanızda heybetli Toros dağları, karşınızda uçsuz bucaksız uzayan Akdeniz, Torosların eteklerinde hiç sönmeyen ateşin yandığı Çıralı... Efsanelerin izinde güneyde bir yolculuğa hazır mısınız?
Antalya’ya yakınlığından ötürü kolay ulaşılan Adrasan, iki kilometrelik sahiliyle huzurlu ve gönlünüzce bir tatil vadediyor. Yola aracınızla çıktıysanız bu bir avantaj elbette ama yola araçsız düştüyseniz Antalya otogarından belli saatlerde minibüsler kalkıyor Adrasan’a; şayet yol üzerinde bir yerden binmek isterseniz mutlaka telefon ederek nereden bineceğinizi bildirmeniz gerekir. Çok sayıda olmayan minibüs seferlerinin belli bir saatten sonra yapılmadığını da hatırlatayım; o nedenle servis saatlerini öğrenmenizi öneririm.
Adrasan’da tatil yapmak isteyenler için güzel ve her bütçeye uygun otel, pansiyon, bungalov ve kamp yerleri var. Karavanla yola çıkanlar için Adrasan’da karavan park yeri var. Adrasan’a yakın bir yerlerde tatil yapacaksanız, buraya günübirlik uğrayıp sahilde keyifli bir gün