Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kobani çatışmaları ve PKK sorunu Irak ve Suriye ile ilgili gelişmeleri gözden kaçırmamıza sebep oldu. Oysa zaman ilerledikçe tablo daha karmaşık ve ilginç bir hale geliyor.
Obama, birkaç ay önce IŞİD’le mücadelede de Irak ve Suriye’yi bir bütün olarak ele alan, entegre bir strateji izleyeceklerini ilan etti. Buna göre, mücadelenin ağırlık noktasını Irak oluştururken, Suriye tali cephe olacaktı.
Bu bağlamda Irak’ta IŞİD’e taarruz eden, Suriye’de ise savunma da kalan dost güçler oluşturulacağı ilan edildi. IŞİD’in gücü önce çevrelenecek, ardından ezilecek ve zamanla kabul edilebilir bir seviyeye çekilecekti.

Irak cephesinde olumlu gelişmeler
Nitekim ilk adım olarak Irak’ta yeni bir hükümet kuruldu. Harekât planları ve eğitim için ek ABD askerleri Irak’ta konuşlandırılmaya başlandı.
Havadan saldırılar sürdü. Peşmerge ve Irak ordusunun eğitimi, işe yaramayan generallerin tasfiyesi devam etti. Yine İran’la IŞİD konusunda işbirliği yapıldığına dair ciddi iddialar ileri sürülüyor. Bütün bunlara rağmen, Irak cephesinde sorunlu alanlar da yok değil. Koalisyonun açık ve örtülü üyeleri arasındaki rekabet sürüyor.

Irak cephesinde zorluklar
Sahada işleri zorlaştıran nedenlerin başında Şii milislerin mücadeleye faydadan çok zarar vermeleri geliyor. IŞİD’in müstakbel işbirlikçi aşiretleri sert biçimde cezalandırması da bir diğer sorun. Peşmerge güneye, Arap bölgelerine indikçe de çatışmaların psikolojik iklimi değişiyor.
Şii ve Kürt milisler profesyonel “milli ordu” görevlerine soyundukça, güvenlik sağlamaları bir yana, işler daha da karmaşık hale geliyor. Bu bağlamda çatışmalar Arap-Kürt, Sünni-Şii eksenine kayarken çözümün uzun yıllar alacağı da anlaşılıyor.
Irak’taki diğer sorun, düşen petrol fiyatları. Pahalı bir iş olan savaşın finansmanı ve halkın temel ihtiyaçlarının karşılanması ciddi zorluklar demek.

Suriye’de işler nereye?
Başlangıçta Irak’ta baskılanan IŞİD militanlarının Suriye’yi geri üs bölgesi olarak kullanamayacağı bir ortam yaratılacağı ifade edildi. Ancak bu öngörünün gerçekleştirilmesi için dikkate değer bir mesafe alınamadığı görülüyor.
Ortada henüz eğitilen ve donatılan ılımlı muhalifler olmadığı gibi, ABD kendini farklı bir açmaza soktu. Askeri gereklilikten çok diplomatik ve psikolojik nedenlerle hava kuvvetlerinin Kobani’deki aşırı kullanımı öngörülenden farklı sonuçlar üretti. Zaten çetrefilli olan Türkiye ile ilişkiler daha karmaşık hale gelirken, operasyon Esad’a yeni roller ve imkânlar bahşetti.

Esad fırsatlar kavşağında
Esad, Kobani sürecinde Musul’u kuşatmasını geliştirdi. Bunu başardığı takdirde, IŞİD’in batıya ilerlemesini durduracak, Türkiye’ye yeni mülteciler gönderecek ve ılımlı muhaliflerin savunma rolünü de üstlenmiş olacak.
Bu tablo, zaten parçalı ve zayıf olan ılımlı muhaliflerin yeniden ayağa kalkma ihtimalini iyice zayıflatacaktır. Öte yandan, Esad, diplomatik manevralarıyla uzlaşılabilir olduğu mesajlarını vermeyi de sürdürüyor. Zaten Batı’nın “petrol fiyatı” baskısı altında olan Rusya’nın kendisini daha fazla destekleyeceğinin de farkında. ABD’nin zayıf Suriye ve Irak stratejisi sorunu çözmek yerine bazı dostlarıyla ilişkilerine zarar vermeye devam ediyor. Anlaşılan, yeni dostlarının zayıflığını, yeni düşmanlıkların doğuşunu görmek için ABD başkanlık seçimlerine kadar beklemek gerekiyor.