Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Batı ile Rusya arasında gerilim gittikçe artarken, niyetlerini ve stratejilerini açık etmeye başladılar. Rus Dışişleri Bakanı S. Lavrov, geçen hafta yaptığı bir konuşmada uluslararası ilişkilerin geçiş dönemi yaşadığını ifade etti. Ardından, Rusya, bu yeni “çok kutuplu sistemin” merkezlerinden biri olarak mevzilerini sağlamlaştırmak için tüm olanaklara sahiptir dedi. Rusya’nın bu bakışı Ukrayna krizi ile birlikte ele alındığında ortaya ilginç bir tablo çıkıyor.
Rejim değişikliği mi?
Lavrov, Batı’nın Ukrayna krizi sonrası Rusya’ya uyguladığı yaptırımların amacının, “politikalarının değişmesini sağlamak değil rejimi yıkmak olduğunu” belirterek gelişmelerden ne anladığını iyice ortaya koydu. Batı’nın “ekonomiyi yıkarak halkı sokaklara dökmeyi ve rejimi değiştirmeyi amaçladığını” iddia etti.
Aslında bu görüşü destekleyecek ipuçları da yok değil. Rusya’yı zorlamaya başlayan petrol fiyatlarındaki düşüşü sadece “arz ve talep dengesi” ile açıklamak ne kadar mümkün bilemiyoruz. Fakat orta ve uzun vadede Rusya’nın enerji tekelini kıracak girişimlerin Rusya’yı endişelendirdiğini görebiliyoruz.
Güç dönüşürken
Ülkesinin geleceğini ve ekonomisini doğalgaz ve petrol ihracatı üzerine inşa eden, bir dönem de bunda başarılı olan Putin aslında stratejisinin en zayıf noktasını da açık etmiş oldu. Gelirlerinin neredeyse % 70’ini bu kalemlerden elde eden Rusya, petrolün varil fiyatının 1 dolar düşmesi ile 2 milyar dolar kaybetmeye başladı.
Öte yandan, ABD Başkan Yardımcısı Biden, Suudi Arabistan’ın petrol fiyatlarını düşürmesinin Rusya ve İran’ı “mağdur” etmesini görmezden gelerek ilginç yorumlar yapmayı sürdürüyor. Üstelik “Rusya ve başkalarının enerjiyi silah olarak kullandığını” ileri sürüyor.
Biden, “Küresel enerji güvenliği Amerika’nın ulusal güvenliğinin hayati bir parçasıdır” derken, Avrupa’ya kaynakları çeşitlendirme tavsiyesinde bulundu.
Çeşitlenen kaynaklar
Rus tekelini kırmayı amaçlayan kaynakların çeşitlenmesi gündeme geldiğinde akla Hazar, Irak ve Kıbrıs’ın enerji kaynakları geliyor. Söz konusu bölgelerdeki doğalgaz ve petrolün Avrupa’ya taşınması elbette genel görünümü değiştirecek ve Rusya’nın etkisi zayıflayacaktır. Ancak ortada dikkatle alınması gereken başka gerçekler de var.
Menteşe ülke: Türkiye
Rusya, petrol ve doğalgazda kaynak çeşitlendirme girişimlerini ülkenin bekasına yönelik ciddi bir tehdit olarak görüyor.
Bu nedenle, oturup beklemek yerine, yüksek düzeyde risk içeren, uygun karşı stratejiler üretmesi kaçınılmazdır. Rusya, Batı’nın kendisine karşı “ekonomik örtülü operasyon” yürüttüğüne inanıyor. Bu nedenle de ağırlıklı olarak örtülü operasyonlarla cevap vermesi sürpriz olmayacaktır. Nitekim, tarihi, politik kültürü ve tecrübeleri buna uygundur.
Bu durumda kaynak çeşitlenmesini yavaşlatacak, öteleyecek ve maliyeti artıracak aktörler, bölgeler ve sorunlar üzerine odaklanacaktır. Ukrayna’dan Suriye’ye, İran’dan Kürt sorununa kadar bir dizi konu Rusya’nın uzmanlık alanına girmektedir.
Hazar, Kıbrıs ve Irak üçgeninin merkezinde yer alan Türkiye, yeni güvenlik risklerine karşı bu günlerde olup bitenleri ve yakın tarihi iyi okumalı, gelişmelere hazır olmalı. Çünkü enerji konusu fırsatlar kadar riskler de içermektedir.