Stephen Frears’ın yeni filmine ismini veren gerçek kişilik, çok kötü şarkı söylemesine rağmen konserler veren ve çevresinde kurduğu düzen itibarıyla çok da iyi söylediğini düşünen bir sosyetik. Daha önce birçok oyuna ilham kaynağı olan Jenkins, 2015 Fransa yapımı “Marguerite”in de odak noktasıydı. Ancak “Florence / Florence Foster Jenkins”de Frears yönetiminde Meryl Streep’in canlandırdığı Jenkins, en popüler uyarlamasına kavuştu.
1940’lar New York’unda geçen hikayede, müzik aşığı Jenkins’in çok kötü şarkı söylediği konserleri genç kocası St Clair’in organizasyonuyla övgüler topluyor. Ama kendisiyle ilgili gerçeği fark etmemekte ısrarlı görünen Jenkins’in gerçekleri öğrenme riski her an var.
Bu karmaşık karaktere Frears’ın yaklaşımı “Marguerite”den çok daha şefkatli ve yargıdan uzak. St Clair’in eşine duyduğu şefkat, filmin de bakış açısına denk düşüyor. Müziği seven ve şarkı söylemek isteyen bu çocuksu kadının hikayesi, Streep’in performansı ve Frears’ın yönetimiyle kolay izlenen, eğlenceli bir komediye dönüşüyor. Filmi asıl sürükleyen faktörlerden biri olarak izleyicinin de rehberine dönüşen St. Clair’de Hugh Grant’in performansını da eklemek gerekiyor.
Ciddi oyuncu kadrosu
“Şeytan Marka Giyer”in yönetmeni David Frankel, yeni filmi “Gizli Güzellik / Collateral Beauty”de aralarında Will Smith, Kate Winslet, Keira Knightley, Helen Mirren ve Edward Norton’ın da olduğu iddialı bir kadroyu bir araya getiriyor. Film, çocuğunu kaybeden bir adamın zaman, ölüm ve sevgi kavramlarına mektuplar yazmasıyla başlayan süreç üzerine. İş arkadaşları, bu kavramları canlandıracak tiyatrocularla anlaşıp onu hayata döndürmeye çalışıyorlar. Film, ilginç fikrine ve yetenekli isimlerin bir araya geldiği kadrosuna rağmen senaryosundan yönetmenliğine ve ritmine hiçbir yönü işlemeyen bir yapım.
Doktor Jenny’nin vicdan muhasebesi
Politik sinemanın iki Altın Palmiye ödüllü yönetmenleri Jean-Pierre ve Luc Dardenne’nin yeni filmi “Meçhul Kız / La Fille Inconnue”de muayenehanesine gelen birine kapıyı açmayan doktor Jenny, bu genç kadının o gece öldüğünü öğrenir. Kim olduğunu bulmak için bir araştırma yapmaya başlar. Film, Avrupa’nın göçmen politikalarından bir insanın kendisiyle hesaplaşmasına birçok önemli konuya değinmesine rağmen yarattığı duygusal etki olarak Belçikalı yönetmenlerin en zayıf çalışmalarından biri.
Oyunun hayranları için
Geçen yıl “Macbeth” uyarlamasında bir araya gelen yönetmen Justin Kurzel, oyuncular Michael Fassbender ve Marion Cotillard, bu kez popüler video oyunu “Assassin’s Creed”in sinema uyarlamasında işbirliği yapıyorlar.
Film, Callum Lynch (Fassbender) adlı adamın bir makine yardımıyla geçmişteki atası Aguilar’ın 15. yüzyıl İspanya’sındaki maceralarını yaşaması üzerine. Aguilar sebebiyle Lynch, kendisini insanlığın özgür iradesini yok etmeye çalışan Tapınakçılar ve onların karşısında duran Suikastçılar arasındaki mücadelenin de içinde buluyor.
Aksiyon filmi, oyunun hayranları dışında bir topluluğa hitap edecek akıcılık ve ilginçlikten yoksun. “Assasin’s Creed”, bilgisayar oyunu ne kadar iyi olursa olsun, sinema uyarlamasını izlenebilir kılmak için vasat bir senaryo ve özel efekt bombardımanın yetmediğinin kanıtı.
Haftanın diğerleri
Haftanın dikkat çeken yerli filmi, “İz”le tanınan Tayfur Aydın’ın yönettiği “Siyah Karga”. İstanbul ve Antalya film festivallerinde yarışan ve başrollerini Şebnem Hassanisoughi ve Aziz Çapkurt’un paylaştığı film, İranlı bir oyuncunun Türkiye’den bir rehberle sınırdan kaçak geçerek İran’da ailesinin yanına gitme çabaları üzerine. Kenan Kavut’un yönettiği dram “Kaçış”, Suriyeli Cebir ve Türkiye’den bir kadının yakınlaşma öyküsünü konu alıyor. Haftanın komedileri ise Erol Özlevi’nin yönettiği “Dönerse Senindir” ve Eda Fatma Gürbüz’ün imzasını taşıyan “Değiştir Bakalım”. Ayhan Özen’in imzasını taşıyan “Hasret Bitti” ise Ceyda Ateş ve Kemal Uçar’ın rol aldığı ve bir aşk hikayesini merkeze alan bir yapım.
Animasyon “Kartopu Savaşları / La guerre des tuques”, çocuklara hitap ediyor.