Britanyalı usta yönetmen Ken Loach’un yeni filmi ‘Meleklerin Payı/The Angels’ Share’, bugün gösterime girdi. Glasgow’da geçen filmde, işsiz, hapse girmekten son anda kurtulmuş Robbie’nin aynı durumdaki arkadaşlarıyla hayatta yeni bir şans aramasını konu alınıyor. Yönetmen ve uzun süredir birlikte çalıştığı senaristi Paul Laverty’nin Cannes’dan jüri özel ödülüyle dönen bu yeni filminden yola çıkarak, sol sinema denince ilk akla gelen isimlerden biri olan Loach’un etkileyici kariyerinin köşe taşlarına bakalım
‘Hayata Çalım AT
LookIng for ErIc’
Manchester United’ın efsane futbolcusu Eric Cantona ve Ken Loach işbirliğinin bu kadar iyi sonuç vermesini kimse beklemiyordu. Ancak ‘Looking for Eric’, yönetmenin sol fikirlerini popüler bir eski futbolcu, eğlenceli bir öykü ve mizahla işleyebileceğini gösterdi. Depresyonda bir postacı olan ve hayatının her alanında sorunlarla boğuşan Eric, sıkı bir Eric Cantona hayranıdır. Hayal dünyasında akıl hocası olarak Cantona’yla konuşmaya başlayan Eric, onun tavsiyelerine göre hareket eder. Olaylar Eric’e ‘takım arkadaşları’na güvenmeyi öğretecektir.
‘Rıff-Raff’ (1991)
Loach, bu filmde 1980 sonlarının Londra’sında geçen bir işçi sınıfı portresi çiziyor. Glasgow’dan Londra’ya gelen Stevie, bir inşaatta çalışmaya başlar. Bu sırada işsiz pop şarkıcısı Susan’la (Emer McCourt) tanışır. Birlikte olmaya başlayan Stevie ve Susan üzerinden dönemin alt sınıfının tasvirini yapan Loach, tabii ki Thatcher dönemi İngiltere’sine dair keskin gözlemlerini sunuyor.
‘Kes’ (1969)
Erken dönem Loach filmlerinden biri olan ‘Kes’, Kuzey İngiltere’de işçi sınıfından bir aileyi yansıtmadaki başarısı bir yana gelmiş geçmiş iyi büyüme öykülerinden biri. David Bradley’nin müthiş bir performansla canlandırdığı 15 yaşındaki Billy, bir madencinin oğlu. Okulda, evde huzuru olmayan Billy’nin çevresiyle kurduğu ilişki, ‘Kes’ adını verdiği vahşi bir kerkeneze bakmaya ve onu eğitmeye başlamasıyla değişiyor. Gerçekçiliği, dramının dozu, performansları ve hikayesiyle dört dörtlük bir film olan ‘Kes’, Loach’un sinemasında ulaştığı zirvelerden biri. Bazılarına göre ise Loach’un en iyi filmi.
‘Ülke ve Özgürlük
Land and Freedom’ (1995)
Loach’un İspanya İç Savaşı’nı konu aldığı film, David Carr’ın torununun dedesinin ölümünün ardından geçmişini keşfetmesiyle başlıyordu. Komünist Parti üyesi olan Carr, Liverpool’dan İspanya’ya geçerek faşizme karşı savaşıyordu. Loach, bu hikaye üzerinden savaşta sol içerisinde yaşanan sorunları gösteriyordu. Benzer bir izleği, İrlanda’nın bağımsızlık mücadelesiyle ilgili olan ‘The Wind that Shakes the Barley’de de takip etti ve mücadelenin içinde solda yaşanan bölünmeleri gözler önüne serdi.
İşte Özgür Dünya
It’s a Free World... (2007)
Göçmen sömürüsüne odaklanan bu yakın dönem Ken Loach filmi, nedense pek göz önüne çıkmadı. Ancak senaryosundan oyunculuklarına ve konusunu işleyiş biçimine gerçekçi, ilgiyi hak eden dört dörtlük bir yapımdı. İşlerde dikiş tutturamayan Angela (Kierston Wareing), bir arkadaşıyla özel bir istihdam kurumu kurar. Gitgide yoldan çıkan Angela, işleri onları çalışma izinleri olmadığı için polise ihbar etmeye kadar götürür. Sıradan bir kadının düzen içerisinde yozlaşmasını konu alan film, Angela karakterinin ahlaki ikilemlerini yansıtmadaki başarısıyla da dikkat çekiyordu.
BUGÜN ViZYONA GiREN 6 FiLM
1 MELEKLERİN PAYI
(The Angels’ Share) Yönetmen: Ken Loach Oyuncular: Paul Brannigan, Siobhan Reilly, John Henshaw, Gary Maitland IMDB Notu: 7.1
KONU: Kamu hizmeti yapma cezasına çarptırılan Robbie, Rhino, Albert ve Mo ile tanışır. Robbie’nin viski uzmanlığı ve tadım hassasiyeti sayesinde 4 kişilik çete, açık hava, İskoç yaylaları ve yaşamlarının en büyük rizikosuyla karşı karşıya kalıyor.
2 ÇANAKKALE 1915
Yönetmen: Yeşim Sezgin Oyuncular: Şevket Çoruh, Barış Çakmak, Serkan Acar
KONU: Balkan Savaşı’nda hezimete uğrayan bir milletin dirilişine tanıklık ediyoruz. Film, Müttefik Kuvvetler’in hiçbir silahın yurt sevgisinden daha güçlü olmadığını anlamalarını ve birçok isimsiz kahramanla ulaşılan zaferi anlatıyor.
3 MUTLU ET BENİ
(Hysteria) Yönetmen: Tanya Wexler Oyuncular: Maggie Gyllenhaal, Hugh Dancy, Rupert Everett IMDB Notu: 6.7
KONU: Meslektaşlarının ortaçağdan kalma uygulamaları karşısında hayal kırıklığına uğrayan genç Dr. Mortimer, elleri marifetiyle kadınların ‘histerilerini’ tedavi eden Dr. Dalrymple’la çalışmaya başlar. Mortimer, kısa süre sonra arkadaşı Edmund’la vibratörü icat eder.
4 PARANORMAN
Yönetmen: Sam Fell/Chris Butler Seslendirenler: Casey Affleck, Tucker Albrizzi, Tempestt Bledsoe IMDB Notu: 7.5
KONU: Zombiler küçük bir kasabayı kuşatırsa kim yardıma çağrılabilir? Bu görev için ölülerle ve hayaletlerle konuşabilen kasabalı Norman’dan başka seçenek yoktur.
5 OĞLUM BAK GİT
Yönetmen: Kamil Çetin Oyuncular: Yavuz Seçkin, Esra Sönmezer, Orhan Aydın
KONU: Orhan, hayatı boyunca şansızlıklar yaşamış bir taksicidir. Dostları Kürşat ve Teoman, Orhan’ın bu şanssızlığını atması için ellerinden geleni yapsalar da sonuç sıfırdır. Orhan, durumunu bilimin ışığında çözmeye karar verir.
6 PARANORMAL ACTIVITY 4
Yönetmen: Henry Joost/Ariel Schulman Oyuncular: Katie Featherston, Brady Allen, Matt Shively IMDB Notu: 4.4
KONU: Serinin dördüncüsünde, Kaite ve Hunter’ın ikinci filmden sonra başladığı yeni hayata gidiyoruz. İkili, yeni bir eve taşınıp temiz bir sayfa açmayı diliyor ancak lanetli geçmişleri burada da peşlerini bırakmıyor.