Kemaliye ile Turabdin bölgesinin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmesiyle Türkiye’nin Geçici Liste’deki kültür varlığı sayısı 85’e ulaştı.
Türkiye’den iki kültür varlığı daha UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girdi. “Kemaliye Tarihi Kenti” ile “Midyat Çevresi (Turabdin) Geç Antik ve Ortaçağ Kilise-Manastırları”. Bu iki kültür varlığının eklenmesiyle Türkiye’nin Geçici Liste’deki kültür varlığı sayısı 85’e yükseldi.
Gerek Kemaliye gerekse Turabdin bölgesi, gezginlerin son yıllarda oldukça yoğun ilgi gösterdikleri yerler. Fırat Nehri’nin kentsel mekân kurgusunu ve mimariyi etkilediği, yerleşim birimlerinin de topografyaya uygun bir şekilde oluşturulduğu Kemaliye, eski çağlarda İpek Yolu ve Kervan yolları üzerinde bulunan bir kentti. Kemaliye, özel ve kendine has kent dokusu ve özgün mimarisiyle Geçici Liste’ye alındı.
Midyat ve Çevresi, yani Turabdin bölgesinde ise Hristiyanlığın en erken dönemlerinden itibaren yoğun bir imar faaliyeti ve Süryani Kadim Ortodoks cemaatiyle ilişkilendirilen kendine has bir mimari dil vardır. En eski manastırların örneklerinin görüldüğü bölgede onlarca köy, manastır ve kilise bulunur. Turabdin bölgesi de seri adaylık için seçilen Mor Sobo, Meryem Ana, Mor Kuryakos ve Mor İzozoel kiliseleri ve Deyrulzafaran, Mor Gabriel (Deyrulumur), Mor Abay, Mor Loozor ve Mor Yakup manastırları ile bu listeye girdi.
“Alan Yönetimi” yapılıyor
UNESCO, BM’nin eğitim, bilim ve kültür alanlarında hizmet veren birimi. Bu birimde tüm devletlerin bir temsilcisi var. Türkiye de UNESCO listesinde kültürel ve doğal miraslarıyla yer alıyor. Bir varlığın Dünya Mirası’na kaydedilebilmesi için üstün evrensel değerlere sahip olması gerekiyor. UNESCO’nun belirlediği 10 evrensel değer kriterinin altısı kültür varlıklarını, dördü de doğa varlıklarını kapsıyor. Bu kriterlerden birini bile karşılamak Dünya Mirası Listesi’ne girebilmek için yeterli görülüyor. UNESCO, devletlerin “Ben bu varlığı korurum” güvencesinin yeterli olmadığını, yerel yönetimlerin, sivil örgütlerin, orada yaşayan paydaşların da bu koruma planına katılması gerektiğini vurguluyor. UNESCO yıllar önce kültürel mirasın korunmasında “Alan Yönetimi” adı verilen yepyeni bir anlayış ve sistem getirdi.
Listeye nasıl giriliyor?
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınma süreci de şöyle işliyor: Ülkenin Kültür Bakanlığı listeye önerilmesini uygun gördüğü varlıklarını UNESCO’ya sunuyor. Önce bu varlıklar Geçici Listeye alınıyor. (Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde 19 kültür varlığı var ve 85 kültür varlığı da Geçici Liste’de kayıtlı.) Bundan sonra Asıl Liste’ye girmek için hazırlık başlıyor. UNESCO’nun başvuru el kitabında madde madde neler yapılması gerektiği anlatılıyor. Hazırlanan teklif dosyası, UNESCO tarafından bir uzmanlar grubuna sunuluyor. Dosyanın yerinde incelenmesi için seçilen uzmanlar alanda çalışıp bir rapor hazırlıyor. Bu dosya Miras Komitesi’ne geliyor. Kabul ediliyor veya üzerinde çalışılması gerektiği belirtiliyor. Reddedilirse bir daha başvuru hakkı kalmıyor. Somut Olmayan Kültür Mirası ve Biyosfer Mirası alanlarında da süreç farklı işlemiyor.
Maddi destek yok
Türkiye’de çok yaygın olan bir kanı var, o da UNESCO’nun maddi destek vereceği düşüncesi. Oysa UNESCO hiçbir şekilde maddi destek sağlamıyor. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nden Asıl Liste’ye girmek o kadar kolay ve hızlı bir süreç değil. Şu anda bu listede bulunan 85 kültür varlığından yalnızca ikisinin dosyaları tamamlanmış durumda. Zaten başvuru olursa her yıl tek bir dosyanın kabul göreceği düşünülürse, belki yıllarca beklenilmesi gereken bu süreçte, aslında Geçici Liste’deki kültür varlıklarının korunmasına yönelik çalışmalar yapılmasına öncelik verilmesi de daha doğru olacaktır. Unutmamalı ki UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmek, turizm sektörü açısından da önemlidir. Doğru turizm planlamaları da koruma projeleri kapsamında çok önemlidir. Geçici ya da asıl listedeki her yeri mutlaka görülmesi gerekenler listenize almanız ve en kısa sürede sağlıkla bu kültür varlıklarını görmeniz dileğiyle.
Colosseum’a ahşap zemin
1980 yılında İtalya’nın başkenti Roma, tüm kültürel miras kapsamındaki tarihi yapılarıyla UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştı. Bu yapılardan biri de ünlü Colosseum. Roma devrinin en büyük amfitiyatrosu. 19. yüzyılda arkeologlar kazılar sırasında anıtın tabanını kaldırmış, Roma dönemindeki gladyatörlerin ve hayvanların arenaya çıkmadan önce tutuldukları yer altı tünel ağını ortaya çıkarmışlardı. İtalyan hükümeti yapıya açılır kapanır ahşap bir zemin inşa edileceğini duyurdu. Artık böylece Colosseum orijinal görüntüsüne kavuşurken, ziyaretçiler Colosseum’un ihtişamına tanıklık edebilecek. 2023 yılında bitmesi planlanan bu ilginç tasarım, doğal ışığın ve havanın yer altı odalarına girmesine izin vermek için döndürülebilen yüzlerce ahşap çıtanın yerleştirilmesinden oluşuyor.