BELGESELDE YAŞAYAN MÜZiSYENLER

9 Kasım 2012

Bob Marley’yi konu alan belgesel ‘Marley’, bugün vizyona giriyor. Kevin Macdonald’ın yönettiği belgeselde, Bob Marley’nin çocukluğundan ölümüne kadar bütün hayatı ele alınıyor. Tanıklar, onunla çalışan müzisyenler, ailesiyle oldukça detaylı bir Bob Marley portresi ortaya koyan filmden hareketle önemli müzik belgesellerini hatırlayalım

‘Joy Division’ (2007)

Radiohead’in yeri göğü inleten albümü ‘OK Computer’dan sonra çıktığı turu izleyen belgesel ‘Meeting People is Easy’nin yönetmeni Grant Gee, 2007’de çektiği belgeselinde postpunk’ın kısa ömürlü efsanevi grubu Joy Division’ı konu aldı. Belgeselin başarısında senaryosunda ünlü müzik adamı Jon Savage’ın imzasının olması da önemli bir etken şüphesiz. Filmin diğer bir özelliği de grubun yuvası Manchester’a verdiği
önemdi.

‘Gimme Shelter’ (1970)

Dönemin ünlü yönetmenlerinden Albert ve David Maysles’ın Charlotte Zwerin’le birlikte kotardığı film, Rolling Stones’un 1969 yılındaki ABD turnesinin son haftalarını merkeze alan bir yapımdı. Rolling Stones hakkında aralarında Martin Scorsese’nin ‘Shine a Light’ının da bulunduğu başka belgeseller de bulunmasına rağmen filmin çekimleri sırasında büyük bir trajedinin kaydının da

Yazının Devamı

Altın Kozalı film

3 Kasım 2012

İki Dil Bir Bavul” ekibinin yeni filmi “Babamın Sesi”nin yönetmen koltuğunda Orhan Eskiköy ve Zeynel Doğan otururken, “İki Dil Bir Bavul”un diğer yönetmeni Özgür Doğan yapımcı olarak göze çarpıyor. Film, uluslararası prömiyerini kariyerlerinin başlarındaki yönetmenlere açık prestijli festival Rotterdam’ın ana yarışmasında yaptı. Ardından yılki İstanbul Film Festivali’nde yarıştı ve yer aldığı Adana Altın Koza’dan büyük ödül Altın Koza ile dönmüştü.
Film, Zeynel Doğan’ın ailesinin öyküsünden yola çıkıyor. Nitekim Zeynel Doğan ve annesi Bâse Doğan filmin başrollerindeler... Bâse Ana, Elbistan’da tek başına yaşıyor. Küçük oğlu Mehmet (Zeynel Doğan) Diyarbakır’dan annesinin yanına geliyor. Babasının çalışmaya gittiği uzaklardan gönderdiği ses kayıtlarını dinleyen Mehmet, Alevi Kürt kimlikli ailesinin yaşadığı trajedinin bilmediği bölümlerini de öğreniyor.
Film Türkiye’de yaşananları sıradan bir ailenin dramı üzerinden serinkanlı bir şekilde işliyor ve etkileyici öyküsünü belgesele yakın üslubuyla, dozunda bir dokunaklılıkla ve insana odaklanarak anlatıyor.

“Skyfall”
Yön.: Sam Mendes
Oyn.: Daniel Craig (James Bond), Judi Dench (M), Javier Bardem (Silva), Ralph Fiennes

Yazının Devamı

007'YE HAYAT VERENLER

2 Kasım 2012

James Bond serisi, bu hafta vizyona giren ‘Skyfall’la 50’inci yaşını kutluyor. 23. filmle sinema tarihinin en uzun soluklu serisine dönüşen Bond’un yapımcısı Michael G. Wilson, serinin sırrının James Bond’u canlandıran altı aktör olduğunu söyledi. ‘Skyfall’la üçüncü kez Bond olarak izleyeceğimiz Daniel Craig, sert bakışlı, kırılgan, ciddi ve karanlık bir Bond portresiyle izleyici karşısına çıktı... Ya öncekiler? Bond’u canlandıran diğer beş aktörü hatırlayalım...

Roger Moore

Yedi filmle en uzun süre Bond’u oynayan aktör oldu. Aynı zamanda en sevilen Bond’lardan biri. 1973’ten 1985’e kadar Bond’u oynayan Moore’un en belirgin özelliği Bond’da mizahı öne çıkarmasıydı. Kendisini fazla ciddiye almayan, sigara değil puro, martini değil bourbon içen farklı bir Bond çizmeye özen gösteren Moore’un filmlerinde Bond’un ‘Soğuk Savaş’taki düşmanları da mizah içinde ele alınıyordu. ‘Daha centilmen’ bir Bond canlandıran Moore, son dönem söyleşilerinden birinde, “Connery bir katildi, ben sevgiliydim” demişti. Sir Roger Moore, Connery’le birlikte en sevilen iki Bond aktöründen biri oldu.

Pierce Brosnan

Fiziksel olarak Bond olmak için doğmuş gibi görünen aktör, hem komik hem ciddi, hem

Yazının Devamı

Yüzyıllara yayılmış altı öyküde, aynı aktörler

27 Ekim 2012

İddialı yönetmenler, yıldız oyuncuları bir araya getiren kadro, 100 milyon dolar bütçe... Ortaya çıkan büyük bir karmaşa

Matrix” üçlemesinin yönetmenleri Wachowski kardeşler David Mitchell’ın 2004’te yayımlanan Man Booker adayı, ‘sinemaya uyarlanamaz’ olarak tanımlanan romanını iddialı bir filmle beyazperdeye aktarıyorlar. Yanlarına “Koş Lola Koş”un ardından kariyeri pek iyi gitmeyen Alman yönetmen Tom Tykwer’ı da üçüncü yönetmen olarak
alıyorlar. 100 milyon dolar bütçeli, yıldız oyunculardan oluşan kadroya sahip film
bazı romanların, ‘sinemaya uyarlanamaz’ olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Filmde yüzyıllara yayılmış altı hikaye örgüsünü izliyoruz. Bu hikayelerde aynı aktörler makyaj çalışmasıyla değişik karakteri canlandırıyorlar. 1850’de geçen ilk hikayede Adam Ewing adlı avukat bir hastalıkla mücadele ediyor ve deniz yolculuğuyla evine dönmeye çalışıyor. Kurtardığı bir köle ve onu zehirlemeye çalışan bir doktor hikayenin diğer aktörleri... 1931’de Belçika’da geçen bölümde, genç ve parasız bestecinin yaşlı bir besteciye son bir başyapıt yazdırma çalışmalarını izliyoruz. 1975’te Kaliforniya’ya geçtiğimizde genç bir gazetecinin bir nükleer santralle ilgili büyük bir

Yazının Devamı

FENOMEN KARDEŞLER

26 Ekim 2012

Wachowski Kardeşler, Lana and Andy’nin yanlarına ‘Koş Lola Koş/Lola rennt’in Alman yönetmeni Tom Tykwer’ı alarak çektikleri ‘Bulut Atlası/Cloud Atlas’, bu hafta gösterime giriyor. Tom Hanks, Halle Berry, Hugo Weaving ve Jim Sturgess’in rol aldığı, David Mitchell’ın aynı adlı romanından uyarlanan film vesilesiyle Wachowski’lerin yönetmenlik ve yapımcılık kariyerlerine göz atalım.

‘Bound’ (1996)

Neo-noir tarzındaki bu ilk filmlerinde Violet (Jennifer Tilly) erkek arkadaşından kurtuluyor ve eski dolandırıcı Corky’le (Gina Gershon) ile bir ilişkiye giriyordu. Filmi suç gerilimi yapansa ikilinin 2 milyon dolarlık mafya parasını çalmalarıydı. Film lezbiyen ilişkiyi işleyişi ve mizah dozuyla övgü topladı; Wachowskilerin düşük bütçeli ve sıkıntılı bir yapım sürecine sahip filmle sinema endüstrisine sıkı bir giriş yapmasına olanak sağladı. Film yönetmenlere göre insanların kendilerini kapattıkları kutuları konu alıyordu.

Matrix Üçlemesi
‘The Matrix’ (1999),‘The Matrix Reloaded’ (2003),‘The Matrix Revolutions’ (2003)
2000’lere damga vuran filmler listelerinin olmazsa olmazı olan üçleme... Özetle gelecekte her şey Matrix adlı bir sistemde gelişip, bu sistem makineler

Yazının Devamı

Bir kahramanlık destanı olarak Çanakkale...

20 Ekim 2012

Yeşim Sezgin’in yönettiği, Turgut Özakman’ın kitabına dayanan film Çanakkale Savaşı’nı bilindik kahramanlık hikayeleri aracılığıyla işliyor

Çanakkale Savaşı, ticari sinemanın bu sezonda en sık karşımıza çıkaracağı konu... Sinan Çetin’in gişede hüsrana uğrayan “Çanakkale Çocukları”nın ardından şimdi de Turgut Özakman’ın kendi kitabından senaryolaştırdığı “Çanakkale 1915” ile bir kez daha Çanakkale Savaşı’na odaklanıyoruz.
Balkan Savaşı ve göçü ile başlayan film kısa sürede Çanakkale’de yaşanan savaşa geçiyor. İngiliz donanmasını durdurmak için atılan topun mermisini sırtında taşıyan askerden, köyüne dönmeyi hayal eden erlere, Mustafa Kemal’in askeri başarılarından, Arıburnu’ndaki kanlı savaşa, askerlere yardım etmek için hemşire olmak isteyen kadınlardan, oğluna ördüğü çorapları cepheye yollayan anneye, film Çanakkale ile ilgili anlatılan pek çok öyküyü birbiri ardına izleyicinin karşısına çıkarıyor.

En çok müziğe güvenilmiş
Kahramanlık söyleminin öne çıktığı filmde, savaşın getirdiği acıların ve yapılan fedakarlıkların izleyiciye bir his olarak geçtiğini söylemek zor. Sinemasal bir bütünlük olmadan birbiri ardına sıralanan sahnelerde duyguları harekete geçirmek

Yazının Devamı

SOL SiNEMA DENiNCE...

19 Ekim 2012

Britanyalı usta yönetmen Ken Loach’un yeni filmi ‘Meleklerin Payı/The Angels’ Share’, bugün gösterime girdi. Glasgow’da geçen filmde, işsiz, hapse girmekten son anda kurtulmuş Robbie’nin aynı durumdaki arkadaşlarıyla hayatta yeni bir şans aramasını konu alınıyor. Yönetmen ve uzun süredir birlikte çalıştığı senaristi Paul Laverty’nin Cannes’dan jüri özel ödülüyle dönen bu yeni filminden yola çıkarak, sol sinema denince ilk akla gelen isimlerden biri olan Loach’un etkileyici kariyerinin köşe taşlarına bakalım

‘Hayata Çalım ATLookIng for ErIc’

Manchester United’ın efsane futbolcusu Eric Cantona ve Ken Loach işbirliğinin bu kadar iyi sonuç vermesini kimse beklemiyordu. Ancak ‘Looking for Eric’, yönetmenin sol fikirlerini popüler bir eski futbolcu, eğlenceli bir öykü ve mizahla işleyebileceğini gösterdi. Depresyonda bir postacı olan ve hayatının her alanında sorunlarla boğuşan Eric, sıkı bir Eric Cantona hayranıdır. Hayal dünyasında akıl hocası olarak Cantona’yla konuşmaya başlayan Eric, onun tavsiyelerine göre hareket eder. Olaylar Eric’e ‘takım arkadaşları’na güvenmeyi öğretecektir.

‘Rıff-Raff’ (1991)

Loach, bu filmde 1980 sonlarının Londra’sında geçen bir işçi sınıfı

Yazının Devamı

Bulgaryalı Ali ile kasabadan kasabaya

13 Ekim 2012

Osman Sınav’ın yönettiği film, Kenan İmirzalıoğlu’nun canlandırdığı Ali karakterinin hikayesini izleyiciyle buluşturuyor


Ali karakterindeki Kenan İmirzalıoğlu filmin kadın başrol oyuncularından Damla Sönmez ile...

Mustafa Kutlu’nun 2000’de yayınlanan aynı adlı kitabından Osman Sınav tarafından sinemaya uyarlanan “Uzun Hikaye”, Mustafa’nın trende babası Bulgaryalı Ali’nin hikayesini anlatmasıyla başlıyor.
Mustafa’nın çocukluğuna döndüğümüz filmde, Ali kaçırarak evlendiği Münire ile yeni bir kasabaya geliyor. Öğreniyoruz ki, haksızlıklara hiç dayanamayan Ali, iyi niyetiyle her gittiği yerde başına bela açıp ailesiyle taşınmak zorunda kalıyor. Münire’nin trajik ölümünün ardından Mustafa ile yalnız kalan Ali, oğluna yuva diyebileceği gibi bir yer bulmaya çalışıyor. Ancak haksızlığa karşı olması, emeğe ve alın terine inanması ve lakabının ‘sosyalist’e çıkması, 1960’lar sonrası Türkiye’sinde onları kasabadan kasabaya göç etmek zorunda bırakıyor. Bu arada ergenlik çağına gelen Mustafa, babasına bu göçebe yaşam yüzünden öfke beslemeye başlıyor.
Osman Sınav’ın sempatik bir ana karakter olan Ali’nin hikayesini izleyiciye aktarımında, sinemadan çok televizyon alışkanlıkları

Yazının Devamı