Irak ve Suriye’den şimdilik neler öğrendik?

5 Aralık 2014

Irak-Suriye hattındaki gelişmelerden şimdiye kadar ilginç dersler çıkarmış olmalıyız. Bunları dört grupta toplayabiliriz.
Öncelikle ülkelerin, devlet dışı aktörlerin “dost, düşman” tanımının, ilişki biçiminin ne kadar elastiki, değişken ve çelişkili ilişkileri içinde barındırabildiğine tanıklık ediyoruz. İkinci olarak, hedef ülkelerin iç siyasetinin nasıl ve değişik araçlarla nasıl şekillendirildiğini görüyoruz. Üçüncüsü, petrolün iktidar inşasındaki rolüne tanıklık ediyoruz. Son olarak, güvenlik ortamının, çatışmaların karakterinin değişmesinin ülkelerin bakış açısını, doktrinini, organizasyonlarını nasıl etkilediğini, değiştirdiğini görebiliyoruz.

Sabah müttefik
Irak ve Suriye’de yaşananlar bir yandan ittifak ilişkilerine yeni boyut kazandırırken, bir yandan da var olanları sınamaya devam ediyor. ABD ve İran’ın yaklaşımları, ilişkilere yeni boyut kazandırmaya en güzel örnek. İki ülke IŞİD ve Esad konusunda zımni işbirliği içindeler. İran, Irak hava sahasından IŞİD’e operasyon yaparken, ABD’de Esad’ın hava sahasında benzer operasyonları icra ediyor. Ne de olsa iki ülkenin çıkarları bu alanda şimdilik kesişiyor. Oysa nükleer reaktörler konusundaki görüşmelerin,

Yazının Devamı

Öcalan’ın müzakere heyecanı üzerine

2 Aralık 2014

Öcalan ile görüşmeler 6-8 Ekim olaylarının ardından kesintiye uğradı. Bir dizi girişimden sonra süreç tekrar rayına oturmuş görünüyor. Nitekim HDP heyeti İmralı ziyaretini tamamladı ve önemli açıklamalarda bulundu.
Yaşanan gerilimin ardından akıllarda kalan, bozulan “kamu güvenliği” oldu. Başbakan Davutoğlu bu konuda taviz verilmeyeceğini ilan etti. Ardından bazı yasal ve idari düzenlemeler Meclis’e sevk edildi.
Aslında kamu düzeninin birdenbire bozulmadığını bölge halkı ve ilgili/sorumlu bürokratlar çok iyi biliyor olmalı. Nitekim tüm asayiş istatistikleri ilgili kurumların dosyalarında yerini almıştır. Söz konusu istatistikler PKK’nın “uzun süreli halk savaşı” stratejisi çerçevesinde ele alındığında bize gerçek politik-askeri resmi gösterebilirdi.
Özellikle cezalandırma ve yıldırma temelli sistematik suikastlar, yol kesmeler, vergilendirmeler gibi. Anlaşılan bunların ne anlama geldiği “bürokrasi” için gizemli olmasa da siyasi karar alıcılar için sürpriz olmuş görünüyor. Nitekim Öcalan, teorik ve pratik tecrübeleriyle konunun önemini ve anlamını bildiğinden hâlâ hükümete bedel ödetme sinyalleri göndermeyi sürdürüyor.
HDP heyetinin Öcalan’dan getirdiği mesaj PKK

Yazının Devamı

Suriye iç savaşının sessiz aktörü: İsrail

28 Kasım 2014

Ortadoğu tartışmalarında İsrail’e yer vermeyen bir analiz ya da yorum işitemezsiniz. İlginçtir, son zamanlarda Suriye hakkında yapılan analizlerde İsrail faktörü gittikçe silikleşmeye ve hatta yok gibi davranılmaya başlandı.
Oysa Suriye krizi başladığından en fazla kaygı duyan ülkelerden biri İsrail’di. Birkaç defa Suriye ordusunun Hizbullah’a füze sevkiyatını engellemeye yönelik hava saldırısıyla Golan’da bazı hedefleri vurmanın dışında tamamen düşük profilli bir tutum izlemeye devam ediyor.

İstihbarat kapasitesi
Bölge ülkeleri arasında İsrail istihbaratının yetenek ve kapasitesi özel bir yere sahiptir. Ülkenin kuruluşundan beri istihbarat kapasitesinin büyük kısmı komşu Suriye ve diğer ülkelere odaklanmıştır.
Elinde yeterince bilgi olan İsrail yönetimi Suriye iç savaşının nasıl gelişeceği konusunda da epey kafa yormuş olmalı. Özellikle de Esad rejiminin çöküşü sürecinde ve iş bittiğinde bölgede nasıl bir güvenlik zafiyetinin doğacağına dair. Nitekim açık kaynaklarda isabetli analizler bulmak mümkün.
Suriye ve Irak’tan kaynaklanan, yeni asimetrik tehditlere karşı bölgede en hazırlıklı ülkenin İsrail olduğunu söylemek abartı olmaz. Özellikle güvenlik organizasyonu,

Yazının Devamı

Enerji savaşları ve Türkiye

25 Kasım 2014

Batı ile Rusya arasında gerilim gittikçe artarken, niyetlerini ve stratejilerini açık etmeye başladılar. Rus Dışişleri Bakanı S. Lavrov, geçen hafta yaptığı bir konuşmada uluslararası ilişkilerin geçiş dönemi yaşadığını ifade etti. Ardından, Rusya, bu yeni “çok kutuplu sistemin” merkezlerinden biri olarak mevzilerini sağlamlaştırmak için tüm olanaklara sahiptir dedi. Rusya’nın bu bakışı Ukrayna krizi ile birlikte ele alındığında ortaya ilginç bir tablo çıkıyor.
Rejim değişikliği mi?
Lavrov, Batı’nın Ukrayna krizi sonrası Rusya’ya uyguladığı yaptırımların amacının, “politikalarının değişmesini sağlamak değil rejimi yıkmak olduğunu” belirterek gelişmelerden ne anladığını iyice ortaya koydu. Batı’nın “ekonomiyi yıkarak halkı sokaklara dökmeyi ve rejimi değiştirmeyi amaçladığını” iddia etti.
Aslında bu görüşü destekleyecek ipuçları da yok değil. Rusya’yı zorlamaya başlayan petrol fiyatlarındaki düşüşü sadece “arz ve talep dengesi” ile açıklamak ne kadar mümkün bilemiyoruz. Fakat orta ve uzun vadede Rusya’nın enerji tekelini kıracak girişimlerin Rusya’yı endişelendirdiğini görebiliyoruz.
Güç dönüşürken
Ülkesinin geleceğini ve ekonomisini doğalgaz ve petrol ihracatı

Yazının Devamı

Stratejik bir araç olarak ‘terörizm’

21 Kasım 2014

Terör önemli bir sorun olarak gündemin tepelerinde yer almaya devam ediyor. Korku, kaygı üretmesi, aksiyon içermesi onu gündemde tutuyor. Yine terör saldırılarının ve kurbanların sayısında da dikkat çekici bir artış var. Sonuçta terörizmin politik taleplerin gerçekleşmesinde etkili bir “strateji” olduğu inancının yaygınlaşmasının yanı sıra teröristlerin etki yaratma kapasitesi her geçen gün artıyor.

Irak mı, Suriye mi?
Nitekim merkezi Avustralya’da bulunan Ekonomi ve Barış Enstitüsü’nün yeni yayımladığı rapora göre 2013’te terör saldırıları nedeniyle tüm dünyada 17 bin 958 kişi yaşamını yitirdi. Bu, bir yıl öncesine göre 7 bin kişiden fazla artış anlamına geliyor. Oysa Arap Baharı öncesi istatistikler terör eylemleri ve kurbanlarının sayısında önemli düşüşler olduğunu gösteriyordu. Hatta terörizme karşı savaşta ilerleme olduğu fikri epey taraftar bulmuştu. Şimdi ise tersine bir gelişme söz konusu.
Her ne kadar terör, savaş, iç savaş gibi şiddet içeren olayların sınıflandırılmasında ciddi zorluklar olsa da bu durum sonucu pek değiştirmiyor. Dikkat çeken husus, terör nedeniyle ölümlerin yüzde 80’ninden fazlasının Irak, Suriye, Nijerya, Afganistan ve Pakistan’da

Yazının Devamı

Esad’ı sistemde tutan nedenler

18 Kasım 2014

Suriye iç savaşı, her savaşta olduğu gibi, insanlık trajedisinin yanı sıra yeni politik sorunlar ve tartışmalar üretmeye devam ediyor. Bu bağlamda Esad’ın geleceğine dair tartışmalar Türkiye ABD ilişkilerini de etkiliyor.
Elbette Esad’ın geleceği Arap Baharı’nın izlediği genel rotayla doğrudan ilişkili. Başlangıçta Esad’ı iktidarından edecek özelliklere sahip olan Arap Baharı, karakter değişimine uğradıkça onu iktidarda tutacak nedenler de üretmeye başladı.
Arap Baharı, demokrasi fikrini uzun vadede bölge gündemine taşısa da Tunus hariç kısa vadede hayal kırıklığı yarattı. Ayaklanma, iç savaş, terör sıradan insanlar kadar siyasiler için de istikrar ve güvenliği öncelikli sorun haline getirdi. Bu günlerde kimse artık demokrasiden söz etmiyor.

Güvenlik ihtiyacı
Arap Baharı’nın karakterinin değiştiğini gösteren en önemli emareler, Libya’da ABD Büyükelçisi’nin linç edilmesi ve IŞİD’in yükselişi oldu. ABD ve müttefiklerinin buna verdiği tepki ise demokrasi yerine “güvenlik” ikame etmekti. Mısır’da General Sisi’nin iktidarı bu değişimin ilk işareti olarak görülebilir.
ABD’nin Esad sorununa bakışını bu çerçevede ele alacak olursak onu neden öncelikli hedef olarak

Yazının Devamı

Irak ve Suriye’yi birlikte düşünmek

14 Kasım 2014

Kobani çatışmaları ve PKK sorunu Irak ve Suriye ile ilgili gelişmeleri gözden kaçırmamıza sebep oldu. Oysa zaman ilerledikçe tablo daha karmaşık ve ilginç bir hale geliyor.
Obama, birkaç ay önce IŞİD’le mücadelede de Irak ve Suriye’yi bir bütün olarak ele alan, entegre bir strateji izleyeceklerini ilan etti. Buna göre, mücadelenin ağırlık noktasını Irak oluştururken, Suriye tali cephe olacaktı.
Bu bağlamda Irak’ta IŞİD’e taarruz eden, Suriye’de ise savunma da kalan dost güçler oluşturulacağı ilan edildi. IŞİD’in gücü önce çevrelenecek, ardından ezilecek ve zamanla kabul edilebilir bir seviyeye çekilecekti.

Irak cephesinde olumlu gelişmeler
Nitekim ilk adım olarak Irak’ta yeni bir hükümet kuruldu. Harekât planları ve eğitim için ek ABD askerleri Irak’ta konuşlandırılmaya başlandı.
Havadan saldırılar sürdü. Peşmerge ve Irak ordusunun eğitimi, işe yaramayan generallerin tasfiyesi devam etti. Yine İran’la IŞİD konusunda işbirliği yapıldığına dair ciddi iddialar ileri sürülüyor. Bütün bunlara rağmen, Irak cephesinde sorunlu alanlar da yok değil. Koalisyonun açık ve örtülü üyeleri arasındaki rekabet sürüyor.

Yazının Devamı

PKK ne istiyor?

11 Kasım 2014

Çözüm süreci tartışmaları derinleşiyor. PKK, bir yanda Kobani çatışmalarını esas alan propaganda savaşını yürütürken, bir yanda da 6-8 Ekim olaylarıyla izlediği “yıpratma” stratejisinin sonuçlarını devşiriyor. Öte yandan, terör mantığına uygun, “cezalandırma amaçlı” suikastlarla halkı “yıldırma” yolunda ilerleme kaydediyor. Özellikle de örgütün otoritesini tahkim eden, devlet otoritesini ise acz içinde göstermeyi hedefleyen sistematik saldırılarıyla.

Dört neden
PKK’nın terör ve şiddeti yeniden gündeme taşımasının dört nedeni var. Birincisi, çözüm süreci ilerledikçe, nihai noktadaki politik mimarinin ne olacağı konusunda hükümetle ortak bir görüşün oluşmaması. İkincisi, IŞİD gibi uluslararası bir sorun da PKK/PYD’nin çıkarlarının Türkiye hariç tüm aktörlerle uyuşuyor olması. Bunun sağladığı avantajları kullanma isteği. Üçüncüsü, PKK’nın çözüm sürecini “güç devşirme sürecine” çevirmeyi başardığına inanmış olması. Son olarak, yaklaşan genel seçimlerin hükümetin hassasiyetini artıracağına ve onu daha da edilgen yapacağına olan inanç.

Son durak?
Uygulamada, bizi belli bir sonuca götürecek işlemler dizisinden oluşan bir süreç var. Taraflar arasında bu sürecin

Yazının Devamı