Bilgi mi karakter mi?

7 Ocak 2017

Dünyaya ABD’nin gözetleme programlarının akıl almaz çapını anlatan Edward Snowden, çağımızın en önemli kişiliklerinden. Çalıştığı CIA ve Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) gibi kurumlarda öğrendiklerini basın yoluyla paylaşan Snowden, politik filmlerin en popüler sinemacılarından Oliver Stone’un yeni filmi “Snowden”la kurmaca bir filme de konu oldu.

Film, Snowden’ın bir otel odasında gazetecilerle bu bilgiyi paylaşmasından geçmişine uzanarak, hem özel hayatını hem de iş hayatını işleyerek onu bu noktaya getiren gelişmelere odaklanıyor. Ayrıca Snowden’ın ABD devletine hizmet için yanıp tutuşan bir vatanseverken devletin ulusal sır olarak nitelendirdiği bilgileri, gözünü kırpmadan ve ağır bedeller ödeyeceğini bilerek paylaşmasına giden yolu gösteriyor.

Stone, “JFK” ve “Müfreze” gibi çalışmalarıyla Amerikan tarihinin dönüm noktalarını filme aktarma konusunda tutarlı bir isim. Sinemasının gücü konusunda tutarlı olduğu ise özellikle son yıllarda söylenemez. “Snowden” da bundan bağımsız değil. Stone 1990’larda çok iyi işleyen ama günümüzde düz ve didaktik kaçan bir üslubu “Snowden”da da kullanıyor. Film, Snowden’ı bu noktaya getiren ilgili ve ilgisiz gelişmeler arasında ayrım yapamıyor, özel

Yazının Devamı

Yıldızlar izleyici için parlıyor

31 Aralık 2016

Günümüz, Los Angeles. Oyuncu olarak iş bulmaya çalışan, seçmeden seçmeye koşan Mia ve bir caz kulübü açma hayali kuran ama gündelik işlerle geçinmeye çalışan piyanist Sebastian... “Whiplash”in yönetmeni Damien Chazelle, bütün bunlardan, bir de Hollywood’un altın dönemi müzikallerinden yola çıkarak yılın en zevkle izlenen, güçlü bir sinema duygusuna sahip ve heyecan verici filmlerinden birine imzasını atıyor.


“Aşıklar Şehri / La La Land” Los Angeles trafiğinde geçen bir müzikal sahneyle başlıyor. Oyunun kurallarını baştan koyan Chazelle, 1950’ler müzikallerinin kalıplarını dört dörtlük kullanıyor ancak müzikal bölümler karakterlerin duygularının yükseldiği bölümlerde devreye giriyor.

Mia ve Sebastian’ın ideallerini gerçekleştirerek ayakta kalma hikayesi, aşklarıyla birleşiyor. Birbirleriyle tanıştıklarında “yıldızlar şehrinin onlar için parladığını” düşünüyorlar ve ikisi de hayallerindeki işi yapmak için birbirlerine destek oluyorlar.

Oscar’da öne çıkacak

Emma Stone ve Ryan Gosling arasındaki kimyanın gücü Damiel Chazelle’in vâdettiği romantik yolculuğun bu kadar rahat işlemesinde önemli.

Film, şüphesiz Akademi Ödülleri’nde öne çıkacak ve muhtemelen En İyi Film dalında da Oscar’a

Yazının Devamı

En kötü şarkıcıya şefkat

24 Aralık 2016

Stephen Frears’ın yeni filmine ismini veren gerçek kişilik, çok kötü şarkı söylemesine rağmen konserler veren ve çevresinde kurduğu düzen itibarıyla çok da iyi söylediğini düşünen bir sosyetik. Daha önce birçok oyuna ilham kaynağı olan Jenkins, 2015 Fransa yapımı “Marguerite”in de odak noktasıydı. Ancak “Florence / Florence Foster Jenkins”de Frears yönetiminde Meryl Streep’in canlandırdığı Jenkins, en popüler uyarlamasına kavuştu.

1940’lar New York’unda geçen hikayede, müzik aşığı Jenkins’in çok kötü şarkı söylediği konserleri genç kocası St Clair’in organizasyonuyla övgüler topluyor. Ama kendisiyle ilgili gerçeği fark etmemekte ısrarlı görünen Jenkins’in gerçekleri öğrenme riski her an var.

Bu karmaşık karaktere Frears’ın yaklaşımı “Marguerite”den çok daha şefkatli ve yargıdan uzak. St Clair’in eşine duyduğu şefkat, filmin de bakış açısına denk düşüyor. Müziği seven ve şarkı söylemek isteyen bu çocuksu kadının hikayesi, Streep’in performansı ve Frears’ın yönetimiyle kolay izlenen, eğlenceli bir komediye dönüşüyor. Filmi asıl sürükleyen faktörlerden biri olarak izleyicinin de rehberine dönüşen St. Clair’de Hugh Grant’in performansını da eklemek gerekiyor.

Ciddi oyuncu kadrosu

“Şey

Yazının Devamı

Evrene yeniden hoş geldiniz

17 Aralık 2016

Meşhur “Star Wars” serisinin geçen yıl “Güç Uyanıyor”la yeniden başlamasının ardından evrenin geniş hayran kitlesinin karşısına bir yan hikaye geliyor: “Rogue One: Bir Star Wars Hikayesi / Rogue One”.

Filmin zaman ekseni “Yıldız Savaşları: Bölüm 4-Yeni Bir Umut”un hemen öncesi. İmparatorluk, evrendeki otoritesini mutlak kılmak için gezegen öldüren Ölüm Yıldızı adlı silahı üretiyor. Bu silahın tasarımcılarından Galen Erso, eski bir isyancı ve o tarafa bir mesaj göndermeyi başarıyor. O da Ölüm Yıldızı’nın nasıl alt edilebileceği, zayıflığı üzerine. Galen’ın kızı Jyn ve ona dahil olan bir ekip İmparatorluk’un hüküm sürdüğü bir gezegenden Ölüm Yıldızı’nın planlarını çalma işini çok zor olduğunu bile bile üstleniyorlar.

Hayranlarını memnun edecek

“Güç Uyanıyor”un ana karakter seçimini Rey’den yana kullanmasının ardından “Rogue One” da merkeze bir kadın karakteri alıyor. Yıldızı parlayan oyunculardan Felicity Jones’un canlandırdığı Jyn, çelişkileri, cesareti ve karizmasıyla filmi rahatlıkla taşıyabilen bir karakter. Yan karakterler için de genel bir yargıda bulunmak kolay değil: Bazıları güçlüyken bazıları aynı düzeyde değil.

Filmin kurduğu dünya zorlanmadan “Star Wars” hayranlarını memnun

Yazının Devamı

Çığırından çıkan parti

10 Aralık 2016

Hollywood’un yeni büyük komedisi “Çılgın Ofis Partisi / Office Christmas Party”, “Saturday Night Live”ın komedi geleneğini bu ünlü şovun kadrosundan komedyenlerle destekliyor. Hikaye, babası gibi çalışanlarına iyi bir patron olmaya gayret eden Clay ve şirketin CEO’su olan kardeşi Carol arasındaki çatışmadan besleniyor. Carol, Clay’in yönettiği şubeyi kapatmaya karar verir. Bunun üzerine Clay, bir müşteriyi etkilemek için iptal edilen Noel partisini düzenlemeyi planlar. Bu partide işler çığırından çıkarken Clay’in yanında çalışan yönetici Josh da serinkanlılığını korumaya ve işleri kontrol altında tutmaya çalışıyor.

Film T. J. Miller, Jason Bateman ve Kate McKinnon başta olmak üzere kadrosunun komedi yeteneğinden fazlasıyla yararlanıyor. Diyalogdan ziyade durum komedisi üzerine giden film, siyaseten doğruculuğun sınırlarının çiğnendiği yapımlardan değil. Ofis partisi gitgide çılgınlaşırken romantik ilişkiler, arkadaşlık ve aile meselelerine de fazla üzerinde durmadan zaman ayrılıyor.

Sonuç itibarıyla “Çılgın Ofis Partisi”, Hollywood komedileri arasında “Felekten Bir Gece” veya “Nedimeler” gibi bir infial yaratmayacak. Ancak zaman zaman zıvanadan çıkan ama sınırları tamamen ezip

Yazının Devamı

Klasiklerin uzağında

3 Aralık 2016

Aralarında “Geleceğe Dönüş” ve “Forrest Gump”ın olduğu filmlerin yönetmeni Robert Zemeckis, yeni filmi “Müttefik / Allied”da iddiası sadece Brad Pitt ve Marion Cotillard’ın da yer aldığı oyuncu kadrosuyla sınırlı olmayan bir aşk hikayesi anlatıyor. Film, başta “Casablanca” olmak üzere klasik dönem aşk hikayelerinin günümüzdeki temsilcisi olma derdinde.

“Kirli Tatlı Şeyler” ve “Şark Vaatleri”nin senaristi Steven Knight’ın yazdığı senaryoda, Brad Pitt’in canlandırdığı Kanadalı ajan Max Vatan ve Fransız ajan Marianne Beausejour, Kazablanka’da bir görev için bir araya gelirler. Karı-kocayı canlandıracak ve bir Alman büyükelçiye suikast düzenleyeceklerdir. Bu görev sırasında aşık olur ve evlenirler. İngiltere’de kurdukları mutlu yuvaları, Max’in Marianne’in Alman ajanı olduğu yönünde şüphe duymasıyla sarsılır.

Zemeckis, “Marianne çift taraflı ajan mı, değil mi?” gerilimini taşıyamadığı gibi öncelikle izleyicinin bağ kuracağı bir aşk hikayesinin dinamiklerini kuramıyor. Çiftin akıbetiyle bağ kurulamadığında ise hikaye anlamını kaybediyor ve örnek aldığı “Casablanca” gibi klasiklerin güç aldığı temelden uzaklaşıyor. “Müttefik” cilalı bir film ama hedeflediğinin çok uzağında. Geçmişin

Yazının Devamı

Savaşa yeniden bakmak

26 Kasım 2016

François Ozon şüphesiz Fransız sinemasının en heyecan verici isimlerinden. Yaklaşık yılda bir film çeken, “yaratım krizi”nin 20 yıllık kariyerinde hiç uğramadığı yönetmen, sürekli takip edilmeyi en çok hak eden isimlerden çünkü hâlâ sürprizlerle dolu ve yeni filmi “Frantz” bunun kanıtı.

Film, Maurice Rostand imzalı bir tiyatro oyunundan yola çıkıyor. Aynı oyun, 1932 yılında efsane yönetmen Ernst Lubitsch tarafından “Broken Lullaby” adıyla uyarlanmıştı.

Tartışılacak temalar

Ozon’un uyarlaması, I. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında Almanya’da bir kasabada başlıyor. Savaşta çok sevdiği nişanlısı Frantz’ı kaybetmiş Anna, onun yasını her gün mezarına giderek tutuyor. Bir gün mezara çiçekler bırakan genç bir Fransız adamla tanışıyor. Adrien adlı adam, Frantz’la savaştan önce Fransa’da arkadaş olduklarını anlatıyor. Başta Fransız olduğu için öfke duydukları bu adamı hem Anna hem de Frantz’ın ailesi bağrına basıyor. Ozon’un birkaç renkli sahne dışında siyah-beyaz, Fransızca ve Almanca çektiği bu savaş sonrası filmi aslında günümüzde de tartışılmayı hak eden temalardan oluşuyor. Düşmanlaştırma, şiddetin yarattığı yıkım gibi konular üzerinde duran bu savaş karşıtı film, Ozon sinemasının en

Yazının Devamı

Hem tanıdık hem yeni

19 Kasım 2016

Harry Potter uyarlamalarının sonlanmasının kederini yaşayan milyonlarca hayran, artık beş filmlik bir yan seriye dönüşecek “Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar? / Fantastic Beasts and Where to Find Them”le teselli bulabilirler. Rowling’in Newt Scamander adıyla kaleme aldığı kitabın sinema uyarlamasının senaryosunda da Rowling’in imzası var. Filmin yönetmen koltuğunda ise “Harry Potter” serisinin son dört filmini yöneterek Harry Potter evreninin resmi yönetmenine dönüşen David Yates oturuyor.

Zaman ekseninde Potter filmlerinin öncesinde 1926 yılındayız. Canavarları bavulunda toplayan ve onlarla ilgili sonradan Hogwarts’da okutulacak bir ders kitabı yazacak olan Newt Scamander, İngiltere’den New York’a gelir. Canavarlarının birkaçının kaçması onun yolunun büyücü olmayan Jacob ve büyücü Porpentina’yla kesişmesine vesile olur. Ancak New York’u Newt’ın canavarlarından daha büyük tehlikeler beklemektedir.

Potter evreninin mekanını İngiltere’den taze kan olarak New York’a taşıyan film, bu sayede yeni bir büyücülük dünyası inşa edebiliyor. Filmin aralarında Eddie Redmayne ve Colin Farrell’ın da olduğu yeni oyuncu kadrosu, serinin “iyi oyunculuk” geleneğini devam ettiriyor.

Yazının Devamı