Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İddialı yönetmenler, yıldız oyuncuları bir araya getiren kadro, 100 milyon dolar bütçe... Ortaya çıkan büyük bir karmaşa

Yüzyıllara yayılmış altı öyküde, aynı aktörler

Matrix” üçlemesinin yönetmenleri Wachowski kardeşler David Mitchell’ın 2004’te yayımlanan Man Booker adayı, ‘sinemaya uyarlanamaz’ olarak tanımlanan romanını iddialı bir filmle beyazperdeye aktarıyorlar. Yanlarına “Koş Lola Koş”un ardından kariyeri pek iyi gitmeyen Alman yönetmen Tom Tykwer’ı da üçüncü yönetmen olarak
alıyorlar. 100 milyon dolar bütçeli, yıldız oyunculardan oluşan kadroya sahip film
bazı romanların, ‘sinemaya uyarlanamaz’ olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Filmde yüzyıllara yayılmış altı hikaye örgüsünü izliyoruz. Bu hikayelerde aynı aktörler makyaj çalışmasıyla değişik karakteri canlandırıyorlar. 1850’de geçen ilk hikayede Adam Ewing adlı avukat bir hastalıkla mücadele ediyor ve deniz yolculuğuyla evine dönmeye çalışıyor. Kurtardığı bir köle ve onu zehirlemeye çalışan bir doktor hikayenin diğer aktörleri... 1931’de Belçika’da geçen bölümde, genç ve parasız bestecinin yaşlı bir besteciye son bir başyapıt yazdırma çalışmalarını izliyoruz. 1975’te Kaliforniya’ya geçtiğimizde genç bir gazetecinin bir nükleer santralle ilgili büyük bir haberin peşine düşmesi mevzu ediliyor. Günümüz İngiltere’sinde geçen dördüncü hikayede, bakım evine kaldırılan yaşlı bir yayıncının bakım evinin diğer sakinleriyle kaçma planı yapmasına şahit oluyoruz. Geleceğe gittiğimizde, Yeni Seul’de distopik bir toplumla tanışıyoruz ve devrim yapmaya çalışan sendika tarafından kaçırılarak özgürlük sembolüne dönüştürülmeye çalışılan Sonmi-451 adlı köleyi takip ediyoruz.
Daha da ileri gelecekte geçen hikayede tuhaf bir İngilizce konuşan ilkel bir kabilede yaşayan Zachry’in mücadelesini görüyoruz.
Kölelik, ırkçılık, baskı, özgürlük... Bu kadar hikayenin bir araya gelmesi sonucunda bu temaların hepsi ve çok daha fazlası ambale edici ve yüzeysel bir şekilde bir noktada ortaya çıkıyor. Bazı hikayeler birbirine bağlanırken bazıları bağlanmıyor. Zaten üç saat süren filmde bir noktadan sonra bu karmaşık puzzle ile uğraşacak gücü bulmak zorlaşıyor. Filmin aynı oyuncuları her hikayede kullanma iddiası, gerçekten mantık sınırlarını zorlayan makyaj seçimlerine yol açıyor. Mizahi sonuçlar veren bu çabanın kendisini bu kadar ciddiye alan bir filmde işi yok. Örnek olarak Hugo Weaving’in “One Flew Over the Cuckoo’s Nest”in acımasız hemşiresi Ratched’ı hatırlatan kötü hemşiresi veya Güney Koreli oyuncu Donnae Bae’nin zehirlenen avukatın İngiliz eşini canlandırması, ilk akla gelen absürdlüklerden... Filmin altı doldurulamayan bu iddiasının ‘Hepimiz birbirimize bağlıyız’ gibi basit bir mesaj için olması ise tatmin edici değil. Bazı hikayeler diğerlerinden daha iyi ama onlar da karışık kurgu içinde kaynayıp gidiyor. Tom Hanks başta olmak üzere kötü oyuncu performansları izliyoruz ama bu karmaşada oyuncuların da pek fazla seçeneği kalmadığı tahmin edilebilir. Sonuç olarak “Bulut Atlası”, türden türe, zamandan zamana, karakterden karaktere atlayan yapısını taşıyamayan, Wachowski’lerin son yıllardaki formsuzluğunun yeni bir kanıtı...

Haberin Devamı

“Bulut Atlası / Cloud Atlas”
Yön.: Tom Tykwer, Andy Wachowski, Lana Wachowski Oyn.: Tom Hanks (Dr. Henry Goose, otel sahibi, Isaac Sachs, Dermot Hoggins, Zachry), Halle Berry (Yerli kadın, Jocasta Ayrs, Luisa Rey, Ovid, Meronym), Jim Broadbent (Kaptan Molyneux, Vyvyan Ayrs, Timothy Cavendish, Koreli müzisyen), Hugo Weaving (Haskell Moore, Tadeusz Kesselring, Bill Smoke, hemşire Noakes), Jim Sturgess (Adam Ewing, Megan’ın babası, Highlander, Hae-Joo Chang, Adam), Doona Bae (Tilda / Megan’ın annesi, Meksikalı kadın, Sonmi-451)
Sen.: Tom Tykwer, Andy Wachowski, Lana Wachowski Gör.: Frank Griebe,
John Toll Müz.: Reinhold Heil, Johnny Klimek, Tom Tykwer

Haberin Devamı

“Asteriks ve Oburiks Gizli Görevde”

Asteriks bu kez Britanya’da

Haberin Devamı

1999’da “Asterix and Obelix vs. Caesar”la başlayan çizgi roman uyarlaması Fransız yapımı aile serisi Asteriks’in dördüncü filmi “Asteriks ve Oburiks Gizli Görevde / Astèrix et Obèlix: Au service de Sa Majestè” adını taşıyor. Asteriks’i Edouard Baer, Oburiks’i ise Gèrard Depardieu’nun canlandırdığı filmde, yönetmen koltuğunda Laurent Tirard var. Film aile komedisi türünde. Jül Sezar ve ordusu, Roma İmparatorluğu’nun topraklarını genişletmek için Britanya’yı işgal eder. Ancak burada bulunan küçük bir kasaba, Roma ordusuna karşı kahramanca direnmektedir. Durumları kritikleştiğinde, kasaba sakinlerinden biri uzaktan kuzeni Asteriks’ten yardım ister. Bu ricası yanıtsız kalmaz.

“Gergedan Mevsimi”

İstanbul’da geçen bir sürgün hikayesi


İran sinemasının parlak isimlerinden Bahman Ghobadi, İran’ın ‘underground’ müzik ortamını konu alan 2009 tarihli “Kimsenin İran Kedilerinden Haberi Yok / Kasi Az Gorbehaye İrani Khabar Nadareh”in ardından İran’dan ayrılmak zorunda kaldı. Çekimlerinin büyük bölümü Türkiye’de yapılan “Gergedan Mevsimi” ise yönetmenin İran dışında çektiği ilk filmi.
Filmin ana karakteri şair Sahel (Caner Cindoruk),
şah döneminde bir albayın kızı olan Mina (Monica Bellucci) ile evlenir. Mina’nın şöforü (Yılmaz Erdoğan) de Mina’ya tutkuyla âşıktır. İran İslam Devrimi olduğunda Mina ve Sahel tutuklanır. Mina, devrim muhafızları olan şoförün de yardımıyla 10 yıl sonra hapisten çıkıp İstanbul’a gider. 27 yıl sonra hapisten çıkan Sahel (Behrouz Vossoughi) Mina’nın peşinden gider. Onun çocuklarıyla (Beren Saat ve Arash Labaf) yaşadığını görür ama onunla yüzleşemez.
İlk filmi “Sarhoş Atlar Zamanı”yla Cannes’dan en iyi ilk film anlamına gelen Altın Kamera kazanan Ghobadi, “Gergedan Mevsimi”nde 27 yıl hapiste kalan şair Sadegh Kamangar’ın hayat hikayesinden yola çıkıyor. Kamangar’ın dizelerinin filmde dış sesle sunulduğu anlatımda Ghobadi, şairin imgelerinin görsel karşılıklarının peşine düşüyor. Mekanda ve zamanda atlamalarla ilerleyen, hayal ve gerçeğin birbirine girdiği filmin bu yapısında etkili olduğu söylenemez. Ghobadi, az diyalogla, şairin bilinç akışını takip etmeye çalışan yapıyla, izleyicisine güçlü bir his geçiremiyor. Diğer yandan film, haksız yere hayatı elinden alınan bir adamın politik nedenlerle yaşadığı trajedinin koşullarını da hakkıyla anlatamıyor.